Lübnan’da kanserle mücadele için belirlenen planlar ve meblağlar

Sağlık Bakanı ilaç alımı için finansmanı artırma sözü verdi

Beyrut’taki Refik Hariri Hastanesi’nde kemoterapi gören bir kanser hastası (AP)
Beyrut’taki Refik Hariri Hastanesi’nde kemoterapi gören bir kanser hastası (AP)
TT

Lübnan’da kanserle mücadele için belirlenen planlar ve meblağlar

Beyrut’taki Refik Hariri Hastanesi’nde kemoterapi gören bir kanser hastası (AP)
Beyrut’taki Refik Hariri Hastanesi’nde kemoterapi gören bir kanser hastası (AP)

Lübnan’daki kanser hastaları, hastalığı yenmek için verdikleri mücadelenin yanı sıra Lübnan Merkez Bankası’nın kanser ilaçlarının satın alınmasını desteklemek üzere tahsis ettiği miktarı azaltmasıyla birlikte ithal edilen ilaç miktarlar azalması ile ilaçlara erişim zorluğuyla da mücadele ediyorlar.
Merkez Bankası finansal kriz öncesi bu ilaçlar için 115 milyon dolar destek veriyordu. Ancak şimdi finansal destek, kanser ilaçları, diğer tedavisi olmayan hastalıklar ve tıbbi malzemeler arasında dağılmış olmak üzere yaklaşık 35 milyona düştü. Bu durum, yüzlerce hastanın ilaçlarını alamamasına veya yetersiz doz almasına neden oldu ve geçtiğimiz 3 yılda içlerinden birçoğunun hayatını kaybetmesine yol açtı.
Başbakan Necib Mikati ile perşembe günü yaptığı görüşmenin ardından, Sağlık Bakanı Firas Abyad, gelecek üç ay için finansman sağlama ve finansmanı ayda 5 milyon ABD dolar yükseltme anlaşmasını duyurdu. Bakan bu meblağın kanser ve tedavisi olmayan hastalıklar için ilaç miktarlarının artırılması için ayrılacağını söyledi. Abyad ayrıca bakanlığın ilaç dağıtım sürecine yönelik mekanik planlarından bahsetti ve “Bu plan, ilaç dağıtım sorunu üzerinde daha fazla kontrole sahip olmamızı ve yolsuzluk, hırsızlık veya kötüye kullanımı azaltmamızı sağlayacak” ifadelerini kullandı.
Barbara Nassar Kanser Hastalarını Destekleme Derneği Başkanı olan ve mekanik sistem konusunda Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışan Hani Nassar, Bakan Abyad’ın bu otomasyonun Eylül ayı içinde tamamlanmasını beklediğini açıkladı. Tüm hastaların elektronik kimliğinin bulunacağı bu mekanizmanın, israfı ve kaçakçılığı minimuma indireceğini vurgulayan Nassar, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada “Tamamı kanser ilaçlarına tahsis edilmesi şartıyla ek 5 milyon dolar ayrılması, kanser ilaçlarına ulaşamayan veya ihtiyaçlarının yarısını alan hastaların acılarını hafifletecek. Bu desteğinin yüzde 80’inin, yoksulluk sınırının altında olan ve ilaçlar için Sağlık Bakanlığı güvenlere sağlanmasını tercih ediyoruz” ifadelerini kullandı. Nassar “Lübnan piyasasında yaygın bulur hale gelen sahte kanser ilaçları olgusu giderek kötüleşiyor. Bunun yanı sıra Lübnan’da ilaç bulunamaması ve ilaçların birçoğunun ya da bir kısmının sahte çıkması sonucunda gerekli tedaviyi alamamaları sebebiyle ilaçları yurtdışından özellikle Türkiye’den ithal etmeye yöneldiler” dedi.
Akciğer kanserine yakalanan Alpher Mukbil’in kocası Ralph Matar, eşinin ilacını Rusya’dan temin ediyor. Matar Şarku’l Avsat’a 5 ay önce karısına kanser teşhisinin konulmasından bu yana tedavi için 500 ila 600 milyon Lübnan lirası veya 16-19 bin ABD doları ödeme yaptığını söylüyor. Matar “Sağlık Bakanlığı’ndan ve diğerlerinden yardım istemeni, ilaç sıkıntısına yönelik gerçek bir krizin gölgesinde boşuna olduğu ortaya çıktı” dedi. Ayrıca “Rusya’dan ilaç temin etmek için 200 dolar ödüyorum, ilaç Lübnan’da mevcut olsaydı, en fazla 22 dolar ödeyecektim” ifadelerini sözlerine ekledi.
Alpher’in ailesi ve diğer onlarca aile, tedaviye devam edebilmek için gerekli yardımı almayı bekliyor.
Başbakan Necib Mikati, 5 Şubat Uluslararası Kanser Önleme Günü, kanser hastalarına, ülkenin ilaçlarını desteklemeye devam etmek için gereken fonları güvence altına almaya devam edemeyeceğini açıklamıştı. Başbakan “Artan ihtiyaçlar ve yetersiz imkanlar nedeniyle önümüzdeki dönemde devletin bu yükü artık tek başına taşıyabilecek durumda olmadığını dürüstçe söylüyorum. Bu nedenle bugün buradan yetkililere, özel sektöre, yerel sivil topluma, uluslararası kuruluşlara ve bağışçı ülkelere bu hassas durumda bize yardım eli uzatmaları için çağrıda bulunuyoruz. Zira hastalar fonun tamamlanmasını veya iyileşme planının oluşturulmasını bekleyemez” ifadelerini kullanmıştı.
Yaşanan krizin gölgesinde, Sağlık Bakanı Firas Abyad yaptığı bir açıklamada, birkaç gün önce, idari müfettiş ve Halk Sağlığı Bakanlığı’nın Eczacılar Teftiş İdaresi, Kanser İlaçları Tıbbi Komitesi ve Bilişim Departmanı’nda yetkililerin katılımıyla oluşturulan bir Soruşturma Komitesi’nin “Kanser ilaçlarının Sağlık Bakanlığı depolarına teslim edilmesinden kısa bir süre sonra kaybedildiğine dair medyada dolaşan haberlerin doğruluğunu araştırmaya devam ettiğini” belirtti. Bakan komite ile ilgili olarak “İki haftalık bir süre içinde, ihlallerin olup olmadığını doğrulamak ve varsa sorumlulukları belirlemek için ilgili kurumları denetleyecek ve soruşturacak” açıklamasında bulundu.
Abyad “Bakanlık konuyu oldukça ciddiye alıyor. Hukukun ya da tıbbi, insani ve ahlaki yükümlülüğün ihlali durumunda, gereğinin yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edilecektir” dedi.
Bakan “Finansal krizin başlangıcından bu yana ilaç konusunun tanık olduğu durum, Sağlık Bakanlığı’nın modern mekanikleşmiş programlar ve sistemler aracılığıyla ilaçların hareketini izleme ve kontrol etme konusundaki stratejik bir değişiklikle ulaşmak istediği hedef doğruluğunu vurguluyor. Söz konusu sistem, hastaya bir sağlık numarasının verilmesi ile başlıyor, bu ilacın Lübnan’a gelişinden hastaya veya tedaviyi yapan hastaneye teslimine kadarki hareket takibi ile ilaç dağıtımının kontrol edilmesini sağlıyor” ifadelerini kullandı.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.