Avrupa'nın son pandasının Bulgaristan'da yaşadığı ortaya çıktı

İllüstrasyonda Latince adı A. nikolovi olan panda tasvir ediliyor (Velizar Simeonovski, Chicago)
İllüstrasyonda Latince adı A. nikolovi olan panda tasvir ediliyor (Velizar Simeonovski, Chicago)
TT

Avrupa'nın son pandasının Bulgaristan'da yaşadığı ortaya çıktı

İllüstrasyonda Latince adı A. nikolovi olan panda tasvir ediliyor (Velizar Simeonovski, Chicago)
İllüstrasyonda Latince adı A. nikolovi olan panda tasvir ediliyor (Velizar Simeonovski, Chicago)

Pandaların Avrupa'yı en son ne zaman dolaştığını yakın zamanda bir müze koleksiyonunda yeniden keşfedilen bir çift diş ortaya çıkardı.
Araştırmacılar, yaklaşık 40 yıldır depoda tutulan dişleri incelediklerinde, fosillerin daha önce hiç görülmemiş, Avrupalı bir panda türüne ait olduğunu keşfetti.
Modern dev pandaların yakın akrabası olduğu tespit edilen yeni tür, kıtada yaklaşık 6 milyon yıl önce yaşadı ve muhtemelen Avrupa'nın son pandasıydı.
Bir üst köpek dişi ve bir üst azı dişinden oluşan iki parça fosil, ilk olarak 1970'lerin sonlarında Bulgaristan'ın kuzeybatısındaki bir bölgeden çıkarılmıştı.
Sonunda Sofya'daki Bulgaristan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'ne verilen fosiller yıllarca incelenmeyi beklemişti.
Araştırmacılar yakın zamanda dişleri inceledi ve bunların eski bir Avrupa pandasına ait olduğunu fark etti. Ancak fosiller, daha önce Avrupa'da tespit edilen panda türlerine ait diğer dişlere benzemiyordu.
Çoğu Avrupa panda türünün modern dev pandalardan (Ailuropoda melanoleuca) daha küçük dişleri vardı. Yani muhtemelen günümüz kuzenlerinden çok daha küçüklerdi.
Ancak Agriarctos nikolovi diye adlandırılan yeni türün dişleri, Avrupa pandaları için çok daha büyüktü ve büyük olasılıkla günümüz dev pandalara benzer boyuttaydı.
Dişler ayrıca, bazıları 10 milyon yıldan daha eski olan diğer Avrupalı panda fosillerinden çok daha yakın bir zamana tarihlendi. Bu da A. nikolovi'nin muhtemelen kıtada yaşayan son panda türü olduğunu gösteriyor.
Bulgaristan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden paleontolog Nikolai Spassov, "Bu keşif, antik doğa hakkında hâlâ ne kadar az şey bildiğimizi gösteriyor. Paleontolojideki tarihi keşiflerin bugün bile beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini ortaya koyuyor" dedi.
Spassov, A. nikolovi’yle dev pandalar arasındaki boyut benzerliklerine rağmen, yeni tanımlanan türün "modern cinsin doğrudan atası olmadığını" ama bunların yakın akraba olduğunu söyledi.
Dişlerin ilk bulunduğu bölge, bir zamanlar bataklık ormanıydı. Bu, A. nikolovi'nin modern pandalardan çok daha çeşitli bir beslenme düzenine sahip olduğunu gösteriyor.
Araştırma ekibine göre bu hayvanlar, modern pandaların çok sevdiği bambu gibi yalnızca tek bir bitki türüyle kısıtlı kalmamıştı. Bunun yerine bir dizi yumuşak bitki örtüsüyle ziyafet çekiyordu.
Journal of Vertebrate Paleontology adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmada A. nikolovi'nin iklim değişikliği nedeniyle yaşam alanları ve beslenme düzenleri etkilediği için yok olmuş olabileceği ifade edildi.
Araştırmacılar, A. nikolovi'nin yaklaşık 6 milyon yıl önce ortaya çıkan bir olay karşısında özellikle savunmasız kaldığını belirtti: Akdeniz'in neredeyse tamamen kuruduğu ve karasal ekosistemlerin ciddi etkilendiği "Messinian tuzluluk krizi."
Ekibe göre eski panda türünün yaşadığı bataklık ormanları muhtemelen bu olay nedeniyle çok daha kuru ve sıcak hale geldi. Bu da bitkilerin büyümesini zorlaştırdı ve pandaları aç bıraktı.
Independent Türkçe, Livescience, CourtHouseNews



Çin ve Tayvan arasında Vatikan gerginliği

Başta sıvılaştırılmış doğalgazla (LNG) çalışması planlanan gemi, daha sonra batarya teknolojisiyle donatıldı (Incat)
Başta sıvılaştırılmış doğalgazla (LNG) çalışması planlanan gemi, daha sonra batarya teknolojisiyle donatıldı (Incat)
TT

Çin ve Tayvan arasında Vatikan gerginliği

Başta sıvılaştırılmış doğalgazla (LNG) çalışması planlanan gemi, daha sonra batarya teknolojisiyle donatıldı (Incat)
Başta sıvılaştırılmış doğalgazla (LNG) çalışması planlanan gemi, daha sonra batarya teknolojisiyle donatıldı (Incat)

Dünyanın bataryayla çalışan en büyük gemisi suya indirildi.

Avustralyalı gemi firması Incat’ın tasarladığı Hull 096, Güney Amerikalı feribot işletmecisi Buquebus’un Arjantin-Uruguay hattında çalışacak.

Bugün denize indirilen gemi, 2 bin 100 yolcu ve 255 araç taşıma kapasitesine sahip, tamamen batarya ve elektrik gücüyle çalışıyor.

Incat’ın yönetim kurulu başkanı Robert Clifford, şunları söylüyor:

Tazmanya'da 40 yılı aşkın bir süredir dünyada lider konumdaki gemileri inşa ediyoruz. Hull 096 bugüne kadar üzerinde çalıştığımız en iddialı, en sofistike ve en önemli proje.

Şirketin paylaştığı bilgilere göre 130 metre uzunluğundaki Hull 096, sadece dünyanın en büyük elektrikli gemisi değil, aynı zamanda "türünün şimdiye kadar yapılmış en büyük elektrikli aracı" olma özelliğine sahip.

Firmanın CEO’su Stephen Casey de 250 tondan fazla bataryaya sahip geminin, “büyük ölçekli, düşük emisyonlu taşımacılık çözümleri” alanında bir atılım olduğunu belirtiyor.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'na göre, dünyadaki yıllık emisyonların yaklaşık yüzde 3'ünü küresel denizcilik sektörü oluşturuyor.

Melbourne’deki RMIT Üniversitesi'nden Liam Davies, yeni geminin düzenli bir feribot rotasında hizmet vermesinin önemli olduğunu ifade ediyor.

Elektrikle çalışan gemilerde olası sorunların takip edilmesi için Hull 096’nın iyi bir örnek teşkil edeceğini söyleyen akademisyen, gelecekte batarya sistemlerinin konteynır gemilerinde de kullanılabileceğini belirtiyor.

Independent Türkçe, Guardian, RTE