Tunus yargısı, iki Nahda liderine seyahat yasağı getirdi

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)
TT

Tunus yargısı, iki Nahda liderine seyahat yasağı getirdi

Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi (EPA)

Tunus yargısı, Nahda Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Nureddin el-Bahiri ve Hammadi el-Cebali’ye, ‘yabancılara Tunus vatandaşlığı verme’ ve ‘pasaport sahtekarlığı yapmak’ suçlamasıyla seyahat yasağı getirdi.
Şarku’l Avsat’ın yerel basından aktardığına göre karar Tunus Terörle Mücadele Yargı Dairesi’ndeki birinci soruşturma hakimi tarafından verildi. Basında, bu davadaki soruşturmaların, Bahiri ve Cebali’nin yanı sıra, Adalet Bakanlığı çalışanları ve Haziran ayında Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından görevden alınan bazı yargıçları da içerdiği belirtildi.
Söz konusu dava, İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin’in bu yılın başında, Nahda Hareketi’nin Genel Başkan Yardımcısı Nureddin el-Bahiri’nin Adalet Bakanlığı’ndaki görev süresi boyunca, ‘terörist amaçlarla, yasadışı yollardan Suriyeliler de dahil olmak üzere yabancılara pasaport ve resmi evrak verme’ suçuna karışmış olabileceğini açıkladığı zamana dayanıyor. Şerafeddin, konu ile ilgili olarak Başsavcılığa bilgi verildiğini ve kamu düzenini bozacak hareketlerde bulunmalarına yönelik endişelerin olduğunu belirtmişti.
Nahda Hareketi’nin önderlik ettiği Troyka döneminde başbakanlık yapan Cebali hakkında, binlerce Tunuslunun terör gruplarıyla savaşmak üzere çatışma bölgelerine gönderilmesi ile ilişkili olarak soruşturma yürütülüyor. Cebali ayrıca, yurt dışında kimliği belirsiz kişilerden milyarlara ulaşan şüpheli fonlar almakla suçlanan ve Nahda Hareketi’nin gizli bir birimi ile bağlantılı olduğu tahmin edilen Namaa Tunisie Derneği davası kapsamında, kara para aklama şüphesiyle yargılanıyor. Tunus yargısı, kara para aklama şüphesiyle, Nahda lideri Raşid Gannuşi ve bazı aile üyelerinin yanı sıra eski Başbakan Hammadi el- Cebali ve diğer liderlerin varlıklarının dondurulmasına karar vermişti.
Diğer yandan, Tunus İşçi Sendikası Genel Sekreteri Nureddin Tabubi, ‘özgürlüklere ve haklara yönelik baskı ve saldırılar’ olarak adlandırdığı bir politikanın, sosyal ve ekonomik istikrar yaratmasının mümkün olmadığını söyledi. Tabubi, “Kamu kurumlarının elden çıkarılması ve sübvansiyonların kaldırılması kabul edilemez çünkü bunlar geçilmesi mümkün olmayan kırmızı çizgilerdir” ifadelerini kullandı. Bu bağlamda, hükümetin kısa süre önce Uluslararası Para Fonu’na Konut Bankası’nı, Ulusal Tütün Kurumu’nu ve Rades limanındaki bir dizi rıhtımı özelleştirme sözü vermesinin ardından, İşçi Sendikası’nın hükümet kararlarına karşı çıkacağını belirtti.
Tabubi bu bağlamda, sendikanın bir basın toplantısında, ‘destek sistemini hak edenlere yönlendirme ihtiyacına odaklanarak, sistemi reforme etmeye yönelik vizyonlarını sunduğunu’ açıkladı. Sendika, destekten yararlananlarla ilgili olarak bazı taraflarca yayılan ‘yanlış bilgilere’ dikkat edilmesi çağrısında bulundu. Hükümet, bu desteği hak edenleri, ihtiyaç sahibi gruplar ve aileler olarak nitelendiriyor. Tabubi ise bunları yanlış ve reddedilen bir düşünce olarak değerlendiriyor zira ‘tüm çalışanlar, işçiler, profesörler ve öğretmenlerin, satın alma gücündeki düşüş sebebiyle bugün desteğe ihtiyaç duyduğunu’ belirtiyor.
Tunus ile yaklaşık bir yıldır devam eden müzakereler sırasında, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği en önemli koşullardan biri, kamu kurumlarının elden çıkarılması ve tüketici ürünlerine yönelik devlet sübvansiyonlarının kaldırılmasına dayanıyor.
Sendikaların ekonomik reform programını reddetmeye yönelik tutumları, IMF Orta Doğu ve Orta Asya Direktörü Cihat Azur’un, Tunus resmi haber ajansı TAP'a IMF ile anlaşmaya dahil olan, Tunus kamu işletmelerinin özelleştirilmesi ile ilgili verdiği demecin sonrasında gündeme geldi. Azur verdiği demeçte, ‘Tunus hükümetinin bir grup kamu kurumunu mali durumlarına göre etkinlik ve üretkenliklerini göz önünde bulundurarak, bir sıralama mekanizması geliştirdiğini’ belirtti.
IMF’ye göre, reform programı, Tunus’un ekonomik istikrarının yeniden sağlamasına yardımcı olmayı, sosyal güvenliği ve mali adaleti güçlendirmeyi, kapsamlı büyüme için elverişli bir ortam oluşturmaya yönelik reformları yoğunlaştırmayı ve son zamanlarda bir dizi protesto ve grevi körükleyen bir talebe karşılık olarak sürdürülebilir iş fırsatları sağlamayı amaçlıyor. Bu bağlamda, Cerbe adasında sivil toplum aktivisti olan Salim bin Hasan, Melita bölgesi sakinlerinin önceki gün Cerbe-Zarzis havaalanına giden yolu kapatmalarının, 19 ve 20 Kasım’da Cerbe Adası’nda düzenlenmesi beklenen Frankofon zirvesine karşı olmadığını belirterek, yerel yönetim üzerinde baskı oluşturmayı ve bir dizi kalkınma talebini yerine getirilmesine için dikkatini çekmeyi amaçladığını belirtti.
Bin Hasan protestoların nedeninin ‘Melita bölgesinin yollarının iyileştirilmesi ile genel altyapının iyileştirilmesi talebi’ olduğunu söyledi. Ayrıca, belediyenin, sakinlere ağaçlandırma ve kaldırımları iyileştirmek üzere acil bir toplantı yapma sözü verdiğini ancak verilen sözlerin tutulmadığını belirtti.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.