Meyve ve sebzeleri iki ay taze tutan, yenebilir kaplama geliştirildi

"Sadece kaplama solüsyonuna batırılmaları gerekiyor"

İcat tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarını azaltabilir (Unsplash)
İcat tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarını azaltabilir (Unsplash)
TT

Meyve ve sebzeleri iki ay taze tutan, yenebilir kaplama geliştirildi

İcat tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarını azaltabilir (Unsplash)
İcat tedarik zincirlerindeki gıda kayıplarını azaltabilir (Unsplash)

Hindistan Teknoloji Enstitüsü Guwahati'den araştırmacılar, meyve ve sebzelerin raf ömrünü yaklaşık iki ay uzatan bir kaplama malzemesi geliştirdi.
Doğada kendiliğinden parçalanabilen kaplamanın aynı zamanda yemek için de uygun olduğu ifade edildi.
İsrafı önlemesi amaçlanan malzeme, mikro alg özleri ve polisakkarit karışımından yapıldı.
Mikroalgler denizlerde ve tatlı sularda yaşayan ve fotosentez yapabilen tek hücreli canlılar. Polisakkarit ise suda çözünmeyen basit şekerlerin bir araya gelmesiyle oluşan kimyasal maddelere deniyor.
Araştırma ekibinin bu maddelerden ürettiği kaplama, patates, domates, yeşil biber ve çilek gibi sebzelerin yanı sıra mandalina, elma, ananas ve kivi meyveler üzerinde denendi.
Enstitüden dün (29 Ağustos) gelen açıklamada kaplamanın bu yiyecekleri yaklaşık iki ay taze tutmayı başardığı belirtildi.
Kimya Mühendisliği Bölümü ve Sürdürülebilir Polimerler Mükemmeliyet Merkezi'nde görev alan Prof. Dr. Vimal Katiyar liderliğindeki araştırmacılar, bu icat sayesinde ülkenin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasını sağlamayı umuyor.
Hindistan Tarımsal Araştırma Konseyi'nin verilerini aktaran Katiyar, meyve ve sebzelerin yüzde 4,6 ila 15,9'unun, kötü depolama koşulları nedeniyle hasattan sonra doğrudan çöpe gittiğini söyledi:
"Aslında patates, soğan ve domates gibi bazı ürünlerde hasat sonrası kayıp yüzde 19'a kadar çıkabiliyor. Bu da çok tüketilen bu yiyeceklerin fiyatının yükselmesine yol açıyor."
Araştırma ekibine göre kaplama malzemesinin biyogüvenlik testleri, bunun "toksik olmadığını" ve yenebilir gıda ambalaj malzemesi olarak "güvenli bir şekilde" kullanılabileceğini gösterdi.
Katiyar, şu anda çiftçilerin de dahil edileceği, daha geniş kapsamlı denemelerin devam ettiğini ve malzemenin ticari kullanıma hazırlandığını bildirdi.
Bilim insanı, "Sebze ve meyvelerin sadece kaplama solüsyonuna batırılması, bir dakika içinde çıkarılması ve ardından kurumaya bırakılması gerekiyor" diye konuştu:
"Kaplama yenebilir biyopolimerden yapıldı. Bu tür maddeleri günlük yaşamda şu ya da bu şekilde tüketiyoruz."
"Meyve veya sebzenin dokusunu, rengini, görünümünü, aromasını, besin değerini ve mikrobiyal güvenliğini koruyor" diyen Katiyar, şöyle ekledi:
"Böylece raf ömürlerini birkaç hafta veya aylarca uzatıyor."
Independent Türkçe, Telegraph India, Deccan Herald



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news