Biden, G7 liderleriyle Rusya'ya yönelik ek yaptırımlar hakkında görüşecek

Joe Biden, Ukrayna'ya yönelik askeri yardıma dikkat çekmek için Alabama'da Javelin tanksavar füzeleri üreten Lockheed Martin’nin silah fabrikasını ziyaret etti. (Reuters)
Joe Biden, Ukrayna'ya yönelik askeri yardıma dikkat çekmek için Alabama'da Javelin tanksavar füzeleri üreten Lockheed Martin’nin silah fabrikasını ziyaret etti. (Reuters)
TT

Biden, G7 liderleriyle Rusya'ya yönelik ek yaptırımlar hakkında görüşecek

Joe Biden, Ukrayna'ya yönelik askeri yardıma dikkat çekmek için Alabama'da Javelin tanksavar füzeleri üreten Lockheed Martin’nin silah fabrikasını ziyaret etti. (Reuters)
Joe Biden, Ukrayna'ya yönelik askeri yardıma dikkat çekmek için Alabama'da Javelin tanksavar füzeleri üreten Lockheed Martin’nin silah fabrikasını ziyaret etti. (Reuters)

ABD Başkanı Joe Biden dün yaptığı açıklamada, bu hafta düzenlenecek G7 Zirvesi'ne katılacak liderlerle Rusya'ya Ukrayna’yı işgal girişimi nedeniyle olası ek yaptırımlar uygulanması hakkında görüşeceğini söyledi. Biden, düzenlediği basın toplantısında, Avrupa Birliği'nin (AB) Rusya'dan petrol ithalatına yasak getirilmesi de dahil olmak üzere Rusya'ya daha katı yaptırımlar önermesinin ardından ABD'nin planlarının ne olduğuna ilişkin bir soruya “Ek yaptırımlara her zaman açığız” yanıtını verdi. Biden, bu hafta G7 Zirvesi'nde diğer liderlerle Ukrayna'yı işgal girişimi nedeniyle Rusya'ya karşı uygulanabilecek ek yaptırımlar hakkında konuşacağını da sözlerine ekledi. ABD Başkanı sözlerini devamında “Bu hafta G7 üyeleriyle ne yapıp ne yapmamamız gerektiği hakkında konuşacağım” ifadesini kullandı.
Ukrayna Savunma Bakanlığı’na göre Rusya, Ukrayna’da binlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının da yerinden edilmesine ve şehirlerin yok olmasına neden olan, yaklaşık 10 haftadır devam eden savaşın ardından ülkenin doğusuna yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Rusya, aynı zamanda Batı’nın Ukrayna’ya silah tedarik yollarını yok etmeye çalıştığını belirterek Ukrayna'daki hedeflere yönelik yoğun bombardımanlar düzenliyor.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen dün, ABD’nin ortaklarıyla Rusya'ya karşı ek yaptırımlar konusunda sürekli görüşmelerde bulunduğunu açıkladı. Yellen, Moskova'ya karşı Ukrayna'daki savaşı durdurması için baskı yapmak amacıyla ‘ek önlemler’ alabileceğini söyledi. Wall Street Journal (WSJ) gazetesi tarafından düzenlenen bir etkinlikte konuşan ABD’li Bakan, herhangi bir özel önlem alınmayacağını ancak Rusya Ukrayna'ya karşı bu savaşa devam ettirirse ek önlemlerin yürürlüğe konulabileceğini vurguladı.
Biden, geçtiğimiz salı günü Javelin tanksavar füzeleri üreten Lockheed Martin'in bir tesisini ziyaret etmek için Alabama'ya uçtu. Biden yönetimi, Ukrayna'da oyunun kurallarını değiştiren hamleleri ve Ukrayna ordusuna silah göndermeyi nasıl hızlandırabileceğinin yollarını arıyor. Biden’ın bu ziyareti yapmaktaki amacı, Rusya’nın işgaline karşı Ukrayna'ya askeri yardım konusunda büyük önem taşıyan ABD’nin silah tedarikini vurgulamak ve ABD Kongresi’ne 20 milyar doların üzerindeki askeri yardım paketi dahil olmak üzere Ukrayna'ya yapılması önerilen 33 milyar dolarlık yardımı onaylaması için baskı uygulamaktı.
Ukrayna’ya yardım etmenin önemi konusunda Kongre'de Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında bir görüş birliği var. ABD’li temsilciler arasında partizan herhangi bir anlaşmazlık bulunmuyor.  Ancak 20 milyar dolarlık askeri yardım oldukça büyük bir adım. Bu yüzden olası herhangi bir yasama önerisi Washington'daki siyasi kutuplaşmaya kurban gidebilir.
ABD Başkanı, Rusya’nın Ukrayna’da savaş suçları işlediğini doğruladı. Bakan, ülkesinin, diktatörlük karşılığında Avrupa güvenliğinin ve demokratik değerlerin korunmasına katkıda bulunan Kiev'e askeri yardım sağlama taahhüdünü yineledi.
Rusya'nın Ukrayna'da savaş suçları işlediğini vurgulayan Biden, ABD’nin, Kiev yönetimine askeri yardım sağlama ve böylece Ukrayna’nın Avrupa’nın güvenliğinin yanı sıra ‘diktatörlüğe karşı demokratik değerleri savunmasına’ katkıda bulunma taahhüdünü yineledi. ABD’nin envanterinden Ukrayna'ya gönderilen silahları telafi etmek için silah stokları için kapıyı aralayan Biden, Washington’ın Kiev’i desteklemekteki amacını demokrasi ve özgürlüğü koruma değerleriyle ilişkilendirdi. ABD ordusunun dünyanın en güçlü ordusu olmaya devam edeceğini vurgulayan Biden, İkinci Dünya Savaşı’nı hatırlatarak savaşta ölen askerlerin mezarlarına yaptığı ziyareti anlattı. ABD'nin söz konusu dönemde demokrasileri kurtarmak için silah sağladığını, şimdi de Ukrayna'ya aynı amaçla silah tedarik ettiğini belirten ABD Başkanı, bunun ‘otokrasi ile demokrasi arasında dramatik bir şekilde hızlanan ve dünyanın çehresini değiştiren bir savaş’ olduğunun altını çizdi. Biden, Lockheed Martin Şirketi’deki silah üreticilerine hitaben şunları söyledi:
“Ukraynalılara yardım ediyorsunuz. Zırhlı araçlar, savunma sistemleri ve diğer silahları kapsayan bir askeri yardım sağlayarak bu savaşı Rusya için stratejik bir başarısızlık haline getireceksiniz.”
Biden’ın Lockheed Martin tesisine yaptığı ziyaret aynı zamanda savaşın boyutu ve ABD'nin bir yandan Kuzey Kore, İran ya da başka bir ülkeyle olası bir çatışma durumunda ABD'nin ihtiyaç duyacağı yeterli askeri stok bulundururken diğer yandan Ukrayna'ya yaptığı büyük miktardaki silah sevkiyatını aynı hızda sürüp sürdüremeyeceğine dair endişeleri de gündeme getirdi.
Demokrat Senatör Richard Blumenthal, Başkan Biden'ı askeri üretimi hızlandırmak için Savunma Üretim Yasası’nı devreye sokmaya çağırdı. Blumenthal, ABD Senatosu’ndaki bir oturumda, ABD’nin Javelin tanksavar füze stokunun üçte birini Ukrayna’ya gönderdiğini ve Javelin füzelerinin üretiminin artmasının bir yılı bulacağını söyledi. Blumenthal’in verdiği bilgilere göre ABD'nin Javelin tanksavar füze stokunu yenilemesi 32 ay sürecek. Demokrat Parti’li Senatör, Ukrayna'daki savaşı sürmesi ve ABD’nin Ukrayna'ya Javelin tanksavar füzeleri sağlamaya devam etmesine yönelik endişelerini dile getirdi. ABD yakın gelecekte bu füzelerin stokunda büyük bir eksiklikle karşı karşıya kalabileceğine dikkati çeken Senatör Blumenthal,  Savunma Üretim Yasası'nın devreye sokulması çağrısında bulundu.
ABD, 24 Şubat’ta Rusya’nın işgalinin başlamasından bu yana Ukrayna'ya obüsler, Stinger uçaksavar sistemleri, Javelin tanksavar füzeleri, askeri mühimmat ve giyilebilir zırh dahil olmak üzere 3.4 milyar dolar değerinde silah gönderdi. Savaş, Kiev'e doğru dört bir yandan yaklaşırken yüksek talep görmeye devam eden Javelin füzeleri, Rus tanklarının başkente ilerlemesini ve Ukrayna'nın, doğusunda bir topçu savaşına girmesini önlemek için kullanılıyor.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD’nin şimdiye kadar Ukrayna'ya 5 bin 500'den fazla Javelin tanksavar füze sistemi gönderdiğini açıkladı. Ukraynalı yetkililere göre Javelin silahları ile bugüne kadar bin 26 Rus tankı imha edildi. Lockheed Martin'in Başkanı ve CEO'su James D. Taiclet geçtiğimiz cuma günü Washington’daki bulunan Atlantic Council’de düzenlenen bir sempozyumda Ukrayna’nın hedefleri ile ilgili olarak, “Daha fazla netlik gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu. Taiclet ayrıca şirketin Alabama’daki ve diğer yerlerdeki tesislerinde üretim kapasitesini artırmaya çalıştığını belirtti. 
Javelin tanksavar füze sistemleri, Rethorn Technologies ve Lockheed Martin ortaklığında üretiliyor. Stinger uçaksavar füze sistemlerinin üretimi ise Raythorn Corporation şirketi tarafından yapılıyor.
Lockheed Martin, Alabama’daki tesisinde 600 kişiye iş imkanı sağladığını ve beş tip füze üretimine katkıda bulunduğunu açıkladı. Javelin tanksavar füze sistemi için yılda 2 bin 100 füze üretebilen tek nihai montaj tesisi, Lockheed Martin’nin Alabama’daki fabrikası. Şirket, artan üretimin tedarik zinciri kesintileriyle engelleyebilmesine dair endişelerini dile getirirken Pentagon, bu silahların ve bileşenlerinin stoklarını günlük olarak takip ettiğini açıkladı.
ABD’nin Delaware eyaletinde bulunan Dover Hava Kuvvetleri Üssü'nden neredeyse her gün Rusya'ya karşı savaşında Ukrayna ordusuna tedarik edilmek üzere Doğu Avrupa'ya gönderilen Javelin ve Stinger sistemleri, obüsler ve diğer silahlarla dolu C17 model uçaklar kalkıyor. Analistler, ABD'nin omuzdan atılan Stinger füze sistemi stokunun yaklaşık dörtte birini Ukrayna'ya gönderdiğini söylüyorlar. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, ABD'li ve Avrupalı askeri silah üreticilerinin karlarını artırmaları için geniş bir alan sağlarken ABD Kongresi üyeleri savunma harcamalarını artırmayı planlıyorlar. Ancak askeri silah üreticileri, başta (sektörün kritik bir bileşeni olan titanyum gibi) önemli hammaddeler olmak üzere tedarik zincirinde yaşanan kıtlığın yanı sıra işgücü yetersizliği gibi sorunlarla karşı karşıyalar.
Raytheon Technologies CEO'su Greg Hayes, şirketin yedek parça sıkıntısı nedeniyle gelecek yıla kadar üretimi artıramayacağını açıkladı. Beyaz Saray’dan bir yetkili, Biden yönetiminin tedarik zincirindeki eksiklikleri ve savunma şirketlerinin karşılaştığı sorunları ele almak ve hem Javelin hem de Stinger füze sistemlerinin üretmi için bazı seçenekleri masaya yatırdığını kaydetti. Pentagon Sözcüsü John Kirby pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD’nin askeri hazırlığının tek bir sisteme bağlı olmadığını, Pentagon’un Ukrayna'ya göndermek için çeşitlendirilmiş bir silah paketi geliştirdiğini söyledi.

Putin, Ukrayna’nın doğusunda zafer kazanacak mı?
ABD'nin Ukrayna'ya silah sevkiyatı hızlanırken yetkililer, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna'nın doğusunda kazanımlar elde ederek 9 Mayıs'a kadar askeri bir zafer ilan etmeyi umduğunu ve Rus ordusunun Ukrayna işgalinin büyük maliyetini haklı çıkarmak için zaferler aradığını söylediler. 9 Mayıs, 1945 yılında Rusların Nazilere karşı kazandığı zaferin yıl dönümü. Rusya, bu tarihin sembolik ve propaganda değerini Ukrayna'da askeri bir başarının ilan edilmesinde kullanmayı umuyor.
ABD Savunma Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, önümüzdeki haftaların çok önemli olduğunu ve yakın dönem için Avrupa'daki güvenlik koşullarının bu haftalarda belirleyebileceğini söyledi. Ukrayna'daki savaşın, Rusya ordusunun Ukrayna'nın büyük bölümünde kalmasıyla uzun soluklu bir çatışmaya dönüşebileceğini ve bu askerlerin varlığının da ülkede istikrarı bozan bir güce dönüşebileceğini belirterek ABD'nin de bundan kaçınmayı umduğunu söyledi.
ABD'li yetkililer ellerinde, Rusya’nın Ukrayna'nın doğusundaki ayrılıkçı Donetsk ve Lugansk bölgelerini ilhak etmek için mayıs ayı ortalarına kadar bir referandum düzenleyeceğine dair oldukça güvenilir bilgiler olduğuna işaret ettiler.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD'nin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Büyükelçisi Michael Carpenter, Washington'da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
“Edindiğimiz son bilgilere göre Rusya'nın Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri’ni ilhak etmeye çalışacağını düşünüyoruz. Söz konusu bilgiler, Rusya’nın bir demokrasi ya da meşru seçim görüntüsü vermek amacıyla mayıs ayı ortalarına kadar bu yönde aldatıcı bir referandum düzenlemeyi planladığına işaret ediyor. Kremlin, bunu her zaman yapıyor.”
Moskova’nın Ukrana’nın Herson şehri için de benzer bir planı olduğunu öne süren Carpenter, Herson’un Ukrayna’nın Rusya tarafından 2014 yılında ilhak edilen Kırım’a yakın liman kenti olduğunu belirtti. Rusya’nın 3 Mart'ta stratejik öneme sahip bu şehrin kontrolünü ele geçirdiğini söyleyen Carpenter, Moskova’nın şehirde kontrolünü güçlendirmek için internet, iletişim ve elektriği kestiğini kaydetti.

Nükleer bir savaş olasılığı yok
Beyaz Saray, Ukrayna'ya Batı tarafından daha fazla askeri destek sağlanmasının üçüncü bir dünya savaşına yol açabileceği konusunda uyaran Rus yetkililerin tehditlerine yanıt olarak ABD’nin Rusya ile vekaleten bir nükleer savaşa girmeyeceğini bir kez daha vurguladı.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki pazartesi akşamı gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bu Rusya ve Ukrayna arasındaki bir savaş. Ne NATO ne de ABD bu savaşa dahil değil. Bu yüzden Kremlin’in bu yöndeki açıklamalarına tekrar tekrar karşı çıkılmasının hepimiz için önemli ve hayati olduğunu düşünüyorum. Rus yetkililerin bizzat kendilerinin, geçtiğimiz yıl da dahil olmak üzere her zaman bir nükleer
savaşın kazanılamayacağını açıkça belirttiklerini söyleyebilirim.”



İran saldırısı Netanyahu'ya değil İsrail'e fayda sağladı

İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)
İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)
TT

İran saldırısı Netanyahu'ya değil İsrail'e fayda sağladı

İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)
İsrailli protestocular geçtiğimiz cumartesi günü Tel Aviv'de Netanyahu'yu çete liderlerine benzeten pankartlar açtılar. (AFP)

İran'ın İsrail’e yönelik saldırısından Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümeti değil, İsrail kazançlı çıkmış görünüyor. Hükümet, cumartesiyi pazara bağlayan gece gerçekleşen saldırı sırasında uluslararası destek almasına rağmen, ABD’lilerin ve İsraillilerin güvenini halen kazanamadı.

Her ne kadar birçok ülke İsrail hükümetini ‘sivilleri öldüren, Gazze Şeridi'ne yardım girişini engelleyen, oradaki savaşı uzatan ve istifa etmesi gereken dengesiz bir aşırılık yanlısı’ olarak görse de, bazı hükümetler Netanyahu hükümetini ‘İran'a karşı uluslararası ve bölgesel koalisyonun potansiyel ortağı’ olarak görmeye başladı. Söz konusu ülkeler İsrail’den ‘İran'a saldırmaktan kaçınarak ılımlılık göstermesini’ istiyorlar. Ancak bu, büyük olasılıkla İran'la ‘mevcut çatışma turunun sona ermesiyle bitecek’ geçici bir değişim olacak.

Netanyahu, saldırıdan sonra ofisinde oturarak, son aylarda kendisini sık sık eleştiren ABD Başkanı Joe Biden başta olmak üzere dünya liderlerinden telefonlar aldı. Ancak İsrail medyasının tahminlerine göre Netanyahu ve hükümetine ‘güven’ sorunu devam ediyor.

Times of Israel gazetesinin internet sitesinde şu ifadelere yer verildi: “Dünyanın dört bir yanından liderler, gerek açıklamalar gerekse fiili yardımlar açısından Biden'ın izinden gittiler. Ancak bu aslında güvenmedikleri Netanyahu için değil, İsrail içindi.”

İnternet sitesi tarafından yayınlanan haberde şöyle deniyordu: “Şu anda Netanyahu'nun yönetimine çok az kişi güveniyor. Bu nedenle Biden fazla zaman kaybetmedi ve saldırı sona erdikten hemen sonra İsrail'e Washington'un bir İsrail karşı saldırısını desteklemeyeceğini bildirdi.”

İran'ın geçtiğimiz cumartesi günü İsrail'e yönelik saldırısı başladığında Biden hızlı adımlar atarak Delaware'deki evinden ayrıldı ve Beyaz Saray'a uçtu. Orada üst düzey güvenlik ekibiyle bir araya geldi. ABD güçlerini saldırı moduna geçirdi, tüm önleme bataryalarını bölgeye gönderdi ve gece boyunca güçlü destek açıklamaları yaptı.

Biden bu yolda yalnız değildi. Zira İngiltere, Fransa ve Almanya da saldırı gecesi çeşitli derecelerde destek açıklamalarında bulundu.

Beklemeye çağrı

İsrail'e verilen desteğin Gazze Şeridi'ne yönelik savaşı nedeniyle destek kaybettiği bir dönemde gelmesi, Attila Somfalvi’nin “İran saldırısı, İsrail için bekleme, itidal ve soğukkanlılık çağrısı yapan beklenmedik bir nimete dönüştü” ifadelerini kullanmasına yol açtı.

Yedioth Ahronoth tarafından yayınlanan bir makalede Attila Somfalvi, “düşünceli, telaşsız bir yanıtın ani tepkilerden daha iyi sonuçlar vereceğini” söyledi. İran'ın ‘başarısız’ saldırısının İsrail'e sayısız fayda sağladığını vurgulayan Somfalvi, “İran artık saldırgan olarak görülüyor. Tüm dünya ona karşı. Dünya bir an için Gazze Şeridi'ne odaklanmayı bıraktı, bu da bazı diplomatik gelişmeler için bir fırsat anlamına geliyor. Dünya, İsrail'in ‘İran'ın terörist bir devlet olduğu’ söylemini anlamaya başladı. Herkes başarısız İran füzeleri ve insansız hava araçları (İHA) ile İsrail'in inanılmaz hava savunma sistemleri hakkında konuşuyor” ifadelerini kullandı.

c vcf
Tahran'ın merkezinde İran bayrağıyla renklendirilmiş bir İran haritası üzerinden füze fırlatılmasını tasvir eden pankartın önünde yürüyen bir adam (AFP)

Somfalvi, “İsrail'in gerçek omurgası olan ABD'nin liderliğindeki koalisyon, Batılı ülkeler ve Ortadoğu'daki ılımlı devletlerle birlikte, İran'ın İsrail'e yönelik saldırısını engellemek için daha önce görülmemiş bir şekilde çalıştı” dedi.

Somfalvi, ‘İsrail'in bir gecede hava savunmasıyla ilgili her konuda büyük bir teknolojik güç konumunu yeniden kazandığını’ vurguladı. Ayrıca ‘İsrail’in, Hamas'ın 7 Ekim tarihinde gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra moral açısından çok önemli olan doğru istihbarat alanındaki imajını büyük ölçüde geliştirdiğini’ ifade etti.

Somfalvi, “İsrail'in söylemi değiştirmek, sahneyi yönlendirmek ve İran'ı olumsuz bir çerçeveye oturtmak için olağanüstü bir fırsatı var. Bu, İsrail rejiminin etki kabiliyetine bağlı. Zira şu anda tüm gözleri ‘terörizmin küresel başkenti’ olarak Tahran'a çevirmek için büyük bir potansiyel var” değerlendirmesinde bulundu.

Erken seçim

Dünya liderleri İsrail'i destekliyor ama hükümetini desteklemiyorsa, Netanyahu'ya karşı gösteriler olmasa ve Gazze savaşı konusunda ona saldıran sesler kısılsa bile, İsrail'deki muhalefet İran saldırısının tavırlarını değiştirmesine izin vermedi.

İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid, dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada Netanyahu hükümetinin ‘İsrail için tehlike arz ettiği’ uyarısında bulunarak erken seçim çağrısı yaptı.

Lapid, Yesh Atid parlamento bloğu oturumunda yaptığı konuşmada “Mevcut hükümet ve lideri, İsrail için varoluşsal bir tehdit haline gelmiştir. Onlar, İsrail'in caydırıcılığını yok ettiler” ifadelerini kullandı.

Lapid sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşmanlarımız hükümete bakıyor, zayıflık kokusu alıyor ve başlarını kaldırıyor. Geçen hafta Washington'daydım. Oradaki tüm üst düzey hükümet yetkilileriyle görüşmeler yaptım. İsrail hükümeti karşısında şok oldular. Eğer mevcut hükümeti zamanında deviremezsek, bu bize yıkım getirecek.”

Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak da erken seçim çağrısında bulundu. Barak, İsrail Ordu Radyosu’na yaptığı açıklamada “Netanyahu kendi siyasi çıkarlarına hizmet etmek için hareket ediyor ve konumunu korumak umuduyla savaşı uzatmak için çalışıyor” dedi.

“Netanyahu doğru olanı yapmayı ve savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varmak için ABD Başkanı’yla el ele vermeyi, siyasi hayatta kalmayla ilgili kişisel hesaplar nedeniyle reddediyor” diyen Barak, ‘savaş sırasında bile seçimlerin mümkün olan en kısa sürede yapılması gerektiğini’ vurguladı.

Hükümete yönelik en sert eleştiriyse emekli General Yitzhak Brik'ten geldi. Brik, İsrail'i ‘ruhu sönmüş kaptanlar tarafından yönetilen ve 7 Ekim'deki ağır darbenin ardından itibarlarını kurtarma içgüdüsüyle hareket eden, aynı zamanda kendisini batırabilecek şiddetli bir fırtınaya doğru yol alan bir gemiye’ benzetti.

Brik, “Kararlarını tüm zor sonuçları ve neticeleri hesaba katmadan ve herhangi bir sorumluluk duygusu olmadan veriyorlar” dedi.

Brik sözlerini şöyle sürdürdü: “Birinci kaptan, devletin güvenliği değil, siyasi hayatta kalma mücadelesinin hesaplarıyla hareket eden Binyamin Netanyahu. İkinci kaptan, savaşın başından beri hayali bir gerçeklik içinde hareket eden Savunma Bakanı Yoav Gallant. Üçüncü kaptan ise kaprislerine göre her şeyi uygulayan Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi. Ayrıca üçü arasında bir denge kurmak yerine efendisi başbakana hizmet eden bir sihirbaza dönüşen Benny Gantz da onlara katıldı.”

Brik, “İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çözüm için herhangi bir ufuk görmeden çamura batmaya devam etti. Kaptanlar ise İran'a karşı başka bir cephe açmaya karar vererek İsrail vatandaşlarını çıkışı olmayan bir yola sürüklediler” ifadelerini kullandı.


Şi, Scholz'a ‘ortak zemin’ bulma ve farklılıkları bir kenara bırakma çağrısında bulundu

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u kabul etti. (DPA)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u kabul etti. (DPA)
TT

Şi, Scholz'a ‘ortak zemin’ bulma ve farklılıkları bir kenara bırakma çağrısında bulundu

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u kabul etti. (DPA)
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Almanya Başbakanı Olaf Scholz'u kabul etti. (DPA)

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ülkesinin en büyük ticaret ortağına yaptığı ziyaretin üçüncü ve son gününde bugün (Salı) Pekin'de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi. Çin devlet televizyonu CCTV'den yapılan açıklamada, “16 Nisan sabahı Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Pekin'deki Diaoyutai Devlet Konukevi'nde Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir araya geldi” denildi.

Çin Devlet Başkanı, birbirlerine saygı duydukları ve farklılıkları bir kenara bırakarak ‘ortak zemin’ bulmaya çalıştıkları sürece Almanya ile ikili ilişkilerin istikrarlı bir şekilde gelişmeye devam edeceğini söyledi. Şi, Pekin'deki görüşmeleri sırasında Scholz’a “İkili ilişkilere bakmalı ve bunları uzun vadeli stratejik bir perspektiften kapsamlı bir şekilde geliştirmeliyiz” dedi.

‘Risk azaltma’

Scholz'un Çin'e yaptığı üç günlük ziyaret, hükümetinin geçen yıl Almanya'yı dünyanın ikinci büyük ekonomisine çok yakından bağlamaktan kaçınmak için başlattığı ‘risk azaltma’ stratejisinden bu yana gerçekleştirdiği ilk ziyaret.

Şi, Scholz'a “İki taraf karşılıklı saygıya bağlı kaldığı, farklılıkları bir kenara bırakarak ortak zemin aradığı, iletişim kurduğu, birbirinden öğrendiği ve kazan-kazan iş birliğini gerçekleştirdiği sürece iki ülke arasındaki ilişkiler istikrarlı bir şekilde gelişmeye devam edecektir” dedi.

Scholz dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Çin ve Almanya arasındaki rekabetin adil olması gerektiğini ve Şi ile yapacağı görüşmelerde bu hususu vurgulamasının beklendiğini ifade ederken korumacı bir tutuma karşı da uyarıda bulundu.

Scholz, Şangay'daki Tongji Üniversitesi öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmada “Bir noktada Almanya ve Avrupa'da Çin arabaları da olacak. Her zaman açık olması gereken bir şey var ki o da rekabetin adil olması gerektiğidir. Daha açık bir ifadeyle aşırı üretim ve fikri mülkiyet haklarının ihlali olmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Scholz Çin'e giderken Mercedes-Benz patronu Ola Kallenius ve BMW CEO'su Oliver Zipsey gibi ülkenin önde gelen şirket liderlerini de beraberinde götürerek Çin pazarının Avrupa'nın en büyük ekonomisi için önemini vurguladı.

Ukrayna Savaşı

Scholz bugün erken saatlerde X platformunda yaptığı bir paylaşımda, Başkan Şi ile görüşmelerinin “Ukrayna'da adil bir barışa nasıl daha fazla katkıda bulunulabileceğine de odaklanacağını” yazdı.

Scholz, “Çin'e yaptığım son ziyaretten bu yana hükümetlerimiz arasında yoğun fikir alışverişleri oldu” dedi.


ABD'li yetkililer uluslararası baskı karşısında İsrail'den ‘sınırlı’ bir yanıt bekliyor

TT

ABD'li yetkililer uluslararası baskı karşısında İsrail'den ‘sınırlı’ bir yanıt bekliyor

ABD'li yetkililer uluslararası baskı karşısında İsrail'den ‘sınırlı’ bir yanıt bekliyor

ABD'li dört yetkili bugün (Salı) NBC News'e yaptıkları açıklamada, İran'ın İsrail'e yönelik saldırısına verilecek yanıtın kapsamının sınırlı olmasını beklediklerini ve bunun her an gerçekleşebileceğini belirtti. Yetkililer, İsrail'in vereceği karşılığın İran'ın askeri kuvvetlerine ve ülke dışındaki vekil güçlerine yönelik saldırıları içereceğini öne sürdü.

NBC'ye göre bu değerlendirme, İran'ın geçtiğimiz cumartesi gecesi İsrail'e 300'den fazla insansız hava aracı (İHA) ve füze fırlatmasından önce ABD'li ve İsrailli yetkililer arasında gerçekleşen diyaloglara dayanıyor.

ABD'li yetkililer, İsrail olası bir İran saldırısına hazırlanırken, İsrailli yetkililerin ABD'li muhataplarını yanıt seçenekleri konusunda bilgilendirdiğini söyledi. Ancak İsrail'in nasıl karşılık vereceğine dair nihai kararı konusunda bilgilendirilmediklerini vurgulayan yetkililer, İran saldırısından bu yana seçeneklerin değişmiş olabileceğine dikkat çektiler. Yetkililer, İsrail'in yanıtının ne zaman verileceğinin belli olmadığını, ancak her an verilebileceğini de ifade ettiler.

Jerusalem Post gazetesi bugün İsrail'in bölgedeki Arap ülkelerine İran'ın olası bir saldırısına vereceği yanıtın kendilerini ya da hükümetlerini tehlikeye atmayacağını söylediğini bildirdi.

İsrail üzerindeki baskı

İsrail Yayın Kurumu bugün, İsrail'deki karar alıcıların İran saldırısına karşılık vermemeleri ya da sınırlı bir karşılıkla yetinmeleri yönünde büyük bir baskı altında olduklarını bildirdi. Yayın kuruluşunun İsrailli yetkililerden aktardığına göre ABD ve Avrupa ülkelerinden, önemsiz bir karşılıkla yetinmeleri ya da İran füzelerinin yüzde 99'unun düşürülmesini ‘İran'a karşı kazanılmış bir zafer olarak görmeleri ve ilave bir zafere gerek olmadığı’ yönünde açık bir mesaj var.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Yayın Kurumu’ndan aktardığına göre söz konusu ülkeler İsrail'in İran saldırısına karşılık vermemesi ya da ölçülü ve orantılı bir şekilde karşılık vermesi gerektiğini, mevcut durum çerçevesinde İsrail hükümetinin ABD ile iş birliği içinde İran'a karşı yürütülen koordineli diplomatik ve siyasi kampanyadan memnun olabileceğini söylediler.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin dün gece İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant ile İran saldırısının sonuçlarını ve İsrail'in tepkisine ilişkin gelişmeleri görüştü. ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) yapılan açıklamada, Austin'in ABD'nin İsrail'in kendini savunmasına yönelik kararlı desteğini vurguladığı ve bölgesel istikrara yönelik stratejik hedefi bir kez daha yinelediği belirtildi.


Pentagon: İran'ın saldırısında 81 İHA ve en az 6 balistik füze ABD tarafından düşürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Pentagon: İran'ın saldırısında 81 İHA ve en az 6 balistik füze ABD tarafından düşürüldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran'ın 13 Nisan'da İsrail'e düzenlediği hava saldırısında attığı füze ile insansız hava araçlarından (İHA) 87'sini ABD'nin düşürdüğünü açıkladı.

Pentagon sözcüsü Patrick Ryder, günlük basın toplantısında soruları cevapladı.

Sözcü Ryder, ABD Merkez Komutanlığına (CENTCOM) göre, İran, Irak, Suriye ve Yemen'den İsrail'e yönelik 110 orta menzilli balistik füze, 30 kara seyir füzesi ve 150'den fazla İHA saldırısı yapıldığını söyledi.

Ryder, bunlardan 81 İHA'nın ve en az 6 balistik füzenin ABD tarafından düşürüldüğünü belirtti.

ABD'nin bölgede gerilimin artmasını istemediğini kaydeden Ryder, diğer yandan İsrail'i ve ABD personelini savunmak için gerekli önlemleri almaya devam edeceklerini aktardı.

Ryder, İsrail'in İran'a karşılık vereceğine dair açıklamasıyla ilgili soruları ise "Bu noktada varsayımlara girmek istemiyorum." şeklinde geçiştirerek, bunların İsrail'e sorulması gerektiğini ifade etti.

İran'ın misillemesinde fırlattığı füze ile İHA'ların yüzde 50'sinin başarısız olduğu ve hedefine ulaşmadığı yönündeki bir soruya da Ryder, kürsüden istihbari detaya girmeyeceğini belirtti ve "İsrail'e yöneltilen hava tehdidinin yüzde 99'unun ortadan kaldırıldığını" iddia etti.

Ryder, İran'ın saldırıları başlatmadan önce müttefikleri üzerinden ABD'ye herhangi bir uyarı yapmadığını da söyledi.

Öte yandan, Ukrayna'nın hava savunma önleyicilerinin azalmasıyla ilgili bir soru üzerine de Ryder, Ukrayna'da durumun "vahim" olduğunu dile getirdi.

Rus güçlerinin cephede ilerleme kaydettiğini belirten Ryder, ABD'nin Ukrayna'nın hava savunma ihtiyacını sağlaması gerektiğini bildirdi.

Ryder, "Şu anda olabilecek en önemli şey, Ukrayna'nın savunmasını sürdürebilmesi için gereken desteğin hacmini ve düzeyini alabilmesi için ABD Kongresi'nin ek bütçeyi kabul etmesidir." dedi.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran'ın hava saldırısına karşı "açık ve etkili" şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


UAEA Başkanı Grossi, BMGK'yi, Zaporijya Nükleer Santrali'ne yönelik ihlaller konusunda uyardı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

UAEA Başkanı Grossi, BMGK'yi, Zaporijya Nükleer Santrali'ne yönelik ihlaller konusunda uyardı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Mariano Grossi, Ukrayna'nın doğusundaki Zaporijya Nükleer Santrali'ne yönelik ihlallere ve olası tehlikelere dikkati çekti.

Grossi, New York'ta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerine, Rusya ile Ukrayna'nın savaştığı bölgelerde bulunan nükleer santrallerin durumu hakkında bilgilendirme yaptı.

Rusya'nın kontrolündeki bölgede bulunan Zaporijya Nükleer Santrali'ne, 7 Nisan Pazar günü, kasım 2022'den sonra ilk saldırının gerçekleştiğini belirten Grossi, bu saldırıların "olası bir nükleer kaza yaşanma riskini ciddi oranda artırdığını" söyledi.

Grossi, "Yapıya verilen hasar yüzeysel olsa da saldırı, başarılı bir şekilde hedef alınması açısından çok tehlikeli bir emsal oluşturuyor." dedi.

UAEA Başkanı Grossi, bu doğrudan hedef almanın dışında, ana reaktörün çok yakınında iki saldırı daha gerçekleştiğini ve "bu pervasız saldırılara derhal son verilmesi gerektiğini" belirtti.

Rafael Grossi, "Nükleer bir kazaya tehlikeli bir şekilde yaklaşıyoruz. Bunu yapmamalıyız." diye konuştu.

Nükleer güvenlik için daha önceki toplantılarda paylaştığı 5 önemli prensibi hatırlatan Grossi, "Son saldırılar bu hayati önem taşıyan hususların açık bir şekilde ihlalini temsil ediyor." diyerek, BMGK üyelerine önlem alınması için uyarıda bulundu.


İsrail ordusu Batı Şeria'daki bazı kent ve beldelere baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu Batı Şeria'daki bazı kent ve beldelere baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun şafak vakti işgal altındaki Batı Şeria'nın bazı kent ve beldelerine baskın düzenleyerek çok sayıda Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi.

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, İsrail askerleri, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Kalkiliya kentine baskın düzenledi, birçok evde arama yaptı.

Kentte çok sayıda binanın çatısına keskin nişancılar yerleştirilirken, Kalkiliya Eğitim Müdürlüğü okullarda ders saatinin ertelenmesine karar verdi.

Kalkiliya'ya bağlı Habla beldesinde en az 4 Filistinli gözaltına alındı.

İsrail askerleri, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin ve Tulkerim kentlerine de baskın düzenleyerek en az 5 Filistinliyi gözaltına aldı.

Ayrıca İsrail askerleri Beytullahim ve El Halil'e bağlı beldelerin yanı sıra Ramallah kentine de baskın düzenleyerek bazı evlerde arama yaptı.

Baskınlar, Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik yerleşimci şiddetinin arttığı bir zamanda gerçekleştirildi.

- Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere saldırıları arttı

Yasa dışı Yahudi yerleşimciler, 12 Nisan akşamından bu yana Batı Şeria'da pek çok noktada Filistinlilere saldırılarını artırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimciler ile İsrail askerlerinin 12 Nisan Cuma gününden bu yana düzenlediği saldırılarda 7 Filistinlinin öldüğünü, 75 Filistinlinin yaralandığını duyurmuştu.

Yerleşimciler, başta Mugayyir köyü olmak üzere Filistinlilere ait köy ve beldelere saldırmış, çok sayıda ev ve aracı ateşe vermişti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te yaklaşık 700 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor. Uluslararası hukuka göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor.


Biden ile Çek Başbakan Fiala'dan "Ukrayna'ya destek" vurgusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Biden ile Çek Başbakan Fiala'dan "Ukrayna'ya destek" vurgusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Biden ile Çekya Başbakanı Petr Fiala, Beyaz Saray'daki görüşmelerinde, "ABD ve Avrupa'nın ortak bir şekilde Ukrayna'ya destek vermesinin önemine" vurgu yaptı.

ABD Başkanı Biden, Çekya Başbakanı Fiala'yı Beyaz Saray'da ağırladı ve iki lider bölgesel konuları ele aldı.

Oval Ofis'te basın mensuplarına gündemi değerlendiren Biden ile Fiala, ağırlıklı olarak Ukrayna'ya destek olunmasının önemine işaret etti ve bu konuda iki ülkenin işbirliğinin nasıl artırılabileceği konusuna dikkati çekti.

Biden, ABD Temsilciler Meclisinde halen askıda bulunan Ukrayna'ya destek paketine işaret ederek Avrupa'daki bazı ülkelerin bu konuda daha fazla inisiyatif alabileceğini ve ABD'nin bu ülkelere destek olabileceğini dile getirdi.

Biden ile Fiala, İsrail'e karşı saldırı düzenleyen İran'a da ortak bir şekilde tepkilerini gösterirken, iki isim de İsrail'e desteklerini ifade etti.

Fiala, Rusya'ya olan enerji bağımlılığını azaltma yolunda ABD'nin Avrupa'ya daha fazla LNG gazı göndermesinin önemli olduğunu vurguladı ve bu konuda Biden'la istişarede bulunduklarını söyledi.


Arjantinli gazeteci, Devlet Başkanı Milei'ye "hakaret" davası açacağını belirtti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arjantinli gazeteci, Devlet Başkanı Milei'ye "hakaret" davası açacağını belirtti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail'in Buenos Aires Büyükelçisi'nin Arjantin'de kabine toplantısına katılmasını eleştiren gazeteci Jorge Lanata, kendisine "ağır" ifadeler kullandığı gerekçesiyle Devlet Başkanı Javier Milei'ye dava açacağını söyledi.

İran'ın İsrail'e hava saldırısının ardından "acil" koduyla kabinesini toplayan Milei'nin, İsrail'in Buenos Aires Büyükelçisi Eyal Sela'yı toplantıya davet etmesi ülkede tartışmalara yol açtı.

Arjantin'in ünlü gazetecilerinden Jorge Lanata, İsrailli Büyükelçi'nin kabine toplantısına davet edilmesini eleştirerek, "Milei'nin İsrail için endişelenmesini iyi buluyorum zira onun dış politikasıdır. Ancak iyi bulmadığım şey yabancı bir büyükelçinin ister İsrail'den olsun, isterse Belçika'dan olsun Arjantin'deki kabine toplantısına katılmasını doğru bulmuyorum." ifadelerini kullandı.

Milei, Lanata'nın sözlerine yanıt olarak sosyal medya hesabından, "Jorgito yalan söyleme. Büyükelçi toplantıda İsrail'in resmi duruşunu anlattı ve sonra ayrıldı. Böylece resmi toplantımız başladı." dedi.

- "Başkanla mahkemede görüşeceğiz"

Lanata, Milei'nin sözlerini mahkemeye taşıyacağını belirterek, "Bu durumu avukatımla analiz edeceğiz, eğer bir sonuca varırsak, başkana iftira ve hakaretten dava açacağım. Hakaret etmeyi kendine adet edindi. Başkan'la mahkemede görüşeceğiz." şeklinde konuştu.

Devlet Başkanlığını kazanmasından bu yana gazetecilerle sıklıkla karşı karşıya gelen Milei, Arjantin Gazetecilik Kuruluşları Derneği (ADEPA) ve Arjantin Gazetecilik Forumuna (FOPEA) yönelik "sert" ifadeler kullanmıştı.

Öte yandan İsrail'in Buenos Aires Büyükelçisi Sela, Milei'ye teşekkür ederek, "Arjantin, tarihin doğru tarafında durdu ve İran'ı açıkça kınadı." değerlendirmesinde bulundu.

Devlet Başkanlığı Sözcüsü Manuel Adorni de basına yaptığı açıklamada, İsrail devletinin egemenliğini "en güçlü" şekilde savunduklarını ve İran'ın hava saldırısını kınadıklarını bildirdi.

İsrail Büyükelçisinin kabine toplantısına 14 Nisan'da davet edilmesi ülkedeki bir kesimce "abartılı" bulunmuş ve eleştirilmişti.


İsrail Genel Kurmay Başkanı: İran'ın saldırıları Orta Doğu'da yeni iş birliği fırsatları oluşturdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail Genel Kurmay Başkanı: İran'ın saldırıları Orta Doğu'da yeni iş birliği fırsatları oluşturdu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İran'ın İsrail'e yönelik düzenlediği saldırıların Orta Doğu'da yeni işbirliği fırsatlarına olanak sağladığnı belirtti.

İsrail Ordusundan yapılan açıklamaya göre, Halevi, İsrail'in güneyindeki Beerşeba'da bulunan ve İran'dan düzenlenen saldırılarda zarar gören Nefatim Hava Üssü'nde açıklamalarda bulundu.

Halevi, "İran, Irak, Yemen ve Lübnan'dan İsrail'e 350'den fazla balistik füze, seyir füzesi, insansız hava aracı ve füze fırlatıldı." dedi.

İran'ın saldırılarını durdurmak için bir koalisyonun harekete geçtiğini vurgulayan Halevi, bu şekilde saldırılara karşı konulduğunu ifade etti.

Halevi, İsrail ordusunun ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), İngiltere, Fransa ve ismini açıklamadığı "diğer ortaklarla" birlikte çalıştığını aktardı.

İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarının engellendiğini savunan Halevi, ülkesinin uluslararası ortaklarıyla olan işbirliğine dikkati çekti.

Halevi, ülkesini destekleyen ortaklara teşekkür ederek, "İran'ın saldırıları Orta Doğu'da yeni işbirliği fırsatları oluşturdu." değerlendirmesinde bulundu.

İran'ın saldırılarına karşılık vereceklerine işaret eden Halevi, "Durum değerlendirmeleri yapıyoruz ve hazırlık seviyemizi en üst düzeyde tutuyoruz." diye konuştu.

- İran-İsrail gerilimi

İsrail, İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına 1 Nisan'da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2'si general rütbesinde toplam 7 İranlı yetkili ölmüştü.

İran, İsrail'in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran'ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan'da İsrail'e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı.

İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı.

İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına karşı “açık ve etkili” şekilde karşılık verme kararı aldığını iddia etmişti.


Biden ile görüşen Sudani'den ABD'ye "Gazze" ve "uluslararası hukuk" hatırlatması

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Biden ile görüşen Sudani'den ABD'ye "Gazze" ve "uluslararası hukuk" hatırlatması

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Joe Biden ile Beyaz Saray'da görüşen Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, İsrail'in Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılarını hatırlatarak, "Sivillere, özellikle kadın ve çocuklara yönelik her türlü saldırıyı reddediyoruz." dedi.

ABD Başkanı Biden, Irak Başbakanı Sudani'yi Beyaz Saray'da ağırlarken, iki lider ABD-Irak Stratejik Çerçeve Anlaşması kapsamındaki konuları kapsamlı şekilde ele aldı.

İkili görüşmelerinin öncesinde Oval Ofis'te basın mensuplarına açıklamalar yapan Biden ve Sudani, iki ülke arasındaki stratejik işbirliği konularını değerlendirdi.

Irak Başbakanı Sudani, Orta Doğu'da yaşananlarla ilgili olarak ABD ile her konuda aynı düşünmediklerini ve herkesin uluslararası hukuka uyması gerektiğini vurguladı.

Sudani, isim vermeden İsrail'in Gazze'de sivilleri hedef alan saldırılarına atıf yaparak, "Bölgede olanlarla ilgili fikirlerimiz ayrı olabilir ancak uluslararası insani hukuk konusunda kesinlikle hemfikiriz. Sivillere, özellikle kadın ve çocuklara yönelik her türlü saldırıyı reddediyoruz. Uluslararası normlara ve diplomatik ilişkilere uyulması çağrısında bulunuyoruz." diye konuştu.

Gazze'de binlerce sivilin öldürülmesine neden olan savaşın durmasını istediklerini vurgulayan Sudani, bu yöndeki tüm çabaları desteklediklerini dile getirdi.

- Sudani'den ikili ilişkilere vurgu

Bölgesel açıdan çok zor bir dönemden geçildiğini belirten Sudani, "Bu ziyaret ve görüşme, ikili ilişkilerimizin tarihi açısından son derece önemlidir. Irak ile ABD arasındaki ilişkiler önemli bir dönemeçte." dedi.

İki ülke arasındaki stratejik ortaklığın yarınını konuşmak üzere Beyaz Saray'a geldiğini söyleyen Sudani, "İlişkilerimizi, askeri-güvenlik temelli bir ilişkiden sistematik bir şekilde ekonomi, siyaset, çevre, eğitim ve güvenlik temelli bir işbirliğine geçirmeyi amaçlıyoruz." ifadesini kullandı.

Irak'ın özellikle ekonomik toparlanma ve altyapı yatırımlarına önem verme sürecinde olduğunu anlatan Sudani, bu noktada Stratejik Çerçeve Anlaşması kapsamında ABD ile yakın işbirliği içinde olacaklarını belirtti.

Sudani, hükümetinin söz konusu Stratejik Çerçeve Anlaşmasını hayata geçirme konusunda oldukça ciddi olduğunu vurguladı.

- Irak'taki Amerikan askerlerinin durumu

Sudani ayrıca, Irak'taki Amerikan askerlerinin durumuna ilişkin başlıkların Yüksek Askeri Komite kapsamında ele alındığını ve komiteden çıkacak sonuca uyacaklarını söyledi.

Amerikan askerlerinin durumuna ilişkin detaya girmeyen Sudani, "İki ortak arasında Ortak Güvenlik İşbirliği Diyaloğu yoluyla askeri ve güvenlik alanında sürdürülebilir bir işbirliği için temelleri atıyor olacağız." dedi.

-"ABD-Irak ilişkileri çok önemli"

ABD Başkanı Biden da Irak'ın ABD açısından bölgedeki en önemli ülkelerden biri olduğunu belirtti.

Biden, "Irak ile ABD arasındaki ortaklık hayati öneme sahip. DEAŞ'ı yenmek için son on yıldır askerlerimiz yan yana mücadele ediyor. Bu işbirliğini Stratejik Çerçeve Anlaşması'nda da görüyoruz." dedi.

İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği başlıklarını da ele alacaklarını belirten Biden, "Ortaklığımız hem halklarımız hem Orta Doğu hem de tüm dünya için çok önemli." ifadesini kullandı.

- Irak Hükümetinden ziyarete ilişkin paylaşım

Öte yandan Irak Hükümetine ait resmi X hesabından bugün yapılan paylaşımda, Sudani'nin ABD ziyaretinde öne çıkan başlıklara yer verildi.

Paylaşımda, Irak'taki Amerikan askerleriyle ilgili durumdan DEAŞ-Karşıtı Koalisyon ile ilişkilere ve Türkiye ile Irak arasında ulaştırma alanında ilişkilerin daha ileri seviyeye taşınmasına imkan sağlayacak "Kalkınma Yolu Projesi"ne kadar birçok başlığın ele alınacağı vurgulandı.