Hak savunucuları: Rusya, Ukrayna'da savaşmak için mahkumları silah altına alıyor

Ukrayna sınırına yakın Rus askerleri (Arşiv-AP)
Ukrayna sınırına yakın Rus askerleri (Arşiv-AP)
TT

Hak savunucuları: Rusya, Ukrayna'da savaşmak için mahkumları silah altına alıyor

Ukrayna sınırına yakın Rus askerleri (Arşiv-AP)
Ukrayna sınırına yakın Rus askerleri (Arşiv-AP)

İnsan hakları savunucuları, Rusya'nın Ukrayna savaşında savaşacak gönüllüleri mahkumlar arasından seçtiğini söyledi.
DPA’nın haberine göre, Rus insan hakları aktivisti Olga Romanova, Facebook hesabından yaptığı bir paylaşımda, şüpheli ve sanıkların haklarındaki cezai takibattan vazgeçeceği vaadiyle silah altına alındığını söyleyerek, Moskova bölgesindeki duruşma öncesinde gözaltı merkezlerine atıfta bulundu.
Rusya’da mahkumlar konusunda uzman olan Romanova, bu durumun her yerde yaşanmaya başladığını düşündüğünü belirtti.
Moskova geçtiğimiz Şubat ayında başlayan Ukrayna işgalinde savaşan silahlı kuvvetlerin saflarını doldurmak adına zorunlu askerlik olmadığı için gönüllülere güveniyor.
Yetkililerin birçok alanda sokaklarda insanları savaşa gönüllü olmaya çağıran ilanlar vermesi, cephede personel sıkıntısına işaret ediyor olabilir. Şehirlerin ve bölgelerin artık kendi taburları var.
Rus yargı sisteminde, neredeyse tüm iddianameler mahkumiyetle sonuçlanıyor. Bu da gönüllü çağrısının şüphelilere ve sanıklara savaşa gitmek veya hapse girmek arasında bir seçim hakkı verdiği anlamı taşıyor.



Çin, Afrika'daki facianın mağdurlarını susturmaya çalışıyor

Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)
Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)
TT

Çin, Afrika'daki facianın mağdurlarını susturmaya çalışıyor

Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)
Kitwe yakınlarındaki madenin duvarındaki delik 19 Şubat'ta böyle görüntülenmişti (AP)

Zambiya'nın kuzeyindeki bir bakır madeninin atık barajının 18 Şubat'ta çökmesinin yankıları sürüyor. 

Çinli Sino Metals Leach'in işlettiği madende meydana gelen kaza bölge halkını uzun süre boyunca etkileyecek gibi. 

Bathsheba Musole de kaza tarihini "hayatının en kötü günü" olarak görenlerden. 

Zehirli atık havuzunun yaklaşık 9 metrelik duvarının çökmesiyle birlikte köyündeki evlerin ve tarlaların kötü kokan sarı bir sıvıyla kaplandığını anlatan Musole, siyanür ve arsenikli sel sularının göğüs hizasına geldiğini vurguluyor.

48 yaşındaki kadın, "Boğulacağımı düşündüm" diyor. 

Çin devlet şirketi China Nonferrous Mining Corp.'a bağlı Sino Metals'in yetkililerinin köye gelmesi ağustosu bulmuş. 

Zambiya yönetimi en az üç yıl boyunca tarım yapamazsınız derken kendilerine 150 dolar tazminat önermiş. 

Kendilerine iletilen teklifi Wall Street Journal'a (WSJ) gösteren köylüler, bu para karşılığında kaza ya da şirketle yapacakları anlaşma hakkında asla konuşmamalarının ve Sino Metals'e dava açmamalarının istendiğini vurguladı. 

Her ay 5 kilo mısır ununu da içeren anlaşmayı bölgedeki çoğu kişi gibi Musole de kabul etmek zorunda kalmış:

En azından yiyecek bir şeyimiz oldu. Buradakilerin çoğu Çinlilerle mücadele etmekten yoruldu.

Mağdur avukatlarından Brigadier Siachitema şirket yetkililerinin yaklaşımını "insanlık dışı" diye niteleyip ekliyor:

Belgeyi imzalayana kadar mağdurlara ne kadar para verileceğini bile göstermediler.

Çin Dışişleri Bakanlığı, WSJ'ye yaptığı açıklamada şirketin üstüne düşen sorumluluğu alıp gerekli adımları attığını savundu. 

China Nonferrous Mining ise bölge halkının maden atıklarının tutulduğu havuza zarar vererek sert yağışlarla birlikte kazaya zemin hazırladığını öne sürdü.

WSJ'ye konuşan uzmanlar, Zambiya ekonomisi ve hükümeti Çin'e bel bağlamak zorunda kaldığı için bu kazanın boyutunun gerçekte olduğundan çok daha önemsiz gösterildiğini ve mağdurların daha fazla kazanım elde edemediğini bildiriyor. 

Son 25 yılda Çin devletine ait şirketler Afrika'ya on milyonlarca dolar harcayarak liman, tren yolu, otoban, hava limanı, stadyum ve hastane inşa etti. 

Washington merkezli Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nün (American Enterprise Institute/AEI) tahminlerine göre Çin yalnızca 2023'te Afrika'da madencilik için 8,7 milyar dolar civarında bir yatırım yaptı. ABD içinse bu rakam 300 milyon dolarda kaldı. 

Bu yatırımlar Çin'in kıtada ekonomik hegemonya kurmasını sağlarken diplomaside de Pekin'in işine yarıyor. 

Independent Türkçe, WSJ, AP


ABD'nin tahliye ettiği Afganlar çölden çıkamıyor

Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)
Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)
TT

ABD'nin tahliye ettiği Afganlar çölden çıkamıyor

Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)
Amerikan uçaklarının içine girecek kadar şanslı olamayanlar, onların dışına tutunarak ülkeden kaçmaya çalışırken ölmüştü (AFP)

Ağustos 2021'de Taliban, Afganistan'da iktidarı ele geçirirken ABD, örgütün hedef alabileceği çok sayıda Afgan'ı da kendi birlikleriyle birlikte tahliye etmişti. Ancak sonraya bırakılanların bazılarının bürokratik engelleri aşması uzun sürdü. 

16 Ocak'ta iki çocuğu ve eşiyle birlikte Katar'daki eski bir ABD üssüne götürülen Muhammed İbrahim de bunlardan biri. 

İbrahim'in 2021'de kaçmayı başaran çocuklarından 4'ü halihazırda ABD'de yaşıyor. 

10 yılı aşkın süre boyunca Amerikan ordusuyla iş yaptıktan sonra ailesiyle birlikte ABD'de mülteci olarak yaşayacaklarını düşünen İbrahim, üç senesini Taliban'a yakalanmamaya çalışarak geçirdiğini anlatıyor.

Tam Katar'a nakledilerek kurtulduğunu sanarken Ortadoğu ülkesindeki Seyliye üssünde aynı durumdaki 1300 Afgan'la birlikte beklediklerini sözlerine ekliyor. 

Konuyu haberleştiren Wall Street Journal (WSJ), Donald Trump'ın göçmenlere yönelik sert tutumunun umutları azalttığını bildiriyor. 

Katar'daki Afganların ülkelerine geri gönderilme korkusunun arttığı vurgulanıyor.

10 aydır bekleyen Muhammed İbrahim'in şu sözleri aktarılıyor:

Geçmişte Amerikalılarla çalıştığımı Taliban'ın bilme ihtimali önceden yüzde 50'yse, artık yüzde 100 emin olacaklar.

Ailesiyle birlikte ranza ve bir TV'nin olduğu bir odada yaşadığını belirten İbrahim, çok sıcak olduğu için çölün ortasındaki tesisin iç mekanlarında zaman geçirmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. 

Afganların kampın dışına çıkmasına da izin verilmiyor. 

WSJ, Washington'ın Afganistan'da birlikte çalıştığı yüz binlerce kişiye ABD'de yaşama sözü verdiğini ancak ne Joe Biden ne de Donald Trump döneminde gereken adımların hızlıca atılmadığını bildiriyor. 

Resmi rakamlara göre Aralık 2024'te 180 bin civarında Afgan ülkesinden tahliye edilmişti. Bunlar yeşil kart ve iltica başvurularının sonuçlarını bekliyor.  

Trump başa geçtiğinde 200-260 bin civarında Afgan'ın hâlâ bu konuda ABD'den medet umduğu tahmin ediliyor. Bunların çoğu Afganistan'da ya da sıklıkla kendilerini ülkelerini göndermekle tehdit eden Pakistan'da yaşıyor. 

WSJ'nin konuştuğu Demokrat Partili Senatör Jeanne Shaheen, "Onlara borçluyuz" derken Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott, bu kişilerin ABD yurttaşları için risk oluşturabileceğini ve önce güvenlik kontrollerinin tamamlanması gerektiğini söylüyor. 

Independent Türkçe, WSJ, AP


Meksikalı gazetecinin cesedi, yanında bir notla bulundu

RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)
RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)
TT

Meksikalı gazetecinin cesedi, yanında bir notla bulundu

RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)
RSF'ye göre Beltran bu yıl Meksika'da öldürülen 9. gazeteci oldu (Reuters/Arşiv)

Meksikalı yetkililer, uyuşturucu kaçakçılığı konusunda yaptığı haberlerle bilinen Miguel Angel Beltran'ın cesedinin bulunduğunu pazartesi günü açıkladı. 

60 yaşındaki gazetecinin cansız bedeni cumartesi günü Durango eyaletini Sinaloa eyaletindeki Mazatlan'a bağlayan bir otobanın kenarında bulundu. 

Yerel basın, battaniyeye sarılmış cesedin yanında şu ifadelerin yer aldığı bir not olduğunu bildirdi:

Durango halkına yönelik iftiraları yaydığın için.

Gazetecinin, kendisini en son perşembe gören oğlu tarafından teşhis edildiği de aktarıldı.

Geçmişte yazılı basında çalışan Beltran, son dönemde sosyal medyada faaliyet gösteriyordu. Özellikle TikTok ve Facebook'ta aktif olan gazeteci, haberlerini bu mecralardan paylaşıyordu. 

Görsel kaldırıldı.

Yaptığı son paylaşımlarından birinde Durango eyaletinde güçlü olan Cabrera Sarabia'nın liderinin tutuklandığını duyurmuştu. 

Sinaloa ve Jalisco Yeni Nesil kartellerine rakip olan çeteye dair bu haberin 22 Ekim'de yayımlanmasından sonra Beltran'ın ölmesi, gözlerin Cabrera Sarabia'ya çevrilmesine neden oldu. 

Meksika gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 1994'ten beri 150'yi aşkın medya çalışanının öldürüldüğünü bildiriyor. 

Genellikle kötü koşullarda çalışmak zorunda kalan bu gazatecilerin çoğunun ortak özelliği, uyuşturucu kartellerinin etkin olduğu yerlerde faaliyet göstermeleri. 

RSF, Meksika'daki 5 gazetecinin hayatına 2023'te son verildiğini de aktarıyor. 

Kasım 2024'te fotomuhabiri Ismael Villagomez, Ciudad Juarez'de vurularak öldürülürken olayla ilgili üç kişi tutuklanmıştı. 

Aralık 2006'dan beri ülkede 480 bini aşkın cinayet işlendi. 

Independent Türkçe, CNN, AFP