Cumhurbaşkanı Erdoğan: ABD şu anda Fırat'ın doğusunu terk etmek durumunda... Biden, bize Yunanistan şartı filan koymadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ABD şu anda Fırat'ın doğusunu terk etmek durumunda... Biden, bize Yunanistan şartı filan koymadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Amerika şu anda Fırat'ın doğusunu terk etmek durumunda. Astana sürecinden çıkan tespit bu. Diyorlar ki, 'Fırat'ın doğusundan Amerika askerini çeksin. Şimdi buradan çıkacak bir netice Türkiye'nin de beklentisidir." dedi.
Erdoğan, İran'a yaptığı resmi ziyaretin ardından Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, sorularını yanıtladı.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin davetine icabetle Tahran'a yaptığı ziyareti başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, ziyaretin ilk bölümünde Reisi ile verimli görüşmeler yaptıklarını, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Yedinci Toplantısı'na başkanlık ettiklerini, iki ülke arasında siyasi, askeri, ekonomik, ticari, kültürel konularda atılacak adımları, bundan sonraki süreci nasıl geliştireceklerini ele aldıklarını söyledi.
Erdoğan, ekonomik alanda Ahmedinejad döneminde 30 milyar dolarlık bir hedef koyduklarını hatırlatarak, "7,5 milyar dolarlık bir noktadayız. Ama bundan sonraki süreçte tırmanış devam edecek. Ticaret, ulaştırma, gümrük, enerji, turizm, sanayi, gençlik ve spor gibi alanlarda iş birliğimizi geliştirmeye yönelik ortak iradeye sahip olduğumuzu bir kez daha gördük." diye konuştu.
Bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduklarını, heyette yer alan bakanların mevkidaşlarıyla çeşitli alanlarda iş birliği konularını ele aldığını anlatan Erdoğan, iki ülke ilişkilerinin hukuki altyapısını daha da güçlendirecek toplam 8 anlaşma imzaladıklarını bildirdi.
Erdoğan, ayrıca terör örgütleriyle ortak mücadele ve sınır güvenliği gibi konuları ayrıntılı bir şekilde ele aldıklarını, bu vesileyle bölgede yaşanan gelişmeler hakkında kapsamlı görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek, "Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney ile de bir görüşme gerçekleştirdim. Bu görüşmede Sayın Cumhurbaşkanı da beraberdi. Bizim arkadaşlarımızdan da bazıları vardı. Onlarla birlikte bu görüşmeyi yaptık." dedi.

"BMGK'nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme yönelik mutabakatı teyit ettik"
Ziyaretin ikinci bölümünde İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla Astana formatında Üçlü Zirve gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, Suriye'deki güncel gelişmelere ilişkin fikir alışverişinde bulunduklarını, Astana garantörleri olarak, ihtilafın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik mutabakatı teyit ettiklerini söyledi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Siyasi sürecin etkin bir şekilde sürdürülmesine dair beklentimizin altını ortaklarımızla birlikte yeniden çizdik. Terörle mücadele, insani yardımların kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi ve Suriyelilerin ülkelerine güvenli ve gönüllü geri dönüşleri konularındaki tutumumuzu tekrar vurguladık. Bu konularda Astana ortaklarımızla iş birliği halinde çalışma konusunda anlayış birliğine vardık. Ayrıca Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin’le kapsamlı ve verimli bir ikili görüşme de gerçekleştirdik.
İran'da gerek ikili düzeyde gerek Astana formatında yaptığımız görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu vesileyle samimi ev sahipliğinden dolayı Sayın Reisi'nin şahsında tüm İranlı kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum."

"Terörle mücadele konusunda bir defa bir birliktelik var"
Erdoğan, bir gazetecinin "Türkiye’nin Suriye'deki kaygılarına dair pozisyonuna, İran'ı mı yoksa Rusya'yı mı daha yakın buldunuz? Bu arada Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaştan sonra Rusya'nın Suriye konusundaki politikasında, pozisyonunda bir değişiklik olduğu yönünde bir kanaatiniz oldu mu görüşmelerde?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Astana süreciyle alakalı olarak İran ve Rusya ile başladığımız nokta ne ise ben bugün de Sayın Putin'i aynı noktada gördüm, aynı değerlendirmeleri yapıyor gördüm. İran tarafında daha önce Hasan Ruhani vardı, şimdi ise İbrahim Reisi var. İster istemez bazı değişiklikler oluyor desek de İran gibi bir devlet, bu tür düşüncelerini öyle kısa vadede değiştirmez. Aynı şekilde Rusya'da zaten Putin işin başındaydı, yine işin başında. Bizde de aynı şekilde, Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'nin başındaydı, yine başında. Üçlü Zirve sonrası ortak basın toplantısında da görmüşsünüzdür, üçümüzün de düşünceleri herhalde aynı değildi. Farklı düşünceler ortaya koyduğumuz çok açık, net ortadaydı. Bazı yerlerde farklılıklar olsa bile terörle mücadele konusunda bir defa bir birliktelik var. Terörle ilgili konuda da PKK/PYD/YPG terör örgütlerine karşı ister istemez birleşiyoruz. Kaldı ki zaten bu rejime de en çok zararı veren sorun. Şu anda terör örgütü, Fırat'ın doğusunda özellikle petrol kuyularını emiyor, sömürüyor; ondan sonra rejime de satıyor. Böyle bir durum var.
Şimdi baktığımızda, Amerika önceki başkanlar dönemi de dahil buradaki terör örgütlerine ciddi manada binlerce tır silah, mühimmat, araç gereç taşıdı. Bu hala devam ediyor. Hatta koalisyon güçleri de yine aynı şekilde bu desteklerini sürdürüyorlar. Yaptığımız görüşmelerde Sayın Biden'a da söyledik. Dedik ki; bakın, bunca tırları buraya siz gönderiyorsunuz. Buradaki bütün terör örgütlerine bu destekleri siz veriyorsunuz. Ondan sonra da 'Terörle mücadelede beraberiz, NATO’da beraberiz' diyorsunuz. Nasıl beraberiz? Bunları sürekli işlemek durumundayız."

"Güya aldatacak ya… Aldatabilirse…"
Suriye'nin kuzeyine yönelik olası harekatta gelinen son durumun sorulması ve "İki liderle de görüştünüz. Onların tutumları masaya geldi mi? Bir de çok uzun bir süre sonra o bölgedeki teröristlerin bulunduğu noktada rejimin bayrağının asıldığını gördük. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, yeni bir harekat konusunun Türkiye'nin milli güvenlik endişeleri giderilmediği sürece gündemde yer almaya devam edeceğini vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amerika'nın oradaki elemanları terör örgütü mensuplarına eğitim yaptırıyor. Bu eğitim esnasında rejimin bayrağını da orada bunlar dalgalandırıyorlar. Niçin? Güya aldatacak ya… Aldatabilirse… Yaptıkları iş, orada Türk askerine karşı bir terörist eyleme girmek. Burada da kalkıp rejimin bayrağını orada dalgalandırmakla acaba Türk ordusunu aldatır mıyız diye düşünüyorlar. Bunu yemezler. Gerek Fırat'ın doğusu gerek İdlib gerek Afrin, bütün buralardaki gelişmelerde biz hassasiyetimizi sürdürüyoruz. Başından itibaren de konuştuğumuz şey şu; sınırdan 30 kilometre güneye kadar, buralardaki terör örgütleriyle mücadelemizde Rusya'nın da İran'ın da bizim yanımızda olmasını istiyoruz. Burada bize gerekli desteği vermelidirler. Bunu burada gerek Sayın Putin’e gerek Sayın Reisi'ye de tekrar ifade ettik. Her ikisi de zaten yaptıkları açıklamalarda bu konulara vurgu yaptılar. Öyle zannediyorum ki PKK/YPG/PYD konularında ayrı düşünmüyoruz. Ama bundan sonra da yine bunu işlemeye devam etmemiz lazım."

"Fırat'ın doğusundan Amerika askerini çeksin"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika Birleşik Devletleri ile Tahran ve Moskova'nın sorunlu ilişkileri varken bunun Suriye'deki operasyona yansıması bu zirve sonrası nasıl gerçekleşecek? Herhangi bir değişiklik yaşanır mı sizce?" soru üzerine "Burada herhangi bir değişikliğin olup olmadığı hesabına girecek olursak o zaman zaten Astana sürecinin hiçbir anlamı kalmaz. Astana süreci niçin var?" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında Türkiye'nin herhangi bir derdinin olmadığını dile getiren Erdoğan, "Biz böyle bir tasarrufun içerisinde değiliz. Ama bizim burada sınırdan 30 kilometre alan için belirttiğimiz bir husus var. Çünkü buralardan bizim sınırlarımıza sürekli taarruzlar oluyor. Bizim burada askerlerimiz şehit oldu, insanlarımız öldürüldü. Sadece Türk vatandaşı olarak değil, İdlib'de ve diğer bölgelerde sivil insanlar öldürüldü. Bütün bunları bizim dünyayla paylaşmamız, bunları anlatmamız lazım." diye konuştu.
Erdoğan, "Amerika Fırat'ın doğusunu terk etmek durumunda. Astana sürecinden çıkan tespit bu. Diyorlar ki, 'Fırat'ın doğusundan Amerika askerini çeksin. Şimdi buradan çıkacak bir netice Türkiye'nin de beklentisidir. Çünkü oradaki terör örgütlerini besleyen Amerika. Amerika terör örgütlerini beslediğine göre, biz de bu terör örgütleriyle mücadele ettiğimize göre, oradan çekildiği anda veya bu terör örgütlerini beslemediği takdirde bizim işimiz kolaylaşacaktır. " ifadelerini kullandı.
"250 bin konut yaparsak, geri dönüşü inşallah 1 milyonun üzerine çıkarırız"
Erdoğan, "İran'ın insan kaçakçılığıyla mücadele konusunda Türkiye'ye yeterli desteği verdiğini düşünüyor musunuz? TBMM’nin göç ve uyum konusundaki araştırmasında İran güvenlik güçlerinin insan kaçakçılıklarına destek verdiğine dair ifadeler yer alıyordu. Görüşmelerinizde bu konu hiç gündeme geldi mi?" sorusunu yanıtlarken konunun gündeme geldiğini belirtti.
Afganistan'dan gelen mülteciler hususunda İran'ın ciddi sıkıntısı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Sayın Reisi bunları açık net anlattı. Tabii kolay değil. Kamp noktasında hazırlıkları var mı yok mu diye baktığımızda yok. Biz Suriye'nin kuzeyinde briket evler yapıyoruz. Bizim bu yaptığımız briket evlerle de hedefimiz en az 1 milyon Suriyeli mülteciyi tekrar kendi topraklarına geri döndürmek." dedi.
Konut sayısının her geçen gün arttığına işaret eden Erdoğan, "Ama bunu özellikle söylüyorum; ne Avrupa Birliği'nden ne şuradan ne buradan en ufak bir destek alarak değil, bizim kendi sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yapıyoruz. AFAD'ın koordinesinde bunu sürdürüyoruz. Hedefimiz de inşallah burada 250 bin konut yaparsak, biz cebren değil, gönüllü olarak geri dönüşü inşallah 1 milyonun üzerine çıkarırız. Ve o ucube çadırlar içerisinde yağmurda, çamurda anne babaları, çoluk çocukları inşallah kötü şartlarda görmeyiz." şeklinde konuştu.

"Biden, bize böyle bir Yunanistan şartı filan koymadı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika Birleşik Devletleri'nin F-16 satışını Yunanistan şartına bağlanması yönünde bir karar çıktı. An itibarıyla gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna, "Sayın Biden ile bu konuları görüştüğümüzde Biden, bize böyle bir Yunanistan şartı filan koymadı. Tam aksine, uzunca yaptığımız görüşmede NATO üyesi ülkeler olarak herhalde birbirimizin hukukunu korumalıyız diye konuştuk." yanıtını verdi.
ABD Başkanı Joe Biden'ın F-16'lar konusunda "Ben elimden gelen bütün gayreti göstereceğim" dediğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Maalesef şu anda Temsilciler Meclisi'nde az da olsa bu işe muhalefet edenler var. Mevcut gelişmelere baktığımızda aslında böyle bir koşul meselesi bana göre bizi bağlayıcı bir koşul değil. Yeter ki onlar F16'larla ilgili bizim teklifimize 'evet' desinler, bize sıfır F16'ları versinler. Zaten elimizdekilerin bakım onarımını biz şu anda yapabilecek güçteyiz. O konuda herhangi bir sıkıntımız yok. Ama tabii ki yedek parça noktasında bazı taleplerimiz var. Bunları da yerine getirmeye karar verdiler. Bir de Amerika'da kasım ayında ara seçimler var. Onlar da önemli. Kasım ara seçimleri ne getirir ne götürür bunları da göreceğiz. Orada Cumhuriyetçilerin senatoda daha ağır basacağı, Temsilciler Meclisi'nde de yine ağırlığı ele geçireceği istikametinde bilgiler geliyor."

"Şükranlarını bildiriyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya Devlet Başkanı Putin'le yaptığınız görüşmede Türkiye'nin Ukrayna savaşı konusunda arabuluculuk girişimleri hangi çerçevede ele alındı. Bu konuda sizden bir talep, yine Moskova'nın bu konuda Ankara'dan beklentileri şimdi özellikle bu dönemde ne yönde?" sorusunu şu şekilde yanıtladı:
"Şu an itibarıyla Sayın Putin'in bizim gayretlerimiz noktasındaki bakışı olumlu. Bundan dolayı hatta şükranlarını bildiriyor. Bize çok çok farklı bazı teklifleri oldu. Biz inşallah burada doğal gaz konusunda, Akkuyu meselesinde ve diğer konularda şu anda dayanışmamızı aynen sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."
Bir gazetecinin, Azerbaycan'ın bölgedeki taleplerine ilişkin özellikle Zengezur koridoru konusunda Rusya'nın desteği ve teşvikinin hangi düzeyde olduğu ve bu konuda Azerbaycan'ın taleplerinin ne zaman somut karşılık bulacağına ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, "Sayın Putin'in galiba önceki gün Sayın İlham Aliyev'le görüşmesi oldu. Hatta bana 'Size İlham Aliyev'in de selamını getiriyorum.' dedi. Aliyev'le görüşmesinde, 'Erdoğan'la da görüşeceğim' deyince Aliyev'in 'benim de selamlarımı iletin' dediğini aktardı." dedi.
Oradaki gelişmelerle ilgili İlham Aliyev ile kendisinin de daha yeni görüştüğünü belirten Erdoğan, "Yaptığımız görüşmede de İlham Bey, 'olumlu istikamette yürüyor' dedi. Biliyorsunuz Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Michel ve Paşinyan'la beraber üçlü bir araya geldiler. O görüşme de yine İlham Bey'in ifadesiyle 'olumlu' geçti. O görüşmeden sonra biz İlham Bey'le ayrıca bir daha görüşmüştük. Aldığım bilgilere göre istikamet üzere gidiliyor ve yakında da inşallah o bölgeyi kapsayacak havalimanının da açılışı yapılacak." diye konuştu.

"Batı'nın şu anda bu konuda konuşacak aslında ne mecali ne hakkı var"
"İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda şartları yerine getirmek için gerekli adımları atmamaları halinde sürecin dondurulacağına" ilişkin sözleri hatırlatılarak, "Hangi durumlarda dondurma sürecinin gerçekleşmesi bekleniyor?" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Biz Finlandiya'ya da İsveç'e de NATO Genel Sekreteri'nin de yer aldığı masada şartlarımızı çok açık net söyledik. Gizli, saklı herhangi bir şey yok. Şartımız, bu ülkelerin terör örgütlerinin faaliyet ve gösterilerini sonlandırması, ellerindeki teröristleri iade etmesi. Biliyorsunuz PKK/PYD/YPG ve FETÖ'yü terör örgütü olarak burada kayıtlara girdik. Bunları vereceksiniz dedik. Parlamentolarına varıncaya kadar bu terör örgütünü bunlar besliyorlar. Adeta kuluçka yuvası gibi. Böyle bir durum var. Şimdi bunlar bize verdikleri sözü yerine getirmedikleri takdirde bizim de bu işe olumlu bakmamız mümkün değil.
Diğer taraftan sağ olsun bizim muhalefet zaten elimizden bütün malzemeleri hemen kapıveriyor. Onlar dediler ki 'zaten biz bu işe fırsat vermeyiz.' Bir defa Yunanistan'ın yeniden NATO'ya girmesinin önünü siz açtınız. Adamlar çıkmıştı, siz tekrar soktunuz içeri. Bunları halkımıza, hele hele gençlerimize anlatmamız lazım. Şu anda maalesef terör noktasında hemen hemen İskandinav ülkelerinin tamamı bu işin kuluçkası. Norveç de böyle. Her ne kadar şu anda Sayın Genel Sekreter oralı olsa da ama maalesef onlar da öyle. En ilerisi Almanya, orada da öyle. Fransa, Hollanda, İskandinav ülkeleri, İngiltere, İtalya öyle. Hepsinde durum bu. Batı'nın şu anda bu konuda konuşacak aslında ne mecali ne hakkı var."

"Süreç, İstanbul'da kurulacak bir koordinasyon merkezinden yürütülecek"
Erdoğan, bir gazetecinin, Ukrayna savaşı sonrası Türkiye'nin barış diplomasisini hatırlatarak, "Gıda konusunda da sizin öncülüğünüzde İstanbul'da dörtlü zirve yapıldı. BM, burada sizin, Türkiye'nin rolünü çok destekliyor. İmza aşamasının bu hafta olacağı söylenmişti. Bu konuda imzalar ne zaman atılacak, süreç ve sistem nasıl işleyecek. Türkiye'nin bu sistemdeki rolü ne olacak?" sorusuna, bu konudaki rollerinin ev sahipliği olduğunu belirtti.
Ev sahibi sıfatıyla bir arabuluculukları olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihracı konusunda uzun süredir yoğun çalışma içerisindeyiz. Bu konuyu Sayın Putin ve Sayın Zelenskiy'le müteaddit kereler görüştüm. Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarımız da kendi muhatapları nezdinde görüşmeler yürüttü. Neticede geçen hafta İstanbul'da yapılan teknik toplantıda BM planı çerçevesinde sürecin ana hatları üzerinde bir mutabakat oluştu. Artık bu hafta bu mutabakatı yazılı bir metne bağlamak istiyoruz. Önümüzdeki günlerde de planın uygulamaya başlamasını temenni ediyoruz. Süreç, İstanbul'da kurulacak bir koordinasyon merkezinden yürütülecek. Burada ülkemizin yanı sıra Rusya, Ukrayna ve BM'den yetkililer bulunacak. İlgili tüm tarafların güvenini haiz olan ülkemiz, kurumlar arası bir yaklaşımla sürecin sağlıklı şekilde yürütülmesi için gerekli eşgüdümü yapacak. Küresel gıda güvenliği bakımından kritik önem arz eden bu hassas süreci nihayete erdirmek için yoğun gayretlerimiz devam ediyor."
Bir gazetecinin bütün istisnai süreçlerde muhalefetin sürekli devletin izlediği politikanın karşısında durmasına ilişkin görüşlerini sorması üzerine Erdoğan, "Görevleri o. Onların bizim ak dediğimize ak demesi mümkün mü? Onların görevi kara demek. Türkiye'nin en büyük talihsizliği, demokrasinin gereği olan bir muhalefete sahip olmadığıdır. Bizde böyle bir muhalefet yok. Batı ülkelerinde, bazı yerlerde muhalefet yine bizdeki gibidir ama birçoğunda gelirler, iktidarlarını desteklerler. Ama bizde böyle bir şey yok. Yalan üzerine kurulu bir siyaset anlayışı var. Ana muhalefette de öyle, yavru muhalefette de öyle, masanın altındakinde de öyle. Hepsinin şu andaki yapısı bu. Onlar karşımızda ama milletimiz bizim yanımızda." diye konuştu.

"Hiçbir adımları yok"
Cumartesi günü Kayseri'ye gideceğini ve toplu açılışlar yapacağını bildiren Erdoğan, Kayseri'de caddeler ve meydanların zaten gereken cevabı gerekenlere vereceğini söyledi.
Aynı gün yine Kayseri'de büyük bir fabrikada işçilerle toplantı yapacağını da aktaran Erdoğan,"Durmuyoruz, çalışıyoruz. En son Bay Kemal'in KYK ile ilgili söylediklerini duydunuz. Ondan sonra da ben söyledim yaptı noktasına geldi. Hep öyle oldu zaten. O söyledi ben de yaptım." dedi.
"Muhalefet sizin projenizi mi sahipleniyor? Daha önce siyasette çok örneğine rastlanılmayan bir durum. EYT konusunda da muhalefette böyle bir hazırlık olduğunu görüyoruz." şeklindeki soru üzerine Erdoğan, muhalefetin elinde 14 tane büyükşehir belediyesi olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Peki, bu büyükşehirlerde acaba yatırım noktasında çeşme musluğu değiştirmekten başka bir özellikleri var mı? Geçelim. Kağıthane'de, Silahtarağa'da bunlar ne yaptılar? Temel atma değil temel atmama adımını gerçekleştirdiler. Bu da herhalde siyasetin tarihine çok ilginç bir adım olarak geçmiştir. Bir insan temel atar övünür. Onu da geçiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bizim arkadaşlarda olduğu dönemde metro tünelleri açıldı. Bunlar geldi, Sancaktepe'de metroyu doldurdular. Bütün hafriyatı oraya dökerek bunu doldurdular. Ben tabii Bay Kemal'e soruyorum; bunun, siyaseti geç, insanlıkla bağdaşır yanı var mı? Buraya yapılmış olan bir masraf var. Sen şimdi geliyorsun burayı hafriyatla dolduruyorsun, üzerine adeta petrol kuyularına beton döker gibi betonu döküyorsun ve buradaki vatandaşı, kendisine gelecek metrodan maalesef mahrum ediyorsun." diye konuştu.
Muhalefete, "Bir yerde de bir tane şöyle köprü yapın da köprünüzle övünelim." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiçbir adımları yok. Şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Nissibi Köprüsü, öbür tarafta Cumhuriyet tarihinde değil dünya tarihinde ilk üçe giren Çanakkale'deki köprüyü hiçbir şeyle mukayese ettirmem. Ulaştırma Bakanlığı rakamları verdi geçen gün. Rakamların hepsi muhteşem. Kimse bu denli rakamların gerçekleşeceğine ihtimal vermiyordu. Ama şimdi bunların hepsi halloldu. Bu yollar böyle gerçekleşirken, sen İzmir milletvekilisin, İzmir milletvekili olarak İzmir'in Büyükşehir'i de sende. Bir yağmur olduğunda İzmir'i sel alıp gidiyor. İlçe belediye başkanları hakeza öyle. Biz ise işimize devam ediyoruz, yollarımızı yapıyoruz, onların yapması gerektiği halde yapmadıkları işi de biz yapıyoruz. Mesela Başakşehir'deki o dev hastanemizin yolu için belediye olarak rahmetli Kadir Bey'den sonra Mevlüt Bey'le de o işin yapım kararını vermiştik ama maalesef belediyede yetki beyefendiye geçince bu işi yapmayacağını söyledi. Öyle de olunca ben de bu defa Ulaştırma Bakanıma talimatı verdim. 'Hemen buranın yolunu, her şeyini sen yapacaksın. İnşallah bu hastanemize de yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın bir eseri olarak bu yolu, ulaşımı sağlamış olalım' dedik."

"Sayın Putin'le amfibik uçaklar konusunu da görüştük"
Erdoğan, birçok yerde buna benzer sıkıntılar yaşadıklarını dile getirerek, şu açıklamalarda bulundu:
"Bunları bir sormak lazım. Bu kadar belediyen var, mesela Muğla Belediyesi bunlarda, her yer yangın, nerede senin itfaiyen arkadaş? Yok. Biz, Tarım ve Orman ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı hep beraber yüklendik ve hamdolsun 4-5 gün içinde edinilen tecrübelerle de söndürüldü. Ben kendim dahi gittim, baktım. Bakıyorsun İstanbul'da bir sıkıntı oluyor, adam Fethiye'de, şurada, burada. Öbürü bir başka yerde. Ya nerede olursan ol ama böyle bir felaket olduğu zaman sen oranın sorumlususun, atlayacaksın geleceksin. Ben de yaptım bu belediye başkanlığını. En ufak bir şey olduğunda nerede olursam olayım hemen atlar, İstanbul'a döner gelirdim. Şu anda bile öyle. Mesela burada Sayın Putin'le de amfibik uçaklar konusunu da görüştük. 'Arkadaşlar görüşmelerini yapsınlar, biz de elimizde olanlardan olur, üreteceklerimizden olur tekrar bu işe adımı atalım' dedi. Hamdolsun bu süreçte elimizdeki yangın söndürme uçakları, helikopterler, arazözler noktasında Orman Bakanlığımız güçlü. Her şeyden önce itfaiye erlerimiz güçlü. Jandarmamız da bu işlerin içine giriyor."
Bu yangınların sadece Türkiye'de olmadığına işaret eden Erdoğan, İspanya'da da 3 bin 500, Portekiz'de 950 hektar arazinin kül olduğunu söyledi.
Sıcakların her yerde olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bunlara rağmen biz tedbirimizi alacağız, üç tarafı denizlerle kaplı olan bu ülkede her ne kadar helikopterlerimiz varsa da bunun yanında amfibik uçaklarımızı daha da artıracağız. Bunlarla beraber inşallah bu işlerin hakkından gelip tedbirimizi alacağız. Mesela şimdi söndürme soğutmanın en uzunu 4-5 gün sürdü. Demek ki tedbirlerimiz yerinde olduktan sonra, sağ olsun elemanlarımız, itfaiyecilerimiz, ormancılarımız çok iyi çalışarak sıkıntıları atlattık. Allah onlardan razı olsun." dedi.



Japonya'da bir ilk: Doktorlar, Google'ı mahkemeye verdi

Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)
Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)
TT

Japonya'da bir ilk: Doktorlar, Google'ı mahkemeye verdi

Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)
Hekimler, işlerini gerektiği gibi yapmalarına mani olacak yorumların Google Maps'ten kaldırılmasını istiyor (Reuters/Arşiv)

Japonya'da doktorlar, klinikleri hakkında yapılan kötü yorumlara müdahale etmediği gerekçesiyle Google'a dava açtı.

63 hekim, perşembe günü Tokyo Bölge Mahkemesi'nde açtıkları davada, ABD'li teknoloji devinden toplamda 1,4 milyon Japon Yeni (yaklaşık 300 bin TL) tazminat talep etti.

Doktorlar, hastaların şahsi bilgilerini gizli tutma yükümlülükleri olduğunu, bu yüzden Google Maps üzerinden haklarında yapılan olumsuz yorumlara yanıt veremediklerini belirtti. 

Adının açıklanmasını istemeyen davacı doktorlardan biri, Fransız haber ajansı AFP'ye "İnternette paylaşım yapanlar, kimliklerini gizli tutarak hakkınızda her şeyi söyleyebiliyor. Bir kum torbasıymışım gibi hissediyorum" dedi.

Doktorlar, amaçlarının hastaları memnun etmek değil, bu kişilerin sağlık sorunlarıyla profesyonel şekilde ilgilenmek olduğunu belirtti. 

Hekimler, Google Maps'in Japonya'da çok yaygın şekilde kullanıldığına dikkat çekerek, uygulamanın neredeyse "günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası" haline geldiğini söyledi.

Doktorların avukatlarından Yuiçi Nakazawa, "Yorumlar çok kolay yayımlanıyor ama bunların kaldırılmasını sağlamak son derece zor. Bu durum, doktorların sürekli korkunç eleştiriler alma korkusuyla iş yapmalarına yol açabilir" ifadelerini kullandı. 

Avukat, doktorların görevlerini gerekli şekilde yerine getirememesinin nihayetinde topluma zararı olacağını söyledi.

Nakazawa, bunun Japonya'da olumsuz çevrimiçi yorumlar nedeniyle bir teknoloji şirketini hedef alan ilk toplu dava olduğunu da belirtti.

Hekimler, Google Maps'teki bazı yorumların firmanın kuralları gereği silindiğini söylerken, birçok başvuru yaptıklarını fakat çoğu değerlendirmeyle ilgili adım atılmadığını savundu. 

Öte yandan Google'dan yapılan açıklamada, uygulamadaki "yanlış ve yanıltıcı içeriğin azaltılması için çalışma yapıldığı" ifade edildi. 

ABD'li teknoloji devinin açıklamasında, "Adil olmayan yorumlar sistemden kaldırılıyor" dendi.

Independent Türkçe, AFP, Asahi Shimbun


Selin vurduğu İran'da timsah alarmı

Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)
Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)
TT

Selin vurduğu İran'da timsah alarmı

Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)
Sistan-Beluçistan eyaletindeki birçok noktada elektrik kesintisi yaşandığı aktarıldı (@haalvsh/Twitter)

İran'daki sel felaketinde yetkililer, halkı timsah saldırılarına karşı uyardı.

İran'ın yarı resmi haber ajansı Mehr'in dünkü haberinde, selin ülkenin güneydoğusundaki Sistan-Beluçistan eyaletiyle Hürmüzgan eyaletini etkilediği belirtildi.

Resmi haber ajansı IRNA'ya konuşan Sistan-Beluçistan Kriz Merkezi Başkanı Mecid Muhibbi, sel sırasında tren yolunda çalışan 3 işçinin suya kapılarak hayatını kaybettiğini açıkladı.

Ayrıca aralarında 5 yaşındaki bir çocuğun yer aldığı 5 kişinin daha yaşamını yitirdiği bildirildi.

Sistan-Beluçistan Çevre Ajansı'nın dün yayımladığı açıklamada, sel nedeniyle timsahların doğal yaşam alanlarından çıktığı ve şehirlere inebileceği uyarısı yapıldı.

Bilimsel adı Crocodylus palustris olan ve bataklık timsahı diye de bilinen bu tür, genellikle İran'ın güneyinde ve Hindistan'da görülüyor.

Eyalet sakinlerinden, sel suları tamamen çekilene kadar bataklık, sulak bölgeler ve yaban hayatı yaşam alanlarının yakınlarına gitmemeleri istendi. 

İran Kızılayı, dünkü açıklamasında iki otobüste mahsur kalan 43 kişinin kurtarıldığını bildirdi.

Pazartesi günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Umman'ı vuran fırtına, salı günü İran'a ulaşmıştı. 
 

BAE'de 24 saatten kısa sürede yağış miktarı 254,8 milimetreye ulaşmıştı. Bu, ülkede 75 yıldır görülen en yüksek yağış miktarı olarak kayda geçmişti.

Dubai'de birçok yol sular altında kalırken, uçuşlarda da aksamalar yaşanmıştı. Sel felaketinde BAE'de bir, Umman'daysa 10'u çocuk 20 kişinin öldüğü bildirilmişti.

Independent Türkçe, CNN, Iran International, AA, Reuters


Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü

Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü
Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü
TT

Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü

Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü
Pakistan'da Japonları hedef alan iki intihar bombacısı öldü

Polis teşkilatı, cuma günü Pakistan'ın Karaçi kentinde yabancı uyrukluları taşıyan bir araca düzenlenen saldırıda intihar bombacısı olduğundan şüphelenilen en az iki kişinin öldüğünü bildirdi.

Polis memurları, Landhi'nin Mansehra Kolonisi'nde saldırıya uğrayan araçta tamamı Japon kökenli 5 yabancı uyruklu kişinin bulunduğunu açıkladı. Polis teşkilatı sözcüsü Abrar Hussain Baloch, 5 Japon yurttaşının da güvende olduğunu ve emniyetli bir yere götürüldüğünü söyledi.

Polis, terörist olduğundan şüphelenilen motosikletli kişilerin yabancıları taşıyan minibüsü hedef aldığını belirtti. 

Kıdemli polis memuru Malir Tariq Mastoi, bunun bir intihar saldırısı olduğunu ve saldırı sırasında silah seslerinin de duyulduğunu söyledi.

Pakistan merkezli Geo News, bölgedeki polis memurlarından aldığı ön raporlara dayanarak polisle girdiği çatışmada öldürülen ikinci terör şüphelisinin bir intihar bombacısı olduğunu bildirdi.

Haberde, polis memurlarının "Teröristin vücuduna intihar ceketi ve el bombası bağlıydı" dediği belirtildi.

Polis memuru, olay yerinden el bombaları ve Kalaşnikof dolu bir çantanın da ele geçirildiğini söyledi. Bir görgü tanığına göre, patlamanın ardından şüpheli teröristlerden biri araca ateş etti.

Saldırıda yaralananlar yakındaki bir hastaneye sevk ediliyor.

Emniyet teşkilatından yetkililer, cuma günkü saldırıda hedef alınan yabancı uyrukluların dışsatıma yönelik işleme bölgesinde çalıştıklarını belirtti.

Henüz hiçbir militan grup saldırının sorumluluğunu üstlenmedi.

Pakistan ve komşusu Afganistan; IŞİD militan örgüt, onun güçlü kolu İslam Devleti Horasan Vilayeti (IŞİD-H) ve El Kaide'nin uzantıları arasındaki bölgesel gerilim ve çatışmalar nedeniyle son birkaç yıldır çok sayıda bombalı intihar saldırısıyla sarsılıyor.

Militanlar, İslamabad'daki hükümeti devirerek kendilerine özgü katı İslami yönetimlerini kurmak istiyor.

Pakistan ve Afganistan'daki saldırılarda, aralarında Afganistan'ın Şehrinav bölgesindeki Çinlilerin de bulunduğu yabancı uyruklular da hedef alınmıştı.

Geo News'un haberine göre Sind Bölge Valisi Karan Tessori yetkililerden saldırıyla ilgili bir rapor sunmalarını isteyerek "bu şehirde hiçbir koşulda terörizme müsamaha gösterilmeyeceğini" belirtti.
Independent Türkçe


CIA Başkanı, Hamas'ın müzakereleri geciktirdiğini iddia etti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

CIA Başkanı, Hamas'ın müzakereleri geciktirdiğini iddia etti

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

CIA Direktörü William Burns perşembe günü yaptığı açıklamada, Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve İsrailli rehineleri geri almak için yapılan müzakereleri geciktirdiği iddiasıyla Hamas'ı suçladı ve geçen hafta İsrail'in ateşkes önerisini reddetme kararına dikkat çekti.

Bu ay müzakereler için Kahire'ye giden istihbarat yetkilisi, perşembe günü Dallas'taki George W. Bush Başkanlık Merkezi'nde yaptığı konuşmada "Hamas'tan olumsuz tepki almak büyük hayal kırıklığıydı" dedi. 

Halihazırda Gazze'deki masum sivillerin son derece ihtiyaç duyduğu insani yardımı almalarının önünde duran şey bu olumsuz tepki. Ve bu insanın içini parçalıyor çünkü burada neyin tehlikede olduğunu insani açıdan da görebiliyorsunuz..

Bu yorumlar, kısa süre önce Hamas liderlerini bir anlaşmaya yanaşmamakla suçlayan İsrail'in dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın görüşlerini yansıtıyor. Hamas, 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği ve 1200'den fazla kişinin ölümüne yol açan terör saldırısında 200'den fazla kişiyi rehin almıştı.

Geçen hafta Hamas, İsrail'in son gizli teklifini, temel talepleri karşılamadığı gerekçesiyle reddettiğini açıklamıştı.

Örgüt kararını "Taleplerimize ve halkımızın ulusal taleplerine bağlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz; kalıcı bir ateşkes, işgal ordusunun tüm Gazze Şeridi'nden çekilmesi, yerlerinden edilenlerin bölgelerine ve ikamet ettikleri yerlere geri dönmesi, yardım ve destek girişinin yoğunlaştırılması ve yeniden inşanın başlaması" sözleriyle duyurmuştu.

Öte yandan İsrail, hâlâ esaret altında olduğuna inanılan 130 kişinin geri dönmesinde ısrar ediyor, bu kişilerin dörtte biri çoktan ölmüş olabilir. Ayrıca Hamas askeri bir güç olarak yok edilene kadar savaşmayı bırakmayacağında ısrarcı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen hafta İsrail Savunma Kuvvetleri'nin Refah'ı istilası için tarih belirlendiğini söylemişti. İsrail'in güneye kaçmalarını söylediği bir milyondan fazla sivil Gazze'nin güneyindeki bu kente sığınmış durumda. 

Perde arkasında, herhangi bir ateşkes anlaşmasının rehine takası kısmıyla ilgili sorunların son derece önemli bir tıkanma noktası olduğu bildiriliyor.

The New York Times'a konuşan bir Hamas yetkilisi, gelecek 6 hafta içinde 40 kişinin serbest bırakılması önerisine uymak için yeterli sayıda yaşayan sivil rehineye sahip olmadıklarını söylemişti.

İsrailli bir yetkiliyse gazeteye yaptığı açıklamada Hamas'ın bu sayının yarısını serbest bırakmayı önerdiğini, İsrail'in yaralı ya da hasta rehineler için istediği daha geniş bir kriter yerine sadece kadın ve yaşlıları kapsayan daha dar bir kriter belirlediğini söyledi.

Independent Türkçe


İran'a düzenlenen saldırıyla ilgili bilinenler: "Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
TT

İran'a düzenlenen saldırıyla ilgili bilinenler: "Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)
İran'ın saldırıya nasıl karşılık vereceği henüz bilinmiyor (AA)

İran'ın askeri üs ve nükleer tesislere ev sahipliği yapan İsfahan eyaletine saldırı düzenlendi. ABD, misillemenin İsrail tarafından yapıldığını bildirirken, Tel Aviv yönetimi saldırıyı henüz üstlenmedi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na yakınlığıyla bilinen yarı resmi Fars Haber Ajansı'ndan yapılan açıklamada, eyaletin başkenti İsfahan şehrine yerel saatle 04.00'te saldırı düzenlendiği duyuruldu. 

Haberde, İran Hava Kuvvetleri'ne bağlı 8. Ana Jet Üssü yakınlarında patlama sesleri duyulduğu aktarıldı. 

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı da söz konusu üs civarında üç mini drone'un hava savunma sistemlerince etkisiz hale getirildiğini bildirdi. 

Buna ek olarak İsfahan'ın yaklaşık 800 kilometre kuzeyindeki Tebriz şehrinde hava sahasına giren mini drone'ların imha edildiği aktarıldı. ABD'nin tanınmış gazetelerinden New York Times'a (NYT) konuşan İranlı yetkililer, saldırıların ülkenin sınırları içinden düzenlenmiş olabileceğini söylerken, daha fazla bilgi vermedi.

Saldırılarda askeri üste hasar oluştuğuna veya can kaybı yaşandığına dair bir açıklama yapılmadı. 

"ABD onay vermedi"

Amerikalı yetkililer, ülkenin önde gelen medya kuruluşlarından CNN'e, İsrail'in saldırıyla ilgili perşembe günü ABD yönetimiyle bilgi paylaştığını fakat Washington'ın operasyona "yeşil ışık yakmadığını" savundu. 

İsrail'in kendileriyle paylaştığı bilgilerde "hedeflerin net belirtilmediğini fakat sivil yapıların ya da nükleer tesislerin hedef alınmayacağının ifade edildiğini" söylerken saldırıda nükleer tesislerin değil askeri üssün hedef alındığını da öne sürdüler. 

Sosyal medyada paylaşılan videolarda, patlama seslerinin duyulduğu görülüyor. 

Saldırı öncesinde dün CNN'e konuşan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan, İsrail'in misilleme yapması durumunda "vakit kaybetmeden güçlü şekilde karşılık vereceklerini" söylemişti.

Saldırının ardından BK merkezli haber ajansı Reuters'a konuşan İranlı bir üst düzey yetkiliyse henüz İsrail'e karşı misilleme planlarının olmadığını belirtti. Yetkili, "Olayın dış kaynaklı olduğu henüz teyit edilmedi. Dışarıdan herhangi bir saldırı haberi almadık. Ülkeye sızan birilerinin bunu düzenleyip düzenlemediği araştırılıyor" dedi. 

Amerikan medya kuruluşu CBS'e konuşan ABD'li yetkililer, İsrail'in saldırıda füze kullandığını öne sürdü. Bununla ilgili henüz bir doğrulama yapılmadı. 

"Göze göz, dişe diş"

Diğer yandan İsrail ordusu, bugünkü açıklamasında İran'daki patlamalarla ilgili yorum yapılmayacağını ifade etti.

Tel Aviv yönetiminden bir yetkiliyse İsrail'in radikal sağcı gazetelerinden Jerusalem Post'a açıklamasında, "Göze göz, dişe diş. İsrail saldırıya uğradı ve misilleme yaptı" dedi. 

Yetkili, "stratejik sebeplerden ötürü İsrail'in saldırıyı üstlenmeyebileceğini" öne sürdü. Kaynak ayrıca ABD yönetiminin, olayın ardında İsrail'in olduğuna dair açıklama yapmasını "anlayamadıklarını" söyledi. İsrailli yetkili, "Bunun yerine sessiz kalabilirlerdi. İran'ın itibarını koruyabilirlerdi, durumu tek başlarına tırmandırmaktan kaçınabilirlerdi" ifadelerini kullandı.

Radikal Sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, saldırının ardından Twitter hesabından misillemeyi yetersiz bulduğunu ima ederek "Zayıf kaldı" paylaşımını yaptı.

Bölgede İran ordusuna ait üssün yanı sıra nükleer tesisler de yer alıyor.  Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) yapılan açıklamada, tesislerde herhangi bir hasar oluşmadığı bilgisi paylaşıldı. 

"Hamaney'in doğum gününde yapıldı"

Britanyalı düşünce kuruluşu Chatham House'un Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı direktörü Sanam Vakil, Guardian'a açıklamasında saldırının İran lideri Ali Hamaney'in doğum gününe denk getirildiğine dikkat çekerek, bunun "sembolik önem taşıdığını" söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bölgede gerginliğin daha fazla tırmanmaması için taraflara itidal çağrısı yaptı. 

Fransa Avrupa İlişkilerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean-Noël Barrot, "Herkesten gerilimi azaltması için adım atmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Japonya Kabine Genel Sekreteri Yoşimasa Hayaşi, "Ortadoğu'daki gelişmelerden derin endişe duyuyoruz" dedi.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Ortadoğu'da gerginliği tırmandıran tüm hamlelere karşı çıkıyoruz" ifadelerine yer verildi.

Umman'yın yayımladığı açıklamada, saldırıya tepki gösterilerek "İsrail'in bu sabah İran'daki İsfahan eyaletine düzenlediği saldırıyı kınıyoruz" dendi. 

Ne olmuştu?

1 Nisan'da İran'ın Şam'daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenlenmişti. İsrail'in resmen üstlenmediği olayda, İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan ikisi general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü. 

Bunun üzerine İran, 13 Nisan'ı 14 Nisan'a bağlayan gece, 360 drone, seyir füzesi ve balistik füzeyle İsrail'e misilleme yapmıştı. 

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) füze ve drone'ların yaklaşık yüzde 99'unun hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiğini belirtmişti. ABD donanmasına ait gemiler üç balistik füze ve 70 kamikaze drone'u vurmuştu. Fransa, Ürdün ve BK de İsrail'in savunmasına destek vermişti.

Independent Türkçe, Guardian, CNN, New York Times, Reuters, AA, Jerusalem Post, Times of Israel, CBS


Erdoğan'dan İran-İsrail gerilimine ilişkin açıklama

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Erdoğan'dan İran-İsrail gerilimine ilişkin açıklama

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Irak ziyareti ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, “Irak ziyaretimiz ertelenen bir ziyaretti. Irak olan ziyaretimizi inşallah gerçekleştireceğiz. Günü birlik bir ziyaret. Önce Bağdat. Bağdat'taki cumhurbaşkanı ve başbakanla yapacağımız görüşmelerden sonra Erbil ziyareti yapacağız. Orada da Kuzey Irak sorunlarını, merkezi yönetimle ilgili sorunları görüşeceğiz. Irak-Türkiye ilişkilerini genelleme çatısı altında ele alacağımız konular olacak” dedi.

“Almanya-Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz bunları görüşeceğiz”

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Almanya arasındaki ilişkileri ele alma fırsatımız olacak. Askeri, siyasi, ekonomik pek çok konuları ele alacağız. Almanya- Türkiye ilişkilerini daha ileri nasıl taşıyabiliriz bunları görüşeceğiz” diye konuştu.

İsrail-İran çatışması

İsrail’in İran’a saldırı düzenlediği iddiası ile ilgili soruya yanıt veren Erdoğan şunları kaydetti:

İsrail farklı şeyler söylüyor, İran aynı şekilde farkı görüşler ortaya atıyor. Konuyla ilgili akla ziyan olmayan bir açıklama da yok.  İran'ın açıklamaları da doğru diyor diyemiyorsunuz, İsrail'e hiç diyemiyorsunuz. ABD'nin yaptığı açıklamalar da var. Çok daha önemlisi BMGK'da ABD'nin son yapılan açıklamalarda İsrail'in yanında yer aldığını görüyoruz. Herkes Filistin'in yanında yer alırken, ABD İsrail'in yanında yer alarak duruşunu ortaya koyuyor.

Independent Türkçe


FBI: Çinli hackerlar yıkıcı bir darbe vurmak için ABD altyapısına girdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

FBI: Çinli hackerlar yıkıcı bir darbe vurmak için ABD altyapısına girdi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

FBI Direktörü Christopher Wray'e göre Çin devletinin desteklediği Çinli hackerlar son yıllarda Amerika'daki kritik altyapıya yönelik yaygın siber saldırılar düzenleyerek bu ülkeye ABD'ye karşı "yıkıcı bir darbe" vurma kabiliyeti kazandırmayı amaçlıyor.

Perşembe günü Nashville'de düzenlenen bir güvenlik konferansında konuşan Wray, "Gerçek şu ki, kritik altyapımızı hedef alan ÇHC [Çin Halk Cumhuriyeti] saldırıları hem geniş kapsamlı hem de amansız" diyerek Çin'in bilgisayar korsanlığı programının giderek güçlendiğini ifade etti.

"Bu kitleyi, bu sayıları, kendi seçtiği bir zamanda kritik altyapımızı fiziksel olarak mahvetme yeteneği kazandırmak için kullanıyor" diye ekledi.

Geçen yıl Microsoft'taki güvenlik analistleri, Pasifik'te devasa bir stratejik hava üssüne sahip ABD toprağı Guam'daki iletişim sistemleriyle bağlantılı gizemli bir kod tespit etmişti.

Yetkililer bu kodun Çin devlet destekli hacker grubu Volt Typhoon'un işi olduğuna inanıyor.

İstihbarat uzmanlarına göre Volt Typhoon, diğer sistemlerin yanı sıra elektrik şebekeleri, nakliye limanları ve su altyapısındaki güvenlik açıklarını hedef almaya çalıştı.

FBI yüzlerce cihazın hack'lerden temizlendiğini ocakta açıklamıştı.

Güvenlik yetkilileri aradan geçen ayları Volt Typhoon hakkında uyarıda bulunarak ve kötü niyetli kodunun kalıntılarını avlayarak geçirdi.

Bu martta ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı, hack grubunun "Birleşik Devletler ve müttefikleriyle jeopolitik gerilimlerin ve/veya askeri çatışmaların artması durumunda kritik hizmetlerin kesintiye uğratılması ya da yok edilmesi" amacını taşıdığı uyarısında bulunmuştu.

Bununla birlikte, NSA Siber Güvenlik Direktörlüğü'nün görevden ayrılan direktörü Rob Joyce, federal kurumların grubun çalışmalarını "ortaya çıkarma ya da ortadan kaldırma çabalarının bitmediğini" söyledi.

Çin, ABD'ye yönelik siber saldırıları desteklediğini reddediyor ve ABD'yle müttefiklerini kendilerine yöneltilen siber saldırılarla suçluyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan Lin Jian martta yaptığı açıklamada "ABD ve Birleşik Krallık'ın (BK) Çin'in sözümona siber saldırılarını bir kez daha gündeme getirmesi ve Çinli kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulaması tamamen siyasi bir manevradır" demişti.

ABD ve BK'yi siber güvenlik konularını siyasileştirmekten vazgeçmeye, Çin'i karalayıp yaptırım uygulamaya son vermeye ve Çin'e karşı kendi siber saldırganlıklarına son vermeye çağırıyoruz. 

Independent Türkçe

 


ABD ve İsrailli yetkililer "Hamas'ın Refah'ta yenilmesi" konusunda uzlaştı

İsrail ordusunun  yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
İsrail ordusunun yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
TT

ABD ve İsrailli yetkililer "Hamas'ın Refah'ta yenilmesi" konusunda uzlaştı

İsrail ordusunun  yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)
İsrail ordusunun yayınladığı bir fotoğraf, İsrail ile Hamas arasında devam eden çatışmalar sırasında Gazze Şeridi'nde görev yapan İsrail askerleri (AFP)

ABD ile İsrailli yetkililer, "Refah'ta Hamas'ın yenilmesi" konusunda uzlaşırken, İsrail tarafının Refah'a saldırı planlarında "ABD'nin dile getirdiği endişeleri" göz önünde bulunduracağı aktarıldı.

Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamaya göre ABD'nin ve İsrail'in ulusal güvenlik yetkilileri, çevrim içi toplantıda hem İran'ın İsrail'e son saldırılarını hem de İsrail'in Refah'a yönelik olası saldırı planlarını ele aldı.

Açıklamada, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın Amerika tarafına, İsrail tarafına ise Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi'nin başkanlık ettiği kaydedildi.

İran'ın İsrail'e yönelik son saldırılarının geniş şekilde ele alındığı belirtilen açıklamada ABD'nin bu konuda İsrail'e desteğinin tam olduğu vurgulandı.

cd
Fotoğraf: AFP

Açıklamada, Refah'la ilgili tarafların karşılıklı olarak görüşlerini ortaya koyduğu aktarılarak "İki taraf, Hamas'ın Refah'ta yenildiğini görme amacı konusunda uzlaştı." ifadesine yer verildi.

Öte yandan ABD tarafının, İsrail'in Refah'a yönelik olası saldırı planlarıyla ilgili endişelerini gündeme getirdiği ve İsrail tarafının da söz konusu endişeleri göz önünde bulunduracağı belirtildi.

Tarafların daha kapsamlı görüşmeler için yakın zamanda yeniden toplantı yapacağı kaydedildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD ile İsrailli yetkililer arasında Gazze'deki Refah kentinin durumunun ve İsrail’in olası askeri operasyonunun tartışılmaya devam ettiğini açıklamıştı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ise Gazze'nin güneyindeki Refah kentine girmek için tarih belirlediği belirtilmişti.


İranlı yetkili: İsrail'e hemen bir misilleme planımız yok

İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
TT

İranlı yetkili: İsrail'e hemen bir misilleme planımız yok

İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)
İranlı Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahidi'nin resminin yer aldığı ve İsrail'i tehdit eden İbranice sloganlar taşıyan propaganda panosu (AP)

İran devletinin üst düzey bir yetkilisi Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, ülkeye "dışarıdan bir saldırı" olmadığını ifade ederek, İHA'ların ülke içindeki kişiler tarafından yönlendirilmiş olabileceğini ve dikkatlerin "bir saldırıdan çok bir sızma hareketine odaklandığını" dile getirdi.

İsminin açıklanmasını istemeyen temsilci ayrıca, Tahran'ın söz konusu olayla ilgili doğrudan bir misillemede bulunmayı planlamadığını vurguladı. 

 


AYM "boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme" kuralını iptal etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AYM "boşanma davasının reddi sonrası 3 yıl bekleme" kuralını iptal etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Anayasa Mahkemesi (AYM), boşanma davası reddinin kesinleşmesinden sonra 3 yıl boyunca ortak hayatı yeniden kuramayan çiftlerin, "evlilik birliğinin temelden sarsıldığı" kabulüyle boşanma davası açabilmesini öngören kuralı, taraflara katlanamayacakları bir külfet yüklediği gerekçesiyle iptal etti.

Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Ankara 18. Aile Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "evlilik birliğinin sarsılmasına" ilişkin düzenleme getiren 166. maddesinin dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla iptalini istedi.

İptali istenen kuralda, "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmü yer alıyor.

Başvurusunda, kuralda öngörülen 3 yıllık sürenin adil olmadığını belirten Aile Mahkemesi, eşlerin uzun sürelerin sonunda boşanabildiklerini, bu durumun da herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğunu öngören anayasal hükümle bağdaşmadığını ifade etti.

Kuralda öngörülen sürenin fazla olmasının evlilik dışı ilişki yaşanmasına neden olduğunu savunan mahkeme, kuralla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yanı sıra devletin aileyi koruma yükümlülüğünün de ihlal edildiğini öne sürdü.

Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle kuralın iptaline karar verdi. İptal hükmü 9 ay sonra yürürlüğe girecek.

- Kararın gerekçesinden

AYM'nin iptal kararında, söz konusu kuralın, boşanma kararı verilebilmesini önemli oranda güçleştirmemesi ve ortak hayata yeniden dönmek istemeyen ilgilileri makul olmayan süreler boyunca evlilik birliğini devam ettirmeye zorlamaması gerektiğine vurgu yapıldı.

Dava konusu kuralda, boşanma kararı verilebilmesi için öncelikle daha önce açılmış bir boşanma davasının reddedilmiş olması şartının arandığı belirtilen kararda, boşanma davasının reddinin çok kısa sayılamayacak bir sürenin sonunda gerçekleşebileceğine işaret edildi.

Kurala göre, ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için anılan ret kararının kesinleşmiş olmasının gerektiği anlatılan kararda, "Ret kararına karşı ilgililerin kanun yoluna başvurmalarının mümkün olduğu dikkate alındığında kararın kesinleşmesinin de uzun bir süre alabileceği açıktır." ifadesine yer verildi.

- "İlgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır"

Kararda, ayrıca kuralda ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmesi gerektiğinin ön görüldüğü anımsatılarak, şu değerlendirmeler yapıldı:

"Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkan tanınmadığı görülmüş ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı hallerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunu koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır."