Hizbullah’tan cumhurbaşkanının ‘direniş için güven vermesi’ şartı

Hizbullah destekçileri dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlenen etkinliğe geniş katılım gösterdi. (AP)
Hizbullah destekçileri dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlenen etkinliğe geniş katılım gösterdi. (AP)
TT

Hizbullah’tan cumhurbaşkanının ‘direniş için güven vermesi’ şartı

Hizbullah destekçileri dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlenen etkinliğe geniş katılım gösterdi. (AP)
Hizbullah destekçileri dün Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlenen etkinliğe geniş katılım gösterdi. (AP)

Lübnan’da Hizbullah Genel Sekr eteri Hasan Nasrallah, parlamento bloğu tarafından seçilecek cumhurbaşkanında istediği özelliklere ilişkin son açıklamasında, partisinin direnişe güven verecek ve onu yarı yolda bırakmayacak bir cumhurbaşkanı istediğini söyledi. Aynı zamanda silahıyla ilgili tartışmayı başlatan cumhurbaşkanı adaylarını eleştiren Nasrallah, parlamento üyelerinden çoğunluğun desteğini alacak bir aday üzerinde uzlaşmaya varma konusunda sıkıntı yaşandığı, partinin müttefik kuvvetlerinin aday Marada Hareketi lideri Süleyman Franci konusunda ikiye bölündüğü bir dönemde bunun ‘yanlış bir başlangıç’ olduğunu vurguladı.
Parlamento, yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda beş kez başarısız oldu. Oylar Lübnan Güçleri ve İlerici Sosyalist Partisi tarafından desteklenen aday olan milletvekili Michel Muvad, bağımsız isimler, diğer egemen güçler ve Hizbullah, Emel Hareketi, Özgür Yurtsever Hareketi ve müttefiklerinin oy verdiği beyaz kağıt arasında değişiyor. Muvad’ı aday olarak istemeyen Hizbullah onu, meydan okuyucu bir aday olarak niteliyor.
Nasrallah cuma günü yaptığı açıklamada, gelecek cumhurbaşkanında istediği özelliklere ilişkin şunları söyledi:
“Baabda'da direnişin güvenini kazanmış bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Cesur olmalı, Lübnan'ın çıkarlarını kişisel çıkarlarının üstünde tutmalı. Satılmamalı ve satın alınmamalı. Eski Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın görev süresi boyunca direniş altı yıl boyunca emniyetteydi. Zira Baabda'da satın alınmayan veya satılmayan, korkusuz ve cesur bir adam vardı. Direnişi örten veya himaye eden bir başkan istemiyoruz. Lübnan'daki direnişin bir örtüye veya korumaya ihtiyacı yok. Onu yarı yolda bırakmayan, satmayan bir cumhurbaşkanı istiyoruz. Asgari şartlardan biri bu. Yüzlerce hassas konu varken, bazı cumhurbaşkanı adayları direnişi tartışmak istiyor. Bu, yanlış bir başlangıç. Cumhurbaşkanlığı Lübnan'da hassas ve mukaddes ortak bir konu. Altı yıl ve sonrasında izini bırakacak. Lübnan'da petrol ve doğal gazın çıkarılmasını istiyorsak, bu tür bir cumhurbaşkanı aramalıyız. Lübnan'da güç unsurları korunmalı. Cumhurbaşkanlığı makamı en önemlisi ve ülkemizin ulusal güvenliğini yakından ilgilendiriyor.”
Müttefiki Özgür Yurtsever Hareketi, Franci’nin cumhurbaşkanı olarak seçilmesine karşı olduğunu duyurdu. Partiye karşı çıkan siyasi güçler ise 8 Mart ekseninden bir cumhurbaşkanını kabul etmiyor. Bu eğilim Lübnan Güçleri Partisi ve diğer egemen güçler tarafından ifade ediliyor. İran-Suriye eksenine ait bir cumhurbaşkanının seçilmesini reddederek cumhurbaşkanının egemen ve reformist olması konusunda ısrar ediyorlar.
Milletvekili Mirvan Hammade, dün El-Cedid kanalına yaptığı açıklamada, Cibran Basil'in seçilmesinin ‘imkansız’ olduğunu dile getirdi. Franci’yi ise makul olarak nitelendirdi. Genelkurmay Başkanı Joseph Avn hususunda ise ‘kabul edilebilir’ ifadelerini kullandı. Aynı zamanda “Cumhurbaşkanlığı favorileri ise aydınlar. Ancak mevcut bölgesel denklemler nedeniyle erişimleri zor. Bana gelen bilgilere göre cumhurbaşkanlığı seçimleri yeni yıla aksamayacak” dedi.
Güçlü Lübnan Bloğu üyesi Selim Avn, Özgür Yurtsever Hareket’in Franci’nin cumhurbaşkanlığına verdiği destekle ilgili yanıtı beklediğini vurguladı. Aynı zamanda Özgür Hareket’in Franci’yi desteklemesi için hiçbir koşulun bulunmadığını doğruladı. Verdiği radyo röportajında, bloğun adayını açıklamayarak adayları yakmamayı amaçladığını ifade etti.



Washington, IKBY’ye stratejik yatırım yaparak dengeyi yeniden sağlamak istiyor

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Mayıs 2025'te Washington'da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani'yi ağırladı. (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Mayıs 2025'te Washington'da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani'yi ağırladı. (AP)
TT

Washington, IKBY’ye stratejik yatırım yaparak dengeyi yeniden sağlamak istiyor

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Mayıs 2025'te Washington'da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani'yi ağırladı. (AP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Mayıs 2025'te Washington'da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani'yi ağırladı. (AP)

Küresel enerji sektöründeki dönüşümler devam ederken, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ABD için karmaşık ama stratejik bir yatırım fırsatı oluşturuyor. Bağdat ile Erbil arasında devam eden gerginliklere rağmen, ABD'nin müdahalesi bölgedeki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir, ekonomik reformları yönlendirebilir ve istikrarı bozan güçlerle mücadele edebilir. Ancak enerji sektörü uzmanları ve ilgililer, bunun ‘yasal ve güvenlikle ilgili zorlukların hassas bir şekilde yönetilmesine’ bağlı olduğunu belirtiyor.

Bağdat ile Erbil arasındaki durum şu anda ne?

Son haftalarda Bağdat'taki federal hükümet ile IKBY arasındaki gerginlikler arttı. İran'a sadık ve Bağdat'taki iktidar koalisyonu Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın gruplar tarafından gerçekleştirildiği yaygın olarak kabul edilen bir dizi insansız hava aracı (İHA) saldırısı, Tavke, Pişhabur, Ayn Sifni, Hor Mala ve Sarsing gibi önemli petrol sahalarını hedef aldı. Bu saldırılar, günlük 200 bin varil üretimde geçici bir duraklamaya neden oldu ve raporlara göre Amerikan şirketlerinin yönettiği varlıklara zarar verdi.

Söz konusu gerilim, operasyonel etkisinin yanı sıra, bu hayati sektörle ilgilenenlere göre ‘IKBY bölgesindeki enerji sektörünün stratejik kırılganlığını’ da ortaya çıkardı.

Bağdat ve Erbil, üretimi ve boru hatları üzerinden nakliyatı aksatan yasal anlaşmazlıklar yaşıyor. Taraflar arasındaki değişken durum, büyük dalgalanmaların yaşandığı bölgede ciddi ekonomik istikrarsızlığa ve büyük gelir kayıplarına neden oldu. Bu durum, anayasal yetki, gelirlerin kontrolü ve egemenlik konusunda derin ve süregelen anlaşmazlıkları ortaya çıkardı.

Bununla birlikte, Bağdat ve Erbil arasında yakın zamanda varılan bir çerçeve anlaşması, bu karmaşıklıkları çözmek için yeni bir yol haritası çiziyor gibi görünüyor.

Bu anlaşmazlığın özünde, IKBY'nin kaynaklarını bağımsız olarak kullanma ve petrol ve gaz sözleşmeleri imzalama hakkına sahip olup olmadığına dair anayasal bir ihtilaf yatıyor.

bghyjukı
Irak'ın Duhok vilayetinde meydana gelen İHA saldırısının ardından bir güvenlik görevlisi petrol sahasının önünden geçiyor. (Reuters)

15 Şubat 2022'de Irak Federal Yüksek Mahkemesi, IKBY hükümeti tarafından çıkarılan 2007 tarihli petrol ve gaz yasasının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Bu karar, IKBY’nin petrol ihracatını yönetme ve uluslararası şirketlerle sözleşmeler imzalama yetkisini fiilen geçersiz kıldı ve Bağdat'a bu sözleşmeleri iptal etme ve petrol kaynaklarını kontrol etme hakkı verdi. Ancak Bağdat Ticaret Mahkemesi 2025 yılının başlarında bu kararı iptal etti ve uluslararası petrol şirketlerinin sözleşmelerini yeniden tanıdı, böylece bu şirketlerin varlığı ve faaliyetleri yasal ve uygulanabilir hale geldi.

IKBY'nin kaynakları

IKBY’nin rezervleri 45 milyar varilden fazla petrol ve henüz tam olarak kullanılmamış büyük miktarda doğal gaz olarak tahmin ediliyor. 2025 yılında Amerikan şirketleri ile IKBY arasında imzalanan gaz anlaşmaları, projelerin ömrü boyunca toplam 110 milyar dolarlık gelir elde edilebileceğini gösteriyor. Bu projeler, ülkede devam eden elektrik krizini hafifletmek için yeterli gaz arzını sağlamada önemli bir rol oynuyor.

Iraklı ekonomistlerin tahminlerine göre, IKBY ve Irak'ın geri kalanının ihtiyaçları karşılandıktan sonra, gaz fazlası, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği bir ortamda, Rus enerji kaynaklarından uzaklaşmaya çalışan Avrupa pazarlarına ihraç edilebilir.

Resmi verilere göre IKBY'deki enerji sektörü, farklı düzeylerde jeopolitik karmaşıklık ve genişleme hazırlığı ile olgunlaşmış sahalar ve yüksek potansiyele sahip umut vaat eden bloklardan oluşan çeşitli bir karışım sunabilir. Petrol ve gaz sahalarının değerlendirilmesi, keşfi ve üretimi devam ederken, araştırmalar bu sahaların mineral bileşimleri ve üretim özellikleri açısından farklılıklar gösterdiğini ortaya koyuyor.

Bazı keşfedilen sahalar yüksek kükürtlü doğal gaz içeriyor ve bu da korozyon, sağlık ve çevre riskleri gibi zorluklar yaratıyor. Uzmanlara göre, diğer sahalar ise daha düşük kükürt oranlarına sahip daha yüksek kaliteli gaz sağlıyor.

Halen erken geliştirme aşamasında olan umut vaat eden sahalardan ikisi, kullanılmamış kaynakların hacmi ve kalitesi açısından güçlü göstergeler sergileyen Topkhana ve Kurdemir sahalarıdır.

sdfrgthy
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Süleymaniye vilayetindeki Kormor Gaz Sahası (Reuters)

Bu projeler, benzer fırsatlardan yararlanmak isteyen birçok Amerikan şirketinin büyük ilgisini çekiyor. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, bu petrol ve gaz zengini sahaların hem IKBY hem de Irak için stratejik varlıklar olduğunu ve enerji bağımsızlığını güçlendirmeye katkıda bulunduğunu göz önünde bulundurarak, bu projelere ilgi ve destek gösteriyor.

Amerikan yatırımının etkisi

Uzmanlar, açık bir yasal ortam ve bilinen bir vergi sistemi altında istikrarlı petrol ve gaz üretiminin ekonomik piyasaların ve siyasi yapıların istikrarına yol açtığı konusunda hemfikir. Amerikan sermayesinin rolü, hidrokarbon kaynaklarının sağlanmasıyla sınırlı kalmayıp, boru hatlarının modernizasyonu, elektrik üretimi, dijital izleme sistemleri ve işgücünün becerilerinin geliştirilmesi gibi katlanarak artan etkilerle de devam ediyor.

Ancak jeopolitik boyut, Amerikan stratejik yatırımının Irak'taki İran ve Türkiye etkisini dengelemeye katkıda bulunmasıdır. Bu, Irak'ın bölgesel rolünü belirleyen ana faktör olarak yaygın bir şekilde kabul edilmektedir.

Washington, ekonomik diplomasiyi kullanarak ve ekonomik iş birliğini pekiştirerek bölünmeye açık bir bölgede istikrarı sağlayabilir. Geniş bir uzman kitlesi, ‘Amerikan-Kürt modelinin başarısının, IKBY bölgesi ve Irak'ın tamamında inşaat, lojistik hizmetler ve teknoloji gibi diğer sektörlere daha fazla yatırım yapılmasını teşvik eden bir pilot model oluşturduğunu’ vurguluyor.