‘Said Projesi’nin destekçileri ve karşıtları arasındaki uçurum büyüyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

‘Said Projesi’nin destekçileri ve karşıtları arasındaki uçurum büyüyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunus’ta anayasa referandumuna iki haftadan az bir süre kala yeni sürecin destekçileri ve karşıtları arasındaki tartışmalar hız kazandı. Cumhurbaşkanı Kays Said’in 30 Haziran'da resmi gazetede yayınladığı, insan hakları örgütleri ve siyasi partilerin yoğun bir şekilde eleştirdiği anayasa taslağında yapılan değişiklikler, ne baskıyı hafifletebildi ne de iki taraf arasındaki uçurumun büyümesini engelleyebildi.
Avrupa Birliği’nin (AB), Tunus’taki siyasi gelişmelerden ve anayasa taslağının hazırlık sürecinden duyduğu endişeyi gösteren ve Tunus'ta 25 Temmuz'da yapılması planlanan yeni anayasa taslağı referandumunun ‘ülkenin kurumsal yapıya ve demokratik dengeye geri dönebilmesi yönünde atılan önemli bir adım’ olduğunu vurgulayan tutumu, bir yandan Anayasa'nın içeriği ve Cumhurbaşkanı'na sunduğu sınırsız yetkiler, diğer yandan hak ve özgürlükler alanında güvence altına aldığı konulardaki tartışmaları yeniden alevlendirecek bir rol oynadı.
Bir yandan Said'in olağanüstü kararlarını destekleyen diğer yandan Said’in siyasi projesine karşı çıkan iki taraf arasında büyüyen uçurumu en açık şekilde ortaya koyan çarpıcı gelişmeler yaşandı. Abir Musa liderliğindeki Özgür Anayasa Partisi, Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’na adli çerçeveler aracılığıyla bir uyarı göndererek, referandumun tamamen iptal edildiğinin duyurmasını, ‘acımasız baskı makinesine karşı koymasını ve ülkenin sürüklendiği tehlikeyle mücadele etmesini’ istedi. Parti, Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun ‘referanduma yönelik seçim kampanyasındaki yolsuzluğu örtbas ettiğini, halkın iradesini bozduğunu ve sivil Tunus Cumhuriyeti'nin temellerini baltalamak için devlet kaynaklarını kullandığını’ iddia etti.
Cumhurbaşkanı Said’e yakın çizgideki Serhan en-Nasıri’nin lideri olduğu Tunus İçin İttifak Partisi ise referandum kampanyası çerçevesinde, referandumu destekleyenler ve tüm Tunuslularla bölgesel toplantılar düzenleneceğini ve kendi ifadesiyle ‘referanduma katılmanın bir görev olduğu’ yönünde konuşmalar yapılacağını duyurdu. Parti, Said’in siyasi projesinin ‘parti turizmini ve hükümetle parlamento arasındaki ticaretin kesilmesini öngördüğünü’ vurguladı. Parti Başkanı Nasıri, Tunus'un ‘bugün yeni bir cumhuriyet inşa etme aşamasına girdiğine’ işaret ederek referandumun boykot edilmesi çağrısında bulunanların öne sürdükleri gerekçeleri ve yaptıkları açıklamaları ‘önemsiz’ olarak nitelendirdi.
Eski Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali rejiminin en önemli muhaliflerinden biri olan Ahmed Necib eş-Şabi liderliğindeki Ulusal Kurtuluş Cephesi, Nahda Hareketi’nin lideri Raşid Gannuşi ve eski Tunus Başbakanı Hammadi el-Cibali gibi siyasi isimlerin tutuklanması olasılığı ve ‘önümüzdeki günlerde siyasi bir arka planla kullanılması düşünülen’ suçlamaları değerlendirdi. Parti, kara para aklama suçlamasıyla 19 Temmuz'da yargı önüne çıkacak olan Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ismin tutuklanabileceğine işaret etti.
Diğer yandan Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, referanduma sunulan anayasa taslağı metninden referandum kampanyasına katılanların tutumlarının, anayasa taslağında yapılan değişikliklerden sonra değiştirilebileceğini vurguladı.
Gözlemciler, Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’nun ve referandumu destekleyen partilerin, başta 2022 Anayasası’nın içeriğini şiddetle eleştiren sivil toplum kuruluşlarından bazıları olmak üzere çeşitli insan hakları kuruluşlarının memnuniyetini kazandıktan sonra karşıt tutumları değiştirebileceklerini ve iyileştirme sürecini desteklemek için yapılan değişikliklere güvendiklerini düşünüyorlar. Bazı tahminlere göre yeni anayasa taslağının gündeme getirdiği siyasi tartışmalar bu ayın 25'inde yapılacak referandumdan sonra da bitmeyecek. Hatta tarafların her tutumlarında ısrarcı olmaları, uzlaşmaya yanaşmamaları, diğerinin varlığını kabul etmemesi ve her iki tarafın da ödün vermekten kaçındığı şartları çerçevesinde diyalog masasına oturmaması sonucunda tartışmanın daha uzun süre devam etmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Said, Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Faruk Buasker ile yaptığı görüşmede, ‘tarafsız olunmasına, oylama sürecine sızma girişimlerine ve sandık merkezini değiştirme hakkına dikkat edilmesi gerektiğini’ vurguladı.
Zarar gören sandıkların değiştirilebileceğini belirten Cumhurbaşkanı Said, bunun bir daha yaşanmaması tüm tedbirlerin alınması ve tarafların tam sorumluluk almaları çağrısında bulundu. Bunun ‘bir devletin ve bir halkın kaderi ile ilgili olduğunun’ altını çizen Said, halkın egemenliğinden ve fikirlerini özgürce ifade etmelerinden korktukları için tüm yolları kullanarak referandumu engellemek isteyenlere karşı hoşgörüye yer olmadığının altını çizdi.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.