Atlantik'in derinlerindeki keşif gezisinde "mavi ve yapışkan" bir canlı bulundu

Bilim insanları gizemli hayvan üzerinde kafa yoruyor

Fotoğraf: NOAA
Fotoğraf: NOAA
TT

Atlantik'in derinlerindeki keşif gezisinde "mavi ve yapışkan" bir canlı bulundu

Fotoğraf: NOAA
Fotoğraf: NOAA

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nden (NOAA) araştırmacılar, Atlantik Okyanusu'nda çıktıkları son keşif gezisinde ne olduğu anlaşılamayan ilginç bir hayvanla karşılaştı.
Okeanos Explorer (Okyanus Gezgini) adlı keşif gemisiyle dolaşan araştırmacılar, üzerinde ufak çıkıntıları olan ve mavi bir topu andıran yumuşak deniz canlısını kayda aldı.
NOAA'nın Okyanusun Keşfi biriminin resmi Twitter hesabından yayımlanan görüntülerde deniz canlısının iki bireyi yer aldı. Görüntülenen ilk canlı top gibi yuvarlak bir şekil almıştı. İkincisiyse düzleşmiş ve deniz tabanına yayılmış haldeydi.
Keşif, ABD'ye bağlı Virjin Adaları'ndan biri olan St. Croix açıklarında yapıldı.
Kamera kayıtlarının paylaşıldığı Twitter gönderisinde araştırmacılar, "Okeanos'un son gizemini duydunuz mu?" ifadelerine yer verdi:
"St. Croix açıklarında bu 'mavi, yapışkan' hayvan birçok kez görüldü. Bilim insanları çok şaşırdı. Bunun yumuşak mercan, sünger veya tulumlu olabileceğini düşünüyor. Ancak kesinlikle bir kayaç değil."

Yumuşak mercanlar adından da anlaşılacağı üzere yumuşak gövdeleriyle öne çıkıyor.
Süngerler de yiyeceklerini sudan süzmelerine olanak tanıyan gözenekli gövdelere sahip olduğu için ihtimaller arasında.
Latince adı Turnicata olan tulumlular ise boyları 2-3 santimetre olan, kutuplardan ekvatora kadar birçok okyanusta yaşayabilen omurgasızlar.
Öte yandan, araştırma ekibi görüntülenen bu canlılardan bir örnek alana ve onu laboratuvarda inceleyene kadar gizemin devam edeceği belirtiliyor..
Okeanos Explorer, deniz tabanını haritalamak ve jeolojik özellikleri araştırmanın yanı sıra buradaki yaban hayatını gözlemlemekle görevli.
Atlantik'in büyük ölçüde keşfedilmeden kalan derinliklerini araştıran gemi, orada bilinmeyen, gizemli hayvanları keşfetme yolunda ilerliyor.
Keşif gezilerinden elde edilen görüntüler, Okyanusun Keşfi biriminin internet sitesinde yayımlanıyor.
Independent Türkçe, CNET, NOAA



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news