İstihbarat servislerinin yeni savaşı: Gizli bilgileri afişe etme

Ukrayna 2014'ten sonra, üst düzey yetkililerinin öldürülmesiyle başlayan şiddetli bir gizli çatışmanın merkez üssü haline geldi.

Bilgisayar korsanlarına göre siber savaşlar ve sanal casusluk faaliyetleri göz önüne alındığında klasik casusluk geçmişte kalmış durumda. (AFP)
Bilgisayar korsanlarına göre siber savaşlar ve sanal casusluk faaliyetleri göz önüne alındığında klasik casusluk geçmişte kalmış durumda. (AFP)
TT

İstihbarat servislerinin yeni savaşı: Gizli bilgileri afişe etme

Bilgisayar korsanlarına göre siber savaşlar ve sanal casusluk faaliyetleri göz önüne alındığında klasik casusluk geçmişte kalmış durumda. (AFP)
Bilgisayar korsanlarına göre siber savaşlar ve sanal casusluk faaliyetleri göz önüne alındığında klasik casusluk geçmişte kalmış durumda. (AFP)

Fidel Spiti
Son James Bond filmi ‘Ölmek İçin Zaman Yok (No Time To Die)’, İngiltere'de vizyona girdiği ilk gün 5 milyon sterlin hasılat elde etti. Film, James Bond külliyatının 25’inci filmi olarak karşımıza çıktı. 1962'de vizyona giren seri, izleyicilerin her yıl birçok nedenden dolayı yeni versiyonunun yayınlanması için hevesle beklediği en ünlü ajan filmleri serilerinden biri haline geldi. Bu nedenlerin başında, genelde yeryüzüne ölüm ve kaos getirmek isteyen bir grup kötü insana karşı dünyayı kurtarmak amacıyla dünyanın dört bir yanındaki operasyonlarında ‘Ajan 007’ye yardımcı olacak son model icatları, makineleri ve garip silahları ile beyaz perdenin hayal gücünün ulaşabileceği son noktayı görmek isteyen izleyicilerin merakı geliyor.

Klasik casuslar rol kaybetmedi
Bond filmlerinin hayal dünyasının Gizli İstihbarat Servisi (SIS) olarak bilinen İngiliz istihbarat servisi MI6'nın ajanlarının gerçek dünyasıyla hiçbir alakası yok. Zira Londra'daki meşhur gizli ajan kovalamaca sahnesinin gerçekleşmesi, şehrin yarısının yok olmasına ve yoldan geçenlerin yarısının kovalamacanın kurbanı olmasına yol açacaktır. İstihbaratçılara gelirsek; onlar artık eski dinleme aletlerini taşımıyorlar ya da cihazlarını ayakkabılarında veya kıyafetlerinde gizlemiyorlar. Bu tür casuslar artık sınırlı görevler yürütüyor. Çünkü elektronik dünyada artık casusluk, cep telefonundan iz sürmenin yanı sıra ne kadar saklanmaya çalışırsa çalışsın aranan herhangi bir kişiyi tespit eden ve göz ile yüz kodlarını okuyan dört bir köşedeki kameralar ya da uydular aracılığıyla herhangi bir yerde herhangi bir vatandaşı kontrol etme konusunda çok ileri aşamalara geçti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre  bilgisayar korsanları, tek bir düğmeye basarak bir ülkeye füzelerle yapılan uzun bir savaştan daha fazla zarar veren siber savaşlar ve geniş çaplı elektronik casusluk faaliyetleri göz önüne alındığında, klasik casusluk rolünün geçmişte kaldığı görüşündeler. Siber savaşlar artık gizli veya tehlikeli silah programlarına sızma girişimi üzerinden dönüyor. Uluslararası toplum artık, nükleer veya biyolojik silahların terörist çetelerin veya her türlü aşırılık yanlısı grubun eline geçme tehlikesinin farkında.
BBC'nin güvenlik muhabiri klasik casus rolünün kaybolduğuna ilişkin iddiaya şöyle yanıt veriyor:
“2015'teki son Bond filmi Spectre'dan bu yana gerçek istihbarat dünyasında pek çok olay yaşandı. DEAŞ, Suriye ve Irak'ta ortaya çıktı ve ardından kayboldu. İstihbarat görevlileri ve ajanlar bu noktada kilit oyunculardı. Arap Baharı ayaklanmaları sırasında yapılan casusluk operasyonları ve İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın İran içinde yürüttüğü ve uranyum zenginleştirme projesi üzerinde çalışan İranlı bilim insanlarını hedef alan istihbarat operasyonları var. Bu insanlara evlerinde ve arabalarında suikastlar düzenlendi. Bunun dışında İran’ın nükleer bomba üretimine dair bilgilerin bulunduğu arşivin tümü İran’dan İsrail’e getirme operasyonu yapıldı. Bir de El Kaide lideri Usame bin Ladin'in ve yerine geçen Eymen ez-Zevahiri'nin kısa süre önce öldürülmesi ile sonuçlanan iki casusluk operasyonu gerçekleşti. Saha ajanları ve elektronik casuslar, hedefleri yakından takip ederek yerlerini belirleyerek bu iki operasyona katkı sağladılar. Bir yandan Çin ile ABD arasındaki, diğer yandan özellikle Ukrayna topraklarındaki savaştan önce ve savaş sırasında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ile Rusya arasındaki meşhur casusluk savaşı ne ilk ne de son. Daha önce de KGB ekibi, eski KGB ajanı Sergey Skripal'e suikast düzenlemek için 2018'de İngiltere'nin Salisbury kentine kolayca gitmişti.”

Düşmanın planlarını suya düşürmek için istihbarat sırlarını açığa çıkarmak
Ukrayna savaşı öncesi ve sonrası istihbarat bilgilerinin analiz edilmesi, istihbarat dünyasında ‘aile içi mesele’ olarak tanımlanan bir çalışma kapsamında ABD ve İngiltere arasında ortak yürütülen bir çalışmaydı. Bir İngiliz yetkili, savaştan önceki Rus askeri hareketleri hakkındaki istihbarata rağmen ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns’un Washington'un Rusya’nın niyetini bildiğine dair uyarıda bulunmak için Moskova'ya gittiği 2021 Kasım ayının başlarına kadar ‘savaşın çıkacağından emin oldukları bir an’ olmadığını söyledi. 21’inci yüzyılda Avrupa'da büyük bir kara savaşının çıkmasının pek olası olmamasından dolayı İngiliz istihbaratının bilgileri bazı çevrelerde çok itibar görmedi. Bu yüzden istihbarat çalışmalarının gelecek aşamasında yeni bir çalışma metodu izlenmesine karar verildi: Kamuoyuna bazı gizli istihbarat belgelerini sızdırma.
Bu doğrultuda İngiltere tarafından yayınlanan gizli bir raporda Rusya'nın Kiev'de kendisine bağlı bir hükümetin parçası olacak bazı kişileri görevlendirme planlarının ayrıntılarına yer verildi. Washington, Moskova'nın savaş için bahaneler sunma planlarını ya da bazı insanların Ukraynalılar tarafından öldürüldüğünü iddia ederek cesetlerinin görüntülerini paylaşmayı içeren ‘sahte bayrak’ operasyonlarını afişe etti.
Bilgilerin yayınlanmasının ardından Batı istihbarat departmanları, bunun Moskova'nın işgali kendi halkı ve diğer ülkeler karşısında ‘bir savunma adımı’ olarak haklı gösterme ihtimalinin önünü kestiğini açıkladı.
Eski İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague, Times gazetesi için kaleme aldığı yazıda şu ifadelere yer verdi:
“Rusya'nın eylemleri ve niyetleri hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmak, iyi istihbaratın Ukrayna savaşında güçlü bir silah olduğunu kanıtlıyor. İstihbarat, başka bir ülkeyi yaklaşan bir saldırı konusunda uyarmak için kullanıldığında, buna inanmayı reddetmeleri yaygın görülen bir şey. Bunun klasik örneği, Stalin'in Londra'dan gelen çok sayıda kanıta ve tekrarlanan uyarılara rağmen Hitler'in 1941'de Rusya'yı işgal etmeyi planladığını kabul etmeyi ısrarla reddetmesidir. Gizli bilgilerin yayınlanması, Ukrayna savaşında önceki savaşlardan daha önemli bir rol oynuyor. Örneğin, Putin'i kimyasal silah kullanmaktan vazgeçirmek için dünya bunu yapma olasılığı konusunda önceden uyarıldı. Ancak ilk bilgi, düşmanın hareketlerini ve adımlarını izleyen gizli bir kaynaktan gelir.”

İstihbaratlar zorbaları ehlileştirebilir
Batılı istihbarat teşkilatları, 2014'ten bu yana suç faaliyetlerine karışan Rus casuslarını, özellikle de Rusya'nın Askeri İstihbarat Servisi GRU bünyesinde faaliyet gösteren Birim-29155’i tespit etmeye çalışıyor. Sabotaj ve suikast eylemlerinden sorumlu olan bu birim, Ekim 2014'te Çekya ormanlarından birindeki bir mühimmat deposunu yok eden büyük bir patlamanın arkasındaydı. Üzerinden yedi yıl geçtikten sonra olayın aslında Rusya-Ukrayna'ya savaşının altyapısının hazırlamasının da bir parçası olduğu anlaşıldı.
Bu birim, 2018'de İngiltere'nin güneyindeki Salisbury'de de zehirleme operasyonları gerçekleştirdi. Aynı birim Bulgaristan'da bir silah satıcısını zehirlemeye çalıştı. Bu birimin üyeleri, 2014 yılında Ukrayna'dan Rus yanlısı liderlerin çıkarılmasına yardımcı oldu. Batı istihbaratı halen birimi yakından takip etmeye çalışıyor.
Bununla birlikte her bir casusu ayrı ayrı izlemek ve takip etmek çok külfetli bir iş. Ancak Rusya'daki Batılı casuslar uzun süredir 24 saat gözlemlenirken Batı başkentlerindeki Rus casuslar yakın bir şekilde takip edilmiyor. ABD’li bir istihbarat yetkilisinin şu ifadesi durumu özetliyor:
“Sayıları ne kadar çok olursa tam olarak ne yapmak istediklerini öğrenmek de o kadar zorlaşıyor.”
ABD’li casus avcıları da yaptıkları açıklamada “Ruslar, onların varlığına ses çıkarmadığımız için bizimle dalga geçiyor” açıklamasında bulundular. Bu eleştirilere rağmen bazı Avrupa ülkeleri, Kıta genelinde Rus istihbaratının gücünü kırmak için birtakım önlemler aldı. Berlin, Ukrayna'daki savaşın başlangıcından bu yana casusluk yapmakla suçlanan 40 Rus'u sınır dışı etti. Eskiden Almanya'nın operasyonlar için ‘uçak gemisi’ görevi gören yaklaşık 100 Rus istihbarat yetkilisini barındırdığı söyleniyor.
Diğer yandan İngiltere’de Salisbury'deki zehirlenme olayının ardından casuslar sınır dışı edildi. Sadece resmi iletişim için irtibatı sağlayan kimlikleri açık görevliler bırakıldı. ABD’de sınır dışı etme işlemleri, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından toplanan istihbarat bilgilere, bireysel soruşturmalara dayanıyor. Rusya bu hamlelere aynı şekilde karşılık verdi. Aralarında 40 Alman diplomatın da bulunduğu Batılı diplomatları sınır dışı etti. Ancak bu sayı, başkentindeki diplomatik kadronun yaklaşık üçte birini oluşturuyor.
Ukrayna, 2014'ten sonra üst düzey yetkililerinin öldürülmesiyle başlayan şiddetli bir gizli çatışmanın merkez üssü haline geldi.

Cibuti'de istihbarat birimleri yan yana
Cibuti, Afrika'daki en büyük ABD askeri üssüne, Çin'in ilk dış askeri üssüne ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk Japon askeri üssüne ev sahipliği yapıyor.
İngiliz gazetesi The Telegraph muhabiri Will Brown, “Inside the new Berlin: China and America's awkward dance over cheese and wine in Djibouti's nest of spies” (Yeni Berlin'in içinde: Çin ve ABD’nin casuslar yuvası Cibuti’de peynir ve şarap üzerindeki garip dansı) başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
“20’inci yüzyılın başlarında Oslo, 40'larda Kazablanka ve 50'lerde Berlin'di. Bugün ise dünyanın casusluk başkentinin, az bilinen Afrika ülkesi Cibuti olduğunu söyleyebiliriz (...)Nüfusu 1 milyondan az olan bu ülke son 10 yılda, yeni dünya düzeninin küçük bir evreni haline geldi. Eski Batılı güçlerin Çin'in yükselen gücüne karşı nüfuz için yarıştığı bir pist ve casus yuvasına dönüştü.”
Brown yabancı bir diplomatın “Herkes ne yaptığınızı biliyor. Hiçbir şeyin özel olarak kalmamasına alışmak zorundasınız. Burada herkes komplo kuruyor. Bu ulusal bir eğlence” dediğini aktardı ve sözlerni şöyle sürdürdü:
“Batılı yetkililer, Çin'in çok gizli tesisinin patlamalara dayanıklı beton duvarlarının arkasında 10 bin Çinli asker olabileceğini tahmin ediyor. Ancak dışarıdan gelenler için dikenli tel ve gözetleme kulelerinden oluşan yapı gizemli bir şekilde ıssız görünüyor. İçeriden biri çıkacakmış gibi görünmüyor (...) 2018'de ABD uçakları tesise çok yaklaştığında, Çinliler ABD pilotlarının görüşünü engellemek için askeri sınıf lazerler kullanmışlardı.”



ABD Ulusal İstihbarat Direktörü: Gazze'deki ateşkesi izlemek zor bir görev

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard (Reuters)
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard (Reuters)
TT

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü: Gazze'deki ateşkesi izlemek zor bir görev

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard (Reuters)
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard (Reuters)

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesi denetlemenin daha fazla iletişim, koordinasyon ve şeffaflık gerektiren zor bir görev olduğunu söyledi.

Gabbard, Gazze'deki ateşkesi izlemekle görevli Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'ne yaptığı sürpriz ziyaretin ardından Fox News'e verdiği demeçte, “Yıllar sonra ilk kez, sadece İsrail'de değil, tüm Ortadoğu'da gerçek bir umut var” dedi. Gabbard, Fox News'e ortak koordinasyon merkezi hakkında şunları söyledi: “Bu merkez, ülkeler ortak çıkarlar için birleştiğinde neler olabileceğinin canlı bir örneği ve gelecek nesillere fayda sağlayacak kalıcı barışın potansiyel etkisini gösteriyor.”

Gabbard'ın ABD kontrolündeki merkeze yaptığı ziyaret, ABD güçlerinin Gazze Şeridi'ndeki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını planlamak ve uygulamak için çalıştığı bir dönemde gerçekleşti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail’in tahminlerine göre Refah tünellerinde mahsur kalan yaklaşık 200 silahlı Hamas mensubuna, Gazze Şeridi’nden uzaklaştırılmaları şartıyla güvenli çıkış izni verilmesine ilkesel olarak onay vermişti. Ancak bu karar, bakanlar, iktidar koalisyonu ve muhalefet tarafından topluca reddedildi. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Netanyahu’nun kararını ‘güvenlik açısından bir aptallık’ olarak nitelendirdi.

Amerikalı, Mısırlı ve Katarlı arabulucular Netanyahu'ya geri adım atmaması için baskı yapmaya çalışıyor ve Hamas üyelerinin serbest bırakılmasının Başkan Donald Trump'ın planının başarıya ulaşması için önemli bir adım olacağını, böylece ilk aşamanın başarıyla tamamlanıp ikinci aşamanın ertesi gün başlayabileceğini vurguluyor.

Ancak Tel Aviv'deki öfkeli tepkilere yanıt olarak, İsrail hükümetinden bir siyasi kaynak, arabulucuların talebinin onaylandığını reddetti.

İsrail Kanal 12 televizyonu, üst düzey ordu yetkililerinin, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in tutumunun ‘açık ve kararlı’ olduğunu, “Tüm bu teröristler ortadan kaldırılmalıdır” dediğini aktardı.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail ordusunun, Netanyahu’nun onayıyla, sarı hat bölgesindeki tünellerde mahsur kalan Hamas mensuplarının, kendilerine zarar verilmeden Gazze Şeridi’ndeki üslerine dönmelerine izin vermeyi planladığını ortaya çıkardı. Ancak bunun şartı, yanlarında hiçbir silah taşımamalarıydı.


Washington, Gazze'ye iki yıl süreyle uluslararası güç konuşlandırılması için BM Güvenlik Konseyi'ne karar taslağı sundu

Arama kurtarma ekipleri Gazze Şeridi'nin doğusundaki enkaz yığınları arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken yakınlarında nöbet tutan bir Kassam Tugayları üyesi (EPA)
Arama kurtarma ekipleri Gazze Şeridi'nin doğusundaki enkaz yığınları arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken yakınlarında nöbet tutan bir Kassam Tugayları üyesi (EPA)
TT

Washington, Gazze'ye iki yıl süreyle uluslararası güç konuşlandırılması için BM Güvenlik Konseyi'ne karar taslağı sundu

Arama kurtarma ekipleri Gazze Şeridi'nin doğusundaki enkaz yığınları arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken yakınlarında nöbet tutan bir Kassam Tugayları üyesi (EPA)
Arama kurtarma ekipleri Gazze Şeridi'nin doğusundaki enkaz yığınları arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken yakınlarında nöbet tutan bir Kassam Tugayları üyesi (EPA)

ABD dün, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin bir dizi üyesine, Gazze Şeridi'nde en az iki yıl süreyle uluslararası güç oluşturulmasına yönelik bir karar taslağı gönderdi.

Şarku’l Avsat’ın Axios internet sitesinden aktardığına göre karar taslağı, ABD ve diğer katılımcı ülkelere 2027 sonuna kadar Gazze Şeridi'ni yönetme ve güvenliği sağlama konusunda geniş yetkiler verecek ve bu sürenin daha sonra uzatılması da mümkün olacak.

Axios'a konuşan bir ABD yetkilisine göre karar taslağı, ocak ayına kadar Gazze Şeridi'ne ilk birliklerin konuşlandırılması amacıyla önümüzdeki günlerde BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında yapılacak müzakerelerin temelini oluşturacak.

ABD yetkilisi, uluslararası güvenlik gücünün ‘barış gücü değil, yaptırım gücü’ olacağını doğruladı.

Güç, katılımcı ülkelerden askerleri içerecek ve ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceğini açıkladığı barış konseyi ile istişare edilerek oluşturulacak.

Karar taslağı ayrıca, barış konseyinin en azından 2027 sonuna kadar görevde kalmasını öngörüyor.

Taslağa göre, uluslararası güvenlik gücü Gazze'nin İsrail ve Mısır sınırlarının güvenliğini sağlamak, sivilleri ve insani yardım koridorlarını korumak ve bu göreve katılacak yeni bir Filistin polis gücünü eğitmekle görevlendirilecek.

Taslakta ayrıca uluslararası gücün, Gazze’de güvenlik ortamının istikrarına katkıda bulunacağı; Gazze Şeridi’nde silahsızlandırma sürecini garanti altına alarak, askeri, terörist ve taarruz amaçlı altyapıların tahrip edilmesi ve bunların yeniden inşasının engellenmesi ile birlikte devlet dışı silahlı grupların silahlarının kalıcı olarak toplanması da dâhil olmak üzere rol oynayacağı belirtiliyor.

Karar taslağı ayrıca, uluslararası gücün ‘İsrail'in Gazze'nin diğer bölgelerinden kademeli olarak çekileceği ve Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi'ni uzun vadede kontrol etmesini sağlayacak reformları gerçekleştireceği bir geçiş döneminde Gazze Şeridi'nde güvenliği sağlamayı amaçladığını’ belirtiyor.

Karar taslağı, gücün kurulması ve faaliyetlerinin ‘Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve iş birliği içinde’ yürütüleceğini ve gücün ‘uluslararası hukuk, uluslararası insani hukuk dahil olmak üzere, görevlerini yerine getirmek için gerekli tüm önlemleri alma’ yetkisine sahip olacağını vurguluyor.

Taslak, ‘geçici yönetim organı’ sıfatıyla barış konseyinin, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası için öncelikleri belirlemesine ve finansman toplamasına imkân tanınmasını da öngörüyor. Bu düzenleme, Filistin Yönetimi’nin reform programını başarıyla tamamlamasının ardından, barış konseyinin onayına tabi olacak şekilde planlanıyor.

Buna ek olarak barış konseyi, Gazze Şeridi'ndeki kamu hizmetleri ve idarenin günlük faaliyetlerini yönetmekten sorumlu olacak, yetkin Filistinlilerden oluşan, siyasi olmayan bir Filistin teknokratik komitesini denetleyecek ve destekleyecek.

ABD yetkilisi, barış konseyinin teknokratik komite kurulmadan önce çalışmalarına başlamasını beklediğini söyledi.

Taslakta ayrıca, BM, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ve Kızılay dahil olmak üzere barış konseyi ile çalışan kuruluşların yardımların ulaştırılmasından sorumlu olacağı belirtiliyor. Yardımları kötüye kullanan kuruluşlar ise yasaklanacak.


Times of Israel: Trump yönetimi, yabancı gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin vermesi için İsrail'e baskı yapıyor

Gazze Şeridi'nin doğusunda Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup savaşçılar (EPA)
Gazze Şeridi'nin doğusunda Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup savaşçılar (EPA)
TT

Times of Israel: Trump yönetimi, yabancı gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin vermesi için İsrail'e baskı yapıyor

Gazze Şeridi'nin doğusunda Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup savaşçılar (EPA)
Gazze Şeridi'nin doğusunda Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'na mensup savaşçılar (EPA)

Times of Israel gazetesi dün ABD'li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonra İsrail'i yabancı gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin vermeye çağırdığını bildirdi.

10 Ekim'de ateşkesin başlamasının ardından İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu yarısını kontrol etmeye devam etmesi üzerine Trump yönetimi, gazetecilerin Gazze'ye girişine izin verilmesi talebini yineledi. Ancak bir ABD'li yetkili, bu konunun Washington için öncelikli olmadığını ifade etti.

Washington bu talebi yılın başlarında dile getirmeye başlamış ve Trump da ağustos ayında gazetecilere, Gazze'deki durumun güvenli olmadığını belirterek yabancı gazetecilerin Gazze'ye girmesine izin vermek istediğini söylemişti.

sdefr
Gazze şehrinde Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin (ICRC) yardımıyla rehine cesetlerinin arandığı bir alanı koruyan iki Hamas mensubu (AFP)

İsrail Yüksek Mahkemesi 23 Ekim'de, Yabancı Basın Derneği'nin Gazze Şeridi'ne giriş izni talep eden dilekçesine yanıt olarak, hükümete bağımsız gazetecilerin Gazze Şeridi'ne girişine ilişkin tutumunu güncellemesi için 30 gün ek süre tanıdı. Dilekçe 2024 yılında sunulmuş ve devlet bu yılın haziran ayında yanıtını vermişti.

23 Ekim'de yapılan kısa duruşmada üç yargıç, hükümetin yanıtını sunduğundan bu yana Gazze'deki koşulların, bu ayın başlarında yürürlüğe giren ateşkes nedeniyle önemli ölçüde değiştiğini belirterek, önemli güvenlik riskleri olmadığını savundu.

İsrail Kanal 12 televizyonu da yetkililerin, ABD'nin İsrail'e, şu anda Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail güçlerinin kontrolündeki bölgelerin altındaki tünellerde bulunan yaklaşık 200 Hamas mensubunun güvenli geçişine izin vermesi için baskı uyguladığını söylediğini aktardı.