Deniz yaşamının sürdürülebilmesi ‘mavi finans’ın benimsenmesi çağrısı

Denizlerin ve okyanusların sürdürülebilirliğini destekleyen finansal ürünlerin benimsenmesi için küresel çapta çağrılar artıyor. (Şarku’l Avsat)
Denizlerin ve okyanusların sürdürülebilirliğini destekleyen finansal ürünlerin benimsenmesi için küresel çapta çağrılar artıyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Deniz yaşamının sürdürülebilmesi ‘mavi finans’ın benimsenmesi çağrısı

Denizlerin ve okyanusların sürdürülebilirliğini destekleyen finansal ürünlerin benimsenmesi için küresel çapta çağrılar artıyor. (Şarku’l Avsat)
Denizlerin ve okyanusların sürdürülebilirliğini destekleyen finansal ürünlerin benimsenmesi için küresel çapta çağrılar artıyor. (Şarku’l Avsat)

Çatışmalar ve savaşlar nedeniyle oluşan karmaşık jeopolitik ve ekonomik koşulların gölgesinde hava, su ve iklimi kirleten birçok endüstriyel uygulamalara imza atıldı. Richard Attias Vakfı tarafından yakın zamanda yayınlanan uluslararası bir raporda, deniz yaşamının, kumsalların ve okyanusların sürdürülebilirliğini desteklemek için ‘mavi finans’ı benimsemeye yönelik küresel eğilimin güçlendiği vurgulandı.
Raporda okyanusları korumak ve sağlıklı bir gelecek yaratmak için özel finans, iş dünyası ve yatırımı devreye sokma ihtiyacının altı çizildi. Beş büyük uluslararası kurum, küresel pazarın tutarlılığı ve şeffaflığına yardımcı olmak için ortak bir küresel kılavuz belgesinde güçlerini birleştireceklerini duyururken bu adım okyanus ve su ile ilgili projelerin büyük bir bölümünün sürdürülebilir tahviller kapsamına dahil edildiği bir zamanda geldi. Bu hamle sermayeyi mavi ekonomiye dağıtmak için özel olarak tasarlanmış bir araçla, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne karşı yatırım ve endüstri performansı arasında daha güçlü bağlantılar kurarken yatırımı hızlandırmaya yardımcı olacak.
Uluslararası çapta bir iş birliği olan Dünya Okyanus Konseyi’nin Kurucu Başkanı Paul Holthus, okyanuslar için özel sektör finansmanının nasıl harekete geçirileceğinin araştırılması çağrısında bulundu.
Richard Attias Vakfı tarafından yayınlanan raporda, dış kalkınma yardımlarının yalnızca yüzde 1,6'sının 14. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi ‘Su Altında Yaşam’a harcandığını belirtildi. Bu tüm sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında en az finanse edilen başlık olarak ön plana çıkıyor.
Okyanuslar için hayırsever fonları genişletmek adına 1 milyar dolar harcanırken, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden 14'ünsüne ulaşmak için yıllık 175 milyar dolar olarak tahmin edilen bir ihtiyaç gerekiyor.
Rapora göre mavi tahviller, Seyşel Adaları'nın 2018'de egemen bir mavi tahvil şeklinde ve sermayenin deniz kaynaklarının korunmasının ve deniz ekonomisinin şirketler ve çok taraflı şirketler tarafından geliştirilmesine yönlendirilmesi çerçevesinde başlattığı fon açığını kapatmanın bir yolu olarak sunuluyor.
Uluslararası raporda, mavi finansın suyun küresel ekonomideki merkezi konumu ve milyonlarca kişinin geçim kaynağı göz önüne alındığında büyük ekonomik değer sağlayan su kaynaklarının sağlığını ve sürdürülebilirliğini iyileştiren projelerde temsil edildiği belirtildi. Örneğin Meksika'nın Baja Yarımadası'ndaki bir deniz koruma planı, on yıl içinde balık stoklarında yüzde 400'lük bir artışa yol açarak, onlarca yıllık aşırı avlanmayı tersine çevirdi. Buna karşılık deniz yosunu yetiştirmek, yosun ormanlarını korumak ve mangrov ormanlarını restore etmek gibi mevcut mavi karbon çözümleri, emisyonları yılda 1,2 ila 0,4 gigaton karbondioksit azaltmaya yardımcı olabilir.
Raporda, mavi tahvillerin şimdiye kadar, 2021'e kadar beş yılda yıllık ihraçlarda yüzde 49 büyüyen yeşil tahviller gibi diğer sürdürülebilir borç ürünlerinden daha az ilgi gördüğü vurgulandı.
 
 



Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?
TT

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Son birkaç hafta içinde, Çin'in güneyinde binlerce kişi sivrisineklerin taşıdığı Chikungunya virüsüne yakalandı. Bu, virüsün yaklaşık yirmi yıl önce ülkede ilk kez keşfedilmesinden bu yana en önemli salgınlardan biri olarak kabul ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Time dergisinden aktardığına göre, Çin'in güneyindeki Foshan şehrinde 7 binden fazla kişi virüse yakalandı. Guangdong eyaletindeki diğer komşu şehir ve beldelerde de münferit vakalar görüldü.

Yerel yetkililer şu anda Chikungunya virüsünün yayılmasını önlemek amacıyla, enfeksiyona müdahale etmek için denenmiş ve test edilmiş bazı epidemiyolojik önlemlerin yanı sıra, virüse neden olan sivrisineklerin sayısını azaltmak için daha yenilikçi çabalar da sarf ediyorlar.

Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, bu virüs genellikle Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) ve Sarıhumma sivrisineği (Aedes aegypti) gibi enfekte sivrisineklerin ısırıklarıyla insanlara bulaşır. Bu sivrisinek türlerinin, Dang Humması ve Zika enfeksiyonlarına neden olanlar gibi başka hastalık etkenlerini de taşıdığı bilinmektedir.

Chikungunya semptomları, ortalama olarak, kişinin enfekte bir sivrisinek tarafından ısırılmasından 4 ila 8 gün sonra ortaya çıkar.

Bu semptomlar arasında ateş, yorgunluk ve mide bulantısı ile birlikte aylarca veya yıllarca sürebilen şiddetli eklem ağrıları yer alabilir.

Chikungunya adı, hastalığın ilk kez 1952 yılında keşfedildiği Güney Tanzanya'daki Kimakonde dilinde ‘bir şeyin bükülmesi’ anlamına gelen bir kelimeden türemiştir ve hastalığa yakalanan kişilerin şiddetli eklem ağrıları nedeniyle vücutlarının bükülmüş halini ifade eder.

Ancak Chikungunya hastalığı insandan insana bulaşmaz ve nadiren ölümcül bir hastalıktır.

WHO, bebeklerin ve yaşlıların hastalığın şiddetli semptomlarına daha yatkın olduğunu belirtmektedir.

Chikungunya hastalığının tedavisi yoktur. Ağrıyı hafifletmek ve ateşi düşürmek için parasetamol kullanılması önerilir.

Chikungunya salgını ne kadar yaygın?

WHO'ya göre Chikungunya, 1952 yılında Tanzanya'da ortaya çıktıktan sonra, Afrika ve Asya'daki diğer ülkelerde de görülmeye başlandı.

1967 yılında Tayland'da ve 1970'lerde Hindistan'da salgın vakaları kaydedildi.

2004 yılında, Doğu Afrika'da, özellikle Kenya'nın Lamu adasında yaygın bir şekilde yayıldı ve ada nüfusunun yüzde 70'ini etkiledi. Daha sonra hastalık, Mauritius ve Seyşeller gibi diğer komşu adalara da yayıldı.

Hindistan, 2006 yılında hastalığın yaygın bir şekilde yayılmasıyla karşı karşıya kaldı ve çoğu Karnataka ve Maharashtra eyaletlerinden olmak üzere yaklaşık 1,3 milyon şüpheli Chikungunya vakası kaydedildi.

Aynı yıl Sri Lanka'da da Chikungunya salgını yaşandı ve sonraki yıllarda Singapur ve Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde de salgın görüldü; binlerce kişi bu hastalığa yakalandı.

sdfrgtyu
Çin'deki yerel yetkililer şu anda Chikungunya salgınıyla mücadele ediyorlar. (AFP)

Hastalık geçen yıl Fransız adası Reunion’da yaygın bir şekilde yayıldı.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre ABD'deki ilk vakalar 2014 yılında Florida, Teksas, Porto Riko ve Virgin Adaları'nda kaydedildi.

WHO 2016 yılında, ‘Chikungunya virüsünün ABD'de yaygın bir şekilde yayılma riskinin düşük olduğunu’ belirtti.

2010 ile 2019 yılları arasında Çin'de çeşitli bölgelerde hastalık vakaları kaydedildi.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi'ne (ECDC) göre, bu yıl dünya çapında yaklaşık 240 bin Chikungunya virüsü vakası ve 90 ölüm kaydedildi; Güney Amerika ülkeleri en çok etkilenen ülkeler olarak öne çıkıyor.

Chikungunya’dan korunmak için Kovid-19 kılavuzu

Hastalığın yayılmasına yanıt olarak Çinli yetkililer, toplu testler, enfekte olmuş kişilerin izolasyonu ve mahallelerin tamamen dezenfekte edilmesini içeren Kovid-19 kılavuzunu kullanıyor.

Çin'in resmi haber ajansı olan Xinhua’ya göre, Foshan yetkilileri onlarca hastaneyi tedavi merkezi olarak belirledi ve enfekte olanlar için sivrisinek geçirmez izolasyon yataklarının sayısını 7 binden fazla yatak artırdı.

Güney Çin'de yetkililer, sivrisineklerin üreme alanı olabilecek şehir göllerine larvaları yiyen balıklar salmak veya insanları ısırmayan, ancak Chikungunya virüsünü taşıyan sivrisineklerle beslenen fil sivrisinekleri sürülerini salmak gibi alışılmadık çözümler de araştırıyor.