Ukrayna'nın bazı bölgelerini ilhak etmekle Rusya ne elde edecek?

Luhansk'ta referandum sonuçlarının açıklanması ardından evinin önüne Rus bayrağı diken bir kadın (AP)
Luhansk'ta referandum sonuçlarının açıklanması ardından evinin önüne Rus bayrağı diken bir kadın (AP)
TT

Ukrayna'nın bazı bölgelerini ilhak etmekle Rusya ne elde edecek?

Luhansk'ta referandum sonuçlarının açıklanması ardından evinin önüne Rus bayrağı diken bir kadın (AP)
Luhansk'ta referandum sonuçlarının açıklanması ardından evinin önüne Rus bayrağı diken bir kadın (AP)

Rusya, Ukrayna’nın büyük bir kısmını ilhak etme kararını açıklamak üzere. Dolayısıyla ilhak kararının bugün Kremlin için özel bir önem arz eden tarihi ve stratejik boyutlarına ilişkin soru işaretleri mevcut. Pek çok soru ve şüpheyle çevrili referandumların kaydedildiği dört bölgeyi incelemeden önce, Donbass bölgesi ve çevresini Ukrayna'daki Rus savaşının ana odak noktası haline getiren tarihi ve coğrafi boyutlar üzerinde durmak gerekiyor.
Mevcut çatışmanın tarihsel boyutlarına bakıldığında, Rusya Başkanı Vladimir Putin’in ısrarla çarların ihtişamını geri kazanmaya çalıştığı anlaşılıyor. 2014 yılında Kırım'ı ilhak etmesi ardından, tarihsel konumunu 18. yüzyılda Kırım’ı Osmanlı İmparatorluğu'nun elinden alan Çariçe 2. Katerina’ya adamıştı. Ukrayna'nın doğu ve güney kısımlarındaki mevcut çatışma, Rus İmparatorluğu'nun ihtişamının gerçek kurucusu meşhur Çar Büyük Petro'nun saltanatı sırasındaki Rusya tarihini, bilhassa İsveç İmparatorluğu'na ve günümüz Ukrayna topraklarındaki diğer Batılı güçlere karşı yürütülen Kuzey Savaşları’nı hatırlatıyor. Demirbaş Şarl olarak anılan İsveç Kralı 12. Charles’ın yenildiği Poltava Muharebesi, komşuları ve muhaliflerinin korktuğu büyük bir devletin inşası savaşlarında önemli bir dönüm noktasını teşkil etmişti. Zaporijya yakınlarında yer alan Poltava’nın eski kalesi şuan hala tarihe şahitlik ediyor.
Tarihten alınan dersler, Ukrayna'nın ele geçirdiği bölgelerin stratejik önemini pekiştiren bir başka çerçeveye ışık tutuyor. Zirâ Azak Havzası ve Karadeniz'deki güney şeritlerinin kontrolünü tamamıyla garanti eden bir coğrafi genişleme ve Kırım ile istikrarlı bir kara bağlantısı olmaksızın Ukrayna'nın batı sınırlarının güvenliğinin sağlanmasından bahsetmek mümkün değil. Ancak Ukrayna savaşının patlak vermesiyle birlikte Kırım kısa süre içerisinde daha zayıf hale geldi.
Bu nedenle mevcut savaşın başlangıcından bu yana, Donetsk ve Luhansk bölgeleri üzerinde mutlak kontrolün önemine, yarımadayı ülkenin geri kalanına kara yoluyla bağlayan Herson şehri üzerinde benzer bir kontrolün dayatılmasına odaklanılıyor.
Moskova, bu bölgelerin Rusya sınırları içinde kalmasını sağlayarak - Batı ülkeleri Dinyeper Nehri'nin batı kıyısındaki askeri varlığını pekiştirse dahi- güvenlik alanını artıracak geniş bir coğrafi kuşağa sahip olacak. Ancak Kremlin'in tehlikeli kararı ardında yalnızca bu tarihi ve coğrafi boyutlar yatmıyor. Bu noktada büyüklüklerine, zenginliklerine ve demografik özelliklerine göre söz konusu dört bölgeye kısaca göz atmak yeterli olacaktır:

Donetsk ve Luhansk
Donetsk ve komşusu Luhansk, Rusya'nın müttefiki Aleksandr Zaharçenko’nın iktidardan uzaklaştırıldığı gösterilerin sonrasında Moskova'nın Ukrayna makamlarını cezalandırmak için 2014'te silahlı bir isyanı teşvik etmesi ardından mevcut çatışmanın başlangıcını teşkil etmişti. Söz konusu iki bölge, Doğu Avrupa Platosu’nun güneyinde kalıyor. Şuan üç Birleşmiş Milletler ülkesinin (Rusya, Suriye ve Kuzey Kore) yanısıra Güney Osetya ve Abhazya tarafından tanınmaktalar.
Söz konusu iki cumhuriyet, uzun ortak sınırlara sahip. Donetsk, Ukrayna'nın Dnipropetrovsk, Zaporijya ve Harkov bölgeleri ile Rusya'nın güneyde Azak Denizi'ne bakan Rostov bölgesi ile sınır komşusu sayılıyor. Denize erişimi olmayan Luhansk ise Ukrayna'da Harkov, Rusya'da Belgorod, Voronej ve Rostov bölgeleri ile sınır komşusu konumunda.
Donetsk'te ayrılıkçıların hazırladığı anayasaya göre, cumhuriyete bağlı olduğu ilan edilen 26,52 bin kilometrekarelik bir alan mevcut. Dolayısıyla Donetsk, yüzölçümü bakımından Ukrayna'nın 24 bölgesi arasında 11. sırada yer alıyor. Bu noktada 2014 yılındaki savaş öncesi Ukrayna dağılımına göre idari sınırlarından bahsedildiğine dikkat etmek gerek. Ancak sahaya bakıldığında ise mevcut gerçek, ayrılıkçıların bölge alanının yarısından fazlasını kontrol etmediğini gösteriyor. Nitekim Rusya'nın ilhak kararı, topraklarının yaklaşık yarısını ‘Ukrayna tarafından işgal edilmiş topraklar’ olarak sınıflandıracak. İstatistiklere göre Donetsk'te yaklaşık 2,2 milyon insan yaşıyor. Ayrılıkçı yetkililerin kaydettiği bu rakamda savaş sırasında yerinden edilme nedeniyle meydana gelen değişiklikler hesaba katılmıyor.
Aynı durum, Ukrayna idari dağılımına göre 26,68 bin kilometrekarelik bir alana sahip olan Luhansk için de geçerli. Luhansk, daha önce Ukrayna bölgelerinin coğrafi büyüklüğü bakımından sıralandığı listede 10. sırada yer almıştı. Luhansk'ta yaklaşık 1,4 milyon nüfus bulunuyor, bu rakam zamanda savaş öncesi nüfusu yansıtmıyor. Önceki tahminler, Donetsk ve Luhansk bölgelerinde daha önce en az 5 milyon nüfusun yaşadığına işaret ediyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, iki bölgedeki demografik dağılıma dair ikilem, Rus milliyetçiliği ile Rusça konuşan halk arasında önemli bir fark olduğu gerçeğinde yatıyor. Nitekim şuanki yüzyılın başlarında Donetsk nüfusundan Rusça konuşan insan sayısı yüzde 80 oranında iken kökleri Rusya’ya uzananların oranı ise yüzde 40’ı geçmiyor. Aynısı Luhansk için de geçerli; Sakinlerinin yüze 70’i ana dilinin Rusça olduğunu söylerken nüfusun yalnızca yüzde 40’ı Rus kökenli.
Donetsk ve Luhansk, ekonomik açıdan da önem teşkil ediyor; zirâ Ukrayna'daki en büyük kömür, demir ve çelik madenleri bu bölgede bulunuyor. Ülkenin en önemli ihracat limanlarından biri olan Mariupol şehri, Donetsk idari sınırları içerisinde yer alıyor. Savaş öncesi istatistikler, Ukrayna devrimlerinin yaklaşık yüzde 70'inin ülkenin bu bölgesinde yoğunlaştığına işaret ediyor. Burası aynı zamanda ülke ihracatının Karadeniz, Ortadoğu ve diğer ülkelere yöneltildiği kara ve deniz ulaşım ağı için de önemli bir nokta sayılıyor.

Zaporijya ve Herson
Doğu Avrupa Platosu'nda yer alan Zaporijya ve Herson bölgeleri ortak sınırlara sahip. Ukrayna'nın Dnipropetrovsk bölgesi sınırında yer alan Zaporijya, doğudan Donetsk, güneyden ise Azak Denizi ile sınır komşusu. Diğer yandan Dnipropetrovsk ve Mykolaiv ile aynı sınırları paylaşan Herson ise güneyde Kırım ile komşu konumda. Aynı zamanda güneybatıda Karadeniz'e ve güneydoğuda ise Azak Denizi'ne bakıyor.
27,18 bin kilometrelik alanı ile söz konusu listede dokuzuncu sırada yer alan Zaporijya’da Berdyansk, Melitopol, Polohy, Vasylivka ve Zaporizkyi olmak üzere beş bölge ve 14 şehir bulunuyor. Rusya’nın Yanındayız Hareketi Lideri Vladimir Rogov, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada, Rusya'nın kurduğu askeri-sivil yönetimin mevcut beş bölgeyi dağıtmayı, idari 20 bölgeye bölmeyi planladığını açıklamıştı. Şuanda Rusya’nın eyalet topraklarının yalnızca üçte ikisini kontrol etmesi dolayısıyla, ‘kurtarılmış’ bölgenin merkezi Melitopol sayılıyor. Ukrayna Devlet İstatistik Servisi verilerine göre, geçtiğimiz Şubat ayında Zaporijya bölgesi nüfusu 1 milyon 636 bine ulaşmıştı. Bu rakamın yüzde 43’ü şuan bölgede ikamet ediyor. Nüfusun yüzde 71’inin Ukraynalı, en fazla yüzde 24’ünün ise Rus olması dolayısıyla buradaki coğrafi bölünmenin Moskova'nın zararına olduğu anlaşılıyor.
28,46 bin kilometrelik (listede yedinci sırada) bir alanda yer alan Herson ise Ukrayna'nın 2015 ila 2020'deki bölgesel idari reformu mucibince, şuan çoğu Rusya tarafından kontrol edilen beş bölgeye ayrılmış durumda. Moskova yanlısı yetkililer, geçtiğimiz Ağustos ayında Ukrayna'dan ayrılmaya ve Rusya'ya katılmaya hazırlık amacıyla idari bölünme kapsamında 18 bölge belirlemişti. Ukrayna Devlet İstatistik Servisi verilerine göre, geçtiğimiz Şubat ayında Herson’da 1 milyona yakın nüfusun bulunduğu kaydedildi. Şuan bu nüfusun yaklaşık dörtte biri Herson’da ikamet ediyor.



Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
TT

Hamas, CENTCOM'un ‘yardımları yağmaladığı’ iddiasını yalanladı: “Bunlar asılsız iddialar”

CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü
CENTCOM tarafından yayınlanan ve Hamas üyelerinin yardım kamyonuna saldırdığı görüldüğü iddia edilen bir videodan ekran görüntüsü

Hamas Hareketi tarafından bugün yapılan açıklamada, ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) ‘Hamas’ın bir yardım kamyonunun yağmalandığı’ yönündeki iddiaları kınanırken bu iddialar ‘yanlış ve asılsız’ olarak nitelendirdi.

Açıklamada, CENTCOM’un iddialarının, zaten sınırlı olan insani yardımın azaltılmasını meşrulaştırmak ve uluslararası toplumun Gazze Şeridi’ndeki sivillerin kuşatılması ve açlık çekmesini sona erdirememesini örtbas etmek amacıyla ortaya atıldığı belirtildi.

Hamas, uluslararası veya yerel kurumların ve yardım konvoylarında çalışan sürücülerin hiçbirinin bu tür bir olayı rapor etmediğini yahut herhangi bir şikâyette bulunmadığını vurguladı.

CENTCOM dün öğleden sonra, Gazze Şeridi üzerinde uçan bir ABD insansız hava aracı (İHA) tarafından çekilen görüntüleri yayınladı. CENTCOM’un iddiasına göre görüntülerde Hamas üyeleri bir yardım kamyonuna saldırıyor, şoförüne saldırıyor ve içeriğini yağmalıyor, ardından bilinmeyen bir yere kaçıyor.

Öte yandan bunlar, CENTCOM’un Gazze’deki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi semalarında gerçekleştirdiği uçuşlardan yayınlanan ilk görüntüler oldu.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un Ynet adlı internet sitesine göre CENTCOM, videonun 31 Ekim'de çekildiğini ve Hamas üyelerinin Han Yunus'un kuzeyine yardım götüren insani yardım konvoyuna ait bir kamyonu yağmaladığını gösterdiğini açıkladı.

CENTCOM’un açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Kiryat Gat'taki koordinasyon merkezi, Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanmasını izlemek için konvoyun üzerinde uçan bir ABD MQ-9 uçağından hava gözetimi yoluyla bir rapor aldı. Raporda, silahlı adamların sürücüyü saldırıya uğrattığı ve yardım malzemelerini ve kamyonu çaldığı belirtildi.”

Sürücünün yolun ortasına sürüklendiği ve yerde yatırıldığı belirtilen açıklamada, sürücünün durumunun halen bilinmediği ifade edildi.


Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

TT

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Binlerce Sudanlı tehlikede: Faşir ve Bara'da yargısız infazlar yapılıyor

Bileşmiş Milletler (BM) ve insan hakları raporları ile uydu görüntülerinin, geçtiğimiz pazar günü Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından ele geçirilen Kuzey Darfur'un başkenti Faşir şehrinde ayrım gözetmeksizin cinayetlerin devam ettiğini göstermesinin ardından, binlerce Sudanlı şu anda risk altında. Kuzey Kordofan eyaletindeki stratejik öneme sahip Bara’da korkunç istismarlar ve cinayetlerin bildirilmesinin ardından Kordofan eyaletinin en büyük şehri Ubeyd’e doğru büyük çaplı bir göç yaşanıyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) dün, HDK'nın iktidarı ele geçirmesinin ardından binlerce sivilin Sudan'ın Faşir kentinde mahsur kaldığı ve yakın tehlike altında olduğu konusunda endişelerini dile getirirken, yeni uydu görüntüleri Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehrinde katliamların devam ettiğini gösteriyor.

HDK geçtiğimiz pazar günü, 18 aylık bir kuşatmanın ardından, Sudan topraklarının üçte birini oluşturan Darfur bölgesindeki ordunun son kalesi olan Faşir'in kontrolünü ele geçirdi. Şehrin düşmesinden bu yana, sahada infazlar, cinsel şiddet, yardım görevlilerine saldırılar, yağma ve kaçırma olayları bildirilirken, iletişim büyük ölçüde sağlanamıyor.

Faşir yakınlarındaki Tavile beldesine ulaşan kurtulanlar, toplu katliamların yaşandığını, çocukların ebeveynlerinin gözleri önünde vurulduğunu ve kaçmaya çalışan sivillerin dövülüp soyulduğunu anlattı. BM, pazar gününden bu yana 65 binden fazla kişinin Faşir'den kaçtığını, ancak on binlerce kişinin halen orada mahsur kaldığını söyledi. Şehir, son HDK saldırısından önce yaklaşık 260 bin nüfusa sahipti.

zaxsdf
Faşir yakınlarında cesetler ve yanmış araçlar arasında yürüyen HDK üyeleri (Reuters)

MSF, çok sayıda sivilin halen büyük risk altında olduğunu ve HDK ve müttefikleri tarafından daha güvenli bölgelere ulaşmalarının engellendiğini açıkladı.

MSF, sadece yaklaşık 5 bin kişinin şehrin yaklaşık 70 kilometre batısında bulunan Tavile beldesine ulaşabildiğini bildiri. MSF Acil Durum Operasyonları Başkanı Michel Olivier Lacharite, “Tavile'ye gelenlerin sayısı, yaygın zulüm haberlerinin arttığı bir dönemde, felaketin boyutuyla uyuşmuyor” dedi. ‘Faşir'de aylarca süren açlık ve şiddetten kurtulan tüm kayıp insanlar nerede?’ diye soran Lacharite, “En olası ve aynı zamanda en korkunç ihtimal, kaçmaya çalışırken öldürülüyor veya avlanıyor olmalılar” diye ekledi.

Toplu katliamlar devam ediyor

MSF’ye konuşan görgü tanıkları, pazar günü ordudan ve müttefik kuvvetlerden askerler de dahil olmak üzere yaklaşık 500 sivilin kaçmaya çalıştığını, ancak çoğunun HDK ve ona bağlı gruplar tarafından öldürüldüğünü veya yakalandığını söyledi. Hayatta kalanlar, kaçanların cinsiyet, yaş ve etnik kökenlerine göre ayrıldığını ve birçoğunun halen 5 milyon ila 30 milyon Sudan sterlini (bin ila 6 bin dolar) arasında değişen fidye için alıkonulduğunu söyledi.

Faşir’den kaçan beş çocuk annesi Hayat, Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, kendileriyle birlikte seyahat eden gençlerin yolda silahlı kişiler tarafından durdurulduğunu, daha sonra onlara ne olduğunu bilmediklerini söyledi. BM tarafından cuma günü yapılan açıklamada, HDK’nın Faşir'e düzenlediği saldırıda ölenlerin sayısının yüzlerle ifade edilebileceği belirtilirken Sudan ordusuyla ittifak halindeki güçler HDK'yı ‘2 binden fazla sivili öldürmekle’ suçladı.

Uydu görüntüleri

Yale Üniversitesi’nden araştırmacılara göre yeni uydu görüntüleri Sudan'ın batısındaki Faşir şehri ve çevresinde kitlesel katliamların devam ettiğine işaret ediyor.

Üniversitenin İnsani Yardım Araştırma Laboratuvarı yeni bir raporda, yeni görüntülerde şehir nüfusunun büyük bir kısmının ‘öldürüldüğü, esir alındığı veya saklandığına’ dair işaretler olduğunu belirtti.

cd
Yıkımın sonrasını ve devam eden çatışmayı gösteren bir uydu görüntüsü (AFP)

Araştırmacılar, pazartesi ile cuma günleri arasında yerleşim bölgelerinde, üniversite kampüslerinde ve askeri tesislerde insan kalıntıları olduğu düşünülen en az 31 grup nesne gözlemlediler.

Raporda, “Sürekli kitlesel katliamların devam ettiğine dair işaretler açıkça görülüyor” ifadesi de yer aldı.

Kaçanların anlattıkları

Reuters'ın haberine göre hafta başında Sudan'ın Faşir kenti yakınlarında deve sırtında yaklaşık 200 adamıtoplayan milisler, onları belirli bir yere götürdükten ve ırkçı sloganlar attıktan sonra üzerlerine ateş açtılar. Kaçırılan kişiler arasında olduğunu söyleyen el-Hayr Ismail adındaki adam, Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesindeki Tavile beldesinde yerel bir gazeteciye, kaçıranlardan birinin onu okul günlerinden tanıdığını ve kaçmasına izin verdiğini anlattı.

İsmail, “’Onlara onu öldürmeyin’ dedi, ancak onlar kendi arkadaşları da dahil olmak üzere onunla birlikte olan herkesi öldürdüler” ifadelerini kullandı. İsmail, HDK pazar günü şehri ele geçirdiğinde, halen şehirde bulunan yakınlarına yiyecek götürdüğünü ve diğer tutuklular gibi kendisinin de silahsız olduğunu kaydetti.

dfrgt
HDK’nın Faşir’i ele geçirmesinin ardından şehirden kaçan yaralı bir kişi (AP)

İsmail, Reuters'ın röportaj yaptığı dört tanık ve altı yardım görevlisinden biriydi ve Faşir’den kaçanların yakın köylerde toplandığını, cinsiyete göre ayrıldığını ve ardından sınır dışı edildiğini söyledi. Başka bir tanık daha önce yaptığı açıklamada, olaydan sonra silah sesleri duyulduğunu söylemişti.

Reuters tarafından doğrulanan başka bir habere göre eski bir hastane temizlikçisi olan Tehani Hasan, kız kardeşinin kocası ve amcasının serseri kurşunlarla öldürüldükten sonra pazar sabahı Tavile'ye kaçtığını söyledi. Yolda, HDK üniformalı üç adamın kendisini ve ailesini alıkoyduğunu, üstlerini aradığını, dövdüğünü ve hakaret ettiğini belirten Hasan, “Bizi çok kötü dövdüler. Giysilerimizi yere attılar. Kadın olmama rağmen benim üstüm de arandı. Yiyeceklerimizi ve sularımızı yere döktüler” ifadelerini kullandı.

Sonunda başka bir bölgeye vardılar ve burada savaşçılar kadınları ve çocukları erkeklerden ayırdılar. Erkek kardeşi ve ikinci kız kardeşinin eşini bir daha görmediklerini söyleyen Hasan, “Bize yaptıkları muameleden dolayı hayatta olduklarını söyleyemeyiz. Eğer onlar öldürmezse, açlık ve susuzluk öldürüyor” şeklinde konuştu.

HDK’dan yalanlama

Faşir’deki ‘zaferi’ Sudan'ın iki buçuk yıllık iç savaşında bir dönüm noktası olan HDK, söz konusu ihlalleri işlediğini reddetti, bu iddiaların düşmanları tarafından uydurulduğunu öne sürdü. HDK da karşı suçlamalarda bulundu. HDK’nın üst düzey liderlerinden biri bu iddiaları ordunun ve müttefik savaşçılarının ‘Faşir’deki yenilgilerini ve kayıplarını örtbas etmek için’ yaptıkları ‘medya propagandası’ olarak nitelendirdi.

HDK Komutanlığı çoğunun tutuklandığını öne sürdüğü üyelerinin işlediği ihlallere ilişkin soruşturma başlatıldığını, HDK'nın insanların şehri terk etmesine yardım ettiğini ve yardım kuruluşlarını kalanlara yardım etmeye çağırdığını da ekledi.

Sudan ordusundan askerler ve sivil kılığına girmiş HDK üyelerinin sorgulanmak üzere ‘yakalandığını’ belirten HDK Komutanlığı, Reuters'ın yorum talebine yanıt olarak, ‘Bazılarının iddia ettiği gibi cinayet işlenmedi’ dedi. Reuters, sosyal medyada yayınlanan ve HDK üniformalı adamların silahsız tutuklulara ateş açtığını gösteren en az üç videoyu ve silahlı çatışma sonrası cesetlerin bulunduğu 12 videoyu doğruladığını bildirdi.

Yerinden edilen insanların sayısı artıyor

Öte yandan Sudan Doktorlar Sendikası dün, 642 yerinden edilmiş kişinin Faşir’den kuzey eyaletindeki Daba bölgesine geldiğini duyurdu. Yayınladığı basın açıklamasında, Faşir’den gelen yerinden edilmiş kişilerin sayısındaki artışı büyük endişeyle takip ettiğini belirten Sudan Doktorlar Sendikası, “Faşir’de HDK tarafından işlenen katliamlar nedeniyle zorlu ve tehlikeli bir yolculuğun ardından son birkaç saat içinde 642 yerinden edilmiş kişi Kuzey Eyaleti'ne ulaştı” ifadelerini kullandı.

Sendika, başta çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere yerinden edilmiş kişilerin, barınak, gıda ve içme suyu eksikliği ve temel sağlık hizmetlerinin yetersizliği gibi zorlu insani koşullarda yaşadıklarını da kaydetti.

Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Savaşın yıkımından kaçan bu aileler, güvenlik arayışıyla kuzey eyaletine sığındılar, ancak şu anda ev sahibi toplulukların karşılayamayacağı ciddi geçim sorunlarıyla karşı karşıyalar. Darfur'daki durumun kötüleşmeye devam etmesi nedeniyle önümüzdeki günlerde gelenlerin sayısının önemli ölçüde artması bekleniyor.”

MSF, insani yardım durumunun tamamen çökmesini önlemek için, Sudan içindeki ve dışındaki yerel yetkililere ve insani yardım ve yardım kuruluşlarına, yerinden edilmiş insanlara acil tıbbi ve gıda yardımı, barınak ve psikososyal destek sağlamak için acil önlemler almaları çağrısında bulundu. MSF, bu kritik anda hızlı bir müdahalenin, yerinden edilme, açlık ve korkudan bitkin düşen binlerce kişinin hayatını kurtarabileceğini vurguladı.