SDG Komutanı Mazlum Abdi: Ankara ile savaş istemiyoruz ancak çatışmaya da hazırız

SDG Komutanı Mazlum Abdi, Biden’ın, Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik olası Türk operasyonu karşısında aldığı tutumdan övgüyle söz etti.

SDG Komutanı dün basın toplantısında konuştu (SDG)
SDG Komutanı dün basın toplantısında konuştu (SDG)
TT

SDG Komutanı Mazlum Abdi: Ankara ile savaş istemiyoruz ancak çatışmaya da hazırız

SDG Komutanı dün basın toplantısında konuştu (SDG)
SDG Komutanı dün basın toplantısında konuştu (SDG)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Joe Biden başkanlığındaki ABD yönetiminin, Türkiye’nin SDG kontrolündeki bölgelere yönelik askeri operasyon tehditleri karşısında takındığı tutumun, 2019 sonlarında Rasulayn ve Tel Abyad ilçelerini kontrol etmesi için Türkiye’ye yeşil ışık yakan eski Başkan Donald Trump yönetiminin tutumundan ‘daha iyi’ olduğunu söyledi. Abdi’nin bu açıklaması, DEAŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon ile SDG’nin ortak düzenlediği 8 operasyonun ardından geldi. Bu operasyonlar sırasında Haseke, Rakka ve Deyrizor kırsalında uyuyan DEAŞ hücrelerinin faaliyetleriyle ilgili 19 şüpheli tutuklandı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, SDG Komutanı Abdi dün (Perşembe) basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Türkiye, Suriye topraklarındaki yayılmacılığının lehine olacak şekilde Rusya’nın Ukrayna savaşından ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO’ya katılma talebinden faydalanıyor. Tehditleri ciddiye alıyoruz ve olası herhangi bir çatışmaya girmeye hazırız” dedi.
Türkiye’nin tehdit ettiği bölgelerin (Halep’in doğu kırsalındaki Menbiç ve kuzey kırsalındaki Tel Rıfat) hava sahasının Rus güçlerin kontrolünde olduğunu söyleyen Abdi, “Özellikle Rus güçleri bu bölgelerde konuşluyken, herhangi bir çatışmaya girmeyi arzulamıyoruz. Ayrıca Ankara’nın tehditlerini hayata geçirmesi halinde bölge sakinlerinden yüz binlerce kişinin yerinden edilmesine karşı uyarıyoruz” ifadesini kullandı. Uluslararası Koalisyon ile birlikte DEAŞ’a karşı yürüttükleri savaşta manevi ve siyasi desteklerinden dolayı İsveç ve Finlandiya’ya teşekkür eden Abdi, “Şu ana kadar İsveç’in Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne yönelik tutumunda hiçbir değişiklik görmüyoruz. Türkiye’nin, İsveç’in NATO’ya katılmasını onaylamak için sunduğu şartlar İsveç’in iç meselesidir ve biz bu konudaki kararlara saygı duyuyoruz” dedi.

Koalisyon ve SDG’nin DEAŞ’a karşı operasyonları sürüyor
Uluslararası Koalisyon ve SDG Haziran ayı içinde DEAŞ’a karşı 8 ortak operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyonlar sırasında Haseke, Rakka ve Deyrizor kırsalında uyuyan DEAŞ hücrelerinin faaliyetleriyle ilgili 19 şüpheli tutuklandı. SDG Sözcüsü Ferhad Şami, Uluslararası Koalisyon ile koordinasyon içinde ve onun hava desteğiyle Rakka vilayetinin batısındaki Tabka kenti kırsalında yer alan El-Cerniye köyü yakınında bir örgüt yöneticisinin tutuklandığını bildirdi. Şami, “Terörle Mücadele bünyesindeki özel birlikler Uluslararası Koalisyon’un desteğiyle El-Cerniye köyünde güvenlik operasyonu düzenledi. Operasyonun hedefinde ortadan kaybolan ve örgüt lehine faaliyet gösteren bir DEAŞ yöneticisi vardı. Birlikler DEAŞ yöneticisinin gizlendiği yerde silah, belge ve teknik ekipman buldu.
DEAŞ’a yakın sosyal medya hesapları ve haber sitelerine göre, 17 Haziran’da Deyrizor’un doğusundaki El-Buseyre beldesinde 4 SDG unsurunu hedef alan ve 2 unsurun ölümüyle sonuçlanan saldırıyı DEAŞ üstlendi. DEAŞ ayrıca El-Buseyre beldesi komşusu Eş-Şıheyl ve Havi el-Hisan beldelerinde düzenlenen saldırıları da üstlendi. Deyrizor ve Haseke’ye bağlı El-Cezire Çölü’nde son dönemde SDG ve Özerk Yönetim’e bağlı memurlara ve aşiret liderlerine yönelik bir dizi suikast eylemi gerçekleştirildi. Uluslararası Koalisyon ve SDG bu suikastların ardından Haseke, Deyrizor ve Rakka’da güvenlik operasyonları düzenlemeye başladı. Şami, “Terörle mücadele alanındaki özel birliklerimiz Uluslararası Koalisyon ile ortaklaşa güvenlik operasyonlarını sürdürüyor. Birliklerimiz bölgenin güvenliğini korumak ve DEAŞ hücreleri ile işbirlikçilerinin baltaladığı istikrarı sağlamak için DEAŞ hücrelerine yönelik takip faaliyetlerini yoğunlaştırdı” ifadesini kullandı.
Şarku’l Avsat muhabirine telefon görüşmesi üzerinden açıklamalarda bulunan Şami, bu yılın başında Haseke’deki Sanayi Hapishanesi’ne düzenlenen saldırıdan bu yana Fırat’ın doğusunda SDG kontrolündeki bölgelerde yürütülen arama tarama operasyonlarının 30’u aştığını söyledi. Bu operasyonlarda DEAŞ üyesi olduğundan şüphelenilen onlarca kişinin tutuklandığını aktaran Şami, tutuklular arasında gizli finans ağları üzerinden örgütü finanse eden yöneticiler ve unsurların da olduğunu belirtti.



Hamas, Lübnan'daki Filistinlilerin silahsızlandırılması için söz konusu gruplarla diyaloğu şart koşuyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndaki bir mahalle (AFP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndaki bir mahalle (AFP)
TT

Hamas, Lübnan'daki Filistinlilerin silahsızlandırılması için söz konusu gruplarla diyaloğu şart koşuyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndaki bir mahalle (AFP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndaki bir mahalle (AFP)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın dün Beyrut'ta gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından açıklanan ve silahların devletin elinde kalmasını öngören anlaşma, özellikle İran ekseninin ve onun başlıca destekçisi olan Hizbullah'ın bölgedeki rolünün azalmasının ardından, Hamas'ın Lübnan'daki silahlarının ve kamplardaki ‘İslamcı grupların’ akıbeti ve bu kararla nasıl başa çıkacakları konusunda soru işaretleri yarattı.

Hamas: Karar gruplarla diyaloğa bağlı

Hamas kaynakları, Lübnan'ın istikrarını sağlayacak her konuya açık olduklarını ifade ederken, aynı zamanda ‘Abbas'ın Ramallah'ta Filistin Yönetimi’ni temsil ettiğini ve bu nedenle Hamas'ın silahları ve gruplarla ilgili her türlü kararın kendisiyle istişare ve diyalogdan sonra alınması gerektiğini’ vurguladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, “Lübnan'ın güvenlik ve istikrarı her zaman konuştuğumuz ana konulardan biri. Ancak Hamas'ın silahlarının Hizbullah gözetiminde İsrail'e karşı yürütülen destek savaşı aşaması dışında kampların içinde veya dışında kullanılmadığını vurgulamak gerekir. Daha sonra güneyden roketlerin ateşlenmesiyle yaşananlar disiplinsiz kişiler tarafından yapılan bir hataydı ve bunu Lübnan devletine ilettik ve zanlılar teslim edildi. Öte yandan, Filistin-Lübnan Diyalog Komitesi bu konudaki herhangi bir diyalogda rol oynayacaktır” ifadelerini kullandı.

Hamas'ın Lübnan'daki Ulusal İlişkiler Departmanı Başkanı Ali Baraka, Abbas'ın gelişi öncesinde AFP'ye yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Lübnan hükümetini ve Başkan Mahmud Abbas'ı silah dosyası ya da güvenlik boyutuyla sınırlı kalmayan kapsamlı bir yaklaşım benimsemeye çağırıyoruz. Ayrıca Lübnan'daki Filistinli halkımız için sivil ve insan haklarının sağlanmasını talep ediyoruz.”

Hamas ve grupların karara uymaktan başka çaresi yok

Bölgedeki değişimler ve bunların Lübnan gerçeğine yansıması ile Hizbullah'ın silahlarından başlayarak Hamas ve İslamcı grupların silahlarına kadar Lübnan'daki yasadışı silahlarla ilgili alınan kararlar ışığında emekli Tuğgeneral ve eski milletvekili Vehbi Katişa, Hamas'ın tüm kartlarını kaybettikten sonra karara uymaktan başka çaresi kalmayacağını düşünüyor. Şarku’l Avsat'a konuşan Katişa, “Hizbullah'ın başına gelenlerden sonra, hareketin artık Lübnan arenasında bir şey yapma kabiliyeti kalmadı. Çünkü Hizbullah ateşkes anlaşmasından sonra İsrail'e roket atarak onu harekete geçirmeye çalıştı, ancak bu hareket mutlak bir retle karşılandı” dedi.

Katişa sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistin halkının haklarından bahseden Filistin Yönetimi'dir, ancak kamplar Lübnan devletinin sorumluluğundadır. Silahsızlanma için gerekli mekanizmayı kurmak üzere Filistin Yönetimi ile iletişim kurma görevi de devlete aittir.”

Filistinlilerin silahsızlandırılması kararı ‘Lübnan'da bir savaşa’ yol açar mı?

Buna karşılık siyasi analist Dr. Kasım Kasır, Hamas ve grupların silahsızlandırılması kararının yansımaları konusunda uyarıda bulunarak, Filistinlilerin silahları konusunun Lübnan'da zaten bir iç savaşa yol açtığını hatırlattı. Kasır Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, bölgede olup bitenler ışığında bu aşamada konunun uygulanmasının zor olduğunu ve yapılabilecek en iyi şeyin Filistin kamplarındaki silahları kontrol altına almak olduğunu söyledi.

Kasır, “Bu mesele sabır ve diyalogla çözülebilir. Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'nin bahsettiği sabır ve Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın vurguladığı diyalogla… Bölge kaynıyor ve ne olacağını kestirmek mümkün değil” şeklinde konuştu.

Birleşik Filistin Hareketi: Silahların teslimine hayır

Abbas'ın Beyrut'a gelişinin arifesinde, Lübnan'daki Filistin kamplarında faaliyet gösteren ve Birleşik Filistin Hareketi olarak adlandırılan oluşum, ‘Lübnan'daki Filistin silahları meselesinin sadece teknik ya da askeri bir mesele olmadığını; geri dönüş hakkı, Filistinlilerin onuru, korunma hakkı ve halen en temel insani ve medeni haklarından mahrum bırakılan bir toplumun siyasi ve sosyal varlığıyla bağlantılı olduğunu’ belirten dikkat çekici bir açıklama yayınladı.

yuı89
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Burc el-Baracne Mülteci Kampı’ndaki bir sokakta ‘Halk zaferini kazanıyor’ sloganı (AFP)

Açıklamada, ‘Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın Filistinli gruplar ve güçlerle ya da Lübnan'daki Filistin halkının temsilcileriyle önceden herhangi bir istişare ya da koordinasyon olmaksızın Lübnan'daki Filistin silahlarını Lübnan devletine teslim etme niyetinin reddedildiği’ ifade edildi.

Zımni bir anlaşmaya göre Lübnan ordusunun girmeyi reddettiği kampların güvenliğinden Filistinli gruplar sorumlu. El Fetih'in yanı sıra Hamas ve diğer taraflar da kamplarda bulunuyor.