Fransa’nın yeni başbakanını zor bir yaz ve sonbahar bekliyor

Macron’un yol haritasını belirlediği başbakana, sağ ve sol çevreler saldırmaya başladı

Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne. (AFP)
Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne. (AFP)
TT

Fransa’nın yeni başbakanını zor bir yaz ve sonbahar bekliyor

Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne. (AFP)
Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne. (AFP)

Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne oldu. Elysee Sarayı’nın kulislerine vakıf kaynaklar, Borne’un 24 Nisan’da ikinci dönem tekrar Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron'un başbakan adayları listesinde alt sıralarda yer aldığı ancak Macron’a en yakın yetkili olan ve birçok salahiyete sahip Elysee Sarayı Genel Sekreteri Alexis Koehler’in desteğini alarak bu pozisyona seçildiğini aktardı. Fransız basınında sıkça yer alan haberlerde, Macron’un başbakan olarak ilk tercihinin, Greater Reims Başkanı Catherine Vautrin olduğu iddia edildi. Jacques Chirac döneminde bakanlık yapmış olan Vautrin, sağcı Cumhuriyetçi Parti’den şubat ayında istifa ederek Macron’un yanında yer almıştı.  
Fransa’nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne mevcut süreçle uyumlu birçok özelliğe sahip, bu özelliklerin başında; Sosyalist Parti’den yani solun merkezinden geliyor olması öne çıkıyor. Macron seçim kampanyası boyunca en savunmasız sosyal sınıfların sorunlarına özel ilgi gösterme sözü vermişti. Dolayısıyla bu görev için Elisabeth Borne, rakibi sağcı Catherine Vautrin’e kıyasla daha uygun görünüyor. Ayrıca Borne, Macron’un birinci döneminde olağanüstü bir bakanlık deneyimine ve zengin bir portföye sahiptir. Borne, Macron'un ilk cumhurbaşkanlığı döneminde sırasıyla Ulaştırma Bakanı, Ekoloji Bakanı ve Çalışma Bakanı olarak görev aldı. Borne bakanlık görevlerini başarıyla icra etmişti. Her üç pozisyonda da dosyalara ve sorunlara ne kadar vakıf olduğunu kanıtlamayı başarabildi. Kabinenin aktif bir üyesi olan Borne, geçtiğimiz yıllardaki bakanlık görevlerinde diyaloğa açık olduğunu ve Macron’un istediği reformları kararlı bir şekilde uygulamaya koyma hususunda başarılı olduğunu gösterdi. Ayrıca, siyasi yönünden ziyade teknokrat yönüyle öne çıkan Borne’un bu pozisyona getirilmesi, cumhurbaşkanına sadık kalacağının ve hiçbir alanda onunla rekabet etmeyeceğini de garanti etmektedir. Fransa anayasasına göre bir kişi cumhurbaşkanı görevine en çok iki defa seçilebiliyor, Macron’un son dönemi olduğu için, başbakanlık pozisyonu bir üst basamağa çıkmak için birçok cazibeye sahip. Son olarak Macron, Fransa Cumhuriyeti'ndeki ikinci yönetici pozisyonuna bir kadını atayarak, seçim vaatlerinden birini yerine getirmiş oldu. Böylelikle Fransa’da da Avrupa’daki çoğu ülkede olduğu gibi başbakan koltuğuna bir kadın oturdu.  
Beşinci Cumhuriyet’in kurulmasından bu yana Borne, başbakanlık pozisyonunu elde eden ikinci kadın olma özelliğine sahip. Fransa'nın ilk kadın başbakanı, sosyalist lider François Mitterand döneminde yaklaşık 11 ay süreliğine Edith Cresson olmuştu. Cresson 1991-1992 görev süresi boyunca şiddetli siyasi ve medya kampanyalarına maruz kaldı. Bazı sağcı siyasetçiler ve medya kuruluşları, işi Cresson’u, XV. Luouis’in metresi ve yöneticisi Madam Pompadour ile kıyaslayarak, Cumhurbaşkanı Mitterand’la aralarında bir ilişki olduğu söylentisini çıkarmaya kadar vardırdı.  

Hükümetin kurulması ve seçimler 
61 yaşındaki Borne ülkede oldukça rahatsız edici koşullar hâkim iken bu pozisyona getirildi. Görevlerini yerine getirmeden önce Borne’u iki temel zorluk bekliyor, birincisi; Macron’a sunacağı hükümetin üyelerinin belirlenmesi, ikincisi; 12-19 Haziran tarihinde yapılacak olan parlamento seçimlerinde başarılı olması. Gözlemcilere göre Borne, kabine listesini bir an önce hazırlayıp göreve başlamak istiyor. Dolayısıyla yarına kadar hükümet üyeleri açıklanabilir ve cuma günü ilk toplantı için hazır olabilir. Şu ana kadar kulislerden bakanlık pozisyonlarıyla ilgili isimler sızdırılmış değil. Mevcut bakanların hangilerinin kalıcı hangilerinin gidici olduğu bilinmiyor. Ayrıca Macron’u destekleyen sağcı siyasetçilerden kimlerin yeni hükümette görev alacağı da belirsizliğini koruyor.
Macron hükümeti kurmakla görevlendirdiği Borne’a bir yol haritası çizmekte gecikmedi. Twitter hesabından açıklama yapan Macron, hükümetin önceliklerinin "çevre, sağlık, eğitim, tam istihdam, demokrasiyi canlandırmak, Avrupa ve güvenlik konuları" olduğunu belirtti. Macron ayrıca hükümetle birlikte Fransız halkı için yorulmadan çalışmaya devam edeceklerini taahhüt etti.  
Hükümeti kurmak çok zor olmasa da kolay da olmayacaktır. Borne’un kabinesini oluştururken hassas dengeleri gözetmesi ve Macron’un yukarıda bahsi geçen seçim vaatlerini uygulaması gerekecek. Başbakan Borne, bu göreve gelmesinin ardından Macron’un etrafında toplanan siyasi çevrelerin teknik lideri oldu. Dolayısıyla parlamento seçimlerinde çoğunluğu elde etmenin başlıca sorumluluğu da ona ait. Yeni başbakan ilk kez seçimlere katılıyor, yani daha önce bir seçim tecrübesi bulunmuyor. Konumunu koruyabilmesi için parlamento çoğunluğunu elde edebilmesi zorunluluk arz ediyor. Aksi takdirde teamüllere göre görevini terk etmek zorunda kalacak. Macron’un olağanüstü bir sürpriz olmazsa parlamento çoğunluğunu kolaylıkla elde edeceği değerlendiriliyor. Ancak siyaset sahnesi üç farklı blok tarafından işgal edilmiş durumda, Macron’un etrafında toplanan merkezci blok, aşırı sağda yer alan blok ve aşırı solda yer alan bir blok. Fransa’da aşırı sağcı lider Marine Le Pen, haziran ayında iki turlu yapılacak genel seçimleri partisinin ilk sırada tamamlayacağını iddia etmişti. Macron’a karşı 13 milyondan fazla oy alan Le Pen, yükselen popülaritesinin kendisine mevcut durumunun aksine önemli bir parlamenter blok sağlamasını umuyor. 
Ancak Macron'a yönelik asıl tehdit soldan geliyor, çünkü aşırı solun adayı Jean-Luc Melenchon, sol siyaseti birleştirmeyi başardı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda 7 milyon oy alan Melenchon, parlamento seçimlerinde hedeflediği koltuk sayısına ulaşırsa muhtemel bir koalisyon hükümetinin başbakanlık görevine getirilebileceğini düşünüyor. Ancak şu anki anketler Macron’un parlamentoda çoğunluğu elde edebileceğini gösteriyor.  

‘Sarı yeleklilerin’ dönüşüne dair endişeler  
Yukarıdaki konularının çözümünde başarılı olması Başbakan Elizabeth Borne için sadece yolun başlangıcı olacaktır. Araştırmalar ve kamuoyu yoklamaları, Fransa'nın, temel gıda maddeleri, elektrik ve enerjideki yüksek fiyatlar, yükselen enflasyon rakamları ve halkın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle, siyasi olarak sıcak bir yaz ve daha sıcak bir sonbahar yaşayacağını öngörüyor. Macron, Borne veya herhangi bir yetkilinin istemediği şey ise, Fransa'nın 2018, 2019 ve 2020'de tanık olduğu ‘sarı yeleklilerin’ yeniden protesto eylemlerini başlatmasıdır.  
Borne, gelecekteki hükümeti için büyük bir zorluk teşkil edecek olan, en savunmasız gruplara yardım etmek için ekonomik ve mali tedbirlerin benimsenmesini bir öncelik haline getirmek zorunda kalacak. Buna, özellikle Fransa bir dizi Avrupalı ortağının gerisinde kalmış gibi göründüğü için, çevre ve ekoloji dosyasına hak ettiği önemi verme yönündeki bir başkanlık arzusunun uygulamaya konulması da eşlik ediyor. 
Ancak Borne'u bekleyen en riskli dosya ‘Emeklilik Yasası'dır. Macron, seçim kampanyası sırasında şu anda 62 olan emeklilik yaşını 65'e çıkarmak istediğini açıklamıştı. Edouard Philippe hükümeti daha önce şu anda yürürlükte olan yasayı değiştirmeye çalışmış, ancak Kovid-19 salgını ve protesto gösterileri Philippe hükümetinin bu konuda başarılı olmasının önünü tıkamıştı. Ülkedeki yedi sendikadan dün yapılan ortak açıklamada, maaşların arttırılması talep edildi ve emeklilik yasasının değiştirilmesine yönelik bir girişimde bulunulmaması uyarısı yapıldı. Ancak birçok gözlemci, yeni başbakanın son beş yılda zorlu reformları uygulama becerisi gösterdiğini, dolayısıyla emeklilik yasası üzerindeki değişiklikleri uygulama noktasında da kararlı bir duruş sergileyeceğini düşünüyor.  
Macron'un partisi ve destekçileri dışında, Borne'un atanmasına özellikle aşırı sağ ve aşırı sol çevreler olumsuz tepki gösterdi. Melenchon, onu bir solcu olarak görmeyi reddettiğini duyurdu ve bakanlığı sırasındaki icraatlarına saldırdı. Borne’un seleflerinden bir farkının olmadığını söyleyen Melenchon, “Toplumsal ve çevresel düzeylerde yeni bir taciz dönemi başlamıştır, Borne’un atanması halkı aldatmaya yönelik bir hamledir” dedi. Le Pen ise, Macron’un bu atamayla "Bir aşağılama politikası, devleti ve toplumu yıkma ve vergi gaspı politikasını sürdürdüğünü” söyledi.  



Hizbullah, milislerinin öldürülmesine ‘yanıt olarak’ bir İsrail askeri karargâhının bombalandığını duyurdu

Demir Kubbe sistemi, Hizbullah'ın Cuma akşamı Lübnan'dan İsrail'e fırlattığı roketleri önledi. (Reuters)
Demir Kubbe sistemi, Hizbullah'ın Cuma akşamı Lübnan'dan İsrail'e fırlattığı roketleri önledi. (Reuters)
TT

Hizbullah, milislerinin öldürülmesine ‘yanıt olarak’ bir İsrail askeri karargâhının bombalandığını duyurdu

Demir Kubbe sistemi, Hizbullah'ın Cuma akşamı Lübnan'dan İsrail'e fırlattığı roketleri önledi. (Reuters)
Demir Kubbe sistemi, Hizbullah'ın Cuma akşamı Lübnan'dan İsrail'e fırlattığı roketleri önledi. (Reuters)

Hizbullah bugün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, dün (Salı) Lübnan'ın güneyindeki iki kasabayı hedef alan İsrail saldırılarında üç savaşçısının öldürülmesine ‘yanıt olarak’ İsrail'in kuzeyindeki bir askeri karargâhı roket ve insansız hava araçlarıyla (İHA) vurduğunu duyurdu.

AFP'nin haberine göre Hizbullah yaptığı açıklamada, savaşçılarının ‘düşmanın Ayn Baal ve eş-Şehabiyye'de bir dizi direnişçiyi öldürmesine yanıt olarak’ Arab el-Aramşe köyündeki İsrail karargahına güdümlü füzeler ve İHA’larla saldırı düzenlediğini söyledi.

İsrail i24 News televizyonu, İsrail'in kuzeyindeki Arab el-Aramşe'de bir binayı vuran saldırıda biri ağır olmak üzere beş kişinin yaralandığını bildirdi. Daha fazla ayrıntı verilmedi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı'ndan (AWP) aktardığı habere göre Hizbullah bugün erken saatlerde, aralarında Meron Üssü’ndeki güdümlü füzelerin bulunduğu hava kontrol biriminin de yer aldığı, İsrail'in kuzeyindeki askeri mevkileri hedef alan beş operasyon gerçekleştirdiğini duyurdu.

İsrail ordusu ve Hizbullah, 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman gerçekleştiriyor.


Kremlin Ortadoğu'da itidal çağrısında bulundu

Moskova'da Rusya Devlet Başkanlığı'nın merkezi olan Kremlin (AFP)
Moskova'da Rusya Devlet Başkanlığı'nın merkezi olan Kremlin (AFP)
TT

Kremlin Ortadoğu'da itidal çağrısında bulundu

Moskova'da Rusya Devlet Başkanlığı'nın merkezi olan Kremlin (AFP)
Moskova'da Rusya Devlet Başkanlığı'nın merkezi olan Kremlin (AFP)

Kremlin bugün (Çarşamba) İran'ın İsrail'e yönelik saldırısı konusunda Moskova'nın önceden uyarı alıp almadığını doğrulamaktan ya da yalanlamaktan kaçınırken, Ortadoğu'daki tüm tarafları çatışmadan geri adım atmaya çağırdı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün (Salı), tüm tarafları yeni bir çatışmayı kışkırtacak her türlü eylemden kaçınmaya çağırarak, bunun bölge için yıkıcı sonuçları olacağı uyarısında bulundu.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov bugün, Moskova ile yakın ilişkilere sahip Tahran'ın Cumartesi günü İsrail'e yönelik saldırılar öncesinde Rusya'yı uyarıp uyarmadığı sorusuna, bu konuda söyleyecek bir şeyi olmadığını söyledi.

Peskov, “Bu çatışmanın tırmandırılması hakkında konuşmak bile istemiyoruz. Bu İsrail'in, İran'ın ve tüm bölgenin çıkarlarına aykırı. Rusya, İran ile yakın ve yapıcı ilişkiler sürdürüyor. İsrail ile de yapıcı ilişkilerimiz var. Gerilimi azaltma ihtiyacı üzerine görüşmeler yapıyoruz. Bölgedeki tüm ülkeleri makul ölçülerde itidalli davranmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

Gazetecilere yaptığı açıklamada durumun ciddi olduğunu ifade eden Peskov, “İsrail ile İran arasında doğrudan bir çatışmadan bahsediyoruz. Zira bir ülkenin konsolosluğu tahrip edildiğinde, bunu dolaylı bir çatışma olarak tanımlamak zordur” dedi.


Ukrayna lideri Zelenski'den Batı'ya çağrı: "İsrail için sergilediğiniz birliği bize de gösterin"

Rusya'nın 24 Şubat 2022'de başlattığı savaşta Ukrayna, Batılı müttefiklerinden askeri yardımları artırmasını istiyor (AP)
Rusya'nın 24 Şubat 2022'de başlattığı savaşta Ukrayna, Batılı müttefiklerinden askeri yardımları artırmasını istiyor (AP)
TT

Ukrayna lideri Zelenski'den Batı'ya çağrı: "İsrail için sergilediğiniz birliği bize de gösterin"

Rusya'nın 24 Şubat 2022'de başlattığı savaşta Ukrayna, Batılı müttefiklerinden askeri yardımları artırmasını istiyor (AP)
Rusya'nın 24 Şubat 2022'de başlattığı savaşta Ukrayna, Batılı müttefiklerinden askeri yardımları artırmasını istiyor (AP)

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, İsrail'e gösterilen desteğin ülkesi için de sağlanmasını istedi.

Zelenski, Telegram hesabından pazartesi günü yaptığı açıklamada, uluslararası kamuoyundan Rusya'ya karşı "birlik sergileyerek Ukrayna'ya daha kuvvetli destek vermesini" talep etti. 

Ukrayna lideri, açıklamasında "Özgür dünya, İsrail'i savunarak böyle bir birlikteliğin sadece mümkün değil, aynı zamanda yüzde 100 etkili olduğunu da kanıtladı" ifadelerini kullandı.

Zelenski, müttefik ülkelerden "siyasi irade" göstermelerini isteyerek, "Aynı şey, İsrail gibi NATO üyesi olmayan Ukrayna'yı terörden korumak için de mümkün" dedi. 

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba da İsrail için gösterilen dayanışmadan övgüyle bahsederek, "Müttefikler çok koordineli şekilde hareket ettiğinde, tek bir füzenin bile hedeflere düşmediğini, İsrail'deki hedeflere ulaşmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.

1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti. İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan ikisi general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. 

Bunun üzerine İran, 13 Nisan'ı 14 Nisan'a bağlayan gece, 360 drone, seyir füzesi ve balistik füzeyle İsrail'e misilleme yapmıştı. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) füze ve drone'ların yaklaşık yüzde 99'unun hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiğini belirtmişti. ABD donanmasına ait gemiler üç balistik füze ve 70 kamikaze drone'u vurmuştu. Fransa, Ürdün ve Birleşik Krallık (BK) da İsrail'in savunmasına destek vermişti.

5 saat süren saldırıda, 7 yaşındaki Amina el Hasoni adlı bir kız çocuğu, İsrail'in attığı önleme füzesi kaynaklı şarapnelden ağır yaralanmıştı. 

Diğer yandan Gazze savaşı ve İran-İsrail çatışmaları nedeniyle ABD'nin Ukrayna'ya desteğinde eskiye kıyasla azalma görülmüştü. ABD Başkanı Joe Biden'ın 60 milyar dolarlık askeri yardım paketi, özellikle Cumhuriyetçi parlamenterlerin itirazları nedeniyle Kongre'ye takılmıştı.

Independent Türkçe, RT, AFP


AB'den 35 bin gence ücretsiz Avrupa turu: İşte Türk vatandaşlarının da başvurabileceği programın şartları

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

AB'den 35 bin gence ücretsiz Avrupa turu: İşte Türk vatandaşlarının da başvurabileceği programın şartları

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, “DiscoverEU” programı kapsamında, aralarında Türkiye vatandaşlarının da bulunduğu 35 bin genç için trenle ücretsiz Avrupa turu düzenleyecek.

BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre; başvuru sonucu tura katılma hakkı elde eden gençler, 1 Temmuz 2024 ile 30 Eylül 2025 arasında, 30 gün boyunca trenle Avrupa’nın birçok kentini ücretsiz dolaşabilecek.

Gençler, gittikleri ülkelerde toplu taşıma, kültürel etkinlikler, konaklama, yemek, spor ve diğer alanlarda 40 binden fazla indirim olanağı sunan bir indirim kartına da sahip olacak.

Ücretsiz Avrupa turu için kimler başvurabilecek?

Trenle ücretsiz Avrupa turu için başvurular dün başladı. Başvuru süresi, 30 Nisan Salı günü TSİ 13.00’te sona erecek.

Tur için, 1 Temmuz 2005-30 Haziran 2006 tarihleri arasında doğan AB üyesi ülke vatandaşları ile Türkiye, İzlanda, Lihtenştayn, Kuzey Makedonya, Norveç, Sırbistan’dan gençler başvurabilecek.

Başvurular nasıl yapılacak?

Başvurular, “Avrupa Gençlik Portalı” (European Youth Portal) üzerinden yapılacak. AB ile ilgili toplam altı sorunun bulunduğu bir testi yanıtlayan gençler, başvuru hakkı elde edecek.

Gençler, tek başlarına seyahat edebilecekleri gibi, başvuruya uygunluk sağlayan dört arkadaşıyla da programa katılabilecek.

Testi doğru yanıtlayan gençlerden 35 bini trenle ücretsiz Avrupa seyahati kazanacak.

Avrupa turuna katılanlar nereleri görebilecek?

Tura katılma hakkı elde eden gençler, AB ülkelerinin tümü de dahil, istedikleri rotayı belirleyebilecek.

İsteyenlerse, geçen yıl başlatılan Yeni Avrupa Bauhaus ilkeleri doğrultusunda AB’yi güzel, sürdürülebilir ve kapsayıcı kılan kent ve bölgeleri içeren farklı güzergahları seçebilecek.

Ücretsiz tur, mimarlık, müzik, güzel sanatlar, tiyatro, moda ve tasarım gibi çeşitli kültürel noktaları birleştiren DiscoverEu Kültür Rotası ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Avrupa Kültür Başkentlerini de kapsıyor.

Ücretsiz tura katılan engelli veya sağlık sorunu bulunan gençlere özel destek sağlanacak.

AB Komisyonu tarafından 2018 yılında başlatılan DiscoverEU programına, 1 milyondan fazla aday, 284 bin ücretsiz seyahat kartı için başvuruda bulundu.

 

BBC Türkçe


Birleşik Krallık'ta 2009'dan sonra doğanlara sigara satışı yasaklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Birleşik Krallık'ta 2009'dan sonra doğanlara sigara satışı yasaklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşik Krallık yeni neslin hayat boyu sigaraya erişimini yasaklayacak tasarı parlamentoda onaylandı.

Böylece “sigarasız nesil” yaratma girişimi kapsamında, 1 Ocak 2009’dan sonra doğanlara sigara satışı yasaklandı.

Salı akşamı onaylanan yasa ile bu yıl 15 yaşına giren çocuklar, hayatları boyunca sigara alamayacak.

Avam Kamarası'nda yasa tasarısı 383 milletvekilinin onayıyla geçti, 67 milletvekili yasaya karşı çıktı.

Yasa iktidardaki Muhafazakar Parti içinde tartışma yaratmıştı. İktidar partisi parlamentodaki oylama sırasında vekillerin istedikleri oyu kullanmakta özgür olacağını vurguladı. Buna karşın yasanın ana muhalefetteki İşçi Partisi ve Liberal Demokrat Parti vekillerinin oylarıyla geçmesi bekleniyordu. Yasa sigara içmeyi değil, sigara ürünlerinin satışının yasaklanmasını içeriyor.

"Yasa özgürlük karşıtı"

Tütün kullanımı, ülkede önlenebilir ölüm sebepleri arasında en başta yer alıyor.  Kalp krizi, felç, akciğer kanseri gibi sigara kullanımına bağlı nedenlerle hemen hemen her dakika bir kişi hastaneye yatırılıyor.

Sağlık Bakanı Victoria Atkins yasa ile binlerce hayat kurtarılacağı gibi ülkedeki sağlık sistem üzerindeki baskının da azalacağını savundu.

Atkins, “Gerçek şu ki tütün kullanımının güvenli bir seviyesi yok. Gerçekten çok zararlı ve bu nedenle gelecek nesilleri korumak için bu adımı atıyoruz” dedi.

Yasa ile sahada kontrol yapacak yetkililere, çocuklara tütün ya da elektronik sigara sattığı tespit edilen marketlere anında 100 sterlin ceza kesme yetkisi tanınıyor. Bu cezalardan elde edilecek gelir, yasanın işlerliğini sıkılaştırmak için kullanılacak.

İktidardaki Muhafazakarlar arasında bazı vekiller bu yasaya “işlemeyeceği” düşüncesiyle karşı çıkıyordu.

Eski başbakan Boris Johnson, yasa için “delice” ifadesini kullanmayı seçmişti.

Johnson sonrası başbakanlık koltuğuna oturan ve ülkenin en kısa süre başbakanlık yapan ismi olan Liz Truss ise yasanın “özgürlük” karşıtı olduğunu savundu.

Independent Türkçe, BBC Türkçe


Myanmar'ın devrik lideri Su Çi ev hapsine alındı

Cuntaya karşı 2021'de düzenlenen protestolarda göstericiler, devrik lider Su Çi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği'nin bayrağını taşımıştı (Reuters)
Cuntaya karşı 2021'de düzenlenen protestolarda göstericiler, devrik lider Su Çi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği'nin bayrağını taşımıştı (Reuters)
TT

Myanmar'ın devrik lideri Su Çi ev hapsine alındı

Cuntaya karşı 2021'de düzenlenen protestolarda göstericiler, devrik lider Su Çi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği'nin bayrağını taşımıştı (Reuters)
Cuntaya karşı 2021'de düzenlenen protestolarda göstericiler, devrik lider Su Çi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği'nin bayrağını taşımıştı (Reuters)

Myanmar'ın devrik lideri Ang San Su Çi'nin ev hapsine alındığı bildirildi.

Cunta sözcüsü Tümgeneral Zaw Min Tun, dün yaptığı açıklamada Su Çi'nin "sıcak çarpması riski" nedeniyle ev hapsine alındığını belirtti.

Min Tun, hapiste tutulan 78 yaşındaki eski başbakanın nereye nakledildiğine dair bilgi paylaşmadı. Diğer yandan 72 yaşındaki eski Myanmar Devlet Başkanı Win Myint'in de ev hapsine alındığı bildirildi.

Myanmar ordusu, 8 Kasım 2020'deki genel seçimlerde hile yapıldığı iddiaları sonrasında 1 Şubat 2021'de yönetime el koymuştu. Su Çi ve Myint de o dönemde gözaltına alınmıştı.

Su Çi, pandemi yasaklarına karşı gelmekten seçim kurallarını ihlal etmeye kadar 14 suçtan toplamda 27 yıl hapse mahkum edilmişti. Myint ise aynı gerekçeyle 8 yıl hapis cezası almıştı. Su Çi, başkent Nepido'da, Myint ise Bago bölgesindeki Tangoo şehrinde hapis yatıyordu.

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian, Myint'in hazirandan beri adı açıklanmayan bir hastalıktan ötürü özel tedavi gördüğünü aktardı. 

Su Çi'nin oğlu Kim Aris de eylülde annesinin bir diş eti hastalığına yakalandığını ve neredeyse hiç yemek yiyemediğini söylemişti.

Cunta karşıtlarının kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti'nden (NUG) yapılan açıklamada, Su Çi ve Myint'in derhal serbest bırakılması talep edildi. 

Açıklamada, eski liderlerin 40 dereceye varan sıcaklıklar yüzünden ev hapsine alındığına dair açıklamanın inandırıcı olmadığı savunularak, "Myanmar'daki cunta liderlerinin sahtekarlıkla dolu bir geçmişi olduğunu biliyoruz. Myanmar halkı, seçilmiş liderleriyle ilgili gerçek durumu bilmeyi hak ediyor" dendi. 

Diğer yandan darbe yönetiminden bugün yapılan açıklamada, geleneksel yeni yıl tatili dolayısıyla 3 bin 303 tutuklu için af kararı çıkarıldığı duyuruldu. Ayrıca bazı mahkumların cezalarının hafifletildiği bildirildi. 
 

Myanmar'da darbe

Ordunun yönetime el koymasının ardından birçok protesto gerçekleşmişti. 

Birleşmiş Milletler verilerine göre darbe yönetiminin eylemcilere ve isyancı gruplara silahlı müdahalesi sonucunda şimdiye dek 1900 kişi hayatını kaybetti. Darbeden bu yana yaklaşık 13 bin kişi gözaltına alınırken, 10 binin üzerinde kişiyse halen hapiste tutuluyor. Askeri mahkemeler, ikisi çocuk 114 mahkum hakkında idam kararı da vermişti.

Ayrıca darbe karşıtları, "Üç Kardeşler İttifakı" adı altında birleşerek cuntaya karşı 27 Ekim'de silahlı mücadele başlatmıştı. İttifakta Myanmar Ulusal Demokratik İttifak Ordusu, Arakan Ordusu ve Ta'ang Ulusal Kurtuluş Ordusu yer alıyor.

Independent Türkçe, Guardian, CNN, Reuters


İsrail, Magazi Mülteci Kampı'nı vurdu: 7'si çocuk en az 13 kişi öldü

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı'nı ağır bombardımana tutuyor (AFP)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı'nı ağır bombardımana tutuyor (AFP)
TT

İsrail, Magazi Mülteci Kampı'nı vurdu: 7'si çocuk en az 13 kişi öldü

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı'nı ağır bombardımana tutuyor (AFP)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı'nı ağır bombardımana tutuyor (AFP)

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi'ndeki Magazi Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıda en az 13 kişinin öldüğü aktarıldı. 

Gazze'deki Şüheda El Aksa Hastanesi'nden yetkililer, salı günü düzenlenen saldırıda öldürülen kişilerden 7'sinin çocuk olduğunu bildirdi. 

Yetkililer, ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'e yaptıkları açıklamada, saldırıda 25 kişinin yaralandığını söyledi.

dfergt

Kampta yaşayan görgü tanıklarından Nihat Ovdetallah, bombaların 30 ila 40 metre yakınına düştüğünü belirtti.

Ovdetallah, "Sesi duyunca hemen ne olduğunu görmek için yürüdüm. Yerde cesetler buldum. Herkes bağırıyordu, çocuklar çığlık atıyordu. Yerde ölü çocuklar vardı. Sadece langırt oynuyorlardı, sonra şehit oldular" dedi. 

Rabat ve Washington merkezli İngilizce yayın yapan Morocco World News sitesinin haberindeyse öldürülen çocuk sayısının 11 olduğu belirtildi.

CNN, İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) saldırıyla ilgili yorum talebini reddettiğini aktardı.

Diğer yandan 6 yaşındaki Hind Receb ve 15 yaşındaki kuzeni Leyan Hamade'nin, onları kurtarmaya çalışan sağlık görevlileriyle birlikte nasıl öldürüldüğünün detayları da ortaya çıktı.

29 Ocak'ta Gazze şehrinde yaşanan olayda Receb ve yakınlarının yer aldığı araca ateş açılmıştı. 

Saldırı sırasında Hamade ve Receb, merkezi Batı Şeria'da yer alan Filistin Kızılay Derneği'ni (PCRS) arayarak yardım istemişti. Bunun üzerine sağlık ekipleri aynı gün yola çıkmıştı. Fakat PCRS yetkilileri, 4 Şubat'ta ekiplerden halen haber alınamadığını bildirmişti.

10 Şubat'ta yetkililer, Hind'in yanı sıra dayısı, onun eşi ve üç çocuğunun cesetlerine ulaşmıştı. Ayrıca Hamade'nin de öldürüldüğü belirtilmişti. Olay yerine gönderilen Filistin Kızılayı ambulansına ateş açıldığı, sağlık görevlileri Yusuf Zeyno ve Ahmed Medhun'un öldürüldüğü duyurulmuştu. 

5hy6j7
(Soldan sağa) Hind Recab, dayısı Beşar Hamade, kızı Leyan Hamade, Yusuf Zeyno ve Ahmed Medhun, saldırıda yaşamını yitirmişti (Filistin Kızılay Derneği)

PCRS, 14 Şubat'taki açıklamalarında İsrail'in ambulansın girişine izin vermesine rağmen saldırıyı kasten düzenlediğini savunmuştu.

IDF'den yapılan açıklamada, yürütülen ön soruşturma sonucunda olayın yaşandığı yerde İsrail askeri bulunmadığı iddia edilmişti.

ABD'nin tanınmış gazetelerinden Washington Post'un (WP) yaptığı araştırmada, uzman görüşleri alındı, uydu görüntüleri incelendi ve ses kayıtları analiz edildi. 

Haberde, olay yerine yakın noktada İsrail ordusuna ait zırhlı araçların olduğu bilgisi paylaşıldı. 

Ambulansın, Hamade ailesinin aracının yaklaşık 50 metre uzağında bulunduğu belirtildi. Otomobil ve ambulanstaki mermi izlerine ek olarak ses kayıtlarındaki kurşun seslerini inceleyen uzmanlar, bunların da İsrail ordusunun kullandığı silahlara ait olduğunu bildirdi. 

Araştırmada ayrıca Filistin Kızılayı'na ait ambulansın, İsrail Savunma Bakanlığı'na bağlı Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi'nin (COGAT) belirlediği rota üstünde vurulduğu tespit edildi.

COGAT, IDF'yle koordineli şekilde ambulanslara ek olarak yardım ve arama kurtarma araçlarının geçişini organize ediyor. WP, COGAT'tan yetkililerin yorum talebini reddettiğini aktardı.

IDF ise WP'ye açıklamasında, COGAT yetkilileriyle iletişime geçilmediğini savunurken, bölgede olay sırasında İsrail askeri olmadığı iddiasını yineledi.

PCRS, çocukların yetkililerden yardım istediği ses kaydını paylaşmıştı. Haberde görüşleri alınan uzmanlar, kayıtta 6 saniye içinde en az 62 el ateş edildiğini belirledi. Atış hızının, genellikle Hamas militanlarının kullandığı Kalaşnikof türü silahlarla uyumlu olmadığı vurgulandı. Ses analizi sonuçlarının, mermilerin yüksek ihtimalle İsrail ordusuna ait silahlardan çıktığına işaret ettiği belirtildi.

Görüntü analizlerindeyse Hamade ailesinin aracının yaklaşık 500 metre yakınında İsrail ordusuna ait en az 10 zırhlı aracın bulunduğu ifade edildi. 

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, WP'ye yaptığı açıklamada, olayın aydınlatılması için İsrail'den soruşturma talep ettiklerini hatırlattı. Miller, haberdeki veri ve analizlerden yola çıkarak inceleme yapılması için tekrar İsrailli yetkililerle irtibata geçeceklerini belirtti.

Independent Türkçe, CNN, Washington Post, Morocco World News


Ukrayna: Rusya'nın Çernigiv'e düzenlediği füze saldırısında 14 kişi öldü, 61 kişi yaralandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Ukrayna: Rusya'nın Çernigiv'e düzenlediği füze saldırısında 14 kişi öldü, 61 kişi yaralandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Rusya'nın, Ukrayna'nın Çernigiv kentine düzenlediği füze saldırısında 14 kişinin öldüğü, 61 kişinin de yaralandığı bildirildi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rusya'nın, Çernigiv'e füze saldırısı gerçekleştirdiğini belirtti.

Saldırıda ölü ve yaralılar olduğunu ifade eden Zelenskiy, ölenlerin aile ve yakınlarına başsağlığı diledi.

Saldırının düzenlendiği bölgede arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini belirten Zelenskiy, ölü sayısının artabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ukrayna yeterli hava savunma sistemlerine sahip. Dünyanın Rus terörüne karşı mücadele kararlılığı yeterli olsaydı bunlar yaşanmazdı. Teröristler ancak terörü durdurabilecek ve hayatı koruyabilecek olanları korkutmayı başardıklarında yaşamları yok edebilirler. Kararlılık önemlidir. Destek önemlidir. Ukrayna'nın kararlılığı yeterlidir. Ortaklarımızın yeterli kararlılığına ve desteğine ihtiyaç var."

Çernigiv Şehri Belediye Başkanı Oleksandr Lomako da yerel basına yaptığı açıklamada, Rusya'nın saldırıyı yerel saatle 09.00 sularında nüfusun yoğun olduğu semte gerçekleştirdiğini belirtti.

Saldırıda 8 katlı sosyal tesisin hedef alındığına işaret eden Lomako, binanın ve çevredeki araçların hasar gördüğünü söyledi.

Lomako, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada da saldırıda 14 kişinin hayatını kaybettiği, 61 kişinin de yaralandığı bilgisini paylaştı.


ABD Başkanı Biden'dan Çin çeliği ve alüminyumuna yönelik tarifelerin üç katına çıkarılması çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD Başkanı Biden'dan Çin çeliği ve alüminyumuna yönelik tarifelerin üç katına çıkarılması çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Joe Biden, Çin çeliği ve alüminyuma yönelik gümrük vergilerinin üç katına çıkarılması çağrısında bulundu.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Amerikan yapımı çeliğin ülkenin ekonomik ve ulusal güvenliği açısından kritik öneme sahip olmaya devam ettiği vurgulandı.

Biden yönetiminin Amerikan çeliği ve imalatına önceki yönetimle keskin bir tezat oluşturan tarihi yatırımlar yaptığına işaret edilen açıklamada, ABD'nin Çin'e karşı verdiği ticaret açığının ise son on yılın en düşük seviyesinde olduğu kaydedildi.

Açıklamada, çelik ve alüminyum endüstrilerinde çalışan Amerikalı işçilerin dünyadaki en yoğun emisyona sahip ürünler arasında yer alan Çin'in çelik ve alüminyum ihracatından kaynaklanan önemli bir zorlukla karşı karşıya olduğu aktarıldı.

Çin'in çelik ve alüminyum endüstrilerindeki aşırı kapasite ve piyasa dışı yatırımlarının, ABD ürünlerinin daha yüksek karbon emisyonlarıyla üretilen yapay olarak düşük fiyatlı alternatiflerle rekabet etmek zorunda kaldığı belirtilen açıklamada, çeliğin ticari nakliye gemilerinden, ABD donanma gemilerine kadar yerli gemi inşa endüstrisi için kritik bir girdi olduğu hatırlatıldı.

- Çin'in gemi inşa uygulamalarına yönelik soruşturma

Açıklamada, Biden yönetiminin Çin'in "adil olmayan" ticaret uygulamalarının küresel gemi inşa pazarını bozduğu ve rekabete zarar verdiğine dair artan endişelerin farkında olduğu ve bu kaygıların 5 işçi sendikasının Çin'in denizcilik, lojistik ve gemi inşa sektörlerindeki eylemleri, politikaları ve uygulamalarına ilişkin ABD Ticaret Temsilciliğine (USTR) sunduğu soruşturma talep edilen bir dilekçede dile getirildiği aktarıldı.

Biden'ın USTR'yi Çin çeliği ve alüminyuma yönelik mevcut tarife oranını üç katına çıkarmayı değerlendirmeye çağırdığı belirtilen açıklamada, belirli çelik ve alüminyum ürünlere ilişkin mevcut ortalama tarife oranının yüzde 7,5 olduğu anımsatıldı.

Ayrıca açıklamada, 5 işçi sendikasının dilekçesi üzerine USTR'nin Çin'in gemi inşası, denizcilik ve lojistik sektörlerindeki "adil olmayan" ticaret uygulamalarına ilişkin bir soruşturma başlattığı kaydedildi.

ABD Ticaret Bakanlığının da kurallara uymayan ve piyasayı ucuz ürünle dolduran ülkeler ile ithalatçılara karşı harekete geçeceği aktarılan açıklamada, ayrıca Biden'ın Çin'in ve diğer ülkelerin Meksika'dan ABD'ye ithal edilen çelik ve alüminyuma yönelik gümrük vergilerinden kaçınmasını önlemek için üst düzey ekibini Meksika ile ortak çalışmaya yönlendirdiği aktarıldı.


BM'den Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze için 2,8 milyar dolarlık yardım çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM'den Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze için 2,8 milyar dolarlık yardım çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM) işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ün yanı sıra Gazze Şeridi'ndeki 3,3 milyon kişinin ihtiyaçlarını karşılamak için 2,8 milyar dolar yardım çağrısında bulundu.

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinden (OCHA) Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'ne yönelik yardım çağrısına ilişkin yazılı açıklama yapıldı.

Açıklamada, BM ve ortaklarının bu çağrısının, Nisan-Aralık 2024 dönemini kapsadığı belirtildi.

Bunun, ilk olarak 12 Ekim 2023'te başlatılan ve Kasım 2023'te revize edilen yardım çağrısının devamı olduğu kaydedildi.

BM ve ortaklarının, talep edilen 2,8 milyar dolar ile ihtiyaç sahibi 3,3 milyon kişinin ihtiyaçlarını karşılamayı, acılarını azaltmayı ve daha fazla can kaybını önlemeyi planladığı bildirildi.