Hamas, çatışmanın dışında kalabilir mi?

İsrail’in taktiği geçmişte işe yaramıştı, fakat bu kez Hamas’ın imajı tehlikede

Dün Gazze Şeridi’nden fırlatılan füzeler, İsrail’in Sderot kentinde yangına neden oldu (Reuters)
Dün Gazze Şeridi’nden fırlatılan füzeler, İsrail’in Sderot kentinde yangına neden oldu (Reuters)
TT

Hamas, çatışmanın dışında kalabilir mi?

Dün Gazze Şeridi’nden fırlatılan füzeler, İsrail’in Sderot kentinde yangına neden oldu (Reuters)
Dün Gazze Şeridi’nden fırlatılan füzeler, İsrail’in Sderot kentinde yangına neden oldu (Reuters)

Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas Hareketi, İsrail'in Batı Şeria'ya yönelik saldırısı karşısında İslami Cihad Hareketi’ni yalnız bıraktı. Hamas, bunu İslami Cihad’ın savaşı ya da kendisi için bir çıkarın yahut sonucun olmadığı bir savaş olarak görüyor ve savaşa girmek için iyi bir zaman olmadığını düşünüyor.
Hamas, İslami Cihad’ı İsrail ile bir çatışmada ilk kez yalnız bırakmıyor. İsrail'in Gazze Şeridi'ne ilki 2019 yılında ve ikincisi ise şu an yaşanan saldırısında olmak üzere bu taktiği iki kez başarılı bir şekilde uyguladı.
İsrail, Kudüs Tugayları komutanı Baha Ebu el-Atta'nın öldürüldüğü 2019 yılındaki çatışmada hedefinin yalnızca İslami Cihad Hareketi olduğunu açıkladı. Bu taktiği o yıl ilk kez kullanan İsrail, Hamas'ı etkisiz hale getirmeyi başardı. İsrail ordusu, Hamas'ı hedef almadığını ve oyunun dışında kalması gerektiğini belirtti ve böyle de oldu.
Ancak ilerleyen süreçte İslami Cihad Hareketi, Hamas ile İsrail arasında yaşanan çatışmalara hiç tereddüt etmeden girdi. Şimdi Hamas yine çatışmanın dışında kalıyor. Hamas, İsrail ile İslami Cihad arasındaki çatışma başlamadan önce İslami Cihad’a tansiyonu düşürmesi için baskı yapmıştı. Aynı şekilde Mısır da İslami Cihad’a aynı baskıyı uyguladı. Çünkü geçtiğimiz hafta Batı Şeria'nın kuzeyinde İslami Cihad’ın liderlerinden Bessam es-Saadi'nin aşağılayıcı bir şekilde gözaltına alınmasının ardından İslami Cihad’a intikam almaya çalışacağı suçlamalarında bulunan İsrail'in yanıltıcı propagandasına göre çatışmayı başlatacak olan taraf İslami Cihad Hareketi idi. Ancak Tel Aviv, İslami Cihad Hareketi’ni ve diğer herkesi sürpriz bir saldırıyla şaşırttı ve İslami Cihad yetkililerini öldürmeye başladı.
İsrail'in Hamas da dahil olmak üzere arabulucuları büyük ölçüde utandırdığı söylenebilir. Ancak Hamas'ı denklemin dışında tutmak amacıyla kışkırtmamaya da özen gösterdi. Hamas ve İslami Cihad arasında önemli bir fark söz konusu. En azından, hâkim konumdaki Hamas Hareketi’nin kontrolü, teçhizatı, savaşçı sayısı ve savaşçılarının elinde daha gelişmiş silahların olması nedeniyle hareketin etkisi daha büyük ve daha güçlüdür.

Peki Hamas çatışmanın dışında kalabilir mi?
Bu sorunun yanıtını vermek için henüz çok erken olsa da Filistinli siyasi analist Talal Ukel, Hamas’ın daha fazla olayın dışında kalamayacağını düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Ukel, karşı saldırının başlamasına 24 saatten daha kısa bir süre kaldığına ve Filistin tarafının farklı bir taktiği olduğuna inanıyor. Yani Filistinli grupların hepsinin, İsrail’e güçlü bir karşılık vermeye başlamama kararı aldığını söyleyen Ukel, “Bu kez uzun bir yıpratma savaşından söz ediliyor. İslami Cihad dahi ana gücünü kullanmadı. Bence kademeli bir güç kullanımıyla ve diğer grupların art arda katılımıyla gitgide genişleyen bir karşılık verilecek” ifadelerini kullandı.
Ukel, İslami Cihad Hareketi ile İsrail arasındaki bu çatışma devam ederse Hamas'ın ne siyasi ne de ahlaki olarak uzak kalmasının iyi olmayacağını, böyle bir durumda uzak durmaya devam etmesi halinde imajının bozulacağını söyledi.
Geçtiğimiz yıl yaşanan savaşta Filistinli gruplar arasında ortaya çıkan bu önemli denklemin, İslami Cihad’ın tek başına kalması halinde riske gireceği yönünde uyaran Ukel, geçtiğimiz yıldan bu yana direniş gruplarının söyleminin değiştiğini, yüksek ve ortak sesle birlik vurgusu yapıldığını belirterek “Savaşın İslami Cihad’ın kontrol bölgesinde ya da sadece Gazze sınırları içerisinde kalacağını kim söyleyebilir? Bence Hamas denklemin dışında kalamaz. İsrail'e, İslami Cihad Hareketi’ni Gazze’de yalnızlaştırma fırsatı veremez. Ancak çatışmanın ikinci gününde Hamas tek bir kurşun dahi sıkmadı” yorumunda bulundu.
İslami Cihad Hareketi’nin askeri kolu Kudüs Tugayları, ‘Meydanların Birliği’ operasyonunun başladığını duyurdu. Açıklamada, Kudüs Tugayları, Ulusal Direniş Tugayları, Mücahidler Tugayları ve El Aksa Şehitleri Tugayları, Nidal el-Amudi Tugayı’nın, Netivot, Sderot, Kissufim, el-Ayn es-Salise ve Sufa yerleşim birimlerini roketlerle hedef aldıkları belirtildi.
Yukarıda isimleri geçen gruplar, geriye kalan grupların bu savaşa katılması için Hamas'a baskı yapmak ve onu utandırmak istemiş olabilirler. Fakat aynı zamanda bu, söz konusu grupların en son Hamas'ın dahil olacağı, çatışmaya kademeli olarak girdiklerine dair bir mesaj da olabilir.
İsrail, Hamas’ın çatışmanın niteliğini ve süresini belirleyecek faktör olacağını çok iyi biliyor. Öyle ki; İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Mısırlı arabulucular aracılığıyla Hamas'a ilettiği mesajında, savaşın ve operasyonların kapsamının İslami Cihad’ın vereceği karşılığa bağlı ve İsrail ordusunun yürüttüğü operasyonların İslami Cihad'a yönelik olacağını söyledi.
İsrail, Mısır’a, mevcut operasyonun sınırlı olacağı ve Hamas'ın herhangi bir karşılık vermesinin gerilimi tırmandıracağı ve gereksiz olduğu mesajını iletti.
Öte yandan Haaretz gazetesinin askeri analisti Amos Harel, İsrail'in Hamas'ın bu işe karışmasını önlemek için operasyonu, mümkün olan en kısa sürede bitirmeye çalıştığını yazdı.
İsrailli gazeteci Yossi Melman, İsrail'in durum daha fazla karmaşık bir hal almadan önce operasyonun sona erdiğini duyurması ve çatışmayı durdurması gerektiğini ifade etti. Hamas’ın tek bir kurşun dahi sıkmaması, bir numaralı başarı olarak görülüyor. Aynı zamanda bunun, Hamas'ın sükûnet istediğinin bir işareti olduğu düşünülüyor.
Hamas’ın her an çatışmaya dahil olması beklentisi devam ederken, bu katılım, büyük olasılıkla Gazze'deki çatışmayla ilgili gelişmelere ve kapalı kapılar ardında söylenenlere bağlı olacak.



Sana’daki BM çalışanlarının peşinde: Bir tasfiyenin mi yoksa pazarlığın mı habercisi?

Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
TT

Sana’daki BM çalışanlarının peşinde: Bir tasfiyenin mi yoksa pazarlığın mı habercisi?

Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
Husi militanlarına ait bir araç, Yemen'in başkentindeki BM binasının önünde konuşlandırılmış durumda (Reuters)

Tevfik eş-Şenvâh

Husi milis grubu, onlarca tutuklu personelin kendi mahkemelerinde yargılanacağını duyurarak, Yemen'de faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler (BM) ve kuruluşlarını hedef alan operasyonlarını sürdürüyor. Bu son hamle, kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet gösteren yardım kuruluşlarının insani yardım çalışmalarını daha da aksatmakla tehdit ediyor. İran rejimi tarafından desteklenen milis grubu, tanınmayan Husi hükümetindeki Dışişleri Bakan Yardımcısı Abdulvahid Ebu Ras aracılığıyla, “43 yerel BM personeli, geçen ağustos ayında Sana'da üst düzey Husi liderlerini hedef alan İsrail hava saldırısına karıştıkları şüphesiyle yargılanacak” tehdidinde bulundu.

Reuters'a verdiği röportajda Husi lider, örgüt teşkilatlarının icraatlarını “yargının tam denetimi altında yürüttüğünü ve savcılığın atılan her adımdan haberdar edildiğini” belirtti. Yukarıda bahsi geçen iddiaya dayanarak, Ebu Ras, BM personelini tehdit edip “sürecin sorunsuz bir şekilde sonuna kadar devam edeceğini, yargılamaların yapılıp kararların verileceğini” söyledi. Bu suçlamalar, Umman Sultanlığı'nda ikamet eden Husi Resmi Sözcüsü ve Baş Müzakerecisi Muhammed Abdusselam tarafından da doğrulandı. Bu arada, meşru Yemen hükümeti ve BM, kötü psikolojik ve sağlık koşullarıyla bilinen Husi gözaltı merkezleri ve gizli hapishanelerinde tutulan onlarca sivil çalışanın güvenliğini tehdit eden bu eylemleri kınadı.

Uzlaşı ve şantaj

Husi yetkili Ebu Ras, yaptığı açıklamada, soruşturmaların “Dünya Gıda Programı içindeki bir hücrenin (Husi) hükümetinin hedef alınmasında rol oynadığını” ortaya çıkardığını iddia etti. Bu, tehlikeli bir suçlama ve onlarca tutukluyu, 2021'de Sana'daki Tahrir Meydanı'nda benzer suçlamalarla kurşuna dizilerek infaz edilen birkaç tutuklununkine benzer bir kaderle karşı karşıya bırakıyor. O dönemde insan hakları örgütleri bu suçlamaları “yalan ve uydurma” olarak nitelendirmişti. Yemenli olan tutuklu BM personeli de, Yemen yasalarına göre idam cezasına çarptırılma tehdidi ile karşı karşıya. Dünya Gıda Programı henüz bir açıklama yapmadı, ancak BM, Yemen'deki personeli veya operasyonları ile istihbarat faaliyetleri arasında herhangi bir bağlantı olduğunu defalarca reddetti.

Gözlemciler, Husilerin bu açıklamalarının, milis grubun insani yardım kuruluşlarının faaliyetleri üzerinde kontrol kurmaya, onları doğrudan güvenlik denetimine tabi tutmaya, dahası bu sorundan kâr elde etmeye çalışırken, suçlayıcı söylemine bağlı kaldığını yansıttığını düşünüyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Husilerin suçlamaları, Husi Sözcüsü ve Baş Müzakerecisi Muhammed Abdusselam tarafından da doğrulandı. Abdusselam, Husilerin “söz konusu kişilerin insani yardım kisvesi altında casusluk faaliyetlerinde bulundukları” iddialarını yineleyerek, milis grubunun bunu kanıtlayacak “kanıt ve belgelere” sahip olduğunu belirtti. Ancak, “BM ile koordinasyon içinde adil çözümler bulmaya istekli olduklarını” da sözlerine ekledi. Husi Sözcüsünün adil çözümlerden bahsetmesi, Husilerin BM ile bir tür uzlaşıya varmak için müzakere yönünde açık bir girişimde bulunduğunu gösteriyor. Bu durum, Yemen hükümetinin Husilerin onlarca tutuklunun serbest bırakılması karşılığında siyasi ve maddi kazanımlar elde etmek için BM'ye şantaj yaptığı yönündeki suçlamalarını destekliyor.

BM'ye göre, Husiler en az 59 çalışanını tutuklu tutuyor. Bu tutuklamaları “keyfi” olarak nitelendiren BM, çalışanları ile diğer tüm tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Acının neden olduğu histeri ve infaz kabusu

Bu sert Husi icraatları, milislerin bir dizi acı verici İsrail saldırısının ardından yaşadığı son derece hassas bir siyasi ve güvenlik durumu bağlamında yorumlanıyor. Bu saldırıların sonuncusu, geçen ağustos ayı sonunda hükümetlerinin tasfiyesi ile sonuçlanmıştı. Saldırı ile Husi hükümetinin toplantısına ev sahipliği yapan liderin evi sarsılırken, hava saldırıları derin bir karışıklığa yol açtı. Milis grubunun gergin davranışlarında belirgin bir çalkantıya neden oldu. Bu durum, lider kadrosu içinde karşılıklı ihanet suçlamaları ve güvensizlik şeklinde ifade buldu. Aldığı darbeyi absorbe etmek için de, Husi grubu, gazetecileri, aktivistleri ve insani yardım kuruluşları ile uluslararası kuruluşların çalışanlarını hedef alan kaçırma ve zorla kaybetme eylemlerini yoğunlaştırdı. Gözlemcilere göre alınan darbe, Husileri histeriye sürükleyen ciddi ve eşi benzeri görülmemiş bir güvenlik ihlali olarak değerlendirildi. Yine gözlemcilere göre Husiler, bu eylemler aracılığıyla, insan kaynaklarını hedef alan operasyonların durdurulması karşılığında uluslararası topluma ve BM'ye şantaj yapmaya çalışıyor. İnsan kaynaklarını hedef alan son saldırı örneği, iki hafta önce, öldüğünü duyurdukları örgütün önde gelen liderlerinden ve örgüt liderinin yakın dostu olan Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Gamari'ydi. Ne var ki şantaj, BM ve uluslararası toplumun Yemen'de 10 yılı aşkın süredir devam eden savaştan etkilenen milyonlarca sivile yardım çabalarını baltalamakla da tehdit ediyor. Nitekim Hacca (kuzey) ve Hudeyde (batı) vilayetlerinin çeşitli bölgelerine dağılmış yerinden edilmiş kişilerin çaresizce yaşadığı kamplardaki binlerce aileye yapılan insani yardım askıya alındı. Yardımların askıya alınması, halihazırda çok sayıda yerinden edilmiş kişinin ölümüne yol açtı.

Cuma günü BM, Husilerin hava saldırısının ardından 36 yerel çalışanını tutukladığını duyurdu. Kaç kişinin yargılanacağı henüz belirsizliğini koruyor.

Husilerin son günlerde Sana'daki birkaç BM ofisine baskın düzenlediğini belirtmekte de fayda var; uluslararası örgüt, bu eylemi ülkedeki insani yardım çalışmalarını engelleyen tehlikeli bir gerilimi tırmandırma adımı olarak değerlendirdi.

BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Haq ise, aralarında yabancı personelin de bulunduğu yüzlerce BM personelinin halen Husi kontrolündeki bölgelerde bulunduğunu belirtti.

Hükümet bu eylemleri kınıyor

Bu olaylar, insani yardım çalışanlarının karşı karşıya olduğu baskıcı ortamı ve ciddi tehlikeleri gözler önüne seriyor. Zira keyfi tutuklamalar ve ev baskınları, milis grubun İsrail için çalışan hücreleri tutuklama bahanesiyle korku yaymak ve muhalif sesleri susturmak için uyguladığı bilinen ve yerleşik bir politika haline geldi.

Bu doğrultuda Yemen hükümeti, Husi liderlerinin BM ve insani yardım kuruluşu çalışanlarına yönelik kışkırtma kampanyasını ve tutuklamalarını, milis grubun insani yardım çalışanlarına karşı işlediği suçları haklı çıkarmayı amaçlayan asılsız suçlamaları kınadı.

Milisler, başkent Sana ve diğer bazı şehirlerin kontrolünü ele geçirdiklerinden beri, siyasi muhaliflere ve sadakatsizliğinden şüphelendikleri herkese karşı geniş çaplı operasyonlar yürütüyorlar, onları sahip oldukları gizli hapishanelerde alıkoyuyorlar ve tutuklular burada çeşitli işkencelere maruz kalıyorlar.


Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.