Lübnan’da Hristiyanlar arasındaki bölünme sürüyor

Lübnan Parlamento Binası (AFP)
Lübnan Parlamento Binası (AFP)
TT

Lübnan’da Hristiyanlar arasındaki bölünme sürüyor

Lübnan Parlamento Binası (AFP)
Lübnan Parlamento Binası (AFP)

Lübnanlı Maruni Hristiyanların ana akım partisi Özgür Yurtsever Hareket’in (ÖYH) en büyük bileşeni olduğu Temsilciler Meclisi’ndeki Güçlü Lübnan Bloğu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde tavır belirlemek için toplandı. ÖYH Yönetimi, oylamada geçersiz oy verme kararı aldı.
ÖYH ve Şii İkili (Emel Hareketi ve Hizbullah) milletvekilleri geçersiz oy kullanacak iken bu durum ise parti liderlerini bu durumu değiştirmeye çalışmaya itti. Geçen salı günü düzenlenen toplantıdaki tartışmaların ardından ÖYH Genel Başkanı Basil, cumhurbaşkanlığı seçiminde Emel’in de destekleyeceği bir aday üzerinde Hizbullah ile uzlaşı sağlanamaması ve Şii İkili’nin ‘mevcut aşamadaki adayının Marada Hareketi lideri Süleyman Franciye’ olduğu konusunda ısrarı üzerine geçersiz oy kararına bağlı kalma kararı aldı. Bir ÖYH milletvekili de daha önce Şarku’l Avsat’a yapmış olduğu bir açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı meselesinin karmaşıklığıyla uğraşırken bir tür kafa karışıklığı yaşanıyor” diyerek, bununla ilgili ilk ve son kararın Basil tarafından verildiğini vurguladı.
Öyle görünüyor ki ÖYH yönetiminin, Şii İkili’nin cumhurbaşkanlığı tavrından hoşnutsuz olmasına rağmen Hizbullah ile de ittifakı bozmak istemediği açık. Bu nedenle ÖYH, Şii İkili ya da muhalefet güçlerine karşı başka bir başkan adayı belirlemedi.
Bu çerçevede Temsilciler Meclisi’ndeki Güçlü Lübnan Bloğu’nun üyesi olan Milletvekili Allan Avn, geçersiz oy vermeye devam etme kararının neredeyse oybirliğiyle alındığını, çünkü isim vermeye hazır olmadıklarını belirtti. Şarku’l Avsat’a konuşan Avn, oy vermeleri için bloktan aday isimleri önerenlerin varlığını yalanlayarak, “Prensip olarak, boş kağıt vererek geçersiz oy verme yoluyla yeni bir isim belirlemek, yeni bir aşamaya geçmek dışında kartları yeniden karabilen ve cumhurbaşkanı seçmek için yeni bir dinamik yaratabilen bir isim bulmaya çalışıyoruz” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan isminin açıklanmasını istemeyen bir milletvekili de bloğun son toplantısında cumhurbaşkanlığı seçim oturumlarında kullanılabilecek seçeneklere ilişkin ‘açık bir tartışma’ yaşandığını söyledi. Milletvekili, “Ancak herkes, kendi içinde İsam Halife, Mişel Muavvad ve diğerlerine oy vermekten farklı olmayan bir tavır olarak, boş kağıt vererek geçersiz oy kullanma eylemine uyulması gerektiğine dair bir kanaate sahip” dedi.
Avn yanlısı bir milletvekili de Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Şii İkili, Süleyman Franciye’ye bağlı olduğu sürece ve Lübnan Kuvvetleri Partisi de Mişel Muavvad’a bağlı olduğu sürece, 65 oy alabilecek adaya ulaşmak imkânsız” dedi. “Herkes bir aday dayatmanın imkânsız ve çözümün diyalog ve istişare için ortak masada buluşmak olduğuna ikna olana kadar, bir beklenti atmosferi var” diyen milletvekili fikir birliği gerektiğini vurguladı.
Güçlü Lübnan Bloğu’na mensup 3 Ermeni milletvekilinin yanı sıra 18 ÖYH milletvekili, Basil’in geçersiz oy vermeyi sürdürme kararına destek vermedi. Öyle ki Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Elias Bou Saab, geçen pazar günü yaptığı açıklamada, perşembe günkü oturumda boş kağıtla oy kullanmayacağını ve kim olduğuna karar vermeden herhangi bir adaya oy vereceğini söyledi.
Bou Saab, “Bu durum, Güçlü Lübnan Bloğu’nda ele aldığımız bir konu. Boş kağıtla geçersiz oy meselesinin, artık kabul edilemez olduğu konusunda hemfikirdik. Daha çok görüşme geçekleştireceğiz. Boş kağıt dışında blok için bir seçenek daha olacağını umut ediyoruz” ifadelerini kullandı. Bou Saab, Güçlü Lübnan liderliğiyle ve özellikle de Basil ile anlaşamadığı düşünülen Meclis Başkanı Nebih Berri’ye yakın ÖYH’li isimlerden biri olarak kabul ediliyor.
Öte yandan Elias Bou Saab, Berri’ye cumhurbaşkanlığı konusuyla ilgili çalışmalarına devam etme çağrısı yaptı. Güçlü Lübnan Bloğu, daha önce Berri’yi diyaloğa katılmaya hazır olmadığı konusunda bilgilendirmişti. Bu durum ise diyalog girişiminin durdurulduğunun ilan edilmesine neden olmuştu.



Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor
TT

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, Barrack ve Ortagus'un ziyaretini bekliyor

Lübnan, ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus’un Beyrut'a gelmesini bekliyor. Barrack ve Ortagus, Tel Aviv'de yetkililerle yaptıkları görüşmelerin ardından Lübnan'ın ‘ABD tarafından sunulan belgeye’ verdiği cevaba ilişkin İsrail'in yanıtını iletecekler.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre ABD merkezli haber sitesi Axios, İsrailli ve ABD’li üç kaynaktan, Barrack'ın İsrail'e geldiğini ve dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelerek ABD'nin İsrail'den Lübnan'a yönelik saldırılarını sınırlaması ve Suriye ile müzakereleri sürdürmesi talebini görüştüğünü aktardı. Axios, Barrack'ın ayrıca İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar ve Savunma Bakanı Yisrael Katz ile de görüştüğünü ekledi.

Bu gelişme, kaynaklara göre Lübnan Cumhurbaşkanlığı ile Hizbullah arasında silahların devletle sınırlandırılması konusunda yürütülen müzakerelerin herhangi bir sonuç vermemesi üzerine gerçekleşti.


UNRWA: Gazze Şeridi sakinleri cehennemde yaşıyor

Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)
Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)
TT

UNRWA: Gazze Şeridi sakinleri cehennemde yaşıyor

Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)
Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini (Reuters)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi sakinlerinin "her türlü cehennemi" yaşadığını söyledi.

Lazzarini, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin farklı bir anlatıyı yaymayı bırakıp, insani yardım kuruluşlarının Gazze Şeridi halkına kısıtlama olmaksızın yardım sağlamasına izin vermesinin zamanının geldiğini belirtti.

BM Yüksek Komiseri ayrıca İsrail hükümetine, uluslararası gazetecilerin Gazze'deki durum hakkında serbestçe haber yapmalarına izin vermesi çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler'in de katıldığı uluslararası bir gıda güvensizliği değerlendirmesi, cuma günü Gazze Şeridi'nde resmen kıtlık ilan etti ve kıtlığın eylül ayı sonuna kadar Deyr el-Belah ve Han Yunus vilayetlerine yayılacağını öngördü.

BM Haber Merkezi'ne göre, Entegre Gıda Güvenliği Faz Sınıflandırması'na (GGK) göre Gazze Şeridi'nde yarım milyondan fazla insan, aşırı açlık, ölüm, yoksulluk ve akut yetersiz beslenmenin son derece kritik seviyelere ulaştığı 5. Faz olarak adlandırılan felaket koşullarıyla karşı karşıya.


İİT dışişleri bakanlarının Filistin'deki gelişmeleri görüşmek üzere olağanüstü toplantısı bugün Cidde'de yapılacak

Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)
Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)
TT

İİT dışişleri bakanlarının Filistin'deki gelişmeleri görüşmek üzere olağanüstü toplantısı bugün Cidde'de yapılacak

Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)
Cidde'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Merkezi (İİT internet sitesi)

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) dışişleri bakanları, bugün Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde olağanüstü bir toplantı düzenleyerek İsrail'in Filistin halkına yönelik devam eden saldırıları, soykırım ve açlık suçları ile Gazze halkını yerinden etme girişimlerini görüşecek.

İİT, Tel Aviv'in Gazze Şeridi üzerinde tam kontrol kurma girişimleri ışığında, toplantının çok hassas bir zamanda gerçekleştiğini ve ‘soykırım, açlık, yerinden edilme ve İsrail ablukası’ olarak nitelendirdiği konularda İslam dünyasının ortak bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı. İİT, siyasi ve bölgesel koşullardaki değişikliklere bakılmaksızın Filistin meselesinin gündemindeki ‘merkezi mesele’ olmaya devam edeceğini belirtti.

Ellerindeki boş kaplarla Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde pirinç pilavı almak için bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)Ellerindeki boş kaplarla Gazze şehrindeki bir aşevinin önünde pirinç pilavı almak için bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

İİT yaptığı açıklamada, ‘uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler (BM) destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması'nın (IPC) Gazze Şeridi'nde yayılan kıtlık hakkındaki değerlendirmesine yanıt olarak yüksek sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini’ ifade etti. Ayrıca, işgalci güç olan İsrail'i ‘bu suç ve sonuçlarından tamamen sorumlu’ tutarak, bunu ‘açlık politikalarının, yasadışı ablukanın, sistematik yıkımın ve yardım erişimini engellemenin doğrudan bir sonucu’ olarak nitelendirdi. İİT, bu uygulamaların savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil ettiğini kaydetti.

İİT, kıtlık ilanının ‘insani, siyasi ve hukuki bir suçun küresel uyarısı’ olduğunu ve acil uluslararası eylem gerektirdiğini vurgulayarak, kuşatma altındaki sivillerin hayatlarını kurtarmak için insani yardımların derhal ve güvenli bir şekilde ulaştırılmasını sağlamak üzere acil durum mekanizmalarının devreye sokulmasını talep etti. Ayrıca, kuşatma ve kasıtlı aç bırakma suçlarıyla ilgili dosyanın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sevk edilmesi gerektiğini vurguladı ve tüm ülkeleri, İsrail'e yaptırımlar uygulamak, silah tedarikini yasaklamak ve suçlarından sorumlu tutulması için uluslararası adalet mekanizmalarını desteklemek dahil olmak üzere, hukuki, siyasi ve ahlaki sorumluluklarını üstlenmeye çağırdı.

Suudi Arabistan'ın çabaları önemli sonuçlar verdi

Siyasi analist Dr. Nayef el-Vaka, ‘Suudi Arabistan'ın Arap ve İslam çerçevelerinde yürüttüğü çabaların önemli siyasi sonuçlar verdiğini’ belirtti. El-Vaka, “Arap Birliği ve İİT zirvelerinin sonuçları ve Filistin'i tanıyan veya tanımak üzere olan bazı Avrupa ülkeleriyle uluslararası ilişkilerde yapılan yatırımların tümü, kabul edilebilir bir siyasi performansı yansıtmaktadır” dedi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarku’l Avsat)Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarku’l Avsat)

Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘İsrail'in politikalarını sürdürmeye devam etmesinin uluslararası dokunulmazlığı ve çifte standartları yansıttığını’ vurgulayan el-Vaka, “Tepkiyi siyasi ve medya çerçevesine sınırlamak, Tel Aviv'e saldırganlığını bedelsiz sürdürmesi için yeşil ışık yakacaktır” uyarısında bulundu.

Tutumların koordinasyonu

Yazar ve siyasi araştırmacı Mubarek Al Ati ise toplantının ‘tutumların koordinasyonu, safların sıkılaştırılması ve ortak çabaların birleştirilmesi çerçevesinde, İsrail'in işgali zorla pekiştirmeyi ve İsrail savaş makinesi tarafından tahrip edilen Gazze Şeridi üzerinde tam kontrol sağlamayı amaçlayan karar ve planlarına karşı koymak için yapıldığını’ söyledi.

Al Ati'ye göre, soykırım, açlık, yerinden edilme, İsrail kuşatması ve Gazze Şeridi'ndeki eşi görülmemiş insani kriz suçları, İİT dışişleri bakanlarının, İsrail'in oldubitti politikasıyla dayatmaya çalıştığı ve tüm Filistin davasını baltalamaya çalıştığı durumla sorumlu bir şekilde ilgilenmelerini zorunlu kılıyor.

 İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Al Ati, ‘İİT çatısı altında düzenlenen toplantının, Filistin davasının tüm İslam ülkelerinin öncelikli meselesi olmaya devam ettiğini ve bu davayı desteklemenin İslam'ın ayrılmaz bir sorumluluğu olduğunu teyit ettiğini’ düşünüyor.

Toplantının sonuçlarına ilişkin olarak Al Ati, toplantının ‘Gazze Şeridi'nde derhal ve koşulsuz ateşkes, insani yardım malzemelerinin sağlanması, su ve elektrik tedariki ve Gazze Şeridi'ne yeterli miktarda acil yardım ulaştırmak için insani koridorların açılması’ çağrısında bulunmasını bekliyor. Al Ati ayrıca toplantının, açlık, su ve yakıtın kesilmesi dahil olmak üzere soykırım ve etnik temizlik suçlarının devam etmesinin tehlikesine karşı uyarıda bulunacağını tahmin ediyor.

Al Ati'ye göre toplantı, Filistin halkını topraklarından sürmek, yerinden etmek veya zorla nakletmek için yapılan her türlü girişimi kategorik olarak reddettiğini ve her türlü yolla karşı çıktığını teyit edecektir.