İsrail-Lübnan deniz yetki alanları anlaşması hakkında ne biliyoruz?

Akdeniz'de Kariş sahasında yer alan İsrail’in keşif gemisi
Akdeniz'de Kariş sahasında yer alan İsrail’in keşif gemisi
TT

İsrail-Lübnan deniz yetki alanları anlaşması hakkında ne biliyoruz?

Akdeniz'de Kariş sahasında yer alan İsrail’in keşif gemisi
Akdeniz'de Kariş sahasında yer alan İsrail’in keşif gemisi

ABD’nin iki yıldır süren arabuluculuğunun ardından Lübnan ve İsrail, deniz sınırının çizilmesi konusunda anlaşmaya varırken, her iki ülke tartışmalı bölgelerde gaz ve petrol aramasına izin verecek anlaşmayı ‘tarihi’ olarak nitelendirdi.
Peki, uzun bir süre uluslararası basını meşgul ederek, ABD’li arabulucu Amos Hochstein tarafından hazırlanan ve son halini alan anlaşma hakkında ne biliyoruz?
2020 yılında başlayan dolaylı müzakereler, Haziran ayının başından bu yana hızlanmadan önce birkaç kez tökezlediği için anlaşmaya varmak kolay olmadı. İki taraf arasında süren görüşmeler ve iletişimin ardından Hochstein tarafından son halini alan anlaşma her iki tarafa sunuldu.
Anlaşma, taraflar arasındaki deniz sınırı uyuşmazlığına kalıcı ve adil bir çözüm sunuyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, anlaşma, ABD’nin ‘her iki tarafın anlaşmada belirtilen hükümlere ilişkin mutabakatın onayını içeren bir bildirim’ gönderdiği an yürürlüğe girecek.
Anlaşma kapsamında taraflar, 2011 yılında iki ülke tarafından gönderilenlerin yerine, Birleşmiş Milletler'e (BM) deniz hattının çizilmesine ilişkin coğrafi koordinatların bir listesini içeren bir belge sunmalı. Ayrıca, gelecekte tarafların, üzerinde mutabık kalınan anlaşmaya aykırı haritalar veya koordinatlar içeren herhangi bir muhtıra gönderme hakkı yok.
Yeni anlaşmaya göre Kariş sahası İsrail tarafında olacak.  İki tarafı ayıran sınır çizgisini aşan Kana sahasının tamamı ise Lübnan’ın kontrolünde.
Kana sahasının yer aldığı 9. Blok, 2018 yılında bir Rus şirketi ile petrol ve gaz arama sözleşmesi imzalayan Fransız Total ve İtalyan Eni şirketleri için önemli bir arama alanı olacak.
Kana sahasının bir kısmı Lübnan karasularının dışında bulunmasından, İsrail, potansiyel rezervuardaki herhangi bir stoktan kendisine ait haklar karşılığında Fransız Total ve İtalyan Eni şirketinden 9. Blok için tazminat alacak.
İsrail'de konu hakkında yargıya referandum talebiyle şikayette bulunan Kouhulit Politika Forumu da dahil olmak üzere bazı kesimler anlaşmaya karşı çıkıyor.
İsrail'in payı, Kana sahasının işletmecisi ile ayrı ayrı görüşmeler yapılarak belirlenecek.
Anlaşmaya göre, İsrail ve 9. Blok işletmecisi, nihai yatırım kararını vermeden önce nihai bir anlaşma yapmalı.
İsrail Başbakanı Yair Lapid, önceki gün yaptığı açıklamada, İsrail’in, üretim aşamasına girdiğinde Kana sahasından elde edilen gelirlerin yaklaşık yüzde 17'sini alacağını söyledi.
Anlaşma metnine göre İsrail, 9. Blok anlaşmasının çözülmesini sağlamak adına saha işletmecisiyle ‘iyi niyetli çalışma’ göstermeli. Metne göre İsrail, potansiyel rezervuarda, ‘faaliyetlerin uygulanmasını geciktirecek’ herhangi bir duruma itiraz etme veya önlem alma hakkına sahip değil.
Buna rağmen, enerji alanında uzman Suheyl Şatilla, İsrail ile işletmeci şirketin imzalayacağı mali anlaşmanın ‘tehlikeli’ bir ön koşul olduğuna inanıyor.
Konuyla ilgili AFP’ye açıklamalarda bulunan Şatilla, “İsrail, Kana'daki herhangi bir gelişmeyi Total ile mali anlaşmanın taslağını tamamlamasını isteyerek durdurma hakkına sahip” diyerek bunun Lübnan'ın herhangi bir gaz çıkarmasını istememesi halinde bunu başarmak için anlaşmada kapı aralayabileceği anlamı taşıdığını söyledi.
Finans uzmanı Mike Azar'a göre anlaşma, potansiyel kaynak kârlarının paylaşımıyla ilgili temel ekonomik sorunları çözmüyor, ancak bu sorunları ileri bir tarihe erteliyor.
Azar, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Lübnan'ın Kana sahası için beklentileri araştırma ve geliştirme yeteneği, nihayetinde İsrail'in onaylarına ve Total ile İsrail arasındaki gelecekteki finansal düzenlemeye bağlı” ifadelerini kullandı.
Azar’a göre, anlaşma kısa vadede İsrail için daha karlı. Çünkü Lübnan tarafından herhangi bir sorun yaşamadan Kariş sahasından hızla gaz üretmeye geçebilir.
İngiliz şirketi Spectrum tarafından 2012 yılında sınırlı bir açık deniz bölgesi için yürütülen sismik bir araştırma, Lübnan'daki geri kazanılabilir gaz rezervlerinin 25.4 trilyon fit küp olduğunu ortaya koydu.
Lübnan makamları da daha yüksek tahminler de bulundu ancak hali hazırda Kana alanında kaynaklara dair bir kanıt bulunmuyor.
Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgiye göre, anlaşma aynı zamanda, Total ve Eni şirketlerine keşfe başlaması için yeşil ışık yakıyor.
Lübnan Petrol ve Gaz Girişimi'ne göre, ‘en iyi durumda beklenen senaryo’, 16 trilyon fit küplük bir miktarın keşfedilmesi.
Lübnan Petrol ve Gaz Girişimi Danışma Ekibi üyesi Diana Kaissi, bu durumda Lübnan’ın karının 15 yılda 6 milyar dolara ulaşabileceğini söyledi.
Lübnan elde edebileceği kârlara bel bağlasa da, bu kar aslında, Dünya Bankası verilerine göre 1850'den beri dünyanın en kötü ekonomik krizlerinden birinin yaşandığı ülkenin birikmiş borçlarının yalnızca küçük bir kısmını karşılıyor.



CBS, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği toplu sınır dışı etmelerle ilgili haberin yayınlanmasını engelledi

ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
TT

CBS, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği toplu sınır dışı etmelerle ilgili haberin yayınlanmasını engelledi

ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)

CBS News'in yeni baş editörü, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği kitlesel sınır dışı etmelerin yol açtığı sonuçlarla ilgili bir haberin bu hafta sonu yayınlanmasını engelledi.

Bu olay, Trump'ın CBS'nin ana şirketinin sahiplerine yakınlığı göz önüne alındığında, Trump'ın yönetiminde gerçekleşen büyük Amerikan medya kuruluşları satın alımları dalgasının ortasında yaşandı.

Araştırmacı gazetecilik programı "60 Minutes"ın pazar akşamı, mart ayında ABD yetkilileri tarafından ülkelerine değil, El Salvador'daki büyük bir yüksek güvenlikli hapishaneye sınır dışı edilen Venezuelalıların ifadelerine yer veren uzun bir bölüm yayınlaması planlanmıştı. Ancak, planlanan yayından sadece birkaç saat önce CBS, raporun ileriki bir bölümde yayınlanacağını duyurdu.

Amerikan basınının ele geçirdiği bir iç e-postada, raporu hazırlayan gazeteci Sharen Alfonsi, uzun zamandır ilerici medyanın ideolojik uyumluluğunu eleştiren Barry Weiss'ın raporun yayınlanmasını engelleme kararı aldığını söyledi. Alfonsi, konunun "gerçeklere dayalı hassas bir konu" olduğunu belirterek, "Tüm titiz iç incelemelerden sonra, şimdi geri çekmenin editoryal bir karar değil, siyasi bir karar olduğuna inanıyorum" dedi. Daha önce duyurulan bir raporun yayınlanmamasıyla "izleyicilerin (...) kurumsal sansür göreceğini" ifade etti.

CBS ise New York Times'ın haberine göre yaptığı açıklamada, konunun "daha fazla çalışma gerektirdiğini" belirtti. "60 Minutes" programının yapımcısı Tanya Simon, meslektaşlarına başlangıçta Barry Weiss'in talebine karşı çıktığını, ancak "sonunda uymak zorunda kaldığını" doğruladı. Washington Post tarafından yayınlanan ekibiyle yaptığı bir yapım toplantısının tutanağına göre Simon, "Raporu savunduk ve direndik, ancak o değişiklikler istedi" dedi.

Weiss, Ellison ailesinin (ki bu aile Donald Trump'a yakındır) sahibi olduğu Skydance'in, CBS'in ana şirketi Paramount'u satın almasından üç aydan kısa bir süre sonra, ekim ayında CBS News'in baş editörü olarak atandı.


Netanyahu: İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile savunma iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu: İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile savunma iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

Başbakan Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İsrail'in Yunanistan ve Kıbrıs ile güvenlik iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştığını söyledi.

Netanyahu bu açıklamaları, Kudüs'te Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ve Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodoulides ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptı.

Netanyahu ayrıca, üç ülkenin Hindistan'ı Ortadoğu üzerinden deniz ve kara yoluyla Avrupa'ya bağlamayı amaçlayan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru projesini ilerletme niyetinde olduğunu söyledi.


Trump: Maduro'nun istifa etmesi "akıllıca" olurdu

Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)
Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)
TT

Trump: Maduro'nun istifa etmesi "akıllıca" olurdu

Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)
Trump, Florida'daki evinde bir muhabirin Maduro hakkındaki sorusuna yanıt veriyor (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun istifa etmesinin "akıllıca" olacağını söyledi.

Florida'daki evinde gazetecilerin, Washington'un Karakas'a yönelik tehditlerinin Maduro'nun 12 yıllık başkanlığını sona erdirmeyi amaçlayıp amaçlamadığı sorusuna Trump, "Ne yapmak istediğine karar vermek ona kalmış. Bence istifa etmesi akıllıca olur" dedi.

Venezuela Devlet Başkanı ise televizyonda yayınlanan bir konuşmada Trump'a, "Başkan Trump'ın kendi ülkesindeki ekonomik ve sosyal sorunlara odaklanması (...) ve kendi işine bakması daha iyi olur" şeklinde yanıt verdi.

Daha önce ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Venezuela Devlet Başkanı'nın "gitmesi" gerektiğini söylemişti; bu, Washington'un Karakas'ta liderlik değişikliği arayışında olduğuna dair şimdiye kadarki en açık işaretlerden biriydi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Trump, bu ayın başlarında Venezuela'ya giden ve gelen yaptırım uygulanan petrol tankerlerine abluka ilan etti ve ABD güçleri şu ana kadar iki gemiye el koydu, üçüncüsünü ise takip ediyor.