Belarus: Batı'nın, Ukrayna'da dökülen kanın sorumluluğunu taşıması gerekiyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Belarus: Batı'nın, Ukrayna'da dökülen kanın sorumluluğunu taşıması gerekiyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Belarus Dışişleri Bakanı Vladimir Makei, Batı ülkelerinin, Ukrayna'da dökülen kanın sorumluluğunu taşıması gerektiğini bildirdi.
Makei, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 77. Genel Kurul görüşmelerinde katılımcılara hitap etti.
Bakan Makei, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın temel nedeninin Soğuk Savaşın sonlandığı 30 yıl öncesine dayandığına işaret etti.
Söz konusu dönemde resmi anlaşmalar olmadığını, yalnızca "centilmenlik anlaşması" yapıldığını belirten Makei, bunun da Batı'nın hakimiyetini garanti altına alması için yol açtığını savundu.
Makei, konuşmasında NATO üyesi bir devlet tehdit algıladığı zaman, ittifakın bütün üyelerinin aynı hissiyat içerisinde hareket edip, aynı tepkiyi verebilmesini gerektiren "güvenliğin bölünmezliği" ilkesine atıfta bulundu.
Batılı ülkelerin, NATO'yu genişletme dürtüsüyle söz konusu ilkeyi çiğnediğini vurgulayan Makei, "NATO ve Batılı ülkeler doğuya genişleme arayışıyla hem Rusya'nın hem de Belarus'un meşru güvenlik çıkarlarını göz ardı etti" dedi.
Makei, NATO'nun bazı tarihi Doğu Slavları ve yakınındaki bölgelere el uzatma girişimine ek olarak Yugoslavya, Irak, Libya ve Suriye'de "yasa dışı savaşlara" dahil olduğunu belirtti.
Bu nedenle, toplu olarak Batı ülkelerinin, Ukrayna'da dökülen kanın sorumluluğunu taşıması gerektiğini dile getiren Makei, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birçok ülke, kimsenin diğerlerine kendi vizyonunu, çıkarını ve değerlerini empoze etmediği, çok merkezli veya çok kutuplu bir dünya oluşturmak istiyor."
Makei, Batılı ülkelerin, Rusya'ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar nedeniyle enerji ve gıda fiyatlarını artırdığına işaret etti.
Belarus'un, Ukrayna ve Rusya arasında bir ateşkes ve kapsayıcı bir barış anlaşmasına aracılık edebileceğini kaydeden Makei, görüşmekten başka seçenek olmadığını vurguladı.



Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

Arakçi: Nükleer silah peşinde değiliz ve İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemeli

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada ABD’nin İran'la müzakerelerdeki amacının İran'ı ‘nükleer haklarından’ mahrum bırakmak olması halinde Tahran'ın bu haklarından asla vazgeçmeyeceğini söyledi.

Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Arap-İran Diyalog Forumu'nda konuşan Arakçi, ülkesinin nükleer silah sahibi olmayı bir tabu olarak gördüğünü, ancak uranyumu barışçıl yollarla zenginleştirme hakkı konusunda ısrarcı olduğunu belirtti. Aynı zamanda İsrail'in nükleer silah cephaneliğine sahip olmasına izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan İranlı Bakan, ülkesinin diyalog ilkesine inandığını ve bölge ülkeleri arasında diyalog çağrısında bulunduğunu vurguladı. İran'ın bölgesel diyalogda daha üst bir aşamaya geçtiğini belirten Arakçi, “bölge ülkeleriyle ilk konferansı gerçekleştirmeyi başardık” dedi.

İran’ın resmi haber ajanslarının aktardığına göre İran ve ABD arasında Umman’da yapılması planlanan yeni müzakere turunun başlamasına bir gün kala yaptığı açıklamada Arakçi, İran'ın ABD ile görüşmelerini ‘iyi niyetle’ sürdürdüğünü söyledi.

İran Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak müzakerelerin amacının İran'ı nükleer haklarından mahrum bırakmaksa, İran'ın hiçbir hakkından vazgeçmeyeceğini açıkça vurguluyorum.”

İran defalarca kez uranyum zenginleştirme hakkının müzakere edilemez olduğunu ileri sürerek bazı ABD’li yetkililer tarafından dile getirilen ‘sıfır uranyum zenginleştirme’ talebini reddetti.

Fakat ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff cuma günü verdiği bir röportajda, ABD ile yapılacak herhangi bir anlaşma kapsamında İran'ın uranyum zenginleştirme tesislerinin lağvedilebileceğini belirtti.

rfgthyju
Arakçi ve Witkoff (AP)

Trump, İran'ın nükleer programına ilişkin uzun süredir devam eden anlaşmazlığı çözecek yeni bir anlaşmaya varılmaması halinde İran'ı bombalamakla tehdit etti. Göreve geldiği ilk dönemde Trump, ülkesinin Tahran ile dünya güçleri arasında 2015 yılında imzalanan ve İran'ın nükleer faaliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekildiğini açıklamıştı.

Batılı ülkeler, ABD'nin 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Tahran'ın hız verdiği nükleer programının nükleer silah üretmeye yönelik olduğunu söylerken, İran bu çalışmaların sadece sivil amaçlı olduğunda ısrar ediyor.

Arakçi, sözlerini şöyle noktaladı:

“İran, ABD ile yaptığı dolaylı müzakerelerde nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması hakkını vurguluyor ve nükleer silah edinmenin peşinde olmadığını açıkça ifade ediyor. İran müzakereleri iyi niyetle sürdürüyor. Eğer bu görüşmelerin amacı nükleerleşmemeyi sağlamaksa bir anlaşmaya varılabilir. Eğer amaç İran'ın nükleer haklarını kısıtlamaksa, İran bu haklarından asla vazgeçmeyecektir.”