ABD, İran ‘nükleer’ müzakerelerinin ‘çıkmaza’ girdiğini açıkladı

Başkent Tahran’ın 250 kilometre güneybatısındaki Arak ağır su reaktörünün ikinci devresinde çalışan teknisyenler (AP)
Başkent Tahran’ın 250 kilometre güneybatısındaki Arak ağır su reaktörünün ikinci devresinde çalışan teknisyenler (AP)
TT

ABD, İran ‘nükleer’ müzakerelerinin ‘çıkmaza’ girdiğini açıkladı

Başkent Tahran’ın 250 kilometre güneybatısındaki Arak ağır su reaktörünün ikinci devresinde çalışan teknisyenler (AP)
Başkent Tahran’ın 250 kilometre güneybatısındaki Arak ağır su reaktörünün ikinci devresinde çalışan teknisyenler (AP)

İran ile nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma müzakerelerinin çıkmaza girdiği bildirildi. Üst düzey bir ABD’li yetkili yaptığı açıklamada, İran Cumhurbaşkanı’nın ‘Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) ülkesinin nükleer faaliyetlerine ilişkin soruşturmalarını durdurma’ ve ‘ilerleyen dönemlerde anlaşmadan geri çekilmeme garantisi verme’ taleplerini ise ‘mantıksız’ olarak nitelendirerek, İran’ın nükleer anlaşmanın sağladığı ekonomik toparlanma yolunda olduğunu belirtti.
Üst düzey yetkili, geçen perşembe akşamı New York’ta gazetecilere yaptığı açıklamada İran’ın daha önce ilan etmediği bölgelerde uranyum izlerinin tespit edilmesi sonrasında faaliyetleri hakkında tatmin edici cevaplar vermediği takdirde, UAEA’ya soruşturmaları durdurma yönünde baskı yapmayacaklarını vurguladı. “UAEA’nın ‘varlığı ilan edilmeyen uranyum izlerine ilişkin’ soruşturması hususundaki taleplerinin tamamen mantıksız olduğu kanaatindeyim” diyen ABD’li yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizden ve Avrupa ülkelerinden UAEA ve Genel Direktörü’ne bu soruşturmaları sonlandırması için baskı yapmamızı istiyorlar ama yapmayacağız. UAEA’nın bağımsızlığına ve bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Özetle İran’ın tavrı nedeniyle çıkmaza girdik.”
İran ve ABD, Viyana’da aylarca süren dolaylı görüşmelerden sonra mart ayında anlaşmayı yeniden canlandırmaya yakın görünüyordu. Ancak müzakereler, İran’ın ‘ABD’nin anlaşmadan bir daha çekilmeme konusunda garanti vermesi’ ve ‘UAEA’nın soruşturmaları sonlandırma güvencesi vermesi’ gibi talepleri nedeniyle en başa geri döndü ve daha sonra çöktü.
ABD Başkanı Joe Biden’ın bu tür garantiler sunması olası değil. Zira anlaşma, siyasi bir anlayış olarak sayılıyor ve yasal olarak bağlayıcı değil. Ayrıca UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, geçen çarşamba günü yaptığı açıklamada, İranlı yetkililerle soruşturma konusunda görüşmeyi umduğunu söyledi ancak soruşturmanın basitçe kapatılmayacağı vurguladı. Aynı şekilde Avrupalılar da bu konuda geri adım atmayacaklarını ve İran’ın doğru kararı vermesi gerektiğini açıkladı. ABD Senatosu’nun Cumhuriyetçi üyeleri ise UAEA’ya İran’ın nükleer faaliyetlerini soruşturmaya devam etmesi çağrısında bulundu.
ABD’li yetkili konuya ilişkin, “Washington, nükleer anlaşmanın akıbeti ne olursa olsun, İran’da tutuklu bulunan Amerikan vatandaşlarının serbest bırakılmasına ilişkin müzakereleri sonuçlandırmaya kararlıdır” dedi. Beyaz Saray da geçen salı günü ABD’nin bu haftaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda ‘nükleer anlaşmayı canlandırma sürecinde bir ilerleme’ beklemediğini dile getirdi.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan bu hafta başlarında gazetecilere yaptığı açıklamada New York’ta bir atılım beklemediğini söylemişti. Sullivan ayrıca Başkan Biden’ın ‘ABD’nin her iki tarafın da anlaşmaya uyması için hazır olduğunu ve İran taahhütlerini yerine getirme ve bu formülü kabul etme konusunda ciddi olmaya istekliyse bir anlaşmaya varabileceğini’ yineleyeceğine dikkat çekmişti.
Diğer yandan ABD’li yetkili, Mahsa Amini adlı genç kadının öldürülmesinin arka planında göstericilere karşı uyguladıkları şiddet eylemleri nedeniyle Washington’ın İran ahlak polisi ve birçok güvenlik görevlisine uyguladığı yaptırımların ardından başka adımlar atılacağını da açıkladı. Yetkili, İran’da patlak veren protestoların, farklı siyasi ve toplumsal yelpazeyi içerdiğini söyledi.



Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından dün yapılan açıklamada, Kürtlerin taleplerinin reddedilmesini ve ‘ayrılıkçılıkla’ suçlanmasını ‘Suriye'nin otoriterliğe karşı mücadelesi gerçeğinin kasıtlı olarak çarpıtılması’ olduğu belirtilerek, Suriye topraklarının birliği konusunda taviz verilmeyeceği vurgulandı.

Reuters’ın aktardığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün ortaya koyduğumuz talepler, yani çoğulcu demokratik sistem, sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa yeni talepler değil, 2011 yılından bu yana Suriyelilerin uğruna sokağa döküldükleri taleplerin özüdür. Suriye halkı, on yıllardır iktidarı ve serveti tekelinde tutan, yerel yönetimleri dışlayan ve ülkeyi arka arkaya krizlere sürükleyen merkezi bir rejim altında acı çekmiştir. Bugün, yeni Suriye'nin inşasında etkin ortaklar olmayı hedefliyoruz.”

Siyasi sürece katılmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Suriye yönetimi ile görüşmelerin başarıya ulaşması için çalışacaklarını belirten KDSDÖY, “Demokratik temeller üzerinde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtan yeni bir anayasanın hazırlanmasına katılmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Toprak bütünlüğü ilkesi

KDSDÖY, Suriye'deki tüm tarafları ‘ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, nefret ve şiddet söylemlerini terk etmeye ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürüklemeye yönelik tüm girişimlere karşı çıkmaya’ çağırdı.

Suriye topraklarının birliğinin tartışılmaz bir ilke olduğunu ve demokratik özyönetim vizyonunun ve ulusal değişim projesinde bizimle birlikte olan tüm siyasi güçlerin sabit bir temeli olduğunu vurgulayan KDSDÖY, bu konuda aşırıya kaçmanın, siyasi çözüm fırsatlarını baltalamak isteyenlere yarar sağlayacağı uyarısında bulundu.

KDSDÖY, Suriye hükümeti ile ABD ve Fransa hükümetlerinin temsilcilerinin de katıldığı son toplantıların, ‘Suriye devriminin başlangıcından beri hep istediğimiz ciddi bir Suriye-Suriye diyalogu sürecini başlatmak için çok önemli bir adım’ olduğunu belirtti.

"Nefret ve ihanet"

KDSDÖY Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed dün yaptığı açıklamada, resmi makamlardan yapılan bazı açıklamalarda ‘nefret ve ihanet’ söylemlerinin arttığını belirterek endişesini dile getirdi.

Kürt yetkili, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Diyaloğu zayıflatmayan, güçlendiren yapıcı bir rol oynamasını umuyoruz. Suriye'deki siyasi çözüme yönelik ABD ve Fransa'nın sürekli desteğini ve Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeye katkıda bulunmalarını takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçtiğimiz günlerde SDG lideri Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile Şam'da üçlü görüşmelerde bulunarak, geçtiğimiz mart ayında Şara ve Abdi arasında imzalanan ve Suriye'nin kuzeyindeki ve doğusundaki sivil ve askeri kurumların yıl sonuna kadar yeni Suriye yönetimi bünyesine alınmasını öngören anlaşmanın uygulanmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşmanın şu ana kadar, Halep'teki tutuklu takası ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin hükümet ve Kürt güçlerinin ortak kontrolü altına alınması dışındaki çoğu maddesi uygulanmadı.