Fethi Başağa 'dost ateşi' altında kaldı

İstikrar Hükümeti Başbakanı Başağa, Sirte’de düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. (İstikrar Hükümeti)
İstikrar Hükümeti Başbakanı Başağa, Sirte’de düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. (İstikrar Hükümeti)
TT

Fethi Başağa 'dost ateşi' altında kaldı

İstikrar Hükümeti Başbakanı Başağa, Sirte’de düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. (İstikrar Hükümeti)
İstikrar Hükümeti Başbakanı Başağa, Sirte’de düzenlenen bayramlaşma törenine katıldı. (İstikrar Hükümeti)

Libya’da Temsilciler Meclisi tarafından başbakan olarak seçilen Fethi Başağa, The Times gazetesinde ismiyle yayımlanan makalenin ardından Doğu Libya’daki destekçileri tarafından sert eleştirilere maruz kaldı. Başağa Rusya karşıtı ifadeler kullandığı makalenin kendisi tarafından yazılmadığını iddia etse de ‘dış politikayla ilgili açıklamaları nedeniyle’ eleştiri oklarından kurtulmayı başaramadı.
Libya Ulusal Ordusu’na yakınlığıyla tanınan gazeteci Mahmud Mısrati şunları söyledi:
“Başağa bu makaleyi yazarken Berka’daki dostlarıyla, Meclis Başkanı Akila Salih ve Genelkurmay Başkanı Halife Hafter’le istişarede bulundu mu? Neye dayanarak hangi gerekçelerle bunları yazdı?”
Libyalılar, özellikle Başağa'nın müttefikleri, İngiltere merkezli The Times gazetesinde yayımlanan ve içinde Moskova’nın müdahalesine karşı Libya’nın desteklenmesi çağrısı yapılan ve Libya’da binlerce Wagner paralı askerinin varlığından bahsedilen makaleyi şaşkınlıkla karşıladı. Başağa adına yayımlanan makalede, ‘Afrika'da Rusya'ya direnecek bir ortak istiyorsanız, hükümetim sizinle çalışmaya hazır’ ifadesi yer aldı. Makalenin ardından Başağa ülkede dost ateşine maruz kaldı. Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan Libya Ulusal Ordusu’na yakın politikacılar, ''Makalede Libya Ordusu’nun sekiz yıldır Wagner askerlerine itimat ettiği geçiyor ki bu gerçeklere aykırıdır, 2014’te başlatılan Onur Operasyonu Libya ordusuna itimat edilerek gerçekleştirilmiştir’’ değerlendirmesinde bulundu.
Ancak makalenin yayımlanmasının üzerinden yirmi dört saat geçmeden Başağa makalenin kendisi tarafından yazılmadığını duyurdu. Twitter hesabından açıklama yapan Başağa, “The Times gazetesi tarafından bana bir makale atfedilmesine şaşırdım. Umarım bu köklü ve saygın gazete yalan makaleler yayımlamaktan kaçınmak için gerçekleri araştırır” ifadelerini kullandı. 
Doğu Libya’da saygın bir konumu olan Mahmud Mısrati, Başağa’ya seslenerek, “Hükümetinde 38 bakan var, tüm yetki sana verildi. Dibeybe’yi Trablus’tan çıkaramamışken Wagner’i Libya’dan çıkarmak için İngilizlere iş birliği sözü veriyorsun” dedi.  
Libya merkezli Selfium Araştırma Merkezi’nin Başkanı Cemal Şelluf, “Başağa bu makaledeki ifadeleri yalanlamazsa, o zaman söylenecek sözler var. Sadece söz söylemekle yetinileceğini de tahmin etmiyorum” yorumunda bulundu.  
5+5 Ortak Askeri Komite, Libya Ulusal Ordusu’nun kontrolündeki bölgelerden 300 yabancı savaşçının ülkelerine gönderildiğini duyurmuştu. Geçtiğimiz günlerde İtalyan ve ABD basını, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Libya’da bulunan Wagner savaşçılarının Tobruk’taki yetkililerin çağrısıyla ticari amaçla bu ülkede bulunduğu yönündeki sözlerini aktardı. Fethi Başağa başkanlığındaki İstikrar Hükümeti mart ayında Temsilciler Meclisi’nde yemin etti. Ancak henüz başkent Trablus’ta yönetimi devralamadı.  



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24