Yemen hükümeti: İran’ın ateşkes istememesine şaşırmadık

Ateşkesin yenilenmesini engellemek için Husileri desteklediğini itiraf eden İran’a Mübarek’ten “Şaşırmadık” tepkisi

Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı
Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı
TT

Yemen hükümeti: İran’ın ateşkes istememesine şaşırmadık

Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı
Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, Husileri ateşkesi uzatma çabalarını engellemek ve Yemen halkının çıkarlarını arka plana atmakla suçladı. Bir İranlı yetkili, Husilerin ateşkesi uzatmayı reddetmesinin arkasında ülkesinin olduğunu kabul etti.
Mubarek, Al Hadath TV kanalına yaptığı açıklamada, Husilerin ateşkes sırasında 200 milyardan fazla Yemen riyali topladıktan sonra ateşkesi yenileme çabalarını engellediğini, yolları açmayı reddettiğini, sivil kayıplara neden olduğunu ve sadece kendi çıkarlarını elde etmeye çalıştığını söyledi.
Mubarek konuşmasında, BM'nin ateşkesi uzatma önerisini olumlu karşıladığını, ancak Yemen hükümetinin Husilerin uzlaşmazlığına rağmen birçok taviz verdikten sonra Husilerin ateşkesi uzatmayı reddetmesine şaşırmadığını ifade etti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kanaani, İran'ın daha önce Yemen'deki ateşkesin sürdürülebilirliğinin "yaptırımların kaldırılması ve kuşatmanın sona erdirilmesine" bağlı olduğunu açıkladığını belirtti. Sözcünün açıklamalarına göre, “Ateşkes, kuşatmayı kaldırmak için sadece bir başlangıç ​​ve bir adımdı. Ama ateşkes, haksız yaptırımlar kaldırılmadan gerçekleşti”.
Kanaani dün düzenlediği haftalık basın toplantısında, Tahran'ın Yemen'de ateşkesin sonuçlanmasına yardım ettiğini ve yenilenmesini desteklediğini belirterek, “Dostları ve Yemenli partileri bu yola başvurmaya çağırıyoruz. Ama asıl karar verecek olanlar Yemenlilerdir" dedi.
Pazar günü, Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Alimi, Husilerin ateşkesi reddetmesini "siyasi bir savaş"ta olduklarını düşünmelerine yorumladı.
Alimi, Twitter hesabından, Husi grubunun barışa ortak olmaktan "çok uzak" olduğunu vurguladı. Alimi, silahlı grubun ateşkesi, "siyasi bir savaş" oyununa döndürdüğünü açıklayıp, grubun Yemen halkının acılarını tamamen göz ardı ederek,  ateşkese insan acısını hafifletmek için bir fırsat olarak bakmadığına dikkat çekti. Alimi, Husilerin İran'ın çıkarlarını Yemen halkının çıkarlarının üzerine koyan harici bir araç olduğunu iddia etti.
Liderlik Konseyi Başkan Yardımcısı, hükümetin "geniş tavizler" verdiğini ve BM'nin Yemen elçisi Hans Grundberg'in önerisini "hükümetin endişelerinin tüm cehaletine" rağmen kabul ettiğini hatırlattı. Alimi, bunun ateşkesin devamı konusundaki arzusundan ve barış için fırsatlar arayışından kaynaklandığını söyledi.
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği, Yemen'de ateşkesin uzatılması konusunda anlaşma sağlanamamasından üzüntü duyduğunu belirterek, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin ve Suudi Arabistan Krallığı'nın Yemen krizinde sürdürülebilir bir siyasi çözüme ulaşma çabalarını takdir etti.
Teşkilat Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler ve Özel Elçisi'nin ateşkesi uzatma çabalarına desteğini teyit ettiğini ve bunun, kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmayı sağlayacağını umduğunu belirtti.
Geçen Pazar akşamı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Yemen hükümetinin, önerisini olumlu bir şekilde ele alma konusundaki tutumunu övdü ve çözüm bulmak adına hem hükümet tarafı hem de Husi tarafıyla iletişim halinde kalacağını belirtti.
Grundberg, ateşkesin yenilenmesi için bir anlaşmaya varılamamasından dolayı duyduğu üzüntüyü ifade ederek, Yemenli tarafları "sakinliği korumaya ve şiddetin tırmanmasına yol açabilecek her türlü provokasyon veya eylemden kaçınmaya" çağırdı.
Grundberg ofisinden yaptığı açıklamada, "Bugün herhangi bir anlaşmaya varılmadığı için yaşadığım üzüntüyü belirtmek isterim. Hiç kuşkusuz, çerçevesi genişletilmiş ve uzatılmış ateşkes, Yemenliler için  önemli faydalar sağlayacaktır" dedi.
Geçen Pazar, Husi milisleri, Birleşmiş Milletler'in Yemen'deki ateşkesi uzatma ve genişletme önerisini reddettikten sonra, petrol sahalarında faaliyet gösteren şirketlerden, çalışmalarını durdurmalarını isteyerek, onları petrol sahalarına saldırmakla tehdit etti.
Husi müzakere heyeti tarafından bir bildiri yayınlandı. Bildiri, ateşkes anlaşmalarının bir "çıkmaza" ulaştığını ilan ederek, Husi lideri Yahya Sari'nin iç savaşa geri döneceğine ve Suudi Arabistan ve BAE'deki yerli ve yabancı nakliye, denizcilik ve petrol şirketlerini hedef alan askeri operasyonları sürdüreceğine dair tehditlere yer verdi.
Bu tehditlerden sonra, kendilerine "Vaadu’l Hak Tugayları" adını veren  Şii milisler, Arap koalisyonu ülkelerini ve onların petrol şirketlerini "hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına" dair sözleriyle tehdit etti.
Geçen Pazar günü, Husi grubu, BM'nin ateşkesi uzatma önerisini, uzatmanın "bir barış süreci tesis etmediğini" iddia ederek reddetti.
Husi milislerinin sözde “Yüksek Siyasi Konseyi" tarafından yapılan açıklamada, "Konsey, BM’nin isteksizliğini ve Yemen halkının taleplerini karşılamayan öneriyi sunmasını esefle karşıladı. Öneri barışın sağlanmasında bir katkı sunamaz" dedi.
Öneri, ateşkesi 6 ay uzatmayı ve Yemen genelinde maaşların ödenmesinin yanı sıra çeşitli kentlerde yolların açılmasını ve Sanaa Havalimanı'na yeni varış noktalarının eklenmesini içeriyordu. Siyaset Bilimci Muhammed Talib, Husi milislerinin ateşkesi uzatmayı reddetme konusundaki uzlaşmazlığının, önceki dönemde uluslararası toplum tarafından sunulan hoşgörünün bir sonucu olduğunu savunuyor. Bu yüzden herkesin bildiği üzere, Husiler altı aylık uzatmanın uluslararası ve bölgesel toplumun bu ateşkese olan acil ihtiyacını yansıttığını  fark ettiler ve bu durumu kendi lehlerine çevirmek için fırsata çevirdiler.
Talib, Şarku'l Avsat'a Husi milislerinin baskı ve şantaj için bir dizi bölgesel ve uluslararası durumu istismar etme ve meşru hükümeti, Arap koalisyonunu ve bölgedeki bazı ülkeleri kendi kayıplarının bedelini ödemeye zorlama girişimi hakkında konuştu. Ona göre bu, ateşkes koşullarının milislerin sorumluluğunu öngörmesine rağmen, hükümetin çalışanların maaşlarını ödeme taahhüdünün gerekliliğini açıkça ortaya koyuyordu.
Talib, mevcut uluslararası hamlelerle siyasi bir çözüm olasılığının olmadığını, bu milislerin savaşı uluslararası koruma gibi algıladığını ve tek çözümün askeri yöntemlerle olacağını belirtti.
Nisan ayı başlarında ateşkesin başlamasından bu yana, milisler, Taiz kentinde yolların açılması, sivillerin serbest dolaşımına izin verilmesi ve kontrolü altındaki bölgelerde devlet çalışanlarının maaşlarının Hudeyde Limanı kaynaklarından ödenmesi gibi ülkedeki insani krizle ilgili ateşkesin en önemli hükümlerinin uygulanmasını reddetti.



Trump'ın “son” uyarısı, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı sona erdirecek mi?

İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
TT

Trump'ın “son” uyarısı, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı sona erdirecek mi?

İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)

Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması yönündeki çabalarda ABD’nin ivmesi artıyor. Son olarak ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'tan İsrail'in kabul ettiğini doğruladığı kapsamlı bir öneriyi kabul etmesini istedi. Trump, bu öneriyi Hamas’a yönelik ‘son uyarı’ olarak değerlendirdi.

Hamas ise bu öneriye yanıt vermedi. Hamas, bu öneriden aylar önce, ABD'nin savaşı sona erdirme sözünü yerine getirmeden, geçtiğimiz nisan ayında ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ın serbest bırakılması için Washington ile bir anlaşma imzalamıştı.

Bu senaryonun geleceği hakkında Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Washington'ın ciddiyetini ve ‘yakında’ kısmi veya kapsamlı bir ateşkesin sağlanabileceğini düşünenler ile yakın zamanda bir anlaşma olasılığı olmadığını düşünenler olarak ikiye bölünmüş durumda. Onlar bunu Hamas için en önemli pazarlık kozunu elinden alacak ve savaşın devam etmesini engellemeyecek bir tuzak olarak görüyorlar.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social'da pazar günü yaptığı bir paylaşımda şunları söyledi:

“Herkes rehinelerin eve dönmesini ve bu savaşın sona ermesini istiyor. İsrailliler benim şartlarımı kabul etti, şimdi Hamas'ın da bunları kabul etme zamanı geldi.”

Trump, Hamas’ı “Bu son uyarım. Bundan sonra başka uyarı olmayacak” diye uyardı.

Bu açıklama, 18 Ağustos'ta Hamas’ın kabul ettiği, ancak ABD'nin yorum yapmadığı ve İsrail'in onaylamadığı Mısır-Katar önerisine yanıt vermemesinin yanı sıra Hamas'ın önerdiği bazı maddeleri de reddetmesinin ardından Washington'ın geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında İsrail ile birlikte Doha'daki ileri düzey müzakerelerden çekildiğini açıklamasından bu yana beş gün içinde attığı bazı adımlardan sadece biriydi.

sdfdd
İsrail’in düzenlediği hava saldırısı sonrası Gazze şehrinin er-Rimal Mahallesi’ndeki bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail Yayın Kurumu (IBA) pazar günü, ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un müzakereleri sürdürmek amacıyla bir aracı aracılığıyla Hamas'a ön genel ilkeleri ilettiğini bildirdi. Bu ilkeler arasında kapsamlı bir anlaşma önerisi de yer alıyor.  Netanyahu'nun yakın arkadaşı olan İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in bu hafta bazı görüşmeler için Washington'a gitmesi bekleniyor.

ABD’nin bu yeni adımı Trump'ın cuma gecesi ABD'nin Hamas ile ‘çok yoğun müzakereler’ yürüttüğünü ve Hamas'ın tüm rehineleri serbest bırakması gerektiğini söylemesinin ardından attı.

Trump’ın açıklamalarından bir gün önce ABD'nin Hamas ile ilişkilerinden sorumlu koordinatörü Bashar Bahbah televizyon ekranlarında bir açıklama yaptı. Bahbah, ABD'nin savaşı sona erdirmek ve Gazze'de tutulan tüm rehineleri serbest bırakmak için kapsamlı bir anlaşma hazırladığını doğruladı. Şarku’l Avsat’ın The Times of Israel’den aktardığına göre Witkoff perşembe günü Paris'te Katarlı yetkililerle ateşkes konusunu görüştü.

Öneri uyarınca, Gazze şehrinde devam eden askeri operasyonun durdurulması karşılığında, 48 rehine ve yaralı ile birlikte binlerce Filistinli mahkum anlaşmanın ilk gününde serbest bırakılacak. İsrail televizyon kanalları Kan 12 ve Kanal 13 pazar günü, Trump’ın önderliğinde savaşı sona erdirmek için acil müzakerelerin başlayacağını duyurdu.

Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe, Mısır'ın Witkoff ile yaptığı son görüşmelerin ardından ABD'nin müzakere masasına geri dönmesiyle Trump'ın bu kez ciddi olduğunu düşünüyor. Washington'ın üçlü arabuluculukta kilit bir rol oynadığını belirten Dr. Ukkaşe, savaşı sona erdirmek için uluslararası baskıların artması ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarının birkaç hafta sonra başlayacak olması ve bu toplantılarda Filistin devletinin tanınması olasılığı göz önüne alındığında, Washington'ın bir anlaşma yoluyla savaşı sona erdirmekle daha fazla ilgilenebileceğini belirtti.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Trump'ın ilk kez bu tür açıklamalarda ve tehditlerde bulunmadığını ve Hamas'ın, özellikle Washington'ın savaşı sona erdirme sözünü tutamadığı ve geçtiğimiz mart ayında İsrail'in ocak ayında varılan ateşkesi ihlal etmesine sessiz kaldığı Edan Alexander anlaşmasıyla ilgili krizin ardından, Trump'ın sözlerine güvenmediğini düşünüyor. Nazzal, anlaşmanın hayata geçmeyeceğini, özellikle de Netanyahu'nun rehineleri geri alıp İsrail'i tekrar savaşa sokmak için bir tuzak kuruyor gibi göründüğünü ifade etti.

Çatışmanın taraflarına gelince, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi, Hamas'ın uzlaşmaz tutumunu sürdüreceğini öngörürken, Trump'ın önerisini ciddi olarak değerlendireceğini açıkladı. Ancak Kanal 13, Hamas'ın öneriye ilişkin olumlu mesajlar gönderdiğini ve öneriyi kategorik olarak reddetmediğini vurguladı.

Bu arada İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, sosyal medya platformu X hesabından dün yaptığı bir paylaşımda, Hamas'ın teslim olmaması halinde yok edileceği tehdidinde bulunarak, bunun Hamas'a yönelik ‘son uyarı’ olduğunu belirten Trump'ın açıklamasını yineledi.

ık
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de ABD Merkez Komutanlığı Komutanı General Brad Cooper ile bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı ve Katarlı arabulucular ise Trump'ın açıklamalarına henüz yanıt vermediler. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Brad Cooper ile yaptığı görüşmede, ‘acil ateşkes sağlanması amacıyla Mısır, ABD ve Katar tarafından yürütülen arabuluculuk çabalarının önemini’ vurguladı.

Dün Brezilya'da düzenlenen BRICS zirvesine telekonferans aracılığıyla katılan Sisi, Mısır'ın Gazze Şeridi’nde acil ateşkesin sağlanması, insani yardımın ulaştırılması ve rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması için yoğun çabalar sarf ettiğini ve Gazze Şeridi’nin yönetimi ve yeniden inşası için hazırlıkların başlaması konusunda çalışmalar yaptığını doğruladı.

Dr. Ukkaşe, Hamas'ın özellikle arabuluculardan Mısır’a yeni bir senaryoya kapıyı aralaması için baskı yaptığından, Hamas'ın yakın zamanda bir anlaşmayı kabul edebileceğine dair işaretler olduğunu düşünüyor. Dr. Ukkaşe’y göre Hamas, talep ettiği garantiler konusunda tavizler verdi ve bu gelişmeler çerçevesinde kısmi veya kapsamlı bir anlaşmanın yakında sağlanması bekleniyor.

Öte yandan Nazzal, Hamas'ın Trump'ın şartlarına yumuşak tavizlerle değil, özel çekincelerle yanıt vereceğini, çünkü tavizlerin son aşamasına geldiğini ve yeni bir tuzağa düşmek ya da en önemli ve güçlü kozlarını kaybetmek istemediğini düşünüyor. İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşı sürdüreceğine inanan Nazzal’a göre Hamas'ın Trump'ın önerisini reddetmesi beklendiğinden bu sadece bir örtbas ve gerilimi meşrulaştırma girişiminden ibaret kalıyor.

Yaklaşan bir sonraki aşamada kısmi veya kapsamlı bir anlaşma yapılmayacağını öngören Nazzal, Gazze'deki durumun ve orada yaşanan gelişmelerin bir sonraki aşamayı belirleyeceğini ve müzakere masasına giden yolu değil, bir anlaşmaya giden yolu açacağını vurguladı.


Tunus, Gazze'ye giden yardım filosuna ait bir teknenin İHA saldırısına uğradığı haberini yalanladı

Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
TT

Tunus, Gazze'ye giden yardım filosuna ait bir teknenin İHA saldırısına uğradığı haberini yalanladı

Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)

Tunus, bu sabaha karşı İspanya'dan Gazze'ye yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nun başkent Tunus yakınlarında demirlemişken gemilerinden birinde bir insansız hava aracı (İHA) ile vurulduktan sonra yangın çıktığı iddiasının ‘gerçeği yansıtmadığını’ ve ‘düşmanca bir eylem veya dış saldırı olmadığını’ vurguladı.

Tunus Ulusal Muhafız Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ve Fransız Haber Ajansı AFP tarafından yayınlanan bir açıklamada, bazı sosyal medya sayfalarında bu geminin bir İHA tarafından hedef alındığına dair dolaşan haberlerin tamamen asılsız olduğu belirtildi.

Açıklamada ön soruşturmalara göre yangının nedeninin gemide bulunan can yeleklerinden birini tutuşturan çakmak veya sigara izmaritinden çıkan kıvılcım olduğu kaydedildi.

Açıklamada, ‘düşmanca bir eylem veya dışardan bir saldırı olmadığı’ vurgulandı.

Gazze'ye yardım ve aktivistleri taşıyan Küresel Sumud Filosu’nun, pazartesi gecesi ile salı sabahı gemilerinden birinin İHA saldırısına uğradığını ve gemide yangın çıktığını duyuruldu, ancak Tunus, bunu yalanladı.

İsrail’in Filistin topraklarına uyguladığı ablukayı kırmak amacıyla İspanya'nın Barselona kentinden yola çıkan filo, gemilerinden birinin Sidi Bou Said Limanı yakınlarında İHA ile vurulduğu ve bunun sonucunda gemide yangın çıktığınu duyurdu.

AFP muhabiri, geminin etrafını saran birkaç tekne gördüğünü, ancak yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Filo, yangın çıktığında teknede altı kişinin bulunduğunu, hepsinin de güvende ve sağlık durumlarının iyi olduğunu açıkladı.

Filo, teknenin maddi hasar gördüğünü de ekleyerek, Gazze'de ‘insani yardım koridoru açmak ve Filistin halkının devam eden katliamına son vermek için yürüttüğü görevi engellemeye yönelik saldırı eylemlerini’ kınadı.

Reuters muhabiri, olayın ardından Sidi Bou Said Limanı önünde onlarca kişinin toplandığını, Filistin bayrakları salladığını ve ‘Özgür Filistin’ sloganları attığını bildirdi.

hvh
Sidi Bou Said Limanı dışında Filistin bayrakları taşıyan protestocular (EPA)

Filoda insani yardım malzemeleri ve Filistin yanlısı aktivistler bulunuyor.

Filonun eylül ayı ortalarında Gazze'ye varması bekleniyor. İsrail, geçtiğimiz haziran ve temmuz aylarında bu girişime katılan aktivistlerin Filistin topraklarına deniz yoluyla yardım ulaştırma girişimlerini iki kez engellemişti.

Küresel Sumud Filosu, kendi internet sitesinde kendisini ‘hiçbir hükümet veya siyasi partiye bağlı olmayan bağımsız’ bir kuruluş olarak tanımlıyor.


Bin 800 sinemacıdan Gazze nedeniyle İsrail film kurumlarını boykot etme kararı

Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
TT

Bin 800 sinemacıdan Gazze nedeniyle İsrail film kurumlarını boykot etme kararı

Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)

Aralarında Hollywood yıldızlarının da olduğu bin 800'den fazla sinema sanatçısı ve yapımcı dün, İsrail'in Filistinlilere karşı ihlallerinde suç ortağı olduklarına inandıkları İsrailli film şirketleriyle çalışmayacaklarına dair bir ortak bildiri yayınladı.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik askeri saldırısı ve çocuklar da dahil olmak üzere açlık çeken Filistinlilerin görüntüleri küresel öfkeye yol açarken, Gazze'deki insani krizin kötüleşmesi üzerine bazı şirketler İsrail hükümetiyle olan bağları nedeniyle boykot ve protesto çağrılarıyla karşı karşıya kaldı.

Söz konusu ortak bildiride şu ifadeler yer aldı:

“Apartheid rejimi sürerken filmlerini Güney Afrika'da göstermeyi reddeden United Filmmakers Against Apartheid (Apartheid'a Karşı Birleşik Film Yapımcıları) örgütünden esinlenerek, Filistin halkına karşı soykırım ve apartheid suçuna ortak olan İsrail film kurumları (festivaller, sinemalar, yayıncılar ve yapım şirketleri dahil) ile çalışmayacağımızı, bu kurumların filmlerini göstermeyeceğimizi taahhüt ediyoruz.”

Ortak bildiride kimsenin İsraillilerle çalışmayı bırakmaya zorlanmadığını, aksine film endüstrisi çalışanlarını İsrail'in insan hakları ihlallerine ortak olan İsrail kurumlarıyla çalışmayı reddetmeye çağırdığını belirtildi.

İsrail film kurumlarının Filistinlilerin maruz kaldığı ihlalleri ‘gizlemeye veya haklı göstermeye’ katkıda bulunduğu belirtildi.

Reuters’ın aktardığına göre ortak bildiride İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin yasadışı olduğuna dair Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) geçtiğimiz yıl verdiği kararı ve İsrail ordusunun Gazze'ye yönelik saldırısının soykırıma eşdeğer olduğuna dair birçok insan hakları uzmanının ve araştırmacının değerlendirmelerine atıfta bulunuldu.

Ortak bildiride taahhütte bulunan aktörler arasında Olivia Colman, Emma Stone, Mark Ruffalo, Tilda Swinton, Riz Ahmed, Javier Bardem ve Cynthia Nixon da yer alıyor.

xcdfrgth
Mark Ruffalo (Ruetes)

İsrail hükümeti daha önce İsrail kurumlarını boykot etme çağrılarını ‘ayrımcılık’ olarak nitelendirerek reddetmişti.  İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas üyelerinin düzenlediği ve İsrail’in açıkladığı rakamlara göre bin 200 kişinin ölümüne ve 250'den fazla kişinin rehin alınmasına neden olan saldırının ardından Gazze'deki eylemlerinin ‘meşru müdafaa’ olduğunu söylüyor.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırı on binlerce kişinin ölümüne, Gazze'nin tüm nüfusunun yerinden edilmesine ve kıtlığa neden oldu.

Geçtiğimiz hafta, geçen yıl Gazze'de İsrail güçleri tarafından öldürülen beş yaşındaki Filistinli küçük bir kızı anlatan ‘The Voice of Hind Rajab’ (Hİnd Receb’in sesi) filmi, Venedik Film Festivali'nde büyük beğeni topladı. Filmin yapımcıları arasında Brad Pitt ve Joaquin Phoenix yer alıyor.