İnsanlığın Beşiği'ndeki hominin fosilleri çok daha eski çıktı

İnsanın en eski atalarından Australopithecus kalıntıları uzaydan gelen enerjik parçacıklarla incelendi

Araştırmacılar, Sterkfontein Mağaraları’nda yüzlerce Australopithecus kalıntısına rastladıklarını ifade ediyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, Sterkfontein Mağaraları’nda yüzlerce Australopithecus kalıntısına rastladıklarını ifade ediyor (Wikimedia Commons)
TT

İnsanlığın Beşiği'ndeki hominin fosilleri çok daha eski çıktı

Araştırmacılar, Sterkfontein Mağaraları’nda yüzlerce Australopithecus kalıntısına rastladıklarını ifade ediyor (Wikimedia Commons)
Araştırmacılar, Sterkfontein Mağaraları’nda yüzlerce Australopithecus kalıntısına rastladıklarını ifade ediyor (Wikimedia Commons)

Güney Afrika'da "İnsanlığın Beşiği" diye bilinen fosil bölgesindeki bazı kalıntıların düşünüldüğünden 1 milyon yıl daha eski olduğu keşfedildi.
Bu bölgeye İnsanlığın Beşiği adının verilmesinin nedeni insanın atalarına ait kalıntıların da aralarında yer aldığı çok sayıda fosile ev sahipliği yapması.
Hakemli bilimsel dergi PNAS’ta yayımlanan yeni keşfin arkasındaki ekip, bölgedeki Sterkfontein Mağaraların’dan alınan kemikleri analiz etmek için "kozmojenik nüklid tarihleme" adı verilen yeni bir yönteme başvurdu.
Uzaydan gelen enerjik parçacıklar veya kozmik ışınların kullanılmasını içeren tarihleme çalışmasında kozmik ışınların kayalara çarpmasıyla ortaya çıkan alüminyum ve berilyum gibi elementler, kalıntıların yaşını belirlemek için kullanıldı.
Çalışmanın sonucunda Latince adı Australopithecus olan eski hominin (insansı maymun) cinsine ait bazı fosillerin 3,6 milyon yıl öncesine kadar uzandığı keşfedildi.
Australopithecus, sonunda Homo sapiens'i ortaya çıkaran ilk homininlerden oluşan bir aileydi. Araştırmacılar, Sterkfontein Mağaraları’nda yüzlerce Australopithecus kalıntısına rastladıklarını ifade etti.
Purdue Üniversitesi'nde dünya, atmosfer ve gezegen bilimleri profesörü Darryl Granger liderliğindeki araştırmacılar, "Güney Afrika'da, Sterkfontein'deki en zengin hominin yatağından alınan Australopithecus fosilleri, daha önce tartışıldığından çok daha eski" diye yazdı.

Yerleşik düşüncelere meydan okuyor
Keşif, Australopithecus'un tarihçesini yeniden şekillendiriyor ve insan evrimine yönelik yerleşik düşüncelere de meydan okuyor.
Zira bulgular, Sterkfontein bireylerinin insanın en eski atalarından biri olan ünlü "Lucy" fosilini içeren Australopithecus afarensis türüyle çağdaş olduğunu gösteriyor.
Öte yandan önceden bilim camiasında bu mağara sakinlerinin A. afarensis'ten türediği fikri kabul görüyordu.
Araştırma makalesinde, "İki türün çağdaş olması, insanın evrimsel sürecinin başlarında daha karmaşık bir soy ağacının hüküm sürdüğünü gösteriyor" ifadeleri yer aldı.
Lucy’nin yaklaşık olarak 3,2 milyon yıl önce şu anda Etiyopya diye bilinen topraklarda dolaştığı biliniyor. Yeni çalışma da Australopithecus'un hemen hemen aynı dönemde Afrika’da dolaştığını gösteriyor.
Granger, bu gerçeğin Sterkfontein bireylerinin Australopithecus afarensis'ten geldiği teorisini çürüttüğünü vurguluyor:
"Bir yerlerde daha eski bir ortak ata olmalı."
1974'te keşfedilen Lucy, adını The Beatles'ın "Lucy in the Sky with Diamonds" şarkısından almıştı. Lucy’nin fosilleri bugün Etiyopya Ulusal Müzesi'nde tutuluyor.
Independent Türkçe, VICE, Business Insider



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news