ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in, bu ayın 14'ünde yapılacak gizli bir oturumda Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ne İran müzakere dosyasındaki son gelişmeler hakkında yeni bir rapor sunması bekleniyor.
Bugünden oturum tarihine kadar, devam etmekte olan müzakerelerde ‘önemli gelişmeler’ yaşanma olasılığından söz eden ABD medyası, Washington’un Tahran'ın ‘yapıcı olmayan’ yanıtını aldıktan sonra müzakere dosyasında yaşanan son karışıklıklara işaret edip bunun ‘nihai bir yanıt’ olmayabileceğine dikkat çekti.
ABD'li yetkililerin nükleer anlaşmanın Tahran'la başa çıkmak için en iyi seçenek olduğu yönündeki açıklamaları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) yanı sıra bölgesel veya uluslararası düzeyde maruz kaldığı baskılar ışığında Tahran'ın ‘gerçekçi olmayan’ şartlarından vazgeçmesi için kapıyı aralık bıraktıklarının açık bir göstergesi.
Malley, Beyaz Saray Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk’e 15 Haziran'da nükleer müzakerelerdeki son gelişmelere ilişkin bir rapor sunmuştu. Rapor ile ilgili sızıntılar, Washington'un, nükleer anlaşmanın maddelerine tekrar uyması için Tahran'a koyduğu şartlardan vazgeçme niyetinde olmadığını göstermişti.
ABD seçimlerinden önce taviz yok
Gözlemciler, Başkan Joe Biden’ın yönetimine, özellikle ara seçimler öncesi hassas bir dönemde Tahran’a ‘taviz’ verilmesini önlemek için Demokrat Parti’den yapılan iç baskıların arttığı görüşünde. Zira yakın bir zamanda hem Cumhuriyetçi Parti’den hem de Demokrat Parti’den milletvekilleri, İran ile herhangi bir anlaşma imzalanmadan önce anlaşma taslağının Kongre ile paylaşılması çağrısında bulunan bir mektuba imzalarını attılar.
Avrupa Birliği'nin (AB) perşembe günü İran’dan aldığı yanıt, Tahran'ın UAEA’nın soruşturmalarının durdurulmasına ilişkin talepte bulunmasıyla birlikte nükleer müzakerelerde geriye gidilmesine yol açmasının ardından ABD, soruşturma şartından asla vazgeçmeyeceğini yineledi. ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington'un daha önce bildirilmemiş üç İran nükleer bölgesinde bulunan uranyum izlerine ilişkin araştırmaları tamamlamaya kararlı olduğunu, anlaşmaya geri dönülmesi ile bu soruşturmalar arasında bir ilişki olmadığını, İran’ın UAEA’ya yanıt vermesi gerektiğini ve herhangi bir anlaşmanın tüm detayları incelemeye bağlı olduğunu bir kez daha vurguladı.
Beyaz Saray cuma günü, UAEA soruşturmalarına işaret ederek, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) yeniden uygulanması ile İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT) kapsamındaki yasal yükümlülüklerine ilişkin yürütülen soruşturmalar arasında herhangi bir bağlantı olmaması gerektiğini vurgulamıştı.
Top Tahran’ın sahasında
Gözlemciler, topun şu anda Tahran'ın sahasında olduğunu söylüyor. Tahran kendisini önemli tavizler almaya hazırlıyordu. Ancak Irak, Suriye ve Yemen'de olup bitenler nedeniyle son zamanlarda bölgesel nüfuzundaki artan saha değişiklikleriyle birlikte hayal kırıklığına uğradı.
Bazıları, Tahran'ın uranyum zenginleştirme seviyesini yüzde 93'ün üzerine çıkarma tehdidini, gerçekleri değiştirmeye yönelik umutsuz bir girişim olarak görüyor. Zira İran, nükleer silah edinmesinin sadece Batı, İsrail ve komşu ülkelerden değil, aynı zamanda sınırlarında nükleer bir güç olmasına müsaade etmeyecek olan Rusya tarafından da büyük engellerle karşılanacağını biliyor. Buna ek olarak İran’ın ABD’ye ait iki insansız deniz aracına el koyarak denizde yaptığı son ‘gösteriler’ de umutsuz bir taciz girişimi olarak görülüyor. Cuma günü ABD Donanması, İran’ı iki aracı geri vermeye zorlamıştı. Ancak The Wall Street Journal'ın dünkü haberine göre ABD Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkili, iki deniz aracının kameraları olmadan döndüğünü söyledi. Bununla birlikte İranlıların kameraları bilerek mi aldıklarının yoksa İranlıların el koyup daha sonra bırakması sırasında denize mi düştüklerinin belli olmadığını da sözlerine ekledi.
ABD'li yetkililer bu kameraların çok da önemli olmadığını çünkü insansız araçlar tarafından taşınan bu tür radar veya kameralar ile diğer ekipmanların ticari olarak temin edilebileceğini ve herhangi bir teknik sır içermediğini söylediler. Ancak bu kameraları alıp yakından incelemek, İran'a deniz araçlarının gözetleme sistemi yetenekleri hakkında daha iyi bir fikir verebilir. İran'ın, 2011'de ele geçirdiği ABD’ye ait bir insansız keşif hava aracının kopyasını çıkarma girişimini tekrarlayarak, iki deniz aracını kopyalamak amacıyla ele geçirip geçirmediği belli değil.
ABD Donanması, bölgede İran'ın denizdeki faaliyetlerini ve deniz seyrüseferine yönelik olası tehditlerini izlemek için yapay zeka kullanılarak tasarlanan ve ‘Görev Gücü 59’ olarak bilinen gelişmiş bir hava ve deniz gözetleme ve sensör ağı kullanıyor. ABD, bölgedeki ülkelerle yürütülen ortak çabalar kapsamında bu insansız deniz araçlarını ilk kez geçen ekim ayında konuşlandırmaya başlamıştı.
İran, Cameran muhribinin deniz güvenliğini tehlikeye attıklarını iddia ederek iki deniz aracına el koyduğunu duyurmuştu. Ancak ABD Donanması, araçların en yakın deniz koridorundan en az dört deniz mili uzaklıktaki bir alanda devriye gezdiklerini vurgulayarak bu iddiayı yalanlamıştı.
Reuters'in haberine göre, ABD Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, İranlıların iki deniz aracını gizlice ele geçirmeye çalıştığını ve perşembe günü üzerlerini brandayla örterek sudan çıkardıklarını açıklamıştı.
Ayrıca yetkili, cuma günü iki tekneyi olay yerine gelen ABD savaş gemilerine iade etmeden önce İran'ın ilk başta herhangi bir ABD mülküne el koymadığını söylediğini belirtmişti.