‘Trumpizm’ ve Cumhuriyetçilerin Senato’nun kontrolünü ele geçirme şansı

Eski ABD Başkanı, partinin endişelerine rağmen ‘sadakat karşılığında destek’ politikası yürütüyor.

Donald Trump, 1 Ekim’de Michigan eyaletindeki bir mitingde konuşma yaptı. (AFP)
Donald Trump, 1 Ekim’de Michigan eyaletindeki bir mitingde konuşma yaptı. (AFP)
TT

‘Trumpizm’ ve Cumhuriyetçilerin Senato’nun kontrolünü ele geçirme şansı

Donald Trump, 1 Ekim’de Michigan eyaletindeki bir mitingde konuşma yaptı. (AFP)
Donald Trump, 1 Ekim’de Michigan eyaletindeki bir mitingde konuşma yaptı. (AFP)

Donald Trump, Beyaz Saray’dan ayrılmasının üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen Cumhuriyetçi Parti’de gücünü koruyor. Etkisi, eski başkan tarafından desteklenen adayların çoğunluğunun kazandığı ve desteklemeyi reddettiklerinin kaybettiği ara seçimlerde de belirgin. Peki, Trump partisine ne ölçüde fayda sağlıyor ve onu ne kadar güçlendiriyor? Etkisi partinin kimliğini değiştirecek mi yoksa iyileştirecek mi?
Hiç şüphe yok ki Trump’a yönelik muhalefet, ön seçimlerde koltuklarını koruyan önde gelen Cumhuriyetçi yüzlerle karşı karşıya kaldı. Bunun en iyi kanıtı ise Cumhuriyetçi Elizabeth Cheney’in Wyoming eyaletindeki kaybı. Kendisi, Kongre’de Trump’ın azledilmesi için oy kullanmıştı ve bugün ‘Kongre Binası Saldırısı’ ile ilgili soruşturma komisyonuna başkanlık ediyor.
Cheney, Trump’ın partide başkanlık adaylığını engellemek için elinden gelen her şeyi yapacağına söz verdi ve “Eğer aday olursa, Cumhuriyetçi olarak kalmayacağım” tehdidinde bulundu. Bunlar, özellikle 2001’den 2009’a kadar partinin en ünlü Cumhuriyetçilerinden biri olan Dick Cheney’in kızı Elizabeth gibi muhafazakâr bir Cumhuriyetçiden derin çağrışımlar içeren sözler olarak nitelendi.

Sadakat karşılığında destek
Cheney’in tavrı, eski ABD Başkanı’nın ‘sadakat karşılığında destek’ politikası benimsemesinden doğan, Cumhuriyetçi Parti içindeki derin bölünmeyi gösteriyor. Bu politika, partinin Senato lideri Mitch McConnell de dahil olmak üzere partideki önde gelen Cumhuriyetçileri Trump’a muhalefetlerinden dolayı etkisiz hale getirdi. McConnell’in Demokratlara karşı ara seçimleri kazanmaya uygun görmediği adaylara Trump tarafından destek verilmesinden sonra söz konusu Cumhuriyetçi lider, partisinin kaderiyle ilgili endişelerini dile getirdi. McConnell, “Adayın niteliği, sonucu doğrudan etkiler” sözleriyle tam da bu durumdan söz ediyordu.
Bu durum, Trump’ın stratejisinin ‘Cumhuriyetçi Parti’nin çoğunluğu Demokratlardan çekip alma şansı’ üzerindeki etkisi konusunda geleneksel Cumhuriyetçilerin uyarmaya odaklandığı kilit bir nokta. Trump tarafından desteklenen Cumhuriyetçilerin çoğunluğu, ön seçimleri kazanırken McConnell, ‘bazılarının ara seçimlerde Demokratlara karşı kazanmak için yeterli oy toplayamayacaklarını’ söylüyor. Bu nedenle azınlık lideri, partisinin Senato’daki Demokratlardan çoğunluğu geri alma şansı karşısında şüpheleri olduğunu belirtti.
Eski ABD Başkanı’nın stratejisi, partinin adaylarını dikkatli ve titizlikle seçme kriterlerini değiştirdi. Öyle ki geleneksek olarak seçim, Senato’da Cumhuriyetçi lider Mitch McConnell ve Cumhuriyetçi Ulusal Komite Başkanı Rick Scott arasındaki tam koordinasyona dayanıyor. Koordinasyon, ara seçimleri kazanma şansı yüksek olan doğru adayı seçmeyi, hem Cumhuriyetçilerin hem de bağımsızların oylarını toplamayı, kampanyasını maddi olarak destekleyerek ve kampanyaya beşeri ve finansal kaynak sağlayarak bu şansı artırmayı amaçlıyor. Ancak bir yanda McConnell ile Trump arasındaki gerginlik, diğer yanda da Scott’un eski Başkana kur yapması, bu koordinasyonu tamamen ortadan kaldırarak, özelde Kongre’deki Cumhuriyetçilerin ve genelde de ülkenin kaderini sorgulanır hale getirdi.
Örneğin Georgia’daki Herschel Walker, Arizona’daki Blake Masters veya Pensilvanya’daki Mehmet Öz gibi adaylar, ara seçimlerde zafere güvenen Trump’ın geniş ve yoğun desteğine karşılık McConnell’den herhangi bir destek alamadı.
Trump, geleneksel olmayan adayları desteklemekten vazgeçmedi. Ancak rakipleri Demokratlar olmasına rağmen, farklı eyaletlerde Cumhuriyetçi adaylara saldırdı. Bu, kazanma şanslarını etkileyen bir durum. Cumhuriyetçi aday Joe Dea, Demokrat Michael Bennet ile mücadele ederken Trump, Dea’yı desteklemeyi açıkça reddetti ve şu sözleriyle saldırı başlattı:
“Büyük Colorado eyaletinde, Senato’da bir Demokrat’a karşı yarışan bu muhalif Joe Dea var. Dea, Başkan Trump’tan uzaklaşmak istediğini söylüyor. Konuşmadan önce ekonomiye, enflasyona, enerji bağımsızlığına, DEAŞ’ın yenilgisine, en güçlü sınır politikasına ve en büyük ticaret anlaşmalarına bakmalı. MAGA (Trump destekçileri), koca ağızlı aptallara oy vermez. İyi şanslar Joe.”
Cumhuriyetçilerin korktuğu sözler, Senato’da çoğunluğu kazanma şanslarını doğrudan etkileyecek. Bu nedenle seçim sonucu, Trump’ın parti üzerindeki etkisinin genel olarak Cumhuriyetçilere mi yoksa özel olarak kendisine mi faydalı olup olmadığı konusunda en büyük ipucu olacak. Senato’da çoğunluğu kazanırlarsa bu durum, eski ABD Başkanı’nın partisi üzerindeki etkisini artıracak. Ancak Kongre’yi kontrol etmek için gereken koltukları ele geçiremezlerse bu, parti yapısındaki istikrarsızlığın kanıtı olacak ve MAGA (Amerika’yı Yeniden Harika Yap/ Make America Great Again)’ ve Trump’ın kendisini desteklemeyi reddeden Cumhuriyetçiler için ifade ettiği ‘Rino (Republican in Name Only (Yalnızca adı Cumhuriyetçi)’ destekçileri arasında yaşanan parti içindeki derin bölünmelere ışık tutacak.

Hem Trump’a hem de Biden’a ret
Söz konusu derin siyasi bölünmelerin ortasında ABD seçmeni, mevcut liderlikten bıkmış görünüyor. Kamuoyu anketleri, ABD’lilerin çoğunluğunun ülkenin durumundan rahatsız olduğunu ve Demokratların ve Cumhuriyetçilerin benzer şekilde Biden ve Trump’ın ileri atılmasını istediğini gösterdi. AP tarafından yürütülen anket, Amerikalıların yüzde 70’inin hak ve özgürlükler konusunda ABD’deki mevcut durumdan memnun olmadığını ortaya koydu. Aynı şekilde ne Trump ne de Biden’ın başkanlığa aday olmaması yönündeki umutlarını dile getirdi. Ama iki partinin üyelerinin görüşleri ayrı ayrı araştırıldığında Cumhuriyetçilerin yüzde 57’si, Trump’ın adaylığını desteklediklerini söylerken, Demokratların yüzde 52’si Biden’ın ikinci dönem adaylığını desteklediklerini belirtti.
Trump’a karşı olan Cumhuriyetçi politikacılar için belki de en rahatsız edici durum, parti üyelerinin yüzde 67’sinin, ‘başkan adayı olsun ya da olmasın, eski ABD Başkanı’nın partide önemli bir rol oynamaya devam etmesine’ verdiği destek.



Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

Netanyahu 29 Eylül'de Beyaz Saray'da Trump ile görüşecek

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

İsrail medyası dün, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 29 Eylül'de Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceğini bildirdi.

Netanyahu dün, Trump'ın, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasının ardından bu ayın sonlarında kendisiyle görüşeceğini duyurdu.

Netanyahu basın toplantısında, "Trump beni Beyaz Saray'a davet etti. BM'deki konuşmamın ardından onunla görüşeceğim" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre Netanyahu, İsrail'in Gazze'deki savaş nedeniyle dünya sahnesinde giderek artan bir yalnızlıkla karşı karşıya kaldığı ve önümüzdeki yıllarda daha yalnız bir devlet olmak zorunda kalacağı yönündeki açıklamasıyla tepkilere yol açtıktan bir gün sonra basın toplantısı düzenledi ve piyasaların olumsuz tepkisini "yanlış anlama" olarak nitelendirdi.

Netanyahu, "İsrail ekonomisine tam güven duyuyorum" diyerek, "İsrail ekonomisi son iki yıldır süren savaşta tüm dünyayı şaşkına çevirdi" ifadelerini kullandı.


İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
TT

İspanya, Atlantik'te bir teknede göçmenleri öldürmekle suçlanan 19 kişi tutuklandı

Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid'deki Colon Meydanı'nda İspanyol bayrağı (Reuters)

İspanyol polisi dün, Senegal'den Kanarya Adaları'na doğru yola çıkan ve varışta en az 50 kişinin kayıp olduğu bildirilen bir teknede göçmenleri öldürüp işkence ettikleri iddiasıyla 19 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

24 Ağustos'ta, Atlantik Okyanusu'ndaki Kanarya Adaları açıklarında harap bir tekneden göçmenler kurtarıldı. İspanyol polisine göre teknede 248 kişi bulunuyordu.

Reuters'ın haberine göre yetkililer yola çıktığı sırada teknede 300 kişinin bulunduğunu ve kayıpların çoğunun 11 günlük yolculuk sırasında denize atıldığını düşünüyor. Polis açıklamasına göre hayatta kalanlar soruşturmacılara, gözaltına alınanların çoğunun "onlarca kişiye saldırdığını, onları dövdüğünü ve çeşitli şekillerde darp ettiğini" söyledi.

Açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi: "Bazı durumlarda göçmenleri diri diri denize attılar ve kazara suya düşenleri kurtarmayı reddettiler."

Polis, bazı cinayetlerin batıl inançlarla bağlantılı olduğunu ve mağdurların "büyücülük" yapmakla ve motor arızalarından, yiyecek kıtlığından ve fırtınalardan sorumlu olmakla suçlandığını belirtti. Diğerleri ise zorlu koşulları protesto ettikleri için öldürüldü.

Tutuklu yargılanan 19 şüphelinin tamamı yasadışı göç, cinayet, saldırı ve işkence suçlamalarıyla karşı karşıya.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre son yıllarda binlerce göçmen, Kuzey Afrika'dan İspanya'ya, özellikle de Afrika'nın kuzeybatı kıyısındaki İspanyol Kanarya Adaları'na deniz yoluyla göç etmeye çalışırken hayatını kaybetti.

İspanya, İtalya ve Yunanistan ile birlikte Avrupa'ya giden düzensiz göçmenler için üç ana giriş noktasından biridir.


Trump İngiltere'de: Eşi benzeri görülmemiş törenler ve milyar dolarlık anlaşmalar

Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)
Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)
TT

Trump İngiltere'de: Eşi benzeri görülmemiş törenler ve milyar dolarlık anlaşmalar

Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)
Kral Charles ve Kraliçe Camilla dün Windsor Kalesi'nde Başkan Trump ve eşi Melania'ya eşlik etti (AP)

Birleşik Krallık, dün Windsor Kalesi'nde ABD Başkanı Donald Trump'a iki günlük resmi ziyaretinin ilk gününde kraliyet karşılama töreni düzenledi.

Ziyaret, Kral Charles’ın genellikle ikinci döneminde olan ABD başkanlarını sarayda akşam yemeğine davet etmesi nedeniyle benzeri görülmemiş bir olaydı. Ayrıca, Birleşik Krallığa gerçekleşen resmi ziyaretlerin tarihindeki en büyük şeref kıtası da bu ziyaret sırasında görüldü.

Bu yaklaşım, teknoloji sektöründe milyar dolarlık anlaşmalar yoluyla Washington ile Londra arasındaki ‘özel ilişkiyi’ güçlendirmeyi amaçlayan Başbakan Keir Starmer hükümetinin çabalarıyla örtüşüyor. Trump, Birleşik Krallığa ikinci kez resmi ziyaretle kabul edilmenin kendisi için ‘büyük onur’ olduğunu ifade etmekten çekinmediğinden, Londra'nın stratejisi meyvesini veriyor gibi görünüyor.

Trump'ın bugün İngiliz liderin kırsaldaki inziva yeri Chequers'a gitmesi ve burada başbakan ve hükümet üyeleriyle bir araya gelerek Ukrayna'daki savaş ve gümrük vergileri başta olmak üzere çeşitli konuları görüşmesi bekleniyor.