Lübnan, İsrail ile sınır anlaşmazlığı dosyasında ABD arabuluculuğuna bağlı kalıyor

İsrail Donanmasına ait iki savaş gemisi, önceki gün, Lübnan kıyılarında (EPA)
İsrail Donanmasına ait iki savaş gemisi, önceki gün, Lübnan kıyılarında (EPA)
TT

Lübnan, İsrail ile sınır anlaşmazlığı dosyasında ABD arabuluculuğuna bağlı kalıyor

İsrail Donanmasına ait iki savaş gemisi, önceki gün, Lübnan kıyılarında (EPA)
İsrail Donanmasına ait iki savaş gemisi, önceki gün, Lübnan kıyılarında (EPA)

Lübnan İsrail ile sınır anlaşmazlığı dosyasında ABD arabuluculuğuna bağlı kalıyor ve gerilimden kaçınmak ve güney sınırlarındaki herhangi bir tırmanışı kontrol altına almak için diplomatik çabalar yürütüyor. Lübnan, bu hafta sonu ABD'li arabulucu Amos Hochstein'ın Lübnan ile İsrail arasındaki deniz sınırının çizilmesi dosyasını görüşmek üzere Beyrut’a gelmesini bekliyor.
İngiltere merkezli Energean şirketi, doğal gaz üretim ve depolama ünitesi gemisinin Hayfa'nın yaklaşık 80 km batısındaki Kariş sahasına geldiğini duyurdu. Şirket, yılın üçüncü çeyreğinde çalışmalara başlanmasının planlandığını bildirdi. Lübnan, Kariş sahasının tartışmalı sularda bulunduğunu iddia ediyor. İsrail, ise bu sahanın kendi münhasır ekonomik bölgesinin bir parçası olduğunu söylüyor.
İsrail, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, anlaşmazlığın, ABD arabuluculuğuyla diplomatik olarak çözülmesi gereken bir "sivil mesele" olduğunu söyledi.
Lübnan makamları, Kariş sahasına üretim ve depolama gemisinin gelmesinin ardından dün (Salı) Hochstein'ı İsrail ile deniz sınırlarının çizilmesine ilişkin müzakerelerin tamamlanmasını görüşmek üzere Lübnan'a davet etti. 
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ABD'li arabulucu Amos Hochstein'ın Lübnan ve İsrail arasındaki deniz sınırlarının çizilmesi dosyasını görüşmek üzere önümüzdeki Pazar veya Pazartesi günü Beyrut'u ziyaret edeceğini doğruladı.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı dün, Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın denizcilik hareketlerinden sonra ortaya çıkan ve Energean Power LNG üretim birimi gemisi tarafından tartışmalı deniz sınır bölgesi açıklarında ortaya konan gelişmeleri ele almak için devam eden temasları takip ettiğini duyurdu. 
Lübnan Cumhurbaşkanlığı, “ABD’li arabulucunun, Lübnan tarafının talebi üzerine bu hafta sonunda veya gelecek hafta başında Beyrut'a geleceğini, deniz sınırlarının belirlenmesine yönelik müzakerelerin tamamlanmasının görüşülmesi ve bir an önce bitirilmesi için çalışma yürütüleceğini” açıkladı. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Avn'ın ordu komutanlığından geminin deniz sınırındaki hareketleri hakkında raporlar aldığı ifade edildi.
ABD arabuluculuğunu etkinleştirerek diplomatik bir çözümün benimsenmesi, geminin Kariş sahasına gelmesinden sonra ortaya çıkan gerilimi azaltmayı amaçladığı görülüyor. Dosyaya hâkim Lübnanlı kaynaklar, diplomatik çözümün Lübnan'ın tüm haklarını elde etmesine bağlı olduğunu söylüyor. Lübnanlı kaynaklar Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamalarda, gerilimin tırmandığını belirterek, çatışmanın önlenmesinin tek yolunun Lübnan'ın tüm haklarını elde etmesi olduğunu ifade ediyorlar.
Lübnanlı kaynaklar, “İsrail, Lübnan'ın münhasır ekonomik bölgesi üzerinde hak iddia ettiği sürece, gerilim tırmanır. Saldırgan olan Lübnan değil, Lübnan ekonomik bölgesine saldıran İsrail. Hochstein'ın önümüzdeki Pazar günü yapacağı ziyarette tam bir çözüme ulaşılıp ulaşılmayacağını bilmiyoruz. İşler kötü olduğu için ABD’li arabulucunun ziyaretinin aceleye getirilmesinde ısrar edildi. İki taraf arasında arabuluculuk görevine devam etmesi gerekiyor” dedi.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz önceki gün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın çağrısının bir İsrail çağrısıyla örtüştüğünü belirterek, Lübnan ile ihtilafın "ABD arabuluculuğu aracılığıyla diplomatik olarak çözülecek bir sivil sorun olduğunu" söyledi.
Lübnanlı kaynaklar, “Hochstein'ın ne çözümler getireceği konusu henüz belli değil ve değişmeyen tek şey, Meclis Başkanı Berri tarafından Ekim 2020'nin başlarında açıklanan ve deniz sınırlarının çizilmesini ve her iki tarafın karasularının ve kendi ekonomik bölgesinin sınırlarının belirlenmesini öngören çerçeve anlaşmasıdır. Çerçeve anlaşması, sınırları belirlemek ve çatışmayı çözmek için mevcut tek formül ve mekanizma” değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan Başbakanı Necip Mikati, "Lübnan devletinin diplomatik yollarla olumlu sonuçlar elde etmek ve dolaylı müzakereleri yeniden harekete geçirmek için ele alınan bu egemenlik dosyasının verilerini ayrı bir titizlikle takip ettiğini" yineledi. Mikati, tüm Lübnanlıları ilgilendiren ve Lübnan'ın suları, doğal kaynakları ve istikrarı üzerindeki haklarını koruyan bir dosya olduğu için bu dosyayı iç tartışmalardan ve siyasi hesaplardan uzak tutmanın önemini vurguladı.
Lübnan ile İsrail arasında yaklaşık 860 kilometrekarelik deniz sahası anlaşmazlığı bulunuyor. Lübnan müzakere heyeti ise tartışmalı bölgenin 2 bin 290 kilometre olduğunu söylüyor. İki ülke de bu bölgenin kıta sahanlığında hak iddia ediyor. Lübnan yürütme makamı, Lübnan'ın 2010 yılında Birleşmiş Milletler'e tevdi ettiği 6433 sayılı Kararname'de yapılan değişiklikleri imzalaması için çağrıda bulunuyor.
Ülkenin siyasi ittifaklara tanık olduğu bir zamanda, değiştirilen kararnameyi imzalama çağrısının arka planında son üç gün içinde siyasi gerilimler tırmandı. İsrail, bu yılın üçüncü çeyreğinde üretim yapmayı planladığı sahanın arama, geliştirme ve keşif sürecine sekiz yıl önce başladı.
Lübnan değerlendirmeleri dün, Lübnan'ın Hof Hattı (tartışmalı bölgeyi iki taraf arasında 860 km'lik bir alana bölen) ve Hochstein Hattı (Lübnan'ın kendi hakkı olarak gördüğü alanın yüzde 20'lik bir kısmı) arasında seçim yapmak konusunda iki çözümle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.  Ancak dosyayla ilgili Lübnanlı kaynaklar, Şarku'l Avsat'a "Hof hattının ABD elçisi Frederick Hof tarafından 2012'de ortaya atıldıktan uzun zaman önce sona erdiğini" söylediler. Hochstein girişiminin 18 Mart'ta üç başkan Avn, Berri ve Mikati'yi bir araya getiren toplantının ardından birleşik bir Lübnan pozisyonuyla karşı karşıya kaldığını ifade eden kaynaklar, ABD'li arabulucuya çerçeve anlaşmasına uygun olarak faaliyetlerine devam etmesi çağrısında bulundular.
Birleşmiş Milletler, Lübnan'ın diplomatik müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısını destekliyor. BM dün yaptığı açıklamada Lübnan ve İsrail'i, aralarındaki anlaşmazlıkları müzakereler yoluyla çözmelerini desteklediğini bildirdi. Örgüt, Lübnan ile ihtilaflı deniz bölgesinde İsrail için gaz üretmeye başlamak üzere Pazar günü Kariş doğalgaz sahasına bir depolama ve boşaltma gemisinin geldiği hakkında bilgi aldığını da belirtti.
Birleşmiş Milletler’in resmi internet sitesi, BM Genel Sekreter Antonio Guterres'in Sözcüsü Stephane Dujarric'in şunları söylediğini aktardı: "Durumu yakından takip ediyoruz. Lübnan Özel Koordinatörü Joanna Veronica, bu konuyla ilgili olarak üst düzey Lübnanlı yetkililerle temas halinde. Hem İsrail'i hem de Lübnan'ı her türlü anlaşmazlığı diyalog ve müzakere yoluyla çözmeye teşvik ettiğimizi vurgulamakta fayda var" dedi.
Dujarric, “Lübnan ve İsrail arasındaki deniz sınırlarını belirlemek için ortaya konan çerçeve anlaşması Ekim 2020'de açıklandığında, Genel Sekreter Guterres, ‘taraflarca talep edildiği gibi kapasite ve yetki dahilinde’ BM'nin süreci desteklemeye tamamen bağlı kalacağını söyledi.”
ABD de müzakerelerin yeniden başlamasını destekliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price Pazartesi günü yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İki taraf iyi niyetle müzakere ederse ve her iki ülkeye de fayda sağlayacaksa, deniz sınırı üzerinde bir anlaşma mümkündür. Bu amaçla, karşılıklı yarar sağlayan bir anlaşmaya varma çabalarını güçlü bir şekilde destekliyoruz.”



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.