Husiler içindeki çatışma ve paralel oluşumlar

Eski Sana. (Reuters)
Eski Sana. (Reuters)
TT

Husiler içindeki çatışma ve paralel oluşumlar

Eski Sana. (Reuters)
Eski Sana. (Reuters)

Yemen'deki Husi hareketi içindeki çatışma başta ‘nüfuz ve para rekabeti, milisler tarafından kontrol edilen devlet kurumlarına paralel oluşumlar ve suikastlar’ olmak üzere birçok farklı şekilde kendini gösteriyor.
Ancak bu çatışma, bazılarına göre örgütün yapısını ve varlığını tehdit eden ve zayıflatacak boyuta ulaşan bir gerilime tanık olmadı. Bazıları ise çatışmanın ‘rol paylaşımından’ öteye geçmediğinde ısrar ediyor.
Beni Haşiş semtindeki Husi lideri Ebu Fadl Yahya Münir el-Hanami birkaç hafta önce, Sana Uluslararası Havaalanı yakınında kimliği belirsiz kişiler tarafından vurularak öldürüldü. Kabilesi suikasttan Husi milislerini sorumlu tuttu. Diğer yandan gözlemciler, suikastı Husi kanatları arasındaki çatışmasının bir sonucu olarak değerlendirdiler.
Husiler arasında çatışma ve olası sonuçlar konusunda birçok yorumda bulunuldu. BM Uzmanlar Paneli bir yıl önce, hareket içindeki bazı isimler arasındaki rekabeti örnek göstererek bu kişileri devlet ve kamu kaynakları üzerinden zenginleşmekle suçladı.

Kanat çatışması değil
Siyaset araştırmacısı Mustafa Naci el-Cebzi, Husi grubu içindeki çatışmayı kanatların mücadelesi olarak adlandırmanın, yapısı yeterince açık olmayan bir hareket için yanlış olduğuna inanıyor.
Cebzi, Şarku'l-Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Savaşçı bir liderlik hiyerarşisine sahip bir hareket olarak çatışmayı ortaya çıkardı ve şiddeti artırdı. Siyasi, ideolojik ve sosyal ittifakları yansıtmıyor. Başka bir deyişle; tek bir inançla mücadele eden bir grup. Kutsal bir başı ve yalnızca işlevsel araçları var. Hareketin askeri doğası baskın, siyaseti ancak savaşçılar aracılığıyla ve katıldığı müzakerelerde uyguluyor. Savaşan blok baskın. Siyaset yapmaya çalışan blok marjinalleştiriliyor yahut tasfiye ediliyor.”
Husi hareketi içinde sosyal farklılıkların olduğuna işaret eden Cebzi, bu farklılıkların mezhepsel bir ayrışmaya neden olduğunu kaydetti. “Belirli bir sınıf tarafından kutsanan bir grup var. Bu grubun altında ise sadece askerler ve karar verme pozisyonlarında ağırlığı olmayan destekçiler bulunuyor” dedi.
Yemenli Akademisyen ve Siyaset Araştırmacısı Dr. Faris el-Beyl, Cebzi'nin ideolojik örgütlerin doğasında genellikle ‘mutlak sadakat ve tam itaat çerçevesinde katı liderlik yapıları tarafından yönetilme’ olduğu görüşüne katılıyor. Beyl’e göre, özellikle din fikrine dayanan ideolojik liderler, iç eğilimlerin veya çok sayıda fikrin varlığına izin vermez. Bu nedenle yüksek liderliğin statüsü iç yapılar için kutsal kalır.
Milisler tarafından yürütülen çatışmada, sadakati tam olarak test edilmemiş ‘yeni yeteneklerin’ kullanılmaya ihtiyaç duyulacağını öngören Beyl, Şarku'l Avsat'a şu açıklamada bulundu:
“Husilerin insanlık dışı ve ahlak dışı değerlere dayanması ve çıkar peşinde koşması bir panik ve açgözlülük durumuna ve ganimeti ele geçirme veya liderliğin veya İran rejiminin onayını alma girişimine yol açıyor. Bu, gizli de olsa bir kişisel çatışma durumu yaratır. Ancak grup içindeki karar totaliterdir. Bu nedenle bu tür çatışmaları yaratan, metodoloji veya karşıt fikirlerin varlığı değil, koşullar, gelişmeler ve acil durum hedefleridir. Paralel varlıkların ortaya çıkması, İran rejiminin hem içeride hem de dışarıda stratejik davranışını yansıtıyor. Amacı, kesinlikle sadık, hesap verebilirlikten uzak, gizliliği ile projeye hizmet eden, faaliyetlerine kimsenin karışmadığı bir devlet yaratmaktır. Çatışma ve çatışma kaynaklı oluşumların etkisi derin olur. Toplumda bir bölünme ve parçalanma durumu yaratır ve etkilerini ortadan kaldırmak on yıllar alır. Aynı zamanda kısa ve uzun vadede çok zararlı hale gelen çıkar, bağlılık ve fayda kalıpları yaratır.”

Çökme olasılığı
Tarihçi Bilal et-Tayib ise farklı bir bakış açısıyla, Husi grubunu bir çete olarak görüyor ve kanatları içinde anlaşmazlıkların çıkmasını doğal buluyor. Tayyib özellikle anlaşmazlıkların savaşın ganimetlerini paylaşmadaki rekabet halinde ortaya çıkacağını savunuyor. Bu farklılıkların sonun başlangıcı olacağını öngören Tayyib Şarku'l Avsat’a şu değerlendirmelerde bulundu:
“Meşru otorite ve bileşenleri halıyı Husilerin ayaklarının altından çekmeli. Hükümet, kabile şeyhleriyle çalışıp onları kendi tarafına almalı, devletin varlığını güçlendirmeli, vatandaşlara temel hizmetler sunmalı, güvenlerini inşa etmeli ve Husilerle yüzleşmelerinde onlara yardımcı olmalı.”
Başkent Sana'da bulunan bir araştırma merkezindeki bir araştırmacı, Şarku'l Avsat’a çatışmanın farklı türlerini şöyle sıraladı:
“İdeoloji, savaş, toprakları büyütme, müzakere yönetimi ve ganimet.”
Kişisel nedenlerden dolayı isminin verilmemesini tercih eden araştırmacıya göre; karar verme ve sadakat konuları da çatışma türleri arasında yer alıyor. Söz konusu araştırmacı bu çatışmayı betimlerken, el-Cebzi ve el-Beyl'den farklı olarak bunların gerçek kanat çatışması olduğunu, ancak hareket üzerindeki etkilerinin göreceli olduğunu vurguluyor. Araştırmacı bu çatışmaların hareketi bir yandan zayıflattığını, diğer yandan ise güçlendirdiğini savunuyor.
Araştırmacı bu çatışmaların ve buna bağlı olarak devlet kurumlarına paralel oluşumların kurulmasının kurumları ve toplumu zayıflatacağından ve barış süreci olasılığını sekteye uğratacağından endişeli. Araştırmacıya göre savaşan kanatlar kazançlarına ve ganimetlerine tutunacaklar ve yarattıkları etki merkezlerinden vazgeçmeyi reddedeceklerdir.
Araştırmacı, Husi referanslarının askeri karar verici Abdulmelik el-Husi ile milisler tarafından kontrol edilen kurumları yöneten ve aşiretlerle ve mevcut sosyal ve politik bileşenlerle ilgilenen Muhammed Ali el-Husi arasında paylaştırıldığını söyledi. Milislerin sözcüsü olan Muhammed Abdusselam Felita ve Husi grubu siyasi büro üyesi Abdulmelik el-Acri müzakereden sorumlu taraflar olurken, tüm bunlarda nihai karar Abdülmelik el-Husi'ye ait. Bu eşitsizlikler, hızlı ardışık askeri yenilgiler veya kontrol alanlarında organize ve etkili askeri direniş gibi varoluşsal bir tehdidin ortaya çıkması halinde hareketi zayıflatıyor. Bu durum ihanet suçlamalarına ve doğrudan çatışmalara yol açabilir ve rakiple müzakere ederek hayatta kalma girişimine başvurulmasına sebebiyet verebilir.

İran'ın rolü
Husi hareketi içinde çatışma yönetiminden bahsederken; konunun ilgilileri İran'ın rolüne işaret ediyor. Ancak Yemenli araştırmacı, Tahran'ın bu anlaşmazlıklardan bir menfaati olduğu iddiasını reddediyor.
Araştırmacı Mustafa el-Cebzi ise Husi hareketinin kendisinin bir ‘sosyal bölünmeden’ ibaret olduğunu belirterek dolayısıyla hareket içindeki herhangi bir bölünmenin anlamsızlığına dikkat çekti.  Cebzi sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Husiler halkı parçalama zihniyeti ile hareket ettiği sürece toplum, bileşenler, resmi, popüler ve sosyal kurumlar zayıflayacaktır. Grup başlangıçta kendisine direnebilecek tüm kurumları ortadan kaldırdı ve kendi alternatif kurumlarını yarattı. Husi hareketinin kendisini zayıflattığı varsayılıyor. Ancak bu durumu toplumun bir parçası değil, toplumun üzerinde bir hareket olarak faaliyet gösterip telafi ediyor. Topluma karşı hiçbir yükümlülüğü yok ve gücünü kapalı yapısından, mücadeleci kimliğinden, ideolojik boyutundan ve rakiplerinin zayıflığı ve dağınıklığından alıyor.”



Witkoff Hamas'ın silahsızlanmaya hazır olduğunu belirtirken Hamas yalanladı

ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)
ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)
TT

Witkoff Hamas'ın silahsızlanmaya hazır olduğunu belirtirken Hamas yalanladı

ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)
ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsraillilerin aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu temsilcisi Steve Witkoff, Cumartesi günü Tel Aviv'de esir aileleriyle yaptığı görüşmede, yönetiminin savaşı genişletmeyi değil, kesin olarak sona erdirmeyi planladığını vurgulayarak "Yönümüzü değiştiriyoruz. Ya hep ya hiç" dedi.

Perşembe gününden bu yana İsrail'de bulunan, Başbakan Binyamin Netanyahu ve diğer yetkililerle görüşen, Cuma günü Gazze Şeridi'ni ziyaret eden ve Cumartesi günü de kaçırılanların aileleriyle bir araya gelen Witkoff şunları söyledi: “İsrail halkının çoğunluğu kaçırılanların evlerine dönmesini istiyor ve Gazze'deki halkın çoğunluğu da bunu istiyor çünkü Gazze Şeridi'ni restore etmek ve yeniden inşa etmek istiyorlar.”

Witkoff esir aileleriyle yaklaşık üç saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Hamas'ın esir Ivitar David'i fiziksel olarak kötü durumda ve bir deri bir kemik kalmış bir halde gösteren videoların yayınlanmasından bir gün sonra Rom Breslawski'yi de benzer bir durumda gösteren videolar yayınlanmış, bu videolar İsrail'de fırtınalar koparmış, geniş tepkilere yol açmış, büyük tartışmalara neden olmuş ve esir aileleri sert bir açıklamayla İsrail hükümetinden Gazze Şeridi'ndeki çılgınlığa son vermesini talep etmişti.

sfgthy
Hamas tarafından alıkonulan İsrailli bir esirin eşi Cumartesi günü Tel Aviv'de düzenlenen bir oturma eylemi sırasında dikenli tellerin arkasında oturuyor. (Reuters)

Witkoff Tel Aviv'deki Esir Meydanı'nda öfkeli ailelere seslendi: "Onların (Hamas'ın) müzakerelere oturmamak için hiçbir nedeni olmayacak. Kıtlıktan bahsediyorlar ama ortada kıtlık falan yok. Plan savaşı genişletmek değil, sona erdirmek. Müzakerelerin gidişatının şu şekilde değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz: (ya hep ya hiç) olarak değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz."

Witkoff Hamas'ın silahsızlanmayı kabul ettiğini ve buna açık olduğunu iddia ederek bunun savaşı sona erdirmeye yardımcı olacağını öne sürdü.

Witkoff “Plan hepsini tek bir anlaşmayla geri getirmek, kısmi anlaşma yok" şeklinde konuştu.

Hamas ise Witkoff'a silahsızlanmaya hazır olduğunu reddeden bir açıklamayla karşılık verdi: “Bazı medya kuruluşlarının ABD elçisi Steve Witkoff'tan alıntı yaparak hareketin silahsızlanmaya hazır olduğunu ifade ettiğine dair yayınlarına cevaben, direnişin ve silahlarının işgal var olduğu sürece ulusal ve yasal bir hak olduğunu ve uluslararası sözleşmeler ve normlar tarafından tanındığını bir kez daha teyit ediyoruz. Hamas, başta başkenti Kudüs olan bağımsız, tam egemen bir Filistin devleti kurulması olmak üzere ulusal haklarımız tam olarak iade edilene kadar direnişten ve silahlardan vazgeçmeyeceğiz."

dfgthy
Hamas tarafından alıkonulan İsrailli esir aileleri Tel Aviv'de protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)

 Witkoff'un Gazze Şeridi'ne yaptığı ziyareti kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir oyun olarak nitelendiren Hamas, ABD yönetiminin Gazze Şeridi'ndeki açlık ve soykırım “suçunun”  ortağı olduğunu vurgulamıştı.

Witkoff'un açıklamaları ve Hamas'ın inkârı, kapsamlı bir anlaşmaya varılması olasılığı konusunda pek çok şüpheye yol açsa da “(Hamas) buna aldırmıyor, ancak Netanyahu'nun hareketin silahsızlandırılmasını şart koştuğu savaşı sona erdirmesi koşuluyla.”

Durumun karmaşıklığına rağmen ailelere Başkan Trump'ın esrleri geri getirmeye her şeyden çok kararlı olduğu konusunda güvence veren Witkoff, “Onun görevi hepsini geri getirmek. Hamas verdiği sözleri tutacak gibi görünmüyor. Onlarla yapılan müzakereler hayal kırıklığı yarattı ve şimdi ya her şeyi yapmamız ya da hiçbir şey yapmamamız gerektiğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.

dfgthy
ABD elçisi Steve Witkoff Hamas tarafından alıkonulan İsrailli esir aileleriyle görüşmek üzere Tel Aviv'de (AP)

Hamas'ın yayınladığı videoların ardından esir aileleri Cumartesi günü Tel Aviv'de gösteri düzenledi. İlk videoda yer alan esir Rom Breslavsky'nin kuzeni, "Ölüm yaşamdan daha kolay hale geldi. Ailem tamamen çöktü" dedi. İkinci videoda yer alan Ivitar'ın kız kardeşi “Kalbime milyonlarca yumruk yedim” dedi.

Esir Metan Tsengaukar'ın annesi şunları söyledi: "Eğer hepsini şimdi çıkarmazsak, uzun süre hayatta kalamazlar. Eğer önceki anlaşma siyaset yüzünden başarısız olmasaydı, kaçırılanların hepsi evlerinde olacaktı." Tutuklu Matan Angrist'in annesi oğlunun bir deri bir kemik kaldığını söyledi. Angrist, “Bize sürekli bunun Hamas propagandası olduğunu söylüyorlar” dedi. Kaçırılan Nimrod Cohen'in annesi ise şunları söyledi: “Bu Holokost 2025.”

Ailelerin akrabalarından biri Witkoff'a şunları söyledi: "En son üç ay önce görüştük ve işler düzelmedi, daha da kötüleşti. Çocuklarımız açlıktan ölüyor. Basit bir sorumuz var: Bunun ne zaman sona ermesi bekleniyor?" Witkoff cevap verdi: "Hayal kırıklığınızı anlıyorum. Keşke size bir haberim olsaydı. Ancak durum karmaşık. Ayrıntılarını açıklayamayacağım pek çok neden var."

fgthyu
Hamas tarafından alıkonulan İsrailli esirlerin aileleri Cumartesi günü Tel Aviv'de (AFP)

Yedioth Ahronoth'un bir katılımcıdan aktardığına göre Witkoff ile başka görüşmeler de yapıldı ancak bazı aileler Witkoff'un sözleri karşısında hayal kırıklığına uğradı. Witkoff'la yapılan toplantıda yeralan katılımcılardan bir şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu toplantıdan hiçbir şey beklemiyordum. Hamas'ın bir anlaşma istemeyen terörist bir örgüt olduğunu ilan eden sloganları tekrarlıyor. Aileler öfkelerini dile getirdi ve Witkoff çabalardan bahsetti. Ancak gerçekte yeni bir şey yok" dedi.

Witkoff'un açıklamaları ABD yönetiminin aşamalı değil kapsamlı bir anlaşmaya yöneldiği yönündeki haberleri doğrularken, İsrail hükümetinin bakanlarının Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme çağrılarıyla da çelişiyor.

Cuma günü, Hamas'ın askeri kanadı El Kassam Tugayları, Rom Breslawski'nin başka bir videosunu yayınladıktan bir gün sonra, Ivitar David'in bir deri bir kemik kaldığı bir klip yayınladı. Videoda David dar bir odada bir yatakta otururken görülüyordu ve kemikleri büyük ölçüde dışarı çıkmıştı.

El Kassam videoda elindeki mahkumların bizim yediğimizden yiyip içtiğimizden içtiklerini söyleyerek, devam eden videoda İsrail ablukası ışığında Gazze'den yetersiz beslenme belirtileri gösteren çocukların görüntüleriyle eşlik etti.

İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid videoya tepki göstererek şunları söyledi: “Hükümetin her üyesi bugün yatmadan önce Evitar'ın videosunu izlemeli ve Evitar'ın tünelde hayatta kalmaya çalıştığını düşünerek uyumaya çalışmalıdır.”

Videolar, müzakerelerin tıkanmasının ardından Hamas'ın durgun suları hareketlendirme girişimi olarak nitelendirdi.

Amerikan ve İsrail basınına göre Tel Aviv ve Washington bir sonraki adıma karar vermeden önce biraz daha bekleyecek ve büyük olasılıkla arabuluculardan bir tür ilerleme duymayı bekleyecekler.

CNN'e konuşan bir kaynak, Netanyahu'nun Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmemesi halinde ordunun Gazze Şeridi'nde ne gibi adımlar atacağına ilişkin kararı ertelediğini ve bu hafta herhangi bir karar alınmayacağını söyledi.

Bu gelişme, Gazze Şeridi'ndeki operasyonun gidişatı konusunda İsrail hükümeti içinde yaşanan anlaşmazlıkların ortasında gerçekleşti.

Hamas'ın anlaşmayı kabul etmemesi halinde masadaki fikirlerden birinin Gazze Şehri ve diğer nüfus merkezlerini kuşatmak, bir diğerinin ise şehri “işgal etmek” olduğunu belirten kaynak, farklı planları destekleyen bakanlar olduğunu da sözlerine ekledi.

dfvfd

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze'yi kuşatma planını destekliyor ve işgal etmeyi reddediyor; bu tutum siyasi düzeyde anlaşmazlıklara ve çatışmalara yol açıyor.

i24NEWS'e göre Zamir siyasi düzeye şunları söyledi “Gazze'yi kuşatmaya hazırlanıyorum ama işgal etmeye değil.” Bu açıklama işgal ve ilhak çağrısı yapan siyasi düzeyle arasında anlaşmazlıklara yol açtı.

 Gazze'de açıklamalarda bulunan Zamir şu ifadeleri kullandı: "Önümüzdeki günlerde kaçırılanların serbest bırakılması için bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı öğreneceğimizi tahmin ediyorum. Aksi takdirde çatışmalar aralıksız devam edecek."

Güçlerin elde ettiği başarıların bize operasyonel esneklik sağladığını ifade eden Zamir grubun “yıpratma tuzaklarına” düşmeden Hamas'ı “giderek artan bir sıkıntıya” sokmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

İsrail Yayın Kurumu (IBC) Zamir ile siyasi liderlik arasındaki görüş ayrılıklarını doğruladı.

Nahum Berenai Yediot Aharonot'ta şunları yazdı: "Herkes süreçin nereye gideceğine dair bir karar bekliyor, bir anlaşma, kuşatma ya da işgal. Bu bir karar verileceği anlamına gelmiyor. Netanyahu genellikle diğer seçeneği, yani karar vermemeyi tercih ediyor. Bu durumda Zamir'in karar vermesi gerekecek. Bence o ne istediğini biliyor."