Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler’in yeni manevrası mı?

Mısır'ın Müslüman Kardeşler üyelerinin siyasi çalışmalara girmesini reddettiği bir dönemde Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler’in yeni manevrası olabilir mi?

Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)
Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler’in yeni manevrası mı?

Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)
Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin İstanbul'daki konferansından bir kare (Şarku’l Avsat)

Müslüman Kardeşler Değişim Hareketi’nin ya da diğer adıyla Muhammed Kemal Grubu’nun (İhvan’ın liderliği mücadelesinde üçüncü taraf) yayınladığı bildiri, özellikle Mısır’ın Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) üyelerinin siyasi bir çalışmaya girmelerini reddetmesi çerçevesinde bu yeni hareketin Müslüman Kardeşleri yeniden gündeme getirip getirmeyeceğine dair soruların sorulmasına neden oldu. Köktendinci gruplarla ilgilenen güvenlik uzmanları ve araştırmacılar, Değişim Hareketi ya da diğer adıyla Muhammed Kemal Grubu gibi girişimlerin Mısırlılar tarafından kabul görmeyeceğini vurguladılar.
Gözlemcilere göre Değişim Hareketi, İhvan’ın eski Sözcüsü Muhammed Muntasır, Rıza Fehmi, Amr Derrac, Cemil Abdussettar, Amr Hamid ve Ahmed Mevlana tarafından yönetiliyor. Değişim Hareketi, 2016 yılının Ekim ayında öldürülen İhvan'ın silahlı kanadının ve özel komitelerinin kurucusu Muhammed Kemal tarafından kurulmuştu. Kemal’in ardından Muntasir ve grubu Değişim Hareketi’nin başına getirildi. Örgütsel düzeyde ise Müslüman Kardeşler’in önde gelen isimlerinden 'Yahya Musa' künyeli Yahya es-Sayed İbrahim tarafından gizlice yönetildi. İbrahim hakkında Mısır'da gıyabında alınan yargı kararları bulunuyor.
Köktendinci gruplar üzerinde uzman olan Mısırlı araştırmacı Mahir Fergali, “Yeniden gündeme gelmeye çalışan İhvan içinde Değişim Hareketi bir süredir vardı. Değişim Hareketi, ilk kez 2014 yılında İhvan’ın protesto gösterileri sırasında Kahire'deki Rabia Meydanı'nda göründü. Değişim Hareketi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünüyor” ifadelerini kullandı.
Fergali, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Değişim Hareketi, geçtiğimiz yıllarda sessizlik stratejisini izledi. Ortaya çıkana kadar sessizce çalıştı. Sonra konferanslar düzenledi ve bir bildiri yayınladı” dedi.
Değişim Hareketi, cumartesi akşamı İstanbul’da bir konferans gerçekleştirdi ve ilk bildirisini yayınladı. Gözlemciler, Değişim Hareketi’nin daha önce olduğu gibi, silahlı eylemlerle şiddet kullanarak yeniden gündeme gelmeye çalıştığını düşünüyorlar.
Değişim Hareketi’nin İhvan-ı Müslimin’in kurucusu Hassan el-Benna'nın ilkelerinin koruyucusu olduğuna inandığına dikkati çeken gözlemciler, bu yüzden Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın, İhvan’ın eski Genel Sekreteri Mahmud Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi ile İhvan Rehberlik Konseyi Başkanlığı'na vekaleten atanan İbrahim Munir liderliğindeki Londra Cephesi arasında bölünmesinin ardından ortaya çıktığının belirtilmesi gerektiğini vurguladılar.
Değişim Hareketi konferansına katılan bazı konuşmacılara göre ‘şiddetin devam etmesi ve ‘İbrahim Munir'in sunduğu ateşkes önerisinin kabul edilmemesi’ gerekiyor.
Geçtiğimiz ağustos ayında kaynaklar, Londra Cephesi Şura Konseyi’nin daha önce toplandığını ve Müslüman Kardeşler ve bazı müttefiklerinden küçük bir heyete oluşup, Mısırlı yetkililerle iletişim kurmaya ve Müslüman Kardeşler’in Mısır'daki siyasi faaliyetlerinin kalıcı olarak dondurulması ve terör suçlarından hüküm giyen bazı üyelerinin serbest bırakılması karşılığında ve uzlaşı talep etmeye karar verdiğini açıklamışlardı. İbrahim Munir, geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında, ‘Mısır'da yeni bir iktidar mücadelesine girmeyeceklerini’ açıklamıştı.
Buna karşın Değişim Hareketi, bildirisinde Londra Cephesi’nin aksine siyasi eyleme bağlı olduğunu vurguladı. Değişim Hareketi, cumartesi günü İstanbul'da düzenlediği konferansta yayınladığı bildiride, siyasetin İhvan’ın araçlarından biri olduğu ve üyelerinin partilere yayılarak siyasi çalışmalarına devam etmelerine çalışılacağı belirtildi.
Değişim Hareketi’nin bildirisinde başta tüm seçeneklerin güç ve şiddet kullanımına açık olması ve mahkumların serbest bırakılması olmak üzere bir dizi öncelik belirlendi.
Bildiride, Müslüman Kardeşler içindeki merkezileşme döneminin sona ermesi, ne Londra Cephesi ne de İstanbul Cephesi tarafından alınacak herhangi bir karara uyulmasına atıfla adem-i merkeziyetçiliğe ve açıktan çalışmaya bağlı kalınması, teşkilat içinde kurumsala bağlı olunması ve denetim tarafının yürütmeden ayrılması gibi bir dizi öncelik sıralandı.
Uzmanlar, Londra Cephesi’nin, Mısır dışındaki Müslüman Kardeşler liderlerinin tutumlarını reddeden Müslüman Kardeşler gençliğinin kontrol ettiği Değişim Hareketi’nden çekindiğini düşünüyorlar.
İstanbul Cephesi ve Londra Cephesi arasındaki anlaşmazlıklar, aylar önce, Londra Cephesi lideri Münir’in, Türkiye’deki Teşkilat İşleri İdari Ofisi'nin feshedildiğini ve Mahmud Hüseyin ve diğerlerinin görevden alındığını açıklamasının ardından Hüseyin liderliğindeki İstanbul Cephesi’nin Münir'in görevden alındığına dair birkaç açıklama yapmasıyla artmıştı. Bunun ardından Londra ve İstanbul cepheleri arasındaki kriz, özellikle Londra Cephesi'nin Müslüman Kardeşler Rehberlik Konseyi’ne alternatif olarak ‘daha yüksek bir organ’ oluşturmasından sonra daha da tırmandı. Londra’daki Şura Konseyi, İstanbul Cephesi ile yaşanan anlaşmazlıklar üzerine kuruldu. Çünkü İstanbul Şura Meclisi, Dr. Mustafa Tolba liderliğinde İhvan Rehberlik Konseyi Başkanlığı’nın çalışmalarını yürütmek üzere bir komite oluşturup, Münir'in görevden aldığını duyurmuştu. Ancak Dr. Tolba’yı kabul etmeyen Londra Cephesi, Münir'in meşruiyetinin altını çizmişti.
Londra Cephesi de Değişim Hareketi konferansını öngörerek Mısır'daki herhangi bir iktidar mücadelesinden çekildiğini açıklayan ve bir sonraki aşamaya ilişkin planlarını özetleyen bir siyasi bildiri yayınladı. Şarku’l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı bildiride, İhvan’ın siyasi görevi sadece iktidara ulaşmak değil, Mısır tarihinde kritik bir an olarak nitelendirdiği durumla başa çıkarak, Mısır'daki iktidar mücadelesinin aşıldığının kabul edilmesi ve tüm seçimlerden geri çekilmesi olduğu belirtildi. Böylece Londra Cephesi siyasi eylemden uzaklaştığını ilan etti.
Değişim Hareketi'nin bazı gençlerin desteğini aldığına dikkati çeken Fergali, “Onlar Hasm Hareketi ve Liva es-Sevra’nın kalıntıları. Zayıflar ve hiçbir araçları yok. Fakat örgütsel düzeyde de olsa sınırlı da olsa adımlarını atmaya devam edecekler” şeklinde konuştu. Uzmanlara göre 2014 yılında başlatılan ve Hasm Hareketi, Liva es-Sevra, Halk Direnişi ve Helvan Tugayları gibi hareketlerle sonuçlanan nitel hareketlerin tümü, İhvan'ın örgütsel durumuna göre hesaplandı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı içinde rekabet eden 2 değil, 5 cephe olduğunu söyleyen Fergali, bunları, Londra Cephesi, İstanbul Cephesi, Muhammed Kemal Grubu, Abdulmunim Ebu'l-Futuh Cephesi ve bu cephelerden uzak olan bağımsızlar olarak sıraladı. Fergali, böylece Müslüman Kardeşler’in beş ayrı yüzü olduğunu da sözlerine ekledi.
Mısırlı güvenlik uzmanı, eski İçişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Senatosu üyesi Tümgeneral Faruk el-Megrahi, İhvan'ın tekrar sahneye dönmesinin mümkün olmadığını söyledi.
 Megrahi, bunun nedenini şöyle açıkladı:
 “Müslüman Kardeşler, aktif oldukları dönemler boyunca Mısır devletiyle anlaşmazlık içindeydiler. Ama şimdi anlaşmazlıkları Mısırlılarla. Mısır halkı, İhvan’ın ülkede şiddet ve cinayet uyguladığı izlenimini edindiğinden Mısırlılar artık Müslüman Kardeşleri davetçi bir grup olarak görmüyorlar.”
Şarku’l Avsat’a konuşan, Megrahi, “Değişim Hareketi'nin Mısır sahasında hiçbir varlığı yok. Grubu yeniden canlandırma girişimleri, şiddete karıştığı ve Mısır hukuku ve yargısı tarafından yasaklandığı için ne sıradan vatandaş ne de Mısır devleti arasında yankı bulacak” yorumunda bulundu. Megrahi, Müslüman Kardeşler’in, başta Mısır Ulusal Diyalogu olmak üzere ülkedeki her türlü siyasi girişimin dışında tutulduğuna dikkati çekti.
Mısırlı yetkililer Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak sınıflandırıyor. Müslüman Kardeşler liderlerinin çoğu, halk protestolarının ardından eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 3 Temmuz 2013 tarihinde iktidardan indirilmesinden sonra patlak veren şiddet ve cinayet olaylarına karıştıkları suçlamalarıyla Mısır’daki çeşitli hapishanelerde bulunuyorlar.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, 2015 yılının ocak ayında, Müslüman Kardeşler’e üstü kapalı bir mesaj göndererek şiddet uygulayanlarla uzlaşmanın şahsi kararı değil, Mısır halkının kararı olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Sisi, ayrıca Müslüman Kardeşler’in aylar önce duyurduğu ulusal diyalogun da dışında tutulduğunu açıkladı. Sisi, temmuz ayı başlarında yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşlere atıfla “Ulusal Diyalog, bir grup dışında herkesi kapsıyor” dedi.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.