Birleşik Krallık'ta milyonlarca kamu çalışanı greve gitmeyi oyluyor

Demiryolu işçileri, atık toplayıcılar, Ulusal Sağlık Hizmeti personeli ve posta servisi çalışanlarının maaş ve çalışma koşulları için grev yapması bekleniyor

21 Haziran 2022'de Demiryolu İşçileri Sendikası üyeleri Londra'daki Victoria İstasyonu önünde eylem yapıyor (Reuters)
21 Haziran 2022'de Demiryolu İşçileri Sendikası üyeleri Londra'daki Victoria İstasyonu önünde eylem yapıyor (Reuters)
TT

Birleşik Krallık'ta milyonlarca kamu çalışanı greve gitmeyi oyluyor

21 Haziran 2022'de Demiryolu İşçileri Sendikası üyeleri Londra'daki Victoria İstasyonu önünde eylem yapıyor (Reuters)
21 Haziran 2022'de Demiryolu İşçileri Sendikası üyeleri Londra'daki Victoria İstasyonu önünde eylem yapıyor (Reuters)

Yeni bir analize göre, bu sonbaharda milyonlarca kamu çalışanı greve giderek iş bırakabilir. Bu hareket, 1970'lerden bu yana görülen en büyük grev olarak tanımlanıyor.
Demiryolu işçileri, çöp toplayıcılar, Kraliyet Postası çalışanları ve Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) personeli de grev için oy verenler ya da iş bırakabilecekler arasında.
Sky News'un özel haberinde sendikaların grev tehdidinin, işçilerin yine fırlayan enflasyon nedeniyle maaş zammı istediği 1970'lerdeki iş bırakma kadar büyük olabileceği ortaya kondu.
Ağustos sonu ve eylül başında yaklaşık 115 bin Kraliyet Postası çalışanı greve gidecek. İletişim İşçileri Sendikası üyeleri, önerilen ücret artışlarına dair görüşmelerin durmasının ardından iş bırakacak.
Sendika, Kraliyet Postası'nın maaşları "mevcut hayat pahalılığını" karşılayacak şekilde artırmasını talep etti ve "yüzde 5,5'e kadarlık" maaş artışını reddetti.
The Independent'ta yer alan habere göre Network Rail ve diğer 14 tren işletmesi şirketindeki 40 binden fazla çalışan, 18 ve 20 Ağustos'ta iş bırakacak.
Demiryolu İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Mick Lynch, hükümeti "hayat pahalılığı kriziyle başa çıkmaya yardımcı olan, üyelerimiz için iş güvencesi ve iş yerinde iyi koşullar sağlayan" bir maaş teklifi sunma konusunda "ciddileşmeye" çağırdı.
Royal College of Nursing ve Unite sendikaları, yüz binlerce NHS çalışanına yüzde 4'lük "berbat" bir maaş zammı teklif edilmesinin ardından sektörel eylem konusunda oy kullandırıyor. Bristol Kraliyet Hastanesi'nin baş yöneticisi, hastanedeki "gerçek risk altındaki" çalışanların grev yapabileceği uyarısında bulundu.
1600'den fazla Londralı Unite üyesi otobüs şoförünün de 20 Ağustos'ta grev yapması bekleniyor. Ertesi gün, 21 Ağustos'ta işçiler, Birleşik Krallık'ın en büyük limanı Felixstowe konteynır limanında 8 günlük greve başlıyor.
Bu yaz, Londra'nın Newham semtindeki sokak süpürücülerinin yanı sıra Edinburgh'taki atık toplama işçileri ve çöpçüler de grevde olacak.
Halihazırda 6 binden fazla mahkeme duruşması, ceza davası avukatlarının grevleri yüzünden sekteye uğradı.
Savunma avukatları nöbetleşe haftalarda iş bırakıyor ve 5 Eylül'de başlayacak tam, kesin bir grev için oy kullanıyorlar.



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.


Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
TT

Starmer ve Macron Gazze ve Ukrayna'daki durumu görüştü

Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)
Filistinliler dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'taki bir yardım mutfağından yiyecek almakta zorlanıyor (AP)

Downing Street sözcüsü dün akşam yaptığı açıklamada, İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştüğünü söyledi.

Açıklamada, “Gazze'deki durumu değerlendiren iki lider, son gelişmelerden duydukları derin endişeyi dile getirdiler ve barış sürecinin yeniden başlatılması gerektiği konusunda mutabık kaldılar” ifadeleri yer aldı.

İki lider, Ukrayna'daki durumla ilgili olarak anlamlı barış görüşmelerinin sağlanması için Rusya'nın 30 günlük ateşkese uyması gerektiğini vurguladı.

df
Ukrayna'nın Sumi bölgesinde Rusya sınırında askeri bir aracın yanında duran Ukraynalı askerler,  16 Ağustos 2024 (Reuters)

 


Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.