Dibeybe, Trablus protestolarını kontrol ederken Başağa Türkiye’nin desteğini almaya çalışıyor

Hafter, Merzuk kentinde yerinden edilmiş halkı topraklarına döndürmek için bir operasyon başlattı

Dibeybe, Tacura’daki ‘el-Bifi’ sahil yolunun açılışı sırasında
Dibeybe, Tacura’daki ‘el-Bifi’ sahil yolunun açılışı sırasında
TT

Dibeybe, Trablus protestolarını kontrol ederken Başağa Türkiye’nin desteğini almaya çalışıyor

Dibeybe, Tacura’daki ‘el-Bifi’ sahil yolunun açılışı sırasında
Dibeybe, Tacura’daki ‘el-Bifi’ sahil yolunun açılışı sırasında

Libya’daki geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe, başkent Trablus'un doğusundaki Tacura bölgesinde konvoyuna ateş açan silahlı milislerin yaptığı protestoyu kontrol altına almayı başardı ve sahil yolu tekrar açıldı. Öte yandan paralel hükümetin lideri Fethi Başağa ise önceki akşam Türkiye'ye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Başağa’nın bu hamlesi, Trablus’taki yönetimin iplerini eline alabilmesi için Türkiye Cumhurbaşkanı’nı hükümetini desteklemeye ikna etme çabası olarak değerlendirildi.
Yerel medyaya göre Dibeybe, iki akşam önce Tacura tugayları tarafından konvoyuna ateş açılarak geçişi engellendikten saatler sonra bölgeye geri dönerek bariyerlerin kaldırılmasını sağladı ve yolu açtı.
Trablus'un doğu girişinde yaşanan kaos esnasında, Dibeybe’nin olay yerine girmesi ile birlikte ateş açıldı. Ancak Dibeybe’nin Tacura belediyesinin güvenlik yetkilileri ve ileri gelenleriyle yaptığı görüşmenin ardından, sahil yolunun açılmasına karar verildi. Yerel medya tarafından yayınlanan video görüntülerinde, militanlar, Dibeybe ile bölgedeki tugay komutanları arasında yapılan bir anlaşmanın ardından kavşaktan çekildi.
Tacura tugayları, Özel Caydırıcılık Kuvvetleri’nden istihbarat servisi tarafından alındıktan sonra ortadan kaybolan ‘Ed-Daman’ Tugayı’nın eski komutanı Ali Dreader’in görevden alınışının detaylarının açıklanmasını talep ederek yolu kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı kaynaklar, Dreader’in ez-Zaviye kentinde ‘İstikrarı Destekleme Birimi’nin gözetiminde olduğunu söyledi.
Dibeybe hükümeti tarafından yapılan kısa bir açıklamada, Dibeybe’nin bölgedeki protestoları takip etmek için Trablus'un doğusundaki Tacura kentine geldiği belirtildi. Bu sırada UBH Enformasyon ve İletişim Departmanı, Cadu’da yapılan hükümet toplantısının ardından bazı bakanları taşıyan bir uçağın düştüğü yönündeki haberleri yalanladı ve bakanların başkent Trablus'a döndüğünü belirtti. Öte yandan Hükümet Sözcüsü Muhammed Hamuda konuya ilişkin yaptığı açıklamada, teknik bir arızanın bakanları taşıyan helikopterin Cadu’dan döndüğü sırada iniş yapmasına sebep olduğunu, ancak herhangi bir can kaybı veya yaralanma olmadığını açıkladı.
Dibeybe hükümeti İçişleri Bakanlığı, başkent Trablus'ta son zamanlarda yaşanan çatışmalarla ilgili sessizliğini bozdu. İki akşam önce yaptığı açıklamada, silahlı çatışmaların ardından Zaviyet ed-Dehmani bölgesinde meydana gelen trajik olayların gidişatından duyduğu derin endişeyi dile getirdi. Silahlı çatışmaların, bakanlığa bağlı olmayan iki güvenlik teşkilatı arasında gerçekleştiğini ve halk arasında paniğe yol açmasının yanı sıra, can ve mal kaybına sebep olduğunu duyurdu.
Bakanlık, zaman zaman meydana gelen ve vatandaşlarda panik ve korkuya neden olan çatışmaları ve bunun sonucunda güvenlik, can, namus ve kamu malını koruma politikasının zedelenmesini kınadı. Ayrıca, siyasi bir tavrın veya toplumsal bir anlaşmazlığın ifadesi olarak, kamuya açık yolların kapatılması gibi medeni olmayan tüm davranışları kınayarak, bunun zarara yol açtığını ve kamu yolunu kullanan vatandaşların çıkarlarını zedelediğini ifade etti. İtidalli olma, ulusal ve ulvi çıkarlara öncelik verme çağrısında bulunan bakanlık, aynı zamanda soruşturmaların, ‘ülkenin ve vatandaşların güvenliğini ve istikrarını tehdit eden herkesi kapsayacağını’ vurguladı.
Bakanlık ayrıca, güvenliğin temellerini inşa etme misyonunu sürdürdüğünü de vurguladı. Güçlü gruplar arasındaki gergin ilişkilerin bir başka göstergesi olarak, Trablus'ta ‘güvenlik servisleri arasında yaşanan yanlış anlaşılma’ olarak adlandırdığı olayın kapanmasından sonra, devriyelerin gezdiği görüntüleri yayınladı. Öte yandan İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Abdulmunim el-Arabi, Başkanlık Konseyi'ne bağlı iki gücün Trablus'un merkezindeki bir bölgede ateş açtığını ve olayın sebebinin öğrenilmesi için soruşturma başlatıldığını belirtti.
Çatışmaların yaşandığı bölgeye dün, esnafın hasarlı camları onarması ve hayatın normale dönmesiyle birlikte sükûnet hâkim oldu.
Bu sırada Fethi Başağa iki akşam önce, Milli Güvenlik Danışmanı'nın daveti üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Türkiye'ye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Kaynaklar, İngiltere ziyaretini henüz bitiren Başağa’nın, Erdoğan'ı, Temsilciler Meclisi tarafından yetkilendirilen hükümetinin meşru olduğu ve Ankara'nın, yasal olarak görev süresi sona erdiği ve geçen yılın sonunda yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini yapmakta başarısız olduğu için Dibeybe hükümetine desteğini çekme konusunda ikna etmeye çalıştığını söylediler. Dün Başağa, Birleşmiş Milletler’in (BM) çizdiği yolun herhangi bir başarı elde edemeden bittiğini bir kez daha belirtti. Demokratik seçimlere bağlılığını vurgulayan Başağa, Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Libya-Libya diyaloğunun zamanının geldiğini belirtti. Ayrıca yakın zamanda ülkece toparlanmak için başlattığı yol haritasını uygulamak üzere, ilgili taraflarla birlikte çalışma arzusunu dile getirdi.
Diğer taraftan Libya Ulusal Ordusu (LUO) Güney Bölgesi Operasyon Odası Komutanı Tümgeneral Mebruk Sahban, LUO Başkomutanı Mareşal Halife Hafter’in talimatlarına binaen Merzuk kentinde yerinden edilmiş halkı topraklarına döndürme operasyonunun başlatıldığını duyurdu. Sahban, ordu güçlerinin yaptığının ‘büyük bir iş’ olduğuna işaret ederek, ‘şehrin eskisi gibi güvenli ve istikrarlı hale getirileceğine’ dair söz verdi.



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.