Afrika’nın gönlünü Blinken mi yoksa Lavrov mu çelecek?

Gözlemciler, Batı'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş nedeniyle Rusya'yı tecrit etme girişiminin hedeflerine ulaşamadığı görüşündeler.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son Afrika turu sırasında Güney Afrikalı mevkidaşı Naledi Pandor ile bir araya geldi. (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son Afrika turu sırasında Güney Afrikalı mevkidaşı Naledi Pandor ile bir araya geldi. (AFP)
TT

Afrika’nın gönlünü Blinken mi yoksa Lavrov mu çelecek?

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son Afrika turu sırasında Güney Afrikalı mevkidaşı Naledi Pandor ile bir araya geldi. (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, son Afrika turu sırasında Güney Afrikalı mevkidaşı Naledi Pandor ile bir araya geldi. (AFP)

İnci Mecdi
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dar kapsamlı Afrika gezisi çerçevesinde, 8 Ağustos'ta Güney Afrika Cumhuriyeti'ni ziyaret etti. Blinken’ın bu adımı, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un temmuz ayında Mısır, Uganda, Etiyopya ve Kongo Cumhuriyeti’ni kapsayan ziyaretlerinin ardından geldi.    
ABD ve Batılı ülkelerin, Rusya ve Çin'in Afrika’da artan jeopolitik etkisini kontrol altına alma girişimlerinde bulunduğu biliniyor.  
ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın gezisi, ABD'nin Rusya ile ‘Afrika ülkelerinin gönüllerini almak’ için rekabet etme arzusunda olduğunu itiraf eden Batı basınında geniş yer buldu. Blinken’dan önce Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da Kıta’yı ziyaret etmesi, Batı'nın Ukrayna savaşı konusunda Afrika’nın desteğini kazanma arzusunda olduğunu yansıtıyor. Afrika ülkeleri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun toplam oylarının yüzde 27,97'sine sahip. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu mart ayında Rusya'yı Ukrayna savaşı nedeniyle kınayan karar tasarısını kabul emişti. Ancak Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre 54 Afrika ülkesinin sadece 28’i karar tasarısını destekledi. 17 Afrika ülkesi çekimser kalırken Eritre karar aleyhinde oy kullandı. Sekiz ülke ise oylamaya katılmadı.  
Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’ın Afrika Programı Direktörü Dr. Alex Vines’e göre Blinken’ın Afrika ziyaretinin temel amacı, Kıta’daki Rus ve Çin jeopolitik etkisini sınırlamaya çalışmaktı. Vines, Blinken’ın gezisine Güney Afrika’dan başlamasına ilişkin CNBC televizyonuna yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
"Güney Afrika, ABD ile iyi ilişkileri olmayan bir ülke. İktidardaki Afrika Ulusal Kongresi düzenli olarak Washington'ı eleştiren açıklamalar yapıyor. Bu yüzden Blinken, bu ülke ile ilişkilerin düzeltilmesi ve geliştirilmesi, daha yapıcı bir diyalog kurulabilmesi için çaba gösteriyor. Ayrıca Washington ve Pretorya yönetimlerinin Rus-Ukrayna savaşına yaklaşımları da farklı. Güney Afrika, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Rusya’nın kınanmasıyla ilgili oylamada çekimser kalmıştı. Dolayısıyla Blinken en azından bu ülke ile diyalogu artırmayı hedefliyor.”  

Sovyet mirası 
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre Rusya, 2021’den önceki beş yıl boyunca, Afrika’ya yapılan silah ihracatının yüzde 44’ünü gerçekleştirdi. Rusya’dan sonra en çok silah ihraç eden ülke ABD olsa da oranı Rusya’nın ihracatının neredeyse yarısına tekabül ediyor. ABD basını, Rusya’nın son yıllarda şiddetli isyanlara ve siyasi istikrarsızlıklara maruz kalan bir dizi Afrika ülkesiyle özel ittifaklar geliştirdiğine dikkat çekiyor. Bu ülkelere örnek olarak da Libya, Mali, Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mozambik gösteriliyor. Berlin merkezli Küresel Kamu Politikası Enstitüsü, Rusya’nın son 10 yılda Afrika Kıtası’nda nüfuzunu arttırmak için koordineli bir kampanya yürüttüğünü ve nihayetinde ‘Rus paralı askerlerinin’ Mali’deki Fransız askeri varlığını sona erdirebildiğini belirtiyor. Enstitünün analizine göre Batılı analistler, büyük altyapı projelerine imza atan Çin'in Afrika Kıtası’nda artan nüfuzuna odaklanmışken Rusya kısa bir süre içinde Batı’nın zaaflarından yararlanarak askeri gücünü kullandı ve önemli bir nüfuz elde etti. Moskova’nın etkisinin uzun süreli olup olmadığı belirsizliğini korusa da şu anki düşük maliyetli çabalarının etkili olduğuna şüphe yok. Analizde, Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin Afrika ülkeleriyle geliştirdiği ilişkilerin mirasını devraldığı işleniyor. Sovyetler Birliği, Afrika’daki çoğu ülkenin bağımsızlık mücadelesini desteklemiş ve bağımsızlığını kazanan ülkelerle de iyi ilişkiler kurmuştu. Rusya, Afrika ülkelerinin doğal müttefiki olduğunu ve Batı gibi herhangi bir emperyal emel taşımadığını, aksine emperyalizmle mücadelede Kıta ülkelerini desteklediği tezini işliyor. Rusya bu söylemlerini Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Afrika, Sudan, Libya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve son olarak Mali'deki projelerinde kullanıyor. 2019'da sızdırılan Rus resmi belgeleri de bunu gösteriyor. Söz konusu belgelerde Moskova’nın sömürgeciliğe muhalefetin tarihsel doğası gereği Afrika ülkelerinin öz kimliklerinin gelişimini desteklemesi gerektiği vurgulanıyor.  

Rusya'nın tecrit edilme girişimi başarısız oldu 
Gözlemciler, Rusya’nın dünya genelinde, özellikle de Afrika’da geliştirdiği bu ilişkilerden hareketle Batı'nın, Ukrayna'ya karşı savaş yürüten Rusya'yı tecrit etme girişimlerinin hedeflerine ulaşamadığı görüşündeler. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Afrika Programı Direktörü Theodore Murphy bu bağlamda şu değerlendirmelerde bulundu:
“Lavrov, Batı’nın Rusya’yı Ukrayna’ya karşı yürüttüğü topyekûn savaş nedeniyle tecrit etme girişimlerine rağmen ülkesinin halen dünyanın bazı bölgelerinde ortakları olduğunu göstermek için Afrika’yı kullanıyor. Lavrov’un seyahatinin bir amacı da Rusya’nın Afrika’daki nüfuzunu genişletmek. Lavrov, Batı’nın Afrika ülkelerini Ukrayna konusunda taraf seçmeye zorlayarak yaptığı stratejik hatayı istismar ederek bunu başarmayı umuyor.”
Rusya Dışişleri Bakanlığı, Lavrov’un Mısır ziyaretiyle ilgili yaptığı açıklamada Rusya’nın dünyadan kopuk olmadığını vurgulamıştı.  
Lavrov Afrika gezisi sırasında, Rusya ile Afrika’nın ticari ortaklıklarına odaklandı ve Moskova’nın Kıta genelinde gıda, gübre ve enerji ihraç etmek için yaptığı sözleşmelere dikkat çekti. Diğer yandan Washington ve Avrupalı müttefikleri, Rusya-Ukrayna savaşı da dahil olmak üzere çeşitli faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan küresel gıda kriziyle ilgili Moskova'yı suçlamayı sürdürdü. Birleşmiş Milletler raporlarına göre koronavirüs pandemisi koşulları, yüksek yakıt ve gıda maliyetleri, kuraklık, çatışmalar ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ile yoksulluğu ve kargaşayı artırıyor ve milyonları açlığın eşiğine sürüklüyor. Financial Times gazetesi, Lavrov'un Afrika ziyaretinin, gıda krizinin arkasında oldukları ve Ukrayna’da sömürgeci bir güç olarak hareket ettikleri suçlamalarını önleme amacı taşıdığını iddia etti. Nitekim Lavrov ziyaret ettiği ülkelerin basının yayımlanan bir makalesinde, ‘Rusya’nın kanlı sömürgecilik suçuyla kirlenmediğini, kimseye hiçbir şey dayatmadığını ya da nasıl yaşamaları gerektiğini öğretmediğini’ vurguladı. Moskova’nın sömürgecilerinden kurtulmak isteyen Afrika ülkelerini her zaman içten bir şekilde desteklediğini belirten Lavrov, Rusya’nın kıtlığa yol açtığı yönündeki suçlamaların ‘Batı propagandası’ olduğunu savundu ve ‘tahıl ihracatı’ sorununu yakın zamanda gidereceklerini kaydetti. Ukrayna ve Rusya dünyanın en önemli ‘tahıl ihracatçıları’ olarak biliniyor.  

ABD stratejisi
ABD’nin bu yeni ‘Soğuk Savaş'ta’ teslim olacağı düşünülemez. Blinken, Afrika gezisinde, uzun süredir devam eden ‘ABD ihmalini’ gidermek için kapsamlı bir strateji izledi. Joe Biden yönetiminde ABD’nin diplomatik öncelikleri arasında yer almayan Kıta’yla ilgili yeni bir strateji benimseneceğinin işaretlerini verdi. Biden görevi boyunca daha çok Asya ve Avrupa ülkeleri ile ilişkileri onarmaya odaklanmıştı. ABD Dışişleri Bakanı ziyaretinin ilk gününde, Sahra altı Afrika'da gıda güvenliğini artırma ve altyapıyı geliştirme sözü verdi. Çin’in ve Rusya’nın artan nüfuzuyla ilgili kaygılarını diler getirdi, ayrıca bazı ülkelerdeki insan hakları ihlallerine dikkat çekti.  
Nikkei internet sitesine göre Blinken’ın gündeminde ekonomi başlığı da vardı. Blinken’ın ortak tarıma ve gıda güvenliğinin sağlanmasına odaklandığı, bu bağlamda, gıda üretiminin geliştirilmesi ve gıda güvenliğinin güçlendirilmesinde Afrika’nın katkıları ve liderliği olmaksızın, çağın belirli zorluklarıyla mücadele etmenin imkansız olduğunu vurguladığı aktarıldı. Nikkei’ye göre Biden’ın ziyareti, aralık ayında ABD ile Afrikalı liderler arasında Washington’da gerçekleştirilecek toplantılara hazırlık amacı da taşıyordu. 

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı
TT

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika Cumhuriyeti, uluslararası topluma, Gazze'de ortaya çıkarılan toplu mezarlarla ilgili acil ve kapsamlı soruşturma başlatılması çağrısı yaptı.

Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Gazze'deki Nasır ve Şifa hastanelerinde toplu mezar bulunmasında dehşet duyulduğu kaydedilerek, "Bu korkunç bulgular, adaleti ve hesap verebilirliği sağlamak için acil ve kapsamlı soruşturmalar yapılmasını gerektiriyor." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Gazze'ye yönelik saldırılarına devam eden İsrail'in, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) kararlarını hiçe saydığı ve cezasız kaldığı vurgulandı.

İsrail'in sivillere yönelik toplu katliamlara ilişkin kanıtların savaş suçu ve soykırıma işaret ettiğine dikkati çekilen açıklamada, "Bu bağlamda uluslararası toplumu, failleri adalet önüne çıkarmak ve mağdurlar ile ailelerinin hesap vermesini sağlamak için harekete geçmeye çağırıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), Filistin'deki duruma ilişkin yargı yetkisine sahip olduğu belirtilerek, "UCM'yi bu konuyla ilgili, uluslararası hukuk standartlarına uygun, kapsamlı ve tarafsız bir soruşturma başlatmaya, gerçekleri ortaya çıkarmaya ve sorumluları adalet önüne çıkarmaya çağırıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Uluslararası insani hukuk, sivillere yönelik saldırıları yasaklayarak savaş zamanlarında insan yaşamının korunma altına aldığının kaydedildiği açıklamada, yaşanan vahşetin usulüne uygun olarak soruşturulmasının sağlanmasının uluslararası toplumun ortak görevi olduğu vurgulandı.

İsrail ordusunun Han Yunus kentinden çekilmesinin ardından Nasır Hastanesi kompleksinde bulunan bir toplu mezardan 19 Nisan'dan bu yana 283 ceset çıkarılmıştı.


BM Raportörü Mofokeng, Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu söyledi

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
TT

BM Raportörü Mofokeng, Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu söyledi

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA

Birleşmiş Milletler (BM) Sağlık Hakkı Özel Raportörü Tlaleng Mofokeng, İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu belirtti.

Mofokeng, Gazze'de yaşananlara ve buradaki sağlık altyapısındaki son duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Gazze'deki mevcut çatışma halinin tırmanmaya devam ettiğine dikkati çeken Mofokeng, 7 Ekim 2023'ten bu yana özellikle sağlık alanında olmak üzere çok fazla ağır insan hakkı ihlali yaşandığını kaydetti.

Mofokeng, "Bu süreçte açlığın nasıl bir savaş silahı olarak kullanıldığını gördük. Sağlık çalışanlarımızın öldürüldüğünü, uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk gereği İsrail hükümeti tarafından korunmadıklarını da gördük. Bu, yaşanan kronik şiddet olaylarından sadece bir tanesi. Bu düzeyde bir yıkımı hiç görmedik." dedi.

Gazze'de şu anda üzerine konuşulabilecek sağlık sistemi olmadığını, bunun tamamen yok edildiğini vurgulayan Mofokeng, BM ve insani yardım kuruluşlarının, Gazze'de sağlık dahil tüm alandaki eksikleri gidermek için mücadele ettiğini belirtti.

Mofokeng, Gazze halkının da herkes gibi "sağlık hakkı" olduğunu ve yaşanan şiddet ortamında buna erişemediğini söyledi.

Gazze'de 7 Ekim 2023 öncesinde de normal sağlık sistemi bulunmadığını hatırlatan Mofokeng, Gazze için onarıcı bir "adalet sürecinin" nasıl olacağının iyi tasarlanması gerektiğini kaydetti.

"(Gazze'de) Derhal ateşkes sağlanması zorunludur. Gazzelilerin ve toprakları işgal edilen Filistin halkının kendi kaderini tayin etmesine izin vermeliyiz." ifadesini kullanan Mofokeng, Gazze'deki kayıpların netleştirilmesi gerektiği, sonrasında yeniden inşa süreci için kaynak ve desteğe ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Mofokeng, "(Gazze'de) Şu anda yaşananlar kesinlikle soykırımdır. Uluslararası Adalet Divanını kullanarak cezai sorumluluk açısından farklı hesap verme süreçleri olduğunu bir mahkemenin size söylemesini beklemenize gerek yok. İsrail hükümeti, yapmak istediklerinin tam olarak bu olduğunu çok açık şekilde ifade etti. Yaşananlar tam olarak budur. Gazze'de, işgal altındaki Filistin topraklarındaki soykırım saldırılarıdır." dedi.

Hesap verebilirliğin önemine işaret eden Mofokeng, "İsrail hükümetine bu soykırım eylemini gerçekleştirebilme imkanı sağlayan birçok müttefiki var, aynı zamanda onlara milyarlarca dolarlık para yardımı yapan. İsrail'i hesap vermekten koruyacak BM Güvenlik Konseyi içinde dahi siyasi güç var." değerlendirmesinde bulundu.


New York'ta ABD'nin İsrail'e desteğine karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
TT

New York'ta ABD'nin İsrail'e desteğine karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA

ABD'nin İsrail'i desteklemesi ve silah satmasına karşı çıkan bir grup, New York kentinde bir senatörün evinin önünde gösteri düzenledi, 100'den fazla kişi gözaltına alındı.

ABD Senatosu'nun İsrail'e milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının ardından, aralarında Yahudi aktivistlerin de bulunduğu İsrail karşıtı grup, Senatör Chuck Schumer'in New York'taki evinin önünde toplandı.

Yahudilerin Hamursuz (Pesah) Bayramı'na denk gelmesi nedeniyle gösterilerine törensel yemek "seder"in adını veren katılımcılar, "Acil ateşkes" ve "İsrail'e silah satmaya son" yazılı tişörtler giydi.

Katılımcılar, Senatör Schumer'e İsrail'e silah satılmaması için adım atması çağrısında bulunarak gösterilerine, New York caddelerini trafiğe kapatarak devam etti.

Olay yerine gelen New York Polis Departmanı (NYPD) görevlileri ise göstericilerin yolu trafiğe açmak istememesi üzerine, 100'den fazla göstericiyi gözaltına aldı.

Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının son bulmasını isteyen ve aralarında Yahudilerin de bulunduğu katılımcıların kelepçelenerek olay yerinden uzaklaştırıldığı görüldü.

NYPD, gözaltına alınanların sayısına ilişkin ayrıntılı bilgi paylaşmadı.

Bu arada ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.


İsrailli Bakan, ABD'de oy hakkı olsa Biden yerine Trump'ı tercih edeceğini söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrailli Bakan, ABD'de oy hakkı olsa Biden yerine Trump'ı tercih edeceğini söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli, ABD Başkanı Joe Biden'ın Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkilere "zarar verdiğini" savunarak ABD'deki başkanlık seçimlerinde oy kullanma hakkı olsa Donald Trump'ı tercih edeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun partisi Likud saflarında yer alan Chikli, İsrail'deki bir radyo programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazze Şeridi'nde yönelik saldırıların başından bu yana verdiği destek ve silah yardımına rağmen ABD Başkanı Biden'ı eleştiren Chikli, "(Biden'ın liderliğinde) ABD gücünü yansıtamıyor. Bu da İsrail'e ve diğer ülkelere zarar veriyor." yorumunda bulundu.

Chikli, "Biden, 'Hizbullah ve İran ile savaş başlatmayın' dedi. Sonucu gördük. Oy kullanma hakkı olan bir ABD vatandaşı olsaydım Trump'a ve Cumhuriyetçilere oy verirdim." ifadelerini kullandı.

Biden'ın İsrail'in dostu olduğunu ancak kendisini etkileyen kişilerin baskısı altında bulunduğunu savunan Chikli, bu durumun Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkilere "zarar verdiğini" söyledi.

İsrail basını, Chikli'nin ABD iç siyasetine yönelik açıklamalarının Biden yönetiminin Tel Aviv'e büyük bölümü askeri olmak üzere 26 milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının üzerinden saatler sonra gelmesine dikkati çekti.

ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.

Biden, tasarı masasına gelir gelmez imzalayacağını ve Ukrayna ile İsrail'e en acil şekilde askeri yardım göndereceklerini belirtmişti.


İsrail ordusu ile Hizbullah arasında sınır hattında karşılıklı saldırılar sürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında sınır hattında karşılıklı saldırılar sürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Hizbullah, İsrail'in sınır bölgesinde bulunan yerleşim birimini onlarca katyuşa füzesi ile vurduğunu duyurdu.

Lübnan'daki İran destekli Hizbullah'tan yapılan açıklamada, Lübnan'ın güneyinde sivillerin ölümüne neden olan dünkü İsrail saldırısına karşılık bugün sınır bölgesinde bulunan yerleşim biriminin hedef alındığı belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in sınır hattı üzerinde yer alan Şumira yerleşim birimine onlarca katyuşa füzesi fırlatıldığı ifade edildi.

Ayrıca İsrail'in Er-Rahib askeri mevzisinin de topçu atışlarıyla vurulduğu kaydedildi.

Hizbullah yaptığı bir başka açıklamada İsrail askerlerinin konuşlandığı Avivim yerleşim birimindeki bir binanın tam isabetle hedef alındığını, askerler arasında ölü ve yaralıların olduğunu bildirdi.

- İsrail ordusundan "Hizbullah hedeflerine saldırı" açıklaması

Öte yandan İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Lübnan'dan gelen birkaç saldırı üzerine Lübnan'ın güneyindeki Teyrharfa bölgesindeki Hizbullah hedeflerinin savaş uçaklarıyla vurulduğu aktarıldı.

Açıklamada, Lübnan'ın Merkaba, Ayta eş-Şaab ve Mervahin beldelerindeki Hizbullah'a ait askeri altyapıların savaş uçaklarıyla hedef alındığı kaydedildi.

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, dün Lübnan'ın güneyindeki Hanine beldesinde yer alan 2 katlı bir binaya hava saldırısı düzenlemiş, saldırıda 1 kadın ve 1 çocuk hayatını kaybetmiş, 6 sivil de yaralanmıştı.


Fransa'da hava yolu çalışanları yarın greve gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fransa'da hava yolu çalışanları yarın greve gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fransa'daki bazı havalimanlarında çalışanların greve gitmesi nedeniyle yarınki uçuşlarda iptaller yaşanacağı bildirildi.

Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden (DGAC) yapılan açıklamada, başkent Paris'te hizmet veren Orly Havalimanı'nda yarın yapılacak uçuşların yüzde 75'i, Paris’teki diğer havalimanı Charles de Gaulle'de ise uçuşların yüzde 65'inin iptal edildiği belirtildi.

Grevden Paris dışındaki havalimanları da olumsuz etkilenecek.

Marsilya'daki uluslararası havalimanında uçuşların yüzde 65'inin, Toulouse'da yüzde 60'ının, Nice'te ise yüzde 70'inin grev nedeniyle yapılamayacağı kaydedildi.

DGAC, iptallerin yanı sıra uçuşlarda aksama ve gecikmelerin de yaşanabileceği uyarısı yaptı.

Hava yolu çalışanlarının üyesi olduğu SNCTA sendikası, Fransız otoriteleri ile çalışma şartlarının iyileştirilmesi için yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından greve gitme kararı aldıklarını açıklamıştı.

Greve giden bir diğer sendika TSCAC ise Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile yüksek maaş, çalışanlara tazminat verilmesi ve hava yolu hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi gibi konularda anlaşamadıklarını duyurmuştu.

Hava yolu çalışanlarının birçok uçuşu etkileyecek grevi ulusal basında da geniş yer buldu. Fransız medyası, grev gününü "Kara Perşembe" olarak niteledi.a


İsrail, Hamursuz Bayramı nedeniyle El Halil'deki İbrahim Camisi'ni Müslümanlara kapattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail, Hamursuz Bayramı nedeniyle El Halil'deki İbrahim Camisi'ni Müslümanlara kapattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'nın El Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Camisi'ne iki gün (çarşamba-perşembe) süreyle Müslümanların girişini yasakladı.

Harem-i İbrahim Camisi Vakfı Müdürü Mutez Ebu Suneyne, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İşgalci İsrail makamları, Hamursuz (Pesah) Bayramı nedeniyle Harem-i İbrahim Camisi'ni bugün ve yarın kapattı." dedi.

Ebu Suneyne, İsrail'in Harem-i İbrahim Camisi'ni Müslümanların girişine kapattıktan sonra tüm bölümlerini Yahudilere açtığını söyledi.

Yahudilerin 22 Nisan'da başlayan Hamursuz Bayramı, 30 Nisan akşamına kadar devam edecek.

Hamursuz Bayramı dolayısıyla fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarının da artması bekleniyor.

- Harem-i İbrahim Camisi'ne yönelik ihlaller

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın çevresi kabul edilen El Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke'deki Mescid-i Haram ve Medine'deki Mescid-i Nebevi ile Mescid-i Aksa'dan sonra en kutsal dördüncü cami olarak değerlendiriliyor.

İsrail'in 1967'den beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da bulunan cami, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Yahudi bir fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve açıldığında da yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde bölünmüştü.

İsrail, zaman ve mekânsal olarak böldüğü camiyi her yıl 10 gün boyunca (farklı bayramlarda) Müslümanlara tamamen kapatıyor ve Yahudilere tahsis ediyor.


ABD'nin Tennessee eyaletinde, okullarda personelin silahlanmasına izin veren tasarı kabul edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'nin Tennessee eyaletinde, okullarda personelin silahlanmasına izin veren tasarı kabul edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'nin Tennessee eyaletinde, devlet okullarında bazı öğretmen ve personelin belli olmayacak şekilde silah taşımasına izin veren yasa tasarısı onaylandı.

Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Tennessee Temsilciler Meclisinde yapılan oylamada, tasarı 28 "hayır" oyuna karşı 68 "evet" oyuyla kabul edildi.

Daha önce Tennessee Senatosunda onaylanan tasarının yasalaşması için Eyalet Valisi Bill Lee'nin imzası gerekiyor.

Tasarının yasalaşması halinde devlet okullarındaki bazı öğretmen ve personelin gizli şekilde silah taşımasına izin verilecek. Ancak bunun için personelin, silah taşıma izninin yanı sıra okul müdürü ve yerel kolluk kuvvetlerinin yazılı onayına sahip olması gerekiyor.

Polis ve okul yöneticileri dışında veli ve silah taşımayan öğretmenlerin de okulda kimlerin silah bulundurduğunu öğrenmesi yasaklanacak.

- Nashville kentindeki özel Hristiyan okulunda 27 Mart'ta saldırı düzenlenmişti

ABD'nin Tennessee eyaletinin Nashville kentinde bulunan özel Hristiyan okulu "The Covenant"ta, 27 Mart'ta silahlı saldırı gerçekleştirilmişti. Anaokulu ile 6. sınıf arasında yaklaşık 200 öğrencinin eğitim gördüğü okuldaki saldırıda, 3'ü çocuk 6 kişi hayatını kaybetmişti.

Saldırının ardından Eyalet Temsilciler Meclisinde çoğunluk olan Cumhuriyetçiler ile Demokrat üyeler arasında silah yasası konusundaki görüş ayrılığı bir üst safhaya taşınmıştı.


Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İvanov rüşvet iddiasıyla tutuklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İvanov rüşvet iddiasıyla tutuklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Rusya'da, rüşvet iddiasıyla gözaltına alınan Savunma Bakan Yardımcısı Timur İvanov'un soruşturma süresince tedbir amaçlı tutuklu kalmasına karar verildiği bildirildi.

Moskova Şehir Mahkemesinin basın servisinden yapılan açıklamaya göre, başkent Moskova'daki Basmannıy Bölgesel Mahkemesi, rüşvet iddiasıyla gözaltına alınan İvanov'un, soruşturma yetkililerinin talebi üzerine tedbir için 23 Haziran'a kadar tutuklu kalmasına karar verdi.

İvanov'un Savunma Bakanlığına bağlı kurumların inşaatı ve onarım çalışmalarıyla ilgili projeleri yönettiği belirtildi.

Bakan Yardımcısı İvanov'un suç ortağı olduğu öne sürülen Sergey Borodin için de 23 Haziran'a kadar tutuklanması yönünde karar alındı.

- Olay

Rusya Soruşturma Komitesinin basın servisinden dün yapılan açıklamada, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İvanov'un rüşvet şüphesiyle gözaltına alındığı bildirilmişti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İvanov'un gözaltına alınmasıyla ilgili Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bilgi verildiğini, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun da önceden bilgilendirildiğini söylemişti.

İvanov, Putin'in imzaladığı kararnameyle Mayıs 2016'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı olarak atanmıştı.


İsrail ordusu Lübnan'ın güneyine yoğun hava saldırısı başlattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu Lübnan'ın güneyine yoğun hava saldırısı başlattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyindeki beldelere eş zamanlı olarak yoğun hava saldırısı başlattığı belirtildi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, savaş uçakları ve obüslerin Lübnan'ın güneyindeki Ayta eş-Şaab bölgesinde Hizbullah'a ait olduğu öne sürülen yaklaşık 40 noktayı vurduğu belirtildi.

Hizbullah'ın Ayta eş-Şaab bölgesini yoğun biçimde kullandığını ileri süren İsrail ordusu, bölgede silah deposu, askeri altyapı ve benzer unsurların hedef alındığını savundu.

Lübnan resmi ajansı NNA'ya göre, İsrail ordusuna ait savaş uçakları, Lübnan'ın güneyindeki 4 noktayı en az 13 defa vurdu.

İsrail savaş uçaklarının hedef aldığı bölgelerin Lübnan'ın güneyindeki Ayta eş-Şaab, Ramya, Cebel Bolat ve Hale Verde olduğu aktarıldı.

Sosyal medyada Lübnan'ın güney beldelerinde güçlü patlamalar meydana geldiği ve dumanların yükseldiği görüntüler paylaşıldı.