Cep telefonları hızlı şarj etmenin tehlikeleri

Hızlı şarj batarya ömrünü ve performansı azaltıyor

Xiaomi'den 200 watt kapasiteli şarj teknolojisi
Xiaomi'den 200 watt kapasiteli şarj teknolojisi
TT

Cep telefonları hızlı şarj etmenin tehlikeleri

Xiaomi'den 200 watt kapasiteli şarj teknolojisi
Xiaomi'den 200 watt kapasiteli şarj teknolojisi

Bazı cep telefonu üreticileri, 200 watt şarj kapasiteli Xiaomi, 150 watt kapasiteli OnePlus ve Realme ve 120 watt kapasiteli iQoo gibi ultra hızlı şarj hızları sunmakla övünüyor.
Ancak sorulması gereken soru şu: Artan bu şarj hızları herhangi bir olumsuz etki oluşturmayacak mı? Yoksa cep telefonunuzun veya tabletinizin pili bu hızlı şarj yarışından olumsuz mu etkilenecek?
Bu yazıda, pil ömrünü ve ultra hızlı şarjla ilgili performansı etkileyen üç faktörü ve mobil cihazınızın pillerinin daha uzun ömürlü olmasını sağlamak için Şarku’l Avsat okuyucuları için bir dizi ipucunu inceleyeceğiz.

Hızlı şarjın etkileri
Mobil telefon bataryaları, elektron sayısı açısından elektriksel potansiyel farkı olan pozitif ve negatif elektrotlar aracılığıyla çalışır. Elektronlar cihazın elektronik devrelerinden geçerek negatif elektrottan pozitif elektrota hareket ediyorlar. Bu akış bittiğinde pil çalışmayı durdurur ve istenen voltaj farkını bulmak ve pili şarj etmek için elektronları pozitif elektrottan negatif elektrota hareket ettirmek için yeniden şarj edilmesi gerekir.
Elektronların tümünü telefon devrelerinden geçirmek yerine, doğrudan negatif elektrottan pozitif elektrota hareket etmemesini sağlamak için elektrotlar arasına dahili bölücüler yerleştirerek elektronları daha hızlı hareket ettiren ultra hızlı şarj teknikleri geliştirildi.
Şarj hızı ne yüksek olursa, bölücüler o kadar kalın olur ve böylece pilin kullanılabilir boyutu azalır. Bu da, toplam kapasiteyi veya olası yükü düşürür.
Bazı şirketler, şarj sürecini hızlandırmak için büyük bataryaları daha küçük boyutlara bölerler. Böylece bataryayı tekrar doldurmak için kullanılacak olan hacim azalır. Bu, ultra hızlı şarj teknolojilerinin yalnızca büyük telefonlarda uygulanabileceği, daha küçük boyutlu telefonların aynı yeteneklerle sahip olamayacağı anlamına gelir.

Infinix'ten 160W şarj cihazı
Bataryayı etkileyen ikinci faktör ise, ultra hızlı şarj tekniklerinin elektronları pozitif elektrottan negatif elektrota daha yüksek hızlarda hareket ettirmesi ve dolayısıyla daha fazla ısı yayarak pilin kalitesini ve ömrünü olumsuz yönde etkilemesidir.
Bunun nedeni, yüksek sıcaklığın pilin iç yapısını kademeli olarak değiştirmesi ve zamanla şarjı koruma yeteneğini azaltmasından kaynaklanır. (Sıcaklık 30 santigrat derecede tutulursa pil kapasitesi yılda yaklaşık yüzde 20 azalır. Sıcaklık 40 santigrat derece olursa kapasite yılda yaklaşık yüzde 40 azalır.)
Bu sebeple telefonu şarjdayken kullanmamanız tavsiye ediliyor. Bu, telefonun yoğun kullanım sırasında (örneğin zorlu oyunlar oynamak gibi) telefonun devrelerini çalıştırmak için Bypass Şarj özelliğini desteklemediği zamanda yaydığı ısıyı azaltmak ve pil ömrünü korumak içindir.
Böylec, ultra hızlı şarj, pilin zaman içinde ömrünün azalmasına sebep olur ve kullanıcı belli peryotlarda bataryayı üretici servis merkezlerinde değiştirmesi gerekir. Üreticilerin büyük çoğunluğu, telefonları üretirken yeni yapıştırıcılar kullanarak kullanıcının pili kendisinin değiştirmesi için açmasına engel olacak şekilde yapıştırıyorlar.
Üçüncü faktör, üreticiler genellikle pilin ilk yüzde 50'sini şarj etme hızından bahsederek ultra hızlı şarj teknolojilerini teşvik ettiğinden, artan ultra hızlı şarj özelliklerinin azalan faydasıdır. Çünkü şirketin bahsettiği şarj kapasitesi, sürekli şarj kapasitesi değil, mümkün olan maksimum kapasitedir. Ultra hızlı şarj teknolojileri, bu maksimum kapasiteyi her zaman değil, yaklaşık yüzde 50'lik ilk şarj sırasında elde edebilir. Bu, telefonun pil ömrünü korumak için bundan sonra şarj işlemini yavaşlatacağı anlamına gelir.
Bu, telefonu 60 watt'lık bir şarj cihazıyla şarj etmenin, 30 watt'lık bir şarj cihazından iki kat daha hızlı olduğu anlamına gelmediği ve telefonu 120 watt'lık bir şarj cihazıyla şarj etmenin 60 watt'lık bir şarj cihazından iki kat daha hızlı olmadığı anlamına geliyor.
Bu durum, büyük cep telefonu şirketlerinin neden şarj hızı yarışına katılmadığını gösteriyor. Apple en yeni iPhone 13 Pro Max telefonlarında 27 watt'a kadar şarj hızı sunarken, Samsung, en yeni Galaxy S22 Ultra telefonlarında 45W şarjı destekliyor. Ultra hızlı şarj teknolojilerini tanıtan diğer bazı şirketlerin aksine, aşırı kullanım, telefonunuzu daha hızlı bir başkasıyla değiştirmenize neden olabilir. Bu şirketlerin, kullanıcı için faydalı gibi görünen, ancak gizlice telefonunuzun pil ömrünü azaltan bir özelliği kullanarak daha fazla satış ve kar elde etmek istedikleri şey de işte bu.
OPPO, bu yılın başlarında 240 watt kapasiteli ultra hızlı bir şarj teknolojisi geliştirdiğini açıklamıştı. Aynı zamanda pil kalitesine etkisinden endişe duymadan yeni şarj teknolojisini kullanırken pilin ömrünü ve güvenlik seviyesini artıran yeni bir formül geliştirdiğini de duyurmuştu.
Bu teknoloji aynı zamanda  bin 600 kez şarj ettikten sonra (telefon günlük olarak tam şarj olduğunda yaklaşık 4 yıl 4 ay ediyor) pil kapasitesini yaklaşık yüzde 80 oranında korur ve böylece diğer teknolojilere kıyasla pil ömrünü iki katına çıkarır.

Cihazlarınızı şarj etmek için bazı ipuçları
Telefonun kablosuz olarak şarj edilmesinin, şarj pedinde telefon gövdesine aktarılacak ısıya neden olması ve pil ömrünü olumsuz etkilemesi dikkat çekici. Kablosuz şarj cihazı üreticileri, kablosuz şarjın telefonunuzu yüzde 100 şarjda tutmanın mükemmel bir yolu olduğunu söylüyorlar. Ancak bu, mevcut piller için sağlıklı değildir. Çünkü negatif veya pozitif elektrotta (pil dolu veya boş) elektronların varlığı bir dengesizliğe neden olur ve pilde basınç oluşturur. Daha uzun bir kullanım ömrü sağlamak için pil şarjının her zaman yüzde 50 civarında olması önerilir. Bu nedenle cep telefonu üreticileri, telefonlarını, pili boş veya tam şarjlı bırakmak yerine kutularına koymadan ve telefonların nispeten daha uzun süre kalacağı mağazalara ve perakende mağazalara göndermeden önce yarıya kadar şarj ederler.
Ultra hızlı şarj işlemi sırasında cep telefonunuzun koruyucu kılıfını çıkarmanız önerilir. Bu, lityum iyon pillerin ömrünü olumsuz etkileyen ve bu işlemi engelleyen bir kılıfla şarj etmek yerine şarjın neden olduğu ısıyı daha iyi dağıtır.
Birçok telefonda, bataryanın uzun bir süre sonra ne sıklıkta şarj edildiğini öğrenmek için Optimize Edilmiş Şarj adlı bir özellik vardır. Telefonun kullanıcının her gün sabah yedi civarında uyandığını bildiği uyku dönemleri gibi, örneğin telefonu sadece gece boyunca yüzde 50'ye kadar şarj eder. Ardından, kullanıcı uyanmadan yaklaşık bir saat önce şarjını yüzde 100'e tamamlamak için pil ömrünü korumak için şarj etmeyi bırakır.
Şarjı yüzde 30'un altına düşmeden telefonunuzu sık sık şarj etmeniz önerilmez. Çünkü, elektronların dağılımının kalitesini, iki elektrot arasındaki elektriksel basınç farkının yüksek olduğu bir noktaya ulaşmadan önce korur. Aynı nedenle, şarjı yaklaşık yüzde 80'e ulaştığında telefonu şarj etmeyi bırakmanız da tavsiye ediliyor.
Çoğu şirket, şarj cihazlarının telefonla iletişim kurmasına ve pil durumunu bilmesine ve doluluk yüzde 100'e ulaştığında şarjı durdurmasına izin verdiğinden, başka bir şirketin herhangi bir şarj cihazı yerine telefonunuzun şarj cihazını kullanmanız önemlidir. Bunu dikkate almadan başka bir şarj cihazı kullanılırsa, telefon pili aşırı şarjdan korunmadığından pil aşırı şarj olmuş olabilir.
Ultra hızlı şarjın olumsuz etkilerine dayanıklı pillerin yaygınlaşmasına kadar ultra hızlı şarj teknolojilerine sahip cihazlarınızın pillerini şarj ederken dikkatli olmalısınız. Çünkü pilleri şarj etmek sadece cep telefonları ve tabletler ile sınırlı değil. Şarj edilebilir cihazlar, bazıları şarj olurken patlayan taşınabilir pillere, elektrikli arabalara ve elektrikli bisikletlere kadar uzanıyor.



Eski Twitter çalışanı platformu geri getirmek için kolları sıvadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Eski Twitter çalışanı platformu geri getirmek için kolları sıvadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD merkezli bir girişim, Elon Musk devralmadan önceki Twitter'ın orijinal işlevlerini ve markasını hayata döndüren yeni bir sosyal ağ kurmaya çalışıyor.

Operation Bluebird adlı Virginia merkezli girişim, "terk edilmiş" Twitter ticari markalarını geri almasına izin verilmesi için ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi'ne (USPTO) çoktan dilekçe sundu.

Musk'ın platformu 44 milyar dolarlık bir anlaşmayla devralmasından 9 ay sonra, Temmuz 2023'te Twitter'ın adı X olarak değiştirilmişti.

Şirket, X.com'a yönlendiren Twitter.com internet sitesinin hâlâ sahibi ancak eski kuruluşa ait tüm logoları veya referansları çevrimiçi ortamdan kaldırdı.

X ayrıca kuş odaklı terminolojiye gönderme yapan özellikleri de yeniden adlandırdı; örneğin "Birdwatch" (kuş gözlemi) adlı doğrulama programı artık "Topluluk Notları" diye biliniyor.

Operation Bluebird'ün twitter.new alan adına halihazırda sahip olması, ilgili kişilerin platformun muhtemel açılışından önce kullanıcı adı ayırtmasına olanak tanıyor.

İki tescilli marka avukatı Michael Peroff ve Stephen Coates bu girişimi yönetiyor. Coates daha önce 2014-2016'da Twitter'ın ticari marka, alan adı ve pazarlama müdür yardımcısı olarak görev yapmıştı.

Operation Bluebird'ün USPTO'ya yaptığı başvuruda "Twitter ve Tweet markaları, X Corp.'un ürünlerinden, hizmetlerinden ve pazarlamasından tamamen silindi, efsanevi kuş logosu fiilen terk edildi ve markayı kullanmaya devam etme niyeti sözkonusu değil" ifadeleri yer alıyor.

Bluebird işbu dilekçede, X Corp.'un Twitter markasındaki haklarından yasal olarak vazgeçtiği, tartışmalı markaların yeniden kullanılmasına dair hiçbir niyeti olmadığı, USPTO'ya yanlış beyan ve bildirimlerde bulunarak sahtekarlık yapmayı sürdürdüğü gerekçesiyle, tüm tartışmalı markaların iptalini talep etmektedir.

Dilekçede ayrıca şirketin isminin Twitter'dan X'e çevrilmesinden kısa süre önce Musk'ın yaptığı bir paylaşıma da değiniliyor.

Musk, 23 Temmuz 2023'te "Ve yakında Twitter markasına ve yavaş yavaş tüm kuşlara veda edeceğiz" diye yazmıştı.

Musk ve X'in USPTO dilekçesine yanıt vermek için şubata kadar vakti var. The Independent cevap hakkı için X'le temasa geçti.

Independent Türkçe


En zararlı" yapay zekalar listelendi

(Unsplash)
(Unsplash)
TT

En zararlı" yapay zekalar listelendi

(Unsplash)
(Unsplash)

Anthony Cuthbertson Teknoloji Editör Yardımcısı @ADCuthbertson 

Yeni bir araştırmaya göre yapay zeka şirketlerinin büyük çoğunluğu, teknolojinin getirdiği felaket risklerini yönetmekte başarısız.

Kâr amacı gütmeyen Future of Life Institute'teki yapay zeka güvenliği uzmanlarının değerlendirmesi, önde gelen 8 yapay zeka şirketinin "bu kadar güçlü sistemlerin gerektirdiği somut güvenlik önlemlerinden, bağımsız denetimden ve güvenilir uzun vadeli risk yönetimi stratejilerinden yoksun olduğunu" ortaya koydu.

Yapay Zeka Güvenlik Endeksi'nde en iyi puanları ABD şirketleri alırken, Anthropic, ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI ve Google DeepMind'ı geride bıraktı. Çin şirketleriyse genel olarak en düşük notları alırken, Alibaba Cloud, DeepSeek'in hemen arkasında yer aldı.

Varoluşsal risk değerlendirmesinde hiçbir şirket D'nin üzerinde not almazken, Alibaba Cloud, DeepSeek, Meta, xAI ve Z.ai, F notu aldı.

Araştırmada, "Varoluşsal güvenlik, sektörün temel yapısal başarısızlığı olmaya devam ediyor ve hızlanan yapay genel zeka/süper zeka hedefleriyle güvenilir kontrol planlarının yokluğu arasındaki giderek genişleyen uçurum her gün daha endişe verici hale geliyor" dendi.

Şirketler yapay genel zeka ve süper zeka hedeflerini hızlandırırken, hiçbiri felaket niteliğindeki kötüye kullanımı veya kontrol kaybını önlemek için güvenilir bir plan ortaya koyamıyor.

Önde gelen yapay zeka şirketlerine temel güvenlik konularında verilen puanlar (Future of Life Institute)Önde gelen yapay zeka şirketlerine temel güvenlik konularında verilen puanlar (Future of Life Institute)

Raporun yazarları, yapay zeka şirketlerinin kendi güvenlik değerlendirmelerinde daha şeffaf olmaları ve yapay zeka psikozu gibi daha acil zararlardan kullanıcıları korumak için daha fazla çaba göstermeleri çağrısında bulundu.

UC Berkeley'den bilgisayar bilimleri profesörü Stuart Russell, "Yapay zeka CEO'ları insanüstü yapay zekanın nasıl inşa edileceğini bildiklerini öne sürüyor ancak hiçbiri kontrolü kaybetmemizi nasıl önleyeceklerini gösteremiyor. Bu gelişmeden sonra insanlığın hayatta kalması artık bizim elimizde değil" dedi.

Nükleer reaktör gereksinimlerine uygun olarak, yıllık kontrol kaybı riskini yüz milyonda bire indirebileceklerine dair kanıt arıyorum. Bunun yerine, riskin onda bir, beşte bir, hatta üçte bir olabileceğini kabul ediyorlar ve bu sayıları ne haklı çıkarabiliyorlar ne de iyileştirebiliyorlar.

OpenAI temsilcisi, şirketin "sistemlere güçlü güvenlik önlemleri eklemek ve modelleri titizlikle test etmek" için bağımsız uzmanlarla çalıştığını belirtti.

Google sözcüsüyse şunları söyledi:

Sınır Güvenlik Çerçevemiz, güçlü sınır yapay zeka modellerinden kaynaklanan ciddi riskleri ortaya çıkmadan önce belirlemek ve azaltmak için özel protokoller sunuyor.

Modellerimiz daha gelişmiş hale geldikçe, kabiliyetlerimizle aynı hızda güvenlik ve yönetim konusunda yenilik yapmaya devam ediyoruz.

Independent, yorum için Alibaba Cloud, Anthropic, DeepSeek, xAI ve Z.ai'yla iletişime geçti.

Independent Türkçe, independent.co.uk/tech


NASA ve ESA'dan yeni 3I/ATLAS görüntüleri: İki kuyruğu var

Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)
Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)
TT

NASA ve ESA'dan yeni 3I/ATLAS görüntüleri: İki kuyruğu var

Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)
Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)

3I/ATLAS'ın yeni yayımlanan görüntüleri, yıldızlararası cismin aktivitesinin arttığını ve iki kuyruğu olduğunu ortaya çıkardı.

Oumuamua ve Borisov'dan sonra Güneş Sistemi'nde görülen ilk yıldızlararası cisim olan 3I/ATLAS, son aylarını sistemin iç kısımlarında ilerleyerek geçirdi.

Kuyrukluyıldız, Mars'a ve Güneş'e en yakın konumuna ekimde ulaştı.

Gökbilimcilerin çeşitli teleskoplarla aylardır takip ettiği cisim Dünya'ya en yakın konumuna yaklaşırken, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) yeni görüntülerini paylaştı.

Görüntüler, 3I/ATLAS'ın Güneş'e yaklaştığında çok parlak ve aktif hale gelerek uzaya büyük miktarda süblimleşmiş gaz ve toz püskürttüğünü ortaya koydu.

NASA'nın Hubble Uzay Teleskobu, 3I/ATLAS'ı keşfinden kısa bir süre sonra temmuzda gözlemleyen ilk araçlardan biriydi. 

Bilim insanları emektar teleskobu bir kez daha kuyrukluyıldızın gizemlerini açığa çıkarmak için kullandı. 

30 Kasım'da Hubble, gökcismini Dünya'dan 286 milyon kilometre uzaktayken görüntülemeyi başardı. 

Fotoğrafın merkezindeki parlak beyaz nokta, kuyrukluyıldızın çekirdeğini (ana gövdesi) ve etrafını saran parlak gaz ve toz atmosferi olan komayı gösteriyor.

Kuyrukluyıldızlar genellikle Güneş'e yaklaştıkça içlerindeki buzun ısınıp süblimleşmesiyle parlaklaşıyor. Yıldızın enerjisi bu gazı Güneş'ten uzağa doğru uzanan bir kuyruk haline getiriyor. Cismin Güneş'e bakan en sıcak tarafındaysa, yıldıza doğru eğimli gaz ve toz püskürmeleri meydana gelebiliyor.

Hubble'ın yeni görüntüsünde bu olguların ikisi de belli belirsiz görülebiliyor.

zxscdfrg
Juice aracı, 3I/ATLAS'ın iki kuyruğunu gözler önüne serdi (ESA)

NASA'nın yanı sıra ESA da Jüpiter'e doğru yol alan Juice aracının çektiği 3I/ATLAS görüntüsünü yayımladı.

Nisan 2023'te fırlatılan Juice, Jüpiter'in en büyük üç uydusu Ganymede, Calliston ve Europa'da yaşam belirtileri arayacak. 

2031'de hedefine ulaşması beklenen araç 2 Kasım'da Hubble'a kıyasla daha yakın bir mesafeden 3I/ATLAS'ın görüntüsünü yakaladı. 

Aslında Juice'un, kuyrukluyıldızın 66 milyon kilometre uzağından edindiği veriler Şubat 2026'dan önce bilim insanlarının eline geçmeyecek.

Ancak araştırmacılar yıldızlararası cisim hakkında daha fazla bilgi edinmek için verinin bir kısmını indirdi.

Yeni yayımlanan görüntüde, kuyrukluyıldızı çevreleyen komanın yanı sıra iki kuyruk seçiliyor: plazma kuyruğu ve toz kuyruğu.

ESA'dan yapılan açıklamada "Kuyrukluyıldızın koma diye bilinen, parlayan gaz halesini açıkça görmekle kalmıyor, aynı zamanda iki kuyruğa dair işaretler de görüyoruz" ifadeleri kullanılıyor: 

Kuyrukluyıldızın elektrik yüklü gazdan oluşan 'plazma kuyruğu' karenin tepesine doğru uzanıyor. Ayrıca çerçevenin sol alt kısmına doğru uzanan, küçük katı parçacıklardan oluşan daha soluk bir 'toz kuyruğu'nu da görebiliyoruz.

Güneş Sistemi'nde ortaya çıkan kuyrukluyıldızlar genellikle komanın yanı sıra bu iki kuyruğa da sahip oluyor. 

Bilim insanları şubat sonlarında daha fazla verinin gelmesiyle 3I/ATLAS hakkında daha net bilgiler edinmeyi umuyor.

Ayrıca Dünya'ya yaklaşan cisim, pek çok aracın yanı sıra James Webb Uzay Teleskobu tarafından da görüntülenecek. 

3I/ATLAS'ın, 19 Aralık'ta 270 milyon kilometre uzaklığa gelerek Dünya'ya en yakın mesafesine ulaşması bekleniyor.

Independent Türkçe, Live Science, CNN, ESA