Dinlerin temsilcileri, dini ve mezhepsel özellikleri anlama konusunda uzlaştı

Dinlerin Takipçileri Arasında Ortak Değerler Forumu, ‘Dinlerin Takipçileri Arasında Köprülerin İnşası için Dini Diplomasi Forumu’ çalışmalarının Riyad’da başlatılmasıyla sona erdi

Ortak Değerler Forumu'nun kapanış oturumu dünyanın dört bir yanından din adamlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. (Şarku’l Avsat)
Ortak Değerler Forumu'nun kapanış oturumu dünyanın dört bir yanından din adamlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. (Şarku’l Avsat)
TT

Dinlerin temsilcileri, dini ve mezhepsel özellikleri anlama konusunda uzlaştı

Ortak Değerler Forumu'nun kapanış oturumu dünyanın dört bir yanından din adamlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. (Şarku’l Avsat)
Ortak Değerler Forumu'nun kapanış oturumu dünyanın dört bir yanından din adamlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da düzenlenen, Müslüman alimlerin ve Müslüman azınlıkların yaşadığı ülkelerin temsilcilerinin yanı sıra dünyanın dört bir yanından din adamları ve aydınların katıldığı Dinlerin Takipçileri Arasında Ortak Değerler Forumu etkinlikleri dün din adamları arasında dinin, toplumların fikirlerinin şekillenmesindeki ve dinlerin takipçileri arasındaki manevi ilhamdaki etkisinden dolayı her medeniyette merkezi bir yeri olduğu konusunda fikir birliğinin oluşmasıyla sona erdi. Forum katılımcıları, dini öğretileri, bazı aşırılıkçıların yanlış uygulamalarıyla karıştırılması ve dinin manevi anlamından saptıran herhangi bir amaca hizmet için kullanılmaması gerektiğini vurguladılar.
Forum sonunda yayınlanan ortak bildiride, dünyanın ‘ciddi bir irade, güçlü bir kararlılık ve akıllıca önlemler’ yoluyla çatışmalara çözüm için uluslararası mekanizmaları harekete geçirmesi ihtiyacının daha arttığı vurgulandı. Kardeşlik toplantılarının, ortak fikirleri ifade etme ve çağdaş insanın yolunu düzeltmesine etkin bir şekilde katkıda bulunma konusunda bir fırsat olduğu belirtildi.
Her dinin veya mezhebin öğretilerinin, Yaratıcı'nın farklılıklardaki bilgeliği tarafından kapsanan insan çeşitliliğini temsil ettiği, dinin bazı kişilerin yanlış uygulamalarıyla karıştırılması ve manevi anlamından saptıran amaçlar için kullanılmaması gerektiği şeklinde anlaşılması ve ele alınması konusunda fikir birliğine varan katılımcılar, toplumların fikirlerinin şekillenmesindeki etkisi ve inananlara verdiği manevi ilhamı nedeniyle her medeniyette dinin merkezi bir yeri olduğunu vurguladılar.
Dün yayınlan ortak bildiride, katılımcılar arasında varılan uzlaşının ortak dini ilkelere, insani değerlerin ciddi ve dürüst bir ruhla somutlaştırılmasını isteyen uluslararası sözleşmelere, dini liderlere, sembollere ve varlıklara verilen görevin ve bunların halkların vicdanı üzerindeki derin etkisine dayandığı belirtildi.
Medeniyetler çatışması tezlerini kınayan katılımcılar, bu tezlerle liyakat ve ahlak olmadan dini, kültürel, siyasi ve ekonomik hegemonya dayatmaya çalışıldığını belirttiler. Katılımcılar ayrıca nefreti ve ırkçılığı şiddet, terör ve bölünmenin en büyük kışkırtıcıları olarak niteleyerek kınadılar.
Bildiride ayrıca, bu önemli insan inşasının ana çıkış noktası olarak herkesi birbirine bağlayan ortak değerlerin hatırlatılmasının önemi ile insanlığa tüm haklarıyla ‘dürüst, adil ve etkin’ bir şekilde hizmet etmek, dini ve kültürel özellikleri gözlemlemenin ve bunlar üzerinde herhangi bir dayatma olmamasının önemini vurgulamak amacıyla uluslararası bir ittifak kurulması tavsiyesinde bulunuldu.
Katılımcılar, sorumlu ulusal ve uluslararası kurumları, ilgili uluslararası ve ulusal yasalara saygı gösterilmesi, toplumun çekirdeğini temsil eden aile birliğinin korunması ve eğitimin kalitesine özen gösterilmesi çerçevesinde tüm özgürlükleri garanti altına alan tüm alanlarda ciddi bir şekilde çalışmaya çağırdılar.
Başta medya olmak üzere toplumlar üzerinde etkili olan çeşitli platformlara kendilerine emanet edilen ahlaki dürüstlüğü, kamuoyunu yönlendirmede en etkili unsur olarak görmeye çağıran katılımcılar, tüm ülkelere ve uluslararası topluma, ibadethanelerde yeterli düzeyde koruma sağlanması, ibadethanelere özgürce erişimin sağlanması, manevi rolünün korunmasının yanı sıra ibadethanelerin fikri ve siyasi çatışmalardan ve mezhepçi anlaşmazlıklardan uzak tutulması için mümkün olan her türlü çabayı gösterme çağrısında bulundular.
Dünyanın dört bir yanındaki dini kurumlara, ılımlı söylemleri teşvik etme ve nefreti körükleyen aşırılık yanlısı söylemleri reddetme, dini sembollerin ve kutsalların baltalanmasının suç sayma ve buna karşı ciddi girişimleri destekleme çağrısı da yapılan bildiride dinlerin takipçilerini hedef alan tüm aşırılıkçı, şiddet yanlısı ve terörist uygulamalar kınandı.
Ayrıca katılımcılar, dinlerin toplumlar üzerindeki etkisinin merkeziliğini ve ‘Ortak İnsani Değerler Ansiklopedisi’ adında uluslararası bir ansiklopedinin çıkarılmasını ele alan ‘Dinlerin Katılımcıları Arasında Köprülerin İnşası için Dini Diplomasi Forumu’ adlı uluslararası bir forumun başlatıldığını duyurdular. Katılımcılar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndan, insan kardeşliğinin meyve verdiği, değerlerin birleştiği bir nokta olarak dünya genelinde bir gün ilan etmesini istediler.
Dünya İslam Birliği’nin (Rabıta) Genel Sekreteri Dr. Muhammed el-İsa, herkesin kendi çıkarlarını arama hakkına sahip olduğunu, ancak bunun katılımcılar tarafından savunulan başta uluslararası sözleşmeler, antlaşmalar ve ilkeleri içeren dini ve insani değerlerle olması gerektiğini, dünyanın anlayış, işbirliği ve barıştan başka seçeneği olmadığını anlamasının önemini vurguladı.
‘Dini diplomasinin’ zor zamanlarda farkındalık yaratmayı amaçladığını belirten Dr. İsa, ‘aydınlanmış’ dini diplomasinin gücünün, samimi niyetlerle hem akıllara hem de kalplere hitap eden yumuşak güç olduğuna dikkati çekti. ‘Dini ve fikri alanda’ aktif ve etkili isimlerin katıldığı bu forumda, ortak bir manevi kavramla evrensel bir insan anayasası gibi bir Ortak İnsani Değerler Ansiklopedisi’nin ortaya koyulabilmesini umduğunu dile getiren Dr. İsa, ortak değerlerin tamamen tutarlı olduğunu, dini ve kültürel mahremiyeti korumanın önemiyle asla çelişmediğini vurguladı.
Emirlik Şeriat Fetvaları Konseyi Başkanı ve Müslüman Toplumlar İçin Barışı Teşvik Forumu Başkanı Şeyh Abdullah bin Bayh, bu forumun ortak dini eylem sürecinde yeni bir adımı temsil ettiğini belirtti.
Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Fetva Konseyi Başkanı ve Müslüman Alimler Birliği Başkan Yardımcısı Şeyh Abdullah Bin Beyye, forumun ortak dini eylem sürecinde yeni bir adımı temsil ettiğini söyledi. Şeyh Bin Beyye, çeşitli dinlerin temsilcilerinin evrensel değerlerdeki ve barış, dayanışma ve adalet değerlerindeki fikir birliklerini somutlaştırmak için bir araya geldiklerini ve bunu pratik girişimlerle gerçekleştirmenin yollarını aradıklarını kaydetti.
Mısır Başmüftüsü Dr. Şevki Allam ise dinlerin takipçileri arasında herhangi bir düşmanlık yahut kin varsa, köprülerin inşa edilmesi ve bunların getirilerinden yararlanılmasının mümkün olmayacağını belirterek “Allah, bizi dünyayı inşa etmeye değil, bizi sevmeye ve istisnasız herkesin iyiliğini istemeye teşvik ediyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Rum Ortodoks Ekümenik Patriği I. Bartholomeos da ’barışa giden en iyi yolun samimi bir dini diyalog olduğunun’ altını çizdi. Medeniyetler arası ‘kaçınılmaz’ çatışma teorisini tamamen reddettiğini vurgulayan I. Bartholomeos, sürdürülebilir bir dünya için işbirliğinin şart olduğunu ve diğerlerine açılmanın kimliğimizi tehdit etmediğini, aksine daha da güçlendirdiğini belirtti. Dini mirasın, insanlık için bir ilham kaynağı olduğunu ve barışı sağlamak için büyük bir potansiyeli bulunduğunu ifade eden I. Bartholomeos, “Ortak bir geleceğimiz olduğundan ortak bir sorumluluğa ve ortak bir çabaya ihtiyacımız var” dedi. I. Bartholomeos, bugün dünyanın içinden geçmekte olduğu kritik süreç çerçevesinde adil bir barışın tesis edilmesini umduğunu da sözlerine ekledi.
Forumun katılımcılarından ABD Ulusal Evangelistler Birliği (NAE) Başkanı Walter Kim, “Burada barışı ve köprüleri inşa etmek için bir şans olan, geleceğe dair iyimserlik çağrısında bulunan tarihi bir fırsat yakaladık” şeklinde konuştu. Kim, koronavirüs (Kovid-19) salgını sırasında yaşanan krizden sonra dini toplulukların yoksulluğu sona erdirmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları gerektiğinin de altını çizdi.
Malezya Diyanet İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şeyh İdris Bin Ahmed, bir arada yaşama ve hoşgörüyü harekete geçirmenin önemini vurguladı.
Roma Başhahamı Ricardo di Segni, tüm dini liderlerin birbirini eğitmekle yükümlü olduğunu vurgulayarak, barışı yaymak için dinin rolünün olumlu olması gerektiğini söyledi.
Hindu Dini ve Hayırsever Vakıflar İdaresi Başkanı Lama Hamandeleshwar Swami Vadisan, “Bu forum, savaşların başarısız olduğu yerlerde başarılı olabilir. Bu yüzden, barışın ve İslam’ın savunucusu Şeyh Dr. Muhammed el-İsa tarafından yönetilen Rabıta tarafından düzenlenen bu forumun katılımcılarından biri olmaktan gurur duyuyorum” şeklinde konuştu.
Sri Lanka ve Japonya'da bir Budist yetkili olan Panajala Obatisa Therou, nefretin nefretle değil, sevgiyle yok edilebileceğini, bu yüzden tüm dinlerin sözlü ve fiziksel biçimleriyle her türlü şiddetten kaçınılması çağrısında bulunması gerektiğini söyledi.
Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Allahşükür Paşazade ise saldırganlık ve şiddete yol açan kin içerikli söylemlerin günümüzde insanlık için bir tehdit haline geldiğini ifade etti. Paşazade, tehlikenin dinin siyasallaşmasında ve nefret söyleminde yattığının altını çizdi.
Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Kardinal Pietro Parolin, Dinlerin Takipçileri Arasındaki Ortak Değerler Forumu’nu ‘tarihi ve olumlu bir olay’ olarak nitelendirirken dinler arası gerçek diyalogun, farklılıkları göz ardı etmeden ortak noktalara odaklanan bir diyalog olduğuna işaret etti. Parolin, gençleri, onları aşırılığa iten nefret söyleminin etkisinden korumak gerektiğini vurguladı.



Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı: Botulizm zehirlenmesinden 43 vaka iyileşti, semptom gösteren yeni vaka yok

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı: Botulizm zehirlenmesinden 43 vaka iyileşti, semptom gösteren yeni vaka yok
TT

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı: Botulizm zehirlenmesinden 43 vaka iyileşti, semptom gösteren yeni vaka yok

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı: Botulizm zehirlenmesinden 43 vaka iyileşti, semptom gösteren yeni vaka yok

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, son zamanlarda izlenen salgının son beş gününde yeni bir botulizm gıda zehirlenmesi vakası kaydedilmediğini belirterek, izlenen vaka sayısının 69'u vatandaş, 6'sı bölge sakini olmak üzere 75 vakaya ulaştığını bildirdi.

Enfekte olan kişilerden 50'sine botulizm gıda zehirlenmesi teşhisi konulduğunu açıklayan Bakanlık, 43 vakanın iyileşerek hastaneden taburcu edildiğini, 11 hastanın servislerde, 20 hastanın ise yoğun bakımda yattığını açıkladı. Bakanlık bir ölüm vakası olduğunu belirtti.

Suudi Arabistan'daki devlet kurumlarının doğru bilgi vererek ve söylentileri yalanlayarak izlediği şeffaflık doğrultusunda yapılan açıklamada, ‘tüm bu vakaların tek bir kaynaktan çıkan gıda zehirlenmesi salgınıyla ilişkili olduğuna’ dikkat çekildi. İlgili devlet kurumlarının ortak çabaları sonucunda salgının kontrol altına alındığını ifade eden Sağlık Bakanlığı, vakaları takip etmeye ve sağlık hizmeti sunmaya devam ettiklerini vurgulayarak, hastalara acil şifalar diledi.

Sağlık Bakanlığı, kamuoyunu, bilgileri resmi kaynaklardan almaya ve özellikle ilgili kurumların olayın tekrarlanmasını önlemek için derhal ve doğrudan önlemler alması nedeniyle söylentileri ve yanlış bilgileri yaymamaya çağırdı.

Devlet kurumları tarafından alınan tedbirler, vatandaşların, bölge sakinlerinin ve ziyaretçilerin güvenliğini sağlayacak her şeyin sürekli ve yoğun bir şekilde takip edildiğini ortaya koyarken, hastaların en üst düzeyde tıbbi müdahaleye ve hızlı bir şekilde iyileşmelerine yardımcı olmak için özenli takibe alınmaları dikkat çekiyor.


BAE'nin yasağı ABD'yi harekete geçirdi: Ortadoğu'daki birliklerin yeri değiştirildi

Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
TT

BAE'nin yasağı ABD'yi harekete geçirdi: Ortadoğu'daki birliklerin yeri değiştirildi

Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)
Katar'daki El Udeid üssü, ABD Hava Kuvvetleri'nin bölgesel komuta merkezine ev sahipliği yapıyor (ABD Ulusal Hava Muhafızları)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) bazı savaş jetleri ve drone'larını Katar'a taşıdığını yazdı. 

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD'li yetkililer, Amerika ordusunun Abu Dabi'deki El Dafra üssünde yer alan jet ve drone'larını, Katar'daki El Udedi üssüne naklettiğini belirtti.

BAE, ABD'nin ülkedeki üssü kullanarak Irak ve Yemen'deki İran destekli gruplara saldırı düzenlemesine izin verilmeyeceğini şubatta açıklamıştı. 

WSJ, ABD'nin bunun üzerine savaş jetleri, keşif uçakları ve drone'ları Katar'ın başkenti Doha'ya 40 kilometre mesafedeki üsse taşıdığını aktardı. 

Haberde, Abu Dabi yönetiminin "ABD'nin askeri operasyonlarına destek verdiği için, İran'ın fonladığı gruplardan gelebilecek misillemelerden çekindiği" savunuldu.

Adının açıklanmasını istemeyen BAE'li bir yetkili, "Irak ve Yemen'deki hedeflere yönelik saldırı görevlerine kısıtlamalar getirildi. Bu kısıtlamalar kendimizi koruma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor" dedi. 

Yemen'deki Husiler, Hamas'ın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonunun ardından patlak veren Gazze savaşında İsrail'e karşı Hamas'ı destekliyor. Bu doğrultuda grup Batılı ülkelerin yanı sıra İsrail'e ait gemilere 31 Ekim'den beri saldırılar düzenliyor. 

ABD Kongresi'ne bağlı araştırma komitesinin 1 Mayıs'ta paylaştığı bilgilere göre İran destekli Husiler, toplamda en az 100 gemiye saldırdı. Amerikan ordusuysa Ortadoğu'daki üslerden kaldırdığı drone'larla misilleme yapmıştı. Husiler, bu saldırılarda en az 34 kayıp verdiklerini bildirmişti.

Diğer yandan haberde, ABD'nin misillemelerinin Husileri durdurmaya yetmediğine dikkat çekildi. 

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, perşembe günkü açıklamasında Husiler'in "çok sayıda drone ve farklı silah sistemleri üretmeyi sürdürdüğünü, bu konuda özellikle İran'dan destek aldıklarını" söylemişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Stars and Stripes


Kral Selman ve Veliaht Prens, Şeyh Tahnun bin Muhammed Al Nahyan’ın ölümü nedeniyle BAE Başkanı'na başsağlığı diledi

Kral Selman ve Veliaht Prens, Şeyh Tahnun bin Muhammed Al Nahyan’ın ölümü nedeniyle BAE Başkanı'na başsağlığı diledi
TT

Kral Selman ve Veliaht Prens, Şeyh Tahnun bin Muhammed Al Nahyan’ın ölümü nedeniyle BAE Başkanı'na başsağlığı diledi

Kral Selman ve Veliaht Prens, Şeyh Tahnun bin Muhammed Al Nahyan’ın ölümü nedeniyle BAE Başkanı'na başsağlığı diledi

İki Kutsal Caminin Sorumlusu Kral Salman bin Abdulaziz, Şeyh Tahnun bin Muhammed Al Nahyan'ın ölümü üzerine Birleşik Arap Emirlikleri Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'a başsağlığı ve taziye mesajı gönderdi.

Kral Selman mesajında, "Şeyh Tahnun bin Muhammed Al Nahyan'ın ölüm haberini öğrendik- Allah ona merhamet etsin- Majestelerine ve merhumun ailesine en derin ve samimi dileklerimizi gönderiyoruz. Allah'tan onu engin rahmet ve mağfiretiyle kuşatmasını, geniş bahçelerinde barındırmasını ve sizi her türlü kötülükten korumasını niyaz ederiz. Biz Allah'tan geldik ve O'na döneceğiz."

Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Salman da Şeyh Muhammed bin Zayed'e başsağlığı ve taziye telgrafı gönderdi. Veliaht Prens mesajında:

 "Şeyh Tahnun bin Muhammed El Nahyan'ın ölüm haberini aldım- Allah ona rahmet etsin- Majesteleri ve merhumun ailesine başsağlığı dileklerimi ve en içten taziyelerimi gönderiyorum. Yüce Allah onu geniş rahmet ve mağfiretiyle kuşatsın, geniş bahçelerinde barındırsın ve sizi her türlü zarardan korusun. O, işiten ve cevap verendir.


Faysal bin Ferhan, Al-Burhan ve Hamideti ile Sudan'daki gelişmeleri görüştü

 Prens Faysal bin Ferhan, Orgeneral Abdülfettah Burhan ve Muhammad Hamdan Daklu (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Prens Faysal bin Ferhan, Orgeneral Abdülfettah Burhan ve Muhammad Hamdan Daklu (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
TT

Faysal bin Ferhan, Al-Burhan ve Hamideti ile Sudan'daki gelişmeleri görüştü

 Prens Faysal bin Ferhan, Orgeneral Abdülfettah Burhan ve Muhammad Hamdan Daklu (Suudi Dışişleri Bakanlığı)
Prens Faysal bin Ferhan, Orgeneral Abdülfettah Burhan ve Muhammad Hamdan Daklu (Suudi Dışişleri Bakanlığı)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, dün (Çarşamba), Orgeneral Abdülfettah Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Mohamed Hamdan Daklu (Hamideti) ile Sudan’da mevcut durumdaki son gelişmeleri ve bunların halk üzerindeki yansımalarını ele aldı.

Suudi Dışişleri Bakanı, Al-Burhan ve Hamideti ile yaptığı iki telefon görüşmesinde, Sudan ve halkını daha fazla yıkımdan ve zor insani koşulların daha da kötüleşmesinden korumak için çalışmanın önemini vurguladı. Halkın çıkarlarını ön planda tutmak, devlet kurumlarını, ülkeyi korumak ve güvenliği sağlamak için çatışmanın durdurulmasının önemini vurguladı.

 


Suudi Arabistan ve Meksika dışişleri bakanları Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Prens Faysal bin Ferhan ( Şarku'l Avsat)
Prens Faysal bin Ferhan ( Şarku'l Avsat)
TT

Suudi Arabistan ve Meksika dışişleri bakanları Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Prens Faysal bin Ferhan ( Şarku'l Avsat)
Prens Faysal bin Ferhan ( Şarku'l Avsat)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün (Salı) Meksika Dışişleri Bakanı Alicia Barcena Ibarra ile Gazze Şeridi ve çevresindeki son gelişmeleri görüştü.

Prens Faysal bin Ferhan'ın Bakan Ibarra ile yaptığı telefon görüşmesinde iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ve ortak işbirliğinin çeşitli yönlerini ele aldı.


Suudi Dışişleri Bakanı Türk ve Fransız mevkidaşlarıyla Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Suudi Dışişleri Bakanı, Türk mevkidaşı ile Riyad'da görüştü (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı, Türk mevkidaşı ile Riyad'da görüştü (SPA)
TT

Suudi Dışişleri Bakanı Türk ve Fransız mevkidaşlarıyla Gazze'deki gelişmeleri görüştü

Suudi Dışişleri Bakanı, Türk mevkidaşı ile Riyad'da görüştü (SPA)
Suudi Dışişleri Bakanı, Türk mevkidaşı ile Riyad'da görüştü (SPA)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, dün (Pazartesi) Türk mevkidaşı Hakan Fidan ve Fransız Stephane Sejourne ile Gazze Şeridi ve çevresinde yaşanan gelişmeler ile bu konuda yapılan çalışmalar başta olmak üzere ortak çıkarları ilgilendiren konuları ele aldı.

Prens Faysal bin Ferhan ve Bakan Fidan, iki devletli çözümün uygulanmasına ve Filistin devletinin tanınmasına yönelik çabaları desteklemek amacıyla düzenlenen koordinasyon toplantısının oturum aralarında Riyad'da yaptıkları görüşmede, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile ikili ilişkileri çeşitli alanlarda güçlendirmenin ve geliştirmenin yollarını değerlendirdi.


Suudi Arabistan Filistin halkının haklarını elde etmesine verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan Filistin halkının haklarını elde etmesine verdiği desteği yineledi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Riyad'da kabul etti. (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz, dün (Pazartesi) Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) özel toplantısı çerçevesinde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı kabul etti.

Görüşmede iki taraf Gazze ve çevresinde artan askeri gerilimi, sivillerin hayatını ve bölgenin güvenlik ve istikrarını tehdit eden kötüleşen durumu ele aldı. Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın devam eden gerilimi durdurmak ve bölgede yayılmasını önlemek için tüm uluslararası ve bölgesel taraflarla iletişim kurma çabalarını ve Filistin halkının zorla yerinden edilmesine yönelik çağrıları kategorik olarak reddettiğini vurguladı.

Muhammed bin Selman, Suudi Arabistan'ın Filistin halkının onurlu bir yaşam için meşru haklarını elde etmesi, umut ve özlemlerini gerçekleştirmesi ve adil ve kalıcı bir barışa ulaşması için sürekli desteğini yineledi.

Filistin resmi haber ajansı WAFA’nın bildirdiğine göre Abbas görüşme sırasında Suudi Arabistan'a ‘Filistin halkının haklarına, özellikle de başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurulmasına verdiği destek ve tüm uluslararası forumlarda Filistin davasını destekleme çabaları ile ister Gazze Şeridi'nden ister Batı Şeria'dan olsun, herhangi bir Filistin vatandaşının yerinden edilmesini kategorik olarak reddettiğini’ vurgulayan kararlı tutumundan dolayı büyük takdir duyduğunu ifade etti.

Abbas, İsrail'in Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'daki tehlikeli hamlelerine değinerek, “İsrail'in Refah'ı işgal etme tehlikesinin Filistin halkı için bir felakete yol açacağı” uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın WAFA'dan aktardığı habere göre Abbas, iki milyonu Gazze'de olmak üzere yaklaşık 6,4 milyon mülteciye yardım ve destek sağlayan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) desteklemeye devam etmenin önemini vurguladı.

Muhammed bin Selman ayrıca Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif, Malezya Başbakanı Enver İbrahim, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron'ı ayrı ayrı kabul etti.

Görüşmelerde ikili ilişkilerin boyutları, Suudi Arabistan ile dört ülke arasındaki iş birliği alanları ve bunları geliştirmek için umut verici fırsatlar gözden geçirildi. Ayrıca ortak çıkarları ilgilendiren son bölgesel ve uluslararası durumlar ele alındı.

Muhammed bin Selman, Blinken ve Cameron ile Gazze Şeridi ve çevresindeki gelişmeleri ve askeri operasyonları durdurma ve bunların güvenlik ve insani yansımalarıyla başa çıkma çabalarını ele aldı.


Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir

Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir
TT

Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir

Abdulaziz bin Selman: Mesele iklim değişikliği ile nasıl adil bir şekilde mücadele edileceğidir

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, İslam Kalkınma Bankası (İKB) Grubu'nun Altın Jübile töreni çerçevesinde düzenlenen Enerji Güvenliği, Geleceği ve Sürdürülebilir Kalkınma başlıklı diyalog oturumunda yaptığı konuşmada, iklim değişikliğiyle ilgili sorumlulukların paylaştırılması konusundaki söylemlerde bazı ikiyüzlülükler olduğunu söyledi.

Asıl meselenin Paris Anlaşması'nın yorumlanmasında ve iklim değişikliğiyle ülkeler arasında adil ve eşit bir şekilde nasıl başa çıkılacağında yattığını ifade eden Abdulaziz bin Selman, iklim değişikliği tartışmasının COP27'de daha gerçekçi bir hal aldığını belirtti.

Petrol üreticisi ülkelerin iklim etkilerini ulusal haklarıyla dengelediklerini ifade eden Abdulaziz bin Selman, “Hükümetlerin gelecek nesillerin büyümesini sağlamak gibi ahlaki bir sorumluluğu var” ifadesini kullandı.


Riyad ve Washington güvenlik anlaşmasına 'son rötuşları’ yapıyor

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)
TT

Riyad ve Washington güvenlik anlaşmasına 'son rötuşları’ yapıyor

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)
Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) oturumundan (Şarku'l Avsat)

Başta Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmesi ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmesi olmak üzere, Gazze'deki durum ve Filistin meselesinin güçlü bir şekilde gündeme geldiği Riyad'da dün (Pazartesi) Suudi Arabistan ve ABD'nin güvenlik anlaşmasına ‘son rötuşları’ yapmaya yakın oldukları bildirildi.

Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'na (WEF) katılan Blinken ve Suudi mevkidaşı Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan ve ABD'nin bir güvenlik anlaşmasına varmaya yakın olduğunu açıkladı.

Bin Ferhan, ABD ile güvenlik anlaşması müzakerelerine ilişkin olarak “ABD ile ikili anlaşmaları tamamlamaya çok yakınız. Çalışmaların çoğu zaten yapıldı. Filistin cephesinde olması gerektiğini düşündüğümüz şeylerin ana hatlarına sahibiz” ifadelerini kullandı.

Blinken ise aynı konuda, “Geçtiğimiz aylarda, hatta 7 Ekim'den önce bile kapsamlı çalışmalar yaptık. Herhangi bir anlaşmanın Filistin kısmına odaklanmak istiyoruz. Sanırım neredeyse tamamlandı” şeklinde konuştu.

Bin Ferhan, Filistin konusunda, Gazze Şeridi'nde acil ve kalıcı bir ateşkes ve bir Filistin devletinin kurulması için ‘güvenilir ve geri dönülmez bir yol’ çağrısında bulunan Suudi pozisyonunu vurgularken, Blinken Hamas'a ‘masadaki cömert İsrail teklifini’ kabul etmesi çağrısında bulundu. Blinken, “İsrail ve bölge ülkeleri arasında normalleşme yolunda ilerleyebilmek için Gazze Şeridi'ndeki krizi sona erdirmeli ve Filistin devletinin kurulması için bir yol belirlemeliyiz” dedi.

Bu arada Riyad üç önemli toplantıya sahne oldu: Bir Arap-Amerikan toplantısı, bir Arap-İslam-Avrupa toplantısı ve bir Körfez-Amerikan toplantısı. İlk iki toplantıda Gazze'deki durum, ateşkes ihtiyacı ve Refah'ta bir İsrail operasyonu uyarısı ele alınırken, üçüncü toplantıda Kızıldeniz'de seyrüsefer özgürlüğü tartışıldı.

Blinken, ‘Kızıldeniz'de seyrüsefer konusunun ele alınması ve Husi saldırılarının üzerine gidilmesi’ gerektiğini vurgulayarak “Kızıldeniz'de kargo gemilerinin hedef alınması küresel ekonomiyi etkiliyor” dedi.


Prens Abdulaziz bin Selman: Suudi Arabistan 2010 yılından bu yana döngüsel karbon ekonomisi kavramına uygun hareket ediyor

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun özel toplantısında katılımcılara hitap etti (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun özel toplantısında katılımcılara hitap etti (Şarku’l Avsat)
TT

Prens Abdulaziz bin Selman: Suudi Arabistan 2010 yılından bu yana döngüsel karbon ekonomisi kavramına uygun hareket ediyor

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun özel toplantısında katılımcılara hitap etti (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman Riyad'da düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun özel toplantısında katılımcılara hitap etti (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, ülkesinin enerji sistemlerini ekonomik olarak yönetmeye ve iklim değişikliği kavramları doğrultusunda bunları parasal değere ve çevreye faydalı hale dönüştürmeye odaklandığını vurguladı. Bakan bin Selman, Suudi Arabistan’ın 2010 yılından bu yana döngüsel karbon ekonomisi kavramını benimsediğini ve 2020 yılında G20'ye ev sahipliği yaptığı sırada bu kavrama uygun hareket ettiğini söyledi.

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) Riyad'daki özel toplantısının oturum aralarında düzenlenen ‘Uluslararası Ortaklıklarla Karbon Yakalama, Depolama ve Kullanma Alanındaki Yeniliklerin Teşvik Edilmesi’ başlıklı panelde konuşan Prens bin Selman, Suudi Arabistan’da elektriğin en düşük maliyetle üretildiğini ve rekabetçi fiyatlarla sunulduğunu açıkladı.

Suudi Arabistan hükümetinin bu alanda çeşitli programları ve projeleri olduğunu belirten Enerji Bakanı, ülkeye yatırımları çekecek bir hamleyle elektrik üretiminin maliyetini düşürme ve rekabet gücünü koruma yönünde adımlar atıldığını kaydetti.

Suudi Arabistan hükümetinin enerji güvenliğini ve sürdürülebilirliğini sağlama konusunda kararlı olduğunun altını çizen Prens bin Selman, ülkesinin bu yolda ilerleme kaydettiğini ve enerjinin DNA’sı haline gelen bir sistem kurmayı başardığını söyledi.

Enerji Bakanlığının bu sistemi kurma hedeflerine ulaşmak için Ekonomi ve Planlama Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla birlikte çalıştığını ifade eden Enerji Bakanı, bu alanda katma değer sağlayan tüm kurumlarla iş birliği yapabileceklerini belirtti.

Suudi Arabistan hükümeti tarafından 2011 yılında başlatılan enerji verimliliği programına değinen Prens bin Selman, söz konusu sistemin ülkenin hedeflerine ulaşmak için benzersiz hale geldiğini belirterek, ülkesinin döngüsel karbon ekonomisine doğru daha ileri adımlar atmak için herkesin iş birliğine açık olduğunu vurguladı.

Karbondioksitin atılmasının daha fazla karbondioksit üreteceğini ve geri dönüşüm konseptinde bunun daha faydalı başka kullanımlarla değerlendirilebileceğini açıklayan Bakan bin Selman, Suudi Arabistan Yeşil Ortadoğu Girişimi'nin hedeflerinin de bununla uyumlu olduğunu belirtti. Enerji Bakanı, tüm bu hedeflerin ise iklim değişikliğine yardımcı olduğunun altını çizdi.

Rekabetçi fiyatların korunmasının ülkede elektrik ve enerji üretimine daha fazla yatırım yapılmasını sağlayacağını söyleyen Prens bin Selman, Suudi Arabistan'ın enerji sektörünün, gelecekte yenilenebilir enerji kaynaklarıyla beslenen bir sisteme geçişte öncü olmayı hedeflediğini de sözlerine ekledi.