Yemen hükümeti: İran’ın ateşkes istememesine şaşırmadık

Ateşkesin yenilenmesini engellemek için Husileri desteklediğini itiraf eden İran’a Mübarek’ten “Şaşırmadık” tepkisi

Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı
Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı
TT

Yemen hükümeti: İran’ın ateşkes istememesine şaşırmadık

Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı
Alimi, darbecilerin barıştan uzak olduğunu vurguladı

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mubarek, Husileri ateşkesi uzatma çabalarını engellemek ve Yemen halkının çıkarlarını arka plana atmakla suçladı. Bir İranlı yetkili, Husilerin ateşkesi uzatmayı reddetmesinin arkasında ülkesinin olduğunu kabul etti.
Mubarek, Al Hadath TV kanalına yaptığı açıklamada, Husilerin ateşkes sırasında 200 milyardan fazla Yemen riyali topladıktan sonra ateşkesi yenileme çabalarını engellediğini, yolları açmayı reddettiğini, sivil kayıplara neden olduğunu ve sadece kendi çıkarlarını elde etmeye çalıştığını söyledi.
Mubarek konuşmasında, BM'nin ateşkesi uzatma önerisini olumlu karşıladığını, ancak Yemen hükümetinin Husilerin uzlaşmazlığına rağmen birçok taviz verdikten sonra Husilerin ateşkesi uzatmayı reddetmesine şaşırmadığını ifade etti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kanaani, İran'ın daha önce Yemen'deki ateşkesin sürdürülebilirliğinin "yaptırımların kaldırılması ve kuşatmanın sona erdirilmesine" bağlı olduğunu açıkladığını belirtti. Sözcünün açıklamalarına göre, “Ateşkes, kuşatmayı kaldırmak için sadece bir başlangıç ​​ve bir adımdı. Ama ateşkes, haksız yaptırımlar kaldırılmadan gerçekleşti”.
Kanaani dün düzenlediği haftalık basın toplantısında, Tahran'ın Yemen'de ateşkesin sonuçlanmasına yardım ettiğini ve yenilenmesini desteklediğini belirterek, “Dostları ve Yemenli partileri bu yola başvurmaya çağırıyoruz. Ama asıl karar verecek olanlar Yemenlilerdir" dedi.
Pazar günü, Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkan Yardımcısı Abdullah el-Alimi, Husilerin ateşkesi reddetmesini "siyasi bir savaş"ta olduklarını düşünmelerine yorumladı.
Alimi, Twitter hesabından, Husi grubunun barışa ortak olmaktan "çok uzak" olduğunu vurguladı. Alimi, silahlı grubun ateşkesi, "siyasi bir savaş" oyununa döndürdüğünü açıklayıp, grubun Yemen halkının acılarını tamamen göz ardı ederek,  ateşkese insan acısını hafifletmek için bir fırsat olarak bakmadığına dikkat çekti. Alimi, Husilerin İran'ın çıkarlarını Yemen halkının çıkarlarının üzerine koyan harici bir araç olduğunu iddia etti.
Liderlik Konseyi Başkan Yardımcısı, hükümetin "geniş tavizler" verdiğini ve BM'nin Yemen elçisi Hans Grundberg'in önerisini "hükümetin endişelerinin tüm cehaletine" rağmen kabul ettiğini hatırlattı. Alimi, bunun ateşkesin devamı konusundaki arzusundan ve barış için fırsatlar arayışından kaynaklandığını söyledi.
İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği, Yemen'de ateşkesin uzatılması konusunda anlaşma sağlanamamasından üzüntü duyduğunu belirterek, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi'nin ve Suudi Arabistan Krallığı'nın Yemen krizinde sürdürülebilir bir siyasi çözüme ulaşma çabalarını takdir etti.
Teşkilat Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler ve Özel Elçisi'nin ateşkesi uzatma çabalarına desteğini teyit ettiğini ve bunun, kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmayı sağlayacağını umduğunu belirtti.
Geçen Pazar akşamı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Yemen hükümetinin, önerisini olumlu bir şekilde ele alma konusundaki tutumunu övdü ve çözüm bulmak adına hem hükümet tarafı hem de Husi tarafıyla iletişim halinde kalacağını belirtti.
Grundberg, ateşkesin yenilenmesi için bir anlaşmaya varılamamasından dolayı duyduğu üzüntüyü ifade ederek, Yemenli tarafları "sakinliği korumaya ve şiddetin tırmanmasına yol açabilecek her türlü provokasyon veya eylemden kaçınmaya" çağırdı.
Grundberg ofisinden yaptığı açıklamada, "Bugün herhangi bir anlaşmaya varılmadığı için yaşadığım üzüntüyü belirtmek isterim. Hiç kuşkusuz, çerçevesi genişletilmiş ve uzatılmış ateşkes, Yemenliler için  önemli faydalar sağlayacaktır" dedi.
Geçen Pazar, Husi milisleri, Birleşmiş Milletler'in Yemen'deki ateşkesi uzatma ve genişletme önerisini reddettikten sonra, petrol sahalarında faaliyet gösteren şirketlerden, çalışmalarını durdurmalarını isteyerek, onları petrol sahalarına saldırmakla tehdit etti.
Husi müzakere heyeti tarafından bir bildiri yayınlandı. Bildiri, ateşkes anlaşmalarının bir "çıkmaza" ulaştığını ilan ederek, Husi lideri Yahya Sari'nin iç savaşa geri döneceğine ve Suudi Arabistan ve BAE'deki yerli ve yabancı nakliye, denizcilik ve petrol şirketlerini hedef alan askeri operasyonları sürdüreceğine dair tehditlere yer verdi.
Bu tehditlerden sonra, kendilerine "Vaadu’l Hak Tugayları" adını veren  Şii milisler, Arap koalisyonu ülkelerini ve onların petrol şirketlerini "hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına" dair sözleriyle tehdit etti.
Geçen Pazar günü, Husi grubu, BM'nin ateşkesi uzatma önerisini, uzatmanın "bir barış süreci tesis etmediğini" iddia ederek reddetti.
Husi milislerinin sözde “Yüksek Siyasi Konseyi" tarafından yapılan açıklamada, "Konsey, BM’nin isteksizliğini ve Yemen halkının taleplerini karşılamayan öneriyi sunmasını esefle karşıladı. Öneri barışın sağlanmasında bir katkı sunamaz" dedi.
Öneri, ateşkesi 6 ay uzatmayı ve Yemen genelinde maaşların ödenmesinin yanı sıra çeşitli kentlerde yolların açılmasını ve Sanaa Havalimanı'na yeni varış noktalarının eklenmesini içeriyordu. Siyaset Bilimci Muhammed Talib, Husi milislerinin ateşkesi uzatmayı reddetme konusundaki uzlaşmazlığının, önceki dönemde uluslararası toplum tarafından sunulan hoşgörünün bir sonucu olduğunu savunuyor. Bu yüzden herkesin bildiği üzere, Husiler altı aylık uzatmanın uluslararası ve bölgesel toplumun bu ateşkese olan acil ihtiyacını yansıttığını  fark ettiler ve bu durumu kendi lehlerine çevirmek için fırsata çevirdiler.
Talib, Şarku'l Avsat'a Husi milislerinin baskı ve şantaj için bir dizi bölgesel ve uluslararası durumu istismar etme ve meşru hükümeti, Arap koalisyonunu ve bölgedeki bazı ülkeleri kendi kayıplarının bedelini ödemeye zorlama girişimi hakkında konuştu. Ona göre bu, ateşkes koşullarının milislerin sorumluluğunu öngörmesine rağmen, hükümetin çalışanların maaşlarını ödeme taahhüdünün gerekliliğini açıkça ortaya koyuyordu.
Talib, mevcut uluslararası hamlelerle siyasi bir çözüm olasılığının olmadığını, bu milislerin savaşı uluslararası koruma gibi algıladığını ve tek çözümün askeri yöntemlerle olacağını belirtti.
Nisan ayı başlarında ateşkesin başlamasından bu yana, milisler, Taiz kentinde yolların açılması, sivillerin serbest dolaşımına izin verilmesi ve kontrolü altındaki bölgelerde devlet çalışanlarının maaşlarının Hudeyde Limanı kaynaklarından ödenmesi gibi ülkedeki insani krizle ilgili ateşkesin en önemli hükümlerinin uygulanmasını reddetti.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.