Libya’nın başkentinde silahlı milis grupların hareketliliği sürüyor

Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe seçimlerin oldukça yakın bir tarihte düzenleneceğini açıkladı.

Dibeybe İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir güvenlik biriminin mezuniyet törenine katıldı. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Dibeybe İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir güvenlik biriminin mezuniyet törenine katıldı. (Ulusal Birlik Hükümeti)
TT

Libya’nın başkentinde silahlı milis grupların hareketliliği sürüyor

Dibeybe İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir güvenlik biriminin mezuniyet törenine katıldı. (Ulusal Birlik Hükümeti)
Dibeybe İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir güvenlik biriminin mezuniyet törenine katıldı. (Ulusal Birlik Hükümeti)

Libya’da geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) yanlısı milislerin başkent Trablus’taki askeri hareketliliği devam ederken, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe durumu kontrol altına almak için adımlarını hızlandırdı.
Yerel basın yayın organlarında önceki gün dolaşıma giren görüntülerde 301. Piyade Taburu’nun alarm halinde olduğu görüldü. Tüm mühimmatları Trablus’un güneybatısındaki bir askeri kampta bulunan 301. Piyade Taburu’nun unsurları arasındaki askeri hareketliliğin Dibeybe’nin talimatının ardından geldiği belirtiliyor.
Bazı silahlı milis gruplar başkentin dış mahallelerinde yeniden ortaya çıktı. Bu kapsamda 444. Muharebe Tugayı’na ait silahlı bir konvoy başkentin Selahaddin bölgesinde gövde gösteri yaparken, İstikrarı Destekleme Birimi unsurları Ebu Selim bölgesine yöneldi. Dibeybe’nin görevden aldığı Askeri İstihbarat Dairesi’nin eski Müdürü Usame Cuveyli’ye bağlı Zintan Tugayları ise Es-Sevani bölgesine doğru harekete geçti. Bu askeri hareketlilikler, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı ve Libya Ordusu Başkomutanı Muhammed el-Menfi’nin tüm askeri birliklerin hareketini kısıtlama kararına rağmen gözlemlendi.
Trablus’taki güvenlik güçleri, yaptığı açıklamada, 8. Kuvvet Tugayı’na (Navasi) atıfta bulunarak, “Bazı düzensiz güvenlik kurumları güce başvurma ve kamu güvenliğine zarar verme yoluyla siyasi sürece olumsuz bir şekilde müdahale ediyor ve ülkedeki yüksek mercilerin talimatlarına bağlı kalmıyorlar” ifadelerini kullandı. İktidarın barışçıl değişimi ve vatanın yüksek çıkarlarına zarar verilememesi ilkesine saygı duyulmasının önemine vurgu yapılan açıklamada, suç eylemlerine bulaşan taraflara resmi makamlardan çıkan emirlere bağlı kalma çağrısı yapıldı.

‘Seçimler çok yakında olacak’
Dibeybe önceki gün Gençlik Bakanlığı’nın Trablus’ta düzenlediği etkinliğe katıldı. Dibeybe burada yaptığı konuşmada, gençlerin seçimlerin başarılı bir şekilde düzenlenmesindeki rolüne vurgu yaptı. Dibeybe İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir güvenlik biriminin mezuniyet törenine ve daha sonra Fizan Kanaat Önderleri ve İleri Gelenleri Forumu’na katıldı. Başbakan Dibeybe Forum’da yaptığı açıklamada, “Seçimler çok yakında olacak ve her ne olursa olsun düzenlenecek” dedi. Temsilciler Meclisi’nin Seçim Komisyonu üzerinde hegemonya kurduğunu söyleyen Dibeybe, Komisyon konusunda sorun yaşanması halinde parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini düzenleme görevini Belediye Seçimleri Merkez Komitesi’ne verme ihtimalinin olduğunu ifade etti.
Dibeybe önceki gün Tarhuna kenti sakinleriyle bir araya gelerek, UBH’nin Tarhuna’da ortaya çıkarılan toplu mezarlara göz yummayacağı sözünü verdi. Başbakan Dibeybe hem belediye hem milletvekili seçimleri olsun önümüzdeki seçimlerin ‘herkesin hedefi’ olması gerektiğini vurguladı. Dibeybe ayrıca Misrata kentinin önde gelen isimlerinden oluşan bir heyetin hükümete ve hükümetin yerel yönetimler konusunda attığı adımları desteklediğini söyledi.
UBH yaptığı açıklamada, Dibeybe’nin Misrata kentinin önde gelen isimlerinden oluşan ve Misrata Belediye Meclis üyelerinin de yer aldığı bir heyeti kabul ettiğini bildirdi. Açıklamaya göre heyet Dibeybe hükümetinin yerel yönetimleri destekleme yolundaki çabalarını desteklediklerini ve takdir ettiklerini belirterek, barışçıl siyasi sürecin korunması, barış ve istikrarın sağlanması, özgür ve tarafsız seçimler üzerinden halka yeniden güven verilmesi konusundaki arzularını dile getirdi. Heyet üyeleri ayrıca hükümetin tüm Libyalılara hizmet etmeye devam etmesi, önemli bir ulusal kazanım olan seçimlerin başarı olması için ciddi bir şekilde çalışması ve seçilmiş bir yasama ve yürütme organını seçmesinin önemine vurgu yaptı.

Trablus Büyükşehir Belediyesi’nden iddialara yalanlama
Öte yandan Trablus Büyükşehir Belediyesi, Başağa hükümetinin başkente girmesinde müdahalesi bulunduğu iddialarını yalanladı. Belediye Sözcüsü, yaptığı açıklamada, belediyenin her türlü siyasi davranışlardan uzak olduğunu ve UBH’nin Yerel Yönetimler Bakanlığı ile koordinasyon halinde olduğunu söyledi. Sözcü, Başağa hükümetinin belediye ile ilgili söylediği yalanlar hakkında Savcılığa başvuruda bulunmak için hazırlık yaptıklarını kaydetti.
Libya Genel Elektrik Şirketi (GECOL) Yönetim Kurulu Başkanı Viam el-Abdeli, Trablus’un batısındaki acil durum istasyonu projesi çalışmalarının son iki gündür istasyon karşısında meydana gelen silahlı çatışmalar nedeniyle geçici süreliğine durdurulduğunu açıkladı. Abdeli, “Ülke içinde tedariki edilmeye ve ihracatçı ülkelerden ithal edilen malzemelerin zarar görmesi nedeniyle arızaları tamir etmenin maliyeti yüksek olacak” ifadesini kullandı.
UBH’nin Adalet Bakanlığı, İstikrarı Destekleme Birimi’ni savundu. Bakanlık önceki gün yaptığı açıklamada, Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarında ihlallerin olduğuna ilişkin suçlamalarını ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdi. Bakanlık bu suçlamaların gerçekçi delillerden ve hukuki temellerden yoksun olduğunu ve ilgili örgütün olaylarla ilgili soruşturmaların tamamlanmasını beklemediğini belirtti. Af Örgütü’nü, Libya’nın kanun egemenliğine zarar verme ve adaletin seyrini etkileme konusunda uyaran Bakanlık, yasaları uygulamakla yükümlü tüm mercilerin Libya Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre çalıştığını ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Libya Danışmanı Stephanie Williams, Norveç Krallığı’nın Libya Büyükelçisi Hilde Klemetsdal ile bir araya geldiğini aktardı. Williams, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, Klemetsdal ile Libya’daki son gelişmeleri, Libya Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasında kurulan ortak komitenin Kahire’de (bugün sona erecek olan) görüşmelerin ikinci turundaki beklentileri ele aldıklarını yazdı. Williams, “Mevcut koşullarda sahada sükuneti korumanın ve her türlü provokatif eylem ve söylemden kaçınmanın kritik ihtiyacını yineledik” dedi.
ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland, Tebu Kongresi Başkanı ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, ülkesinin azınlıkların ve ülkedeki tüm bileşenlerin mevcut siyasi sürece katılımına olan desteğini dile getirdi. Norland, Trablus’taki çatışmaların ardından sükunete olan ihtiyaç, diyalogun ve seçimlere doğru hızla ilerlemenin önemi konusunda Kongre Başkanı ile hemfikir olduklarını ifade etti.



Robotlar neden hayvanlardan hızlı koşamıyor?

Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)
Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)
TT

Robotlar neden hayvanlardan hızlı koşamıyor?

Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)
Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)

Bilim insanları, onlarca yıldır çeşitli çalışmalar yapsa da henüz bir hayvan kadar iyi koşabilen bir robot tasarlayamadı. 

Hakemli dergi Science Robotics'te 24 Nisan'da yayımlanan çalışmaya göre bu hedefe ulaşmak yakın zamanda mümkün olmayabilir. 

Çalışmada, hayvanların robotlara kıyasla daha iyi performans sergilemesinin temel nedeninin, biyolojik bileşenlerle robotlarda kullanılan mekanik parçalar arasındaki farktan kaynaklanmadığı belirtildi.

Bilim insanlarına göre hayvanlar, uzuvlarını ve kaslarını çok daha uyumlu şekilde kullanıyor. Sisteme bütünlüklü bakıldığındaysa robotlar bu açıdan halen geride.

Araştırmada bulgulara dair şu ifadelere yer verildi: 

Küçük istisnalar dışında mühendislikle üretilen alt sistemler, biyolojik eşdeğerlerinden daha iyi performansa sahip. Hatta bazı örneklerde çok daha ileri seviyede oldukları görülüyor. Ancak hayvanlarla robotları, tüm sistemi göz önünde bulundurarak hareket açısından karşılaştırırsanız, hayvanlar inanılmaz bir konumda. Robotlarsa onları henüz yakalayamadı.

Diğer yandan bilim insanları, hayvanların evrimleştiği milyonlarca yıllık süreçle robotik teknolojisinin geliştirilmesi için harcanan vakit karşılaştırıldığında, aslında teknolojik açıdan çok hızlı ilerleme kaydedildiğini belirtti. 

Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'nden Max Donelan da şunları söyledi: 

Bir antilop engebeli arazide binlerce kilometrelik göç yolunu tamamlayabilir, bir dağ keçisi uçuruma tırmanabilir ve hamamböcekleri bir bacağını kaybetse de yavaşlamadan hareketi sürdürebilir. Bu dayanıklılık, çeviklik ve sağlamlık gibi özelliklere sahip hiçbir robotumuz yok.

Independent Türkçe, Science Daily, Electronicsforu


Tip 1 diyabete yol açtığı düşünülen gen mutasyonu ilk defa incelendi

Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)
Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)
TT

Tip 1 diyabete yol açtığı düşünülen gen mutasyonu ilk defa incelendi

Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)
Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)

Dünyada sadece iki kardeşte görülen gen mutasyonu, tip 1 diyabetin önlenmesinin anahtarı olabilir. 

Otoimmün bir hastalık olan tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreastaki insülin üreten beta hücrelerine saldırarak normal insülin üretimini durduruyor. Bu hastalıktan muzdarip kişilerin kan şekerini kontrol altında tutmak için yaşamları boyunca insülin iğnesi yaptırması gerekiyor.

Yeni araştırmayı yürüten bilim insanları bugüne kadar iki kardeş dışında kimsede rastlanmayan bir gen mutasyonunun bu hastalığa yol açabileceğini düşünüyor. Sözkonusu mutasyon PD-L1 adlı proteini kodlayan gende gerçekleşiyor.

Araştırmacılar, çalışma yürütüldüğü sırada 10 ve 11 yaşındaki iki çocuğun hayatlarının ilk birkaç haftasında tip 1 diyabete yakalandığını belirtiyor. Journal of Experimental Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada bu mutasyonun PD-L1'in düzgün çalışmasını engellediği kaydedildi.

Bu protein ve reseptörü PD-1, bağışıklık sistemini kontrol altında tutan bir tür güvenlik sistemi işlevi gördüğünden ve işlevlerini engelleyen kanser tedavileri diyabete yol açabildiğinden PD-L1, tip 1 diyabetin başlamasını durdurmada çok önemli görünüyor.

Ancak çocukların bağışıklık sisteminin, bu proteinle reseptörün sağladığı güvenlik mekanizması olmadan da düzgün çalıştığını gözlemleyen bilim insanları şoke oldu. Araştırmacılar PD-1'e bağlanan başka bir protein olan PD-L2'nin, PL-D1 görevini yerine getirmediğinde devreye girdiğini düşünüyor. 

Araştırmacılar PL-D1 proteini tip 1 diyabetin önlenmesinde kilit rol oynarken, diğer bağışıklık sistemi işlevlerinin çoğunun normal şekilde çalışmasını sağlamada pek önem arz etmediği sonucuna vardı. 

King's College London'dan immünolog Timothy Tree ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Artık otoimmün diyabeti önlemede kritik rol oynayan farklı hücre tipleri arasındaki iletişimi çözmemiz gerekiyor" diyor.

Bu bulgu, tip 1 diyabet gibi otoimmün diyabetlerin nasıl geliştiğine dair bilgilerimizi arttırıyor. Gelecekte diyabeti önleyebilecek tedavilerde yeni bir muhtemel hedefin önünü açıyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Science Daily, Journal of Experimental Medicine


Tavukların duygularını ibikleriyle gösterdiği saptandı

Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)
Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)
TT

Tavukların duygularını ibikleriyle gösterdiği saptandı

Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)
Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)

Hayvanlarda, özellikle de kuşlardaki duyguları çalışmak hem zor hem de nadir görülen bir araştırma konusu. 

Mavi sarı Macaw papağanlarının ciltlerinin kızarması hakkında yapılan bir araştırmanın ayak izlerini takip eden Fransa Ulusal Fransız Tarımsal Araştırma Kurumu (INRAE) ekibinin tercihiyse kümes hayvanları oldu. 

Sussex tavuğunu odağına alan araştırmada, bu kuşlarda da benzer bir durumun görülüp görülmediğine bakıldı. 

Loire Vadisi'ndeki 363 metrekarelik bir bahçede yaşayan 6 adet 3-4 aylık Sussex tavuğu gözlemlendi. Üç haftalık süre boyunca filme de alınan hayvanların çok lezzetli yemlerle beslenmek ve yakalanmak gibi değişik durumlara verdiği tepkiler incelendi. 

Seçilen 18 bin fotoğraf bir görsel yazılımıyla analiz edildi ve uçamayan kuşların ibiklerinin ne kadar kızardığı ölçüldü.

Sonuçlar, tavukların derilerinin renginin duygusal durumlarına göre değiştiğini ortaya koydu.

Örneğin un kurduyla beslendiklerinde biraz kızarırlarken yakalanma gibi negatif deneyimlerde kıpkırmızı kesildiler. 

Dinlenirken ten renklerinin çok daha açık renklere çaldığı görüldü. 

Bu sonuçlardan yola çıkan bilim insanlar, hayvan-insan etkileşimine de baktı. 5 haftalık bir periyotta 13 Sussex tavuğunun bir insana nasıl alıştığı incelendi. 

Böylesi bir hazırlık sürecine tabi tutulmayan bir başka 13 tavukluk grup bu kişiyle karşılaştığında ibiklerinin kızardığı görüldü. Diğerleriyse sükunet ve ten renklerini korudu.

Araştırma makalesini Applied Animal Behaviour Science adlı bilimsel dergide yayımlayan bilim insanları, bu hayvanların özellikle kendi aralarındaki sosyal etkileşimin incelenmesi gerektiğini belirtiyor.

Independent Türkçe, Phys.org, INRAE


Japonya'da turistlere set çekme kararı alındı

3 bin 776 metrelik dağ, Asya ülkesinin en turistik yerlerinden biri (AFP)
3 bin 776 metrelik dağ, Asya ülkesinin en turistik yerlerinden biri (AFP)
TT

Japonya'da turistlere set çekme kararı alındı

3 bin 776 metrelik dağ, Asya ülkesinin en turistik yerlerinden biri (AFP)
3 bin 776 metrelik dağ, Asya ülkesinin en turistik yerlerinden biri (AFP)

Davranışlarına dikkat etmeyen yabancı turistlerden bunalan Japon yetkililer, meşhur Fuji Dağı'nda fotoğrafçıların yoğunluk oluşturduğu popüler bir noktaya bariyer kurma kararı aldı. 

Fujikawaguchiko kasabasındaki bir yetkili, 2,5 metre yüksekliğinde ve 20 metre genişliğindeki fileyi hafta içinde yerleştirmeyi planladıklarını duyurdu. 

Adının açıklanmaması koşuluyla Fransız haber ajansı AFP'ye konuşan yetkili, "Kurallara saygı gösteremeyen bazı turistler yüzünden bunu yapmak zorunda kalmamız üzüntü verici" dedi. 

Ülkenin en yüksek dağı, Fujikawaguchiko'nun pek çok yerinden çekilebiliyor. Ancak aktif volkanın Lawson adlı marketin arkasında görülmesi, yasak noktasını diğerlerinden ayırıyor. Özellikle yabancı turistleri cezbeden şey; Japonya'daki yaygın market ağının, ülkenin bir başka sembolü olan Fuji Dağı'yla aynı karede yer alması.

Yetkili durumu şöyle açıklıyor:

Sosyal medyada bu noktanın çok Japon bir yer olduğuna dair bir nam salındı ki bu da popüler bir fotoğraf mevkii olmasını sağladı.

Tüm uyarılara ve işaretlere rağmen kaldırımlardaki ve fotoğraf için en iyi nokta olduğu iddia edilen diş kliniğinin çatısındaki yoğunluk giderilemeyince "son çare olarak" dev bariyer kararı alınmış. 

Yetkili, durumun değişmesi halinde geri adım atabileceklerini, zira bu kararı hiç almamış olmayı dilediklerini vurguluyor. 

Asya ülkesi pandemi kısıtlamalarından sonra turizmi teşvik etti. Ancak burada yakalanan başarı, mutsuzluğa da yol açtı. 

Bu yıl aşırı turizmle mücadele önlemlerini artıran Japonya, Kyoto'daki geyşa bölgesine giden ziyaretçilerin ara sokaklara girişini yasaklama kararı almıştı. 

Daha önce görülmemiş sayıda turistin gittiği ülkede aylık üç milyon turist barajı martta kırılarak yeni bir rekora imza atılmıştı. 

Diğer yandan Venedik, Kanarya Adaları, Amsterdam gibi yerlerden de turizmin neden olduğu sorunlarla alakalı haberler ve kararlar geliyor. 

Independent Türkçe, AFP, Guardian


Kolon kanseri uyarısı: İki vücut tipinde risk yüksek

Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)
Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)
TT

Kolon kanseri uyarısı: İki vücut tipinde risk yüksek

Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)
Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)

Karın bölgesinde aşırı yağlanma olan uzun boylu kişiler ve obezlerin kolon (kalın bağırsak) kanserine daha fazla yakalandığı bulundu. 

Aşırı kilonun bu kanser riskini artırdığı önceki çalışmalarda görülse de farklı yağlanma türlerinin etkisi saptanmamıştı. 

Birleşik Krallık (BK) Biobank'ten 329 bin 828 kişinin sağlık verisinin incelendiği yeni araştırmada katılımcılar vücut tiplerine göre 4 gruba ayrıldı: vücut genelinde obez; yağlanmanın vücuda yayıldığı uzun boylular; karın bölgesinde yağlanma olan uzun boylular; daha kısa ve kilolu ama kalça ve bel ölçüsü daha düşük olanlar. Katılımcıların 3 bin 728'i kolon kanseriydi.

Obezitenin vücudun genelinde görüldüğü ilk grubun kolon kanserine yakalanma riskinin diğerlerine göre yüzde 10 daha fazla olduğu kaydedildi. Abdominal obezite sınıfına giren üçüncü gruptaki riskse yüzde 12'ydi. Bu vücut tipine sahip kadınların bu kansere yakalanma ihtimali de erkeklerden yüzde 18 daha yüksek çıktı. 

Science Advances adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmanın yazarları, yağın vücutta biriktiği bölgenin vücut kitle indeksinden daha önemli olduğunu söylüyor. Boy ve kilo üzerinden hesaplanan vücut kitle indeksi, tahmini yağ miktarını göstererek kişinin ideal kilosuna ne kadar yakın olduğunu anlamaya yarıyor. 

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'ndan Heinz Freisling, ortak yazarı olduğu araştırma hakkında "Vücut kitle indeksi veya vücuttaki yağ dağılımı (örneğin bel çevresi) gibi vücudun yağlılığını ölçerken en çok kullanılan göstergelerin, sağlıksız kiloya bağlı kanser riskini göz ardı ettiğini düşünüyoruz" diyor. 

Bu göstergeler kullanışlı olsalar da yakın vücut kitle indeksine sahip ama farklı vücut tipindeki bireyleri aynı kategoride gruplandırıyor. Diğer yandan aynı vücut kitle indeksine sahip kişilerin kanser risklerinin çok farklı olabileceğini biliyoruz.

BK Biobank'den 460 bin 198 kişinin genetik verilerini inceleyen bilim insanları 3 bin 414 genetik varyant tespit etti. Araştırmacılar bu sayede iki vücut tipindeki kanser riskinin yüksek olmasında genlerin oynadığı rolü tespit etti. 

Freisling "Genel olarak daha obez bir vücut şeklinin belirli beyin bölgelerinde aşırı ifade edilen genlerle; daha uzun boylu ve abdominal obez vücut şeklininse esasen yağ dokusunda aşırı ifade edilen genlerle ilişkili olduğunu bulduk" diyor:

Açıkçası bu, sindirim sağlığının en azından kısmen beyin ve yağ dokusundan kaynaklanabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Medical News Today, News Medical, Newseek, Science Advances


Amazon Prime'ın yeni dizisinin başarısının sırrı ne?

Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)
Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)
TT

Amazon Prime'ın yeni dizisinin başarısının sırrı ne?

Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)
Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)

Fallout 4 oyuncuları uzun zamandır beklenen dev güncellemenin PlayStation 5 ve Xbox Series X/S'te yayımlanmasıyla çılgına dönerken Amazon Prime Video da uyarlama dizisi Fallout'un başarısını kutluyor.

Oyuna ilgiyi de ateşledi

10 Nisan'da gösterime giren dizi yayın platformunda büyük bir hit haline gelirken oyuna yönelik ilginin de yeniden alevlenmesini sağladı.

Video oyunlarının televizyon ve dizi uyarlamaları eğlence sektöründe uzun süre kara bir leke olarak kalsa da son yıllarda başarılı uyarlamalara imza atılıyor.

Örneğin Kirpi Sonic (Sonic the Hedgehog) ve Süper Mario Kardeşler Filmi (The Super Mario Bros. Movie) gibi filmler, oyun uyarlamalarının beyazperdede ne kadar popüler olabileceğini kanıtladı. 

HBO'nun sevilen video oyunundan uyarladığı The Last of Us da tek bir günde 8 milyondan fazla izleyiciyi ekran başına toplamayı başardı.

Ancak 2018 yapımı Lara Croft: Tomb Raider, gişede orta düzeyde bir başarı elde etse de oyuncular tarafından beğenilmedi. 

Paramount'un bir başka popüler video oyunu serisine dayandırdığı dizi Halo da ne hayranlara ne de izleyicilere istediklerini verdi.

"Her olay oyunların evreninde de meydana geldi"

Uzun yıllardır Halo ve Fallout oynayan Lewis White, Fallout'un başarısının sırrını Daily Mail'a açıkladı. White, Fallout yazarlarının kaynak malzemeye çok sadık kaldığını söyledi.

"Fallout'un ilk sezonu, video oyunlarının genel 'düzeni' içinde yer alacak şekilde oluşturuldu" diyen White ekledi: 

Bu, dizide meydana gelen her olayın aynı zamanda oyunların evreninde de meydana geldiği anlamına geliyor.

"Amazon'un Fallout'u, kaynak malzemesine epey sadık kaldı" diyen White sözlerini şöyle sürdürdü: 

Halo ise bunu yapmamaya karar verdi.

"Sadık hayranlar bile bağ kuramıyor"

White, Halo hakkında özellikle sert konuştu ve oyunun ikonik kahramanı Master Chief'in tasvirinin bile dizide çok farklı olduğunu vurguladı.

Dizi, oyunların sadık hayranlarıyla bile bağ kurmakta zorlanıyor.

Buna karşılık Fallout dizisi, oyunlara yeni bir ilgi yaratıyor ve hayranlara oyunları yeniden oynamaları için ilham veriyor.

8 bölümlük dizi, milyonlarca yeni izleyiciyi yeni bir evrenle tanıştırıyor.

Eleştirmenlerin övgü yağmuruna tuttuğu Fallout, ikinci sezon onayını da aldı. Fallout aynı zamanda Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri (The Lord of the Rings: The Rings of Power) beri en çok izlenen Prime Video dizisi oldu.
Independent Türkçe, Daily Mail, TheVerge


Russell Crowe yine şeytan çıkarıyor: Yeni korkunun fragmanı yayında

The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
TT

Russell Crowe yine şeytan çıkarıyor: Yeni korkunun fragmanı yayında

The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)

Başrollerini Russell Crowe ve Ryan Simpkins'in paylaştığı doğaüstü korku filmi The Exorcism'in ilk fragmanı yayımlandı. 

Sorunlu bir aktörü canlandırıyor

The Exorcism'de Crowe, "doğaüstü bir korku filmi çekerken aklını yitirmeye başlayan sorunlu bir aktör olan Anthony Miller" rolünde izleyicilerin karşısına çıkıyor.

Arasının açık olduğu kızı Lee ise, babasının geçmişteki bağımlılıklarına geri dönüp dönmediğini merak ederken işinde problem yaşıyor olabileceğinden şüpheleniyor.

Filmin diğer oyuncuları arasında James Cameron'ın milyar dolarlık serisi Avatar'ın yıldızı Sam Worthington'ın yanı sıra Chloe Bailey, Adam Goldberg ve David Hyde Pierce yer alıyor. 

Yönetmen koltuğunda oturan Joshua John Miller, M.A. Fortin'le birlikte senaryoyu kaleme aldı.

The Exorcism, Miller ve Fortin'in 2015 yapımı korku komedisi The Final Girls'ün ardından ikinci uzun metrajlı filmi.

İkili aynı zamanda, sevgilisini öldüren kartel için çalışmaya zorlanan Teresa'nın hikayesini anlatan suç draması Queen of the South'un da yaratıcısı. 

Crowe geçen yıl da şeytan çıkarma temalı Şeytanın Düşmanı'nda (The Pope's Exorcist) rol almıştı. 60 yaşındaki aktör filmde, Vatikan'ın baş şeytan kovucusu olarak görev yapan rahip Gabriele Amorth'u canlandırmıştı. Julius Avery'nin yönettiği film, dünya çapında yaklaşık 77 milyon dolar hasılat elde etmişti.

The Exorcism'in 7 Haziran'da vizyona girmesi bekleniyor.

Independent Türkçe, Variety, Deadline


Hibrit beyin üreten bilim insanları bir ilke imza attı

Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)
Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)
TT

Hibrit beyin üreten bilim insanları bir ilke imza attı

Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)
Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)

Bilim insanları bir kısmı fare bir kısmı sıçandan oluşan beyin üretti. Bu "hibrit beyin" sayesinde ilk defa bir hayvan, başka bir hayvanın kaybettiği duyusunun çalışmasını sağladı. 

Fare embriyolarına sıçan hücrelerinin eklenmesiyle üretilen bu beyni taşıyan fareler, koku alabilmek için sıçanların hücrelerinden faydalandı.

Daha önce gelişme aşamasında veya bu süreci tamamlamış fare ve sıçanların beynine nöronların enjekte edilmesiyle hibrit beyin üretilmişti. Ancak Columbia Üniversitesi'nden araştırmacılar bunların düzgün çalışmaması nedeniyle hücreleri daha erken bir dönemde ekledi.

Farelerin döllenmesinden sonraki birkaç saat içinde hücrelerin hızla bölündüğü blastokist aşamasında sıçan kök hücrelerini yerleştiren araştırmacılar bu sayede iki hayvanın hücrelerinin birlikte büyüyüp kaynaşmasını sağladı. 

Normalde sıçanların beyni daha yavaş gelişse de fare embriyosuna konan bu hücreler, ev sahibi hayvanın gelişimine ayak uydurmayı başardı.  

Cell adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmayı yürüten Kristin Baldwin, "Sıçan hücrelerini, fare beyninin neredeyse tamamında görmek bizim için epey şaşırtıcıydı" diyor.

Araştırmacılar daha sonra kokuyla ilgili bilgilerden sorumlu nöronları devre dışı bırakılan veya ortadan kaldırılan iki ayrı deney faresi yetiştirdi. Hibrit beyne sahip bu farelerin, sıçan hücreleri sayesinde koku almayı başardığı gözlemlendi. Baldwin şöyle diyor: 

Bütün  fare kafeslerine bir kurabiye sakladık ve sıçan nöronlarıyla onu bulabildiklerini görünce çok şaşırdık.

Öte yandan nöronların ortadan kaldırılmadığı, sadece çalışmaz hale getirildiği fareler diğerleri kadar başarılı olamadı. "Bu, yedek nöronlar eklemenin tak-çalıştır şeklinde işlemediğini gösteriyor" diyen Baldwin şöyle ekliyor: 

Çalışan bir ikame istiyorsanız, orada öylece duran işlevsiz nöronları temizlemeniz gerekebilir. Bazı nörodejeneratif hastalıklarda ve otizmle şizofreni gibi bazı nörogelişimsel bozukluklarda bu durum sözkonusu olabilir.

Araştırmacıların karşılaştığı temel zorluk, sıçan hücrelerinin farklı farelerde rasgele dağılmasıydı. Enjekte edilen hücrelerin, belli bir hücre tipine dönüşmesi için halihazırda çalışan bilim insanları bu sayede daha net sonuçlar elde etmeyi ve insanların hastalıklarını daha iyi anlamayı umuyor. 

Independent Türkçe, Science Daily, New Atlas, Cell


Zombi geyik hastalığı insanlara mı sıçradı?

Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)
Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)
TT

Zombi geyik hastalığı insanlara mı sıçradı?

Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)
Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)

Araştırmacılar zombi geyik hastalığının insanlara sıçradığından şüpheleniyor. Bundan muzdarip geyiklerin etini yedikten sonra hayatını kaybeden iki kişinin ölümü bu düşünceye yol açtı.

Diğer adı kronik zayıflama hastalığı olan bu rahatsızlığın insanlara bulaştığı bir vakaya daha önce rastlanmamıştı. Sinir sistemini hedef alan bu tarz hastalıklar, prion denen proteinlerin beyinde anormal şekilde birikmesi sonucu ortaya çıkıyor. 

Sığırlardaki deli dana ve insanlardaki Creutzfeldt Jakob, prion hastalıklar arasında yer alıyor. Prionların beyin dokusunda yayılması demansa benzer belirtiler yaratıyor fakat hastalık daha hızlı ilerliyor. Henüz tedavisi bulunmayan Creutzfeldt Jakob hastalığı, genellikle bir yıl içinde ölümle sonuçlanıyor.

Neurology adlı bilimsel dergide yayımlanan raporda araştırmacılar kronik zayıflama hastalığı taşıyan geyiklerin etini 2022'de yiyen 72 yaşındaki bir adamın kafa karışıklığı ve saldırganlık içeren davranışları aniden göstermeye başlamasından kısa süre sonra hayatını kaybettiğini aktarıyor. 

Aynı geyik grubundaki hayvanların etini yiyen başka birinin de kısa süre sonra benzer belirtileri göstererek hayatını kaybettiğini söyleyen araştırmacılar ikinci hastanın otopsi sonuçlarının Creutzfeldt Jakob hastalığından öldüğünü ortaya koyduğunu belirtiyor. Bu vakanın gerçekleştiği yılı raporda yazmayan araştırmacılar, hastanın belirtileri gösterdikten bir ay sonra hayatını kaybettiğini ifade ediyor.

Araştırmacılar neden-sonuç ilişkisi doğrulanmasa da bu raporun hastalığı taşıyan hayvanları yemenin yarattığı risklere yönelik daha fazla inceleme yapılması gerekliliğine dikkat çektiğini söylüyor. 

Deli dana hastalığı diye bilinen bovin süngerimsi ensefalopati bulaşmış sığırların etinin yenmesi de uzun zamandır insanlardaki Creutzfeldt Jakob hastalığının ortaya çıkmasıyla ilişkilendiriliyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'ne göre zombi geyik hastalığı ABD'nin 32, Kanada'nın 4 eyaletindeki yabanda ve çiftliklerde yaşayan geyik, Kanada geyiği ve sığınlarda görülüyor. 

Tedavisi ve aşısı olmayan hastalığın hayvanlar arasında kolayca yayıldığı gözlemlenirken uzmanlar zombi geyik hastalığının kan ya da tükürük gibi vücut sıvılarıyla doğrudan temas veya bunların çevreye bulaşması yoluyla hastalığın taşındığını düşünüyor.

Independent Türkçe, Science Alert, CBS News, ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, Neurology


Simpsonlar'ın yapımcısı dizideki şok ölüm için hayranlardan özür diledi

Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)
Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)
TT

Simpsonlar'ın yapımcısı dizideki şok ölüm için hayranlardan özür diledi

Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)
Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)

Simpsonlar'ın (The Simpsons) yönetici yapımcısı, son sezonun 15. bölümü olan Cremains of the Day'de, kurgusal kasaba Springfield'da uzun süredir yaşayan bir karakterin şaşırtıcı derecede duygusal vedasını ele aldı.

Dizinin hayranları neye uğradığını şaşırdı

Halen yayımlanmakta olan 35. sezonun 15. bölümünde, Moe'nun Barı'nın müdavimi Larry Dalrymple'ın ölümü, hem izleyicileri hem de Homer ve arkadaşlarını şoke etti.

Bu bölümde, Dan Castellaneta'nın seslendirdiği Homer ve trajediyle bir araya gelen arkadaşları, Larry'nin son dileğini yerine getirmek üzere bir yolculuğa çıktı.

21 Nisan'da gösterime giren bölümü John Frink kaleme aldı ve Gabriel DeFrancesco yönetti.

Larry dizide arka planda yer alan bir karakterdi ve 1989'da ekranlara gelen ilk sezonda ortaya çıkmıştı. Çoğunlukla Moe'nun Barı'nda Homer Simpson ve arkadaşlarının yanında görünen Larry, ara sıra bir ya da iki replik söylüyordu.

Yapımcı Tim Long, Larry'nin ölümüne verilen şaşırtıcı tepki hakkında TMZ'ye konuştu. 

Ölümün izleyicileri etkilemesini istemiş

Uzun soluklu animasyon sitcom'un ortak yapımcısı Long, yaptığı açıklamada yaratıcı ekibin, Larry Dalrymple'ın ölümünün izleyicileri çok etkilemesini istediğini itiraf etti. 

Long ayrıca Larry'nin ölümü için hayranlardan özür diledi ama izleyicilerin etkilendiğini görmenin kendisini rahatlattığını da söyledi:

Çünkü bu dizinin hâlâ sevildiğini gösteriyor.

Long, Larry'nin rolünün küçüklüğünün önemli olmadığını söyleyerek, Simpsonlar'daki karakterlerin pek sık ölmediğini hatırlattı. 

Bu yüzden karakterler öldüğünde büyük bir olay oluyor.

Long, dizinin hayranlarına korkmamalarını söyleyerek ekledi:

Sonuçta Barney ya da Moe gibi önemli bir karakteri öldürmedik!

Independent Türkçe, TMZ, ScreenRant