Elon Musk'ın Twitter'la ilgili nihai hedefi: 'Süper uygulama' nedir ve dönüşüm mümkün mü?

Özellikle Asya'da popüler olan mega uygulamalar, Batı'da da yaygınlaşabilir mi?

Bu görsel, metinden görüntü üreten yapay zeka algoritması Midjourney'le oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)
Bu görsel, metinden görüntü üreten yapay zeka algoritması Midjourney'le oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)
TT

Elon Musk'ın Twitter'la ilgili nihai hedefi: 'Süper uygulama' nedir ve dönüşüm mümkün mü?

Bu görsel, metinden görüntü üreten yapay zeka algoritması Midjourney'le oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)
Bu görsel, metinden görüntü üreten yapay zeka algoritması Midjourney'le oluşturuldu (Independent Türkçe / Midjourney)

Twitter'da istifa dalgası ve işten çıkarmalarla devam eden kargaşa, Elon Musk'ın platformu "her şeyin uygulaması" haline getirme planlarını sorgulatıyor.
Musk, Twitter'ı alma planını ilk kez açıkladığı nisan ayından beri platformla ilgili iddialı bir hedefi sıklıkla dile getiriyor: Onu her şeyin uygulaması X'e dönüştürmek.
Teknoloji milyarderi, kullanıcılara mesajlaşma, gönderi paylaşımı, ödeme ve alışveriş gibi bir dizi hizmet sunan Çinli WeChat uygulamasından ilham aldığını söylüyor.
Bu tür uygulamalarda kullanıcılar yemek söyleyebiliyor, taksi çağırabiliyor, araç kiralayabiliyor, arkadaşlarına ve ailelerine para da gönderebiliyor.
Söz konusu platformlara aslında "süper uygulama" veya "mega uygulama" adı veriliyor. Özellikle Asya'da çok popüler olan bu uygulamalar arasında WeChat, AliPay, Go-jek, Grab, Paytm, Zalo ve Tinkoff gibi örnekler var.
WeChat, aylık 1 milyardan fazla kullanıcıyla ilk ve en popüler süper uygulama unvanına sahip. Uzmanlar bu uygulamaların özellikle Asya'da kullanılmasını bu bölgedeki yurttaşların internete genellikle mobilden erişmesine bağlıyor.
Öte yandan Musk, WeChat gibi bir uygulamanın tam da Asya dışında muadili olmadığı için gözünü oraya diktiğini ima ediyor.
237 milyon kullanıcılı Twitter'ın "en az bir milyar kişiye" ulaşmasını istediğini belirten milyarder, "Çin'de WeChat'te yaşıyorlar. Ve bence bunu yaratmak için gerçek bir fırsatımız var" ifadelerini kullanmıştı.

Batı'da süper uygulama kurmak mümkün mü?
Küresel pazar araştırma şirketi Forrester'ın baş analisti Xiaofeng Wang, "Şimdiye kadar Asya'da bile WeChat gibi yalnızca bir avuç başarılı süper uygulama gördük" diyor.
Musk'ın planlarını CBC'ye değerlendiren Wang, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Batı'da WeChat gibisini görmedik ve bunun için iyi nedenlerimiz var."
Wang, WeChat'in başarısının aslında büyük oranda tüketicinin güveni üzerine inşa edildiğini de vurguluyor.
Şirketinin anketlerinden birine göre, Çin'deki kullanıcıların yüzde 58'i markaların sosyal medyada yayınladığı içeriklere güvenirken, ABD'li kullanıcıların oranı yalnızca yüzde 20.
Bir diğer deyişle Çinli kullanıcılar, WeChat'te resmi hesaplardaki markalarla daha derin bir ilişki kurmaya, mini programlarda ürün satın almaya ve işlemleri doğrudan WeChat Pay ödeme sistemiyle tamamlamaya istekli. Bu da kullanıcıların kişisel bilgilerini rahatça uygulamayla paylaştığı anlamına geliyor.
Wang ise, "Batılı bir sosyal medya uygulamasının aynı düzeyde güven ilişkisi kurması ve işlevli bir iş ekosistemi oluşturması çok daha zor" diyor.

"Sosyal ağlarda zaten gizlilik endişeleri var"
Uzmanlar ayrıca kullanıcı gizliliğine yönelik ihlallere dikkat çekiyor. Özellikle Kuzey Amerika'daki internet kullanıcılarının farklı hizmetler için farklı uygulamaları tercih ettiğine dikkat çeken analistler, insanların tüm kişisel bilgilerini tek bir uygulamaya vermek istemeyeceğini düşünüyor.
Piyasa araştırmaları yürüten Insider Intelligence firmasının analisti Jasmine Enberg, "Mevcut bir sosyal ağa ödeme hizmetleri getirmek inanılmaz derecede zor bir iş çünkü zaten sosyal ağlarda güvenlik ve gizliliğe dair büyük bir endişe var. Kullanıcıları Twitter'a daha fazla kişisel bilgi ve ödeme bilgilerini vermeye ikna etmek zor olacak" ifadelerini kullanıyor.

"Sıfırdan başlamak daha kolay"
Enberg ayrıca, Twitter kullanıcılarının platformda benimsediği alışkanlıklara dikkat çekiyor.
"Şu sıralar süper uygulamalara özgü bazı öğeleri alıp Twitter'a dahil etmeye çalıştığını görüyoruz" diyen analiste göre, mavi tik işaretini aylık 8 dolara abonelik hizmetine dönüştürmeye çalışması da bunun parçası.
Öte yandan Musk'ın mavi tik üzerinde yoğunlaşan ilk çabaları büyük bir kargaşaya neden olmuştu. Bu hizmetin de dahil olduğu Twitter Blue için ilk olarak 20 dolar ücret talep edeceğini açıklayan Musk, Stephen King'in de aralarında yer aldığı birçok ünlü kullanıcıdan aldığı tepkinin ardından geri adım atmış ve indirime gitmişti.
Bu plan uygulamaya konduğunda ise, 8 dolar karşılığında mavi tik satın alan birçok kullanıcı, daha sonra hesaplarının ismini değiştirip Coca-Cola gibi markaları taklit ederek birçok tweet atmıştı. Bunun yarattığı kargaşanın ardından Musk, uygulamayı bir süreliğine durdurmuştu. 
Enberg, buradan hareketle, Twitter kullanıcılarının ücretsiz erişmeye alıştığı bu platformda müşteri haline gelmek istemeyeceğini düşünüyor:
"Sıfırdan başlamak onun için muhtemelen daha kolay olurdu."
Öte yandan Musk, ağustosta yaptığı bir açıklamada, Twitter'ın süreci "üç ila beş yıl" hızlandıracağını savunmuştu.
"Elbette sıfırdan başlatılabilir ama Twitter'ın işi üç ila beş yıl hızlandıracağını düşünüyorum" diyen Musk, şöyle eklemişti:
"Ne yaptığımı biliyorum."

Kullanıcıların buna ihtiyacı var mı?
Londra İşletme Okulu Girişimcilik ve Özel Sermaye Enstitüsü'nün yöneticisi Julian Birkinshaw ise Musk'ın planlarının gerçekleşmesi için çok geç olduğunu ima ediyor. Akademisyene göre Twitter'ın bir mega uygulama olması için bu sistemleri daha en başında getirmiş olması gerekiyordu.
Musk'ın WeChat'in başarısını yakalayamayacağını, çünkü WeChat'in Çin'de henüz yetkin bir ödeme sisteminin olmadığı dönemde ortaya çıktığını belirten Birkinshaw, şu ifadeleri kullanıyor:
"Avrupa'da veya Kanada'da pek çok kişi, 'Buna ihtiyacım yok ki. Zaten Apple Pay'im var, PayPal'ım var' diyecektir."
Birkinshaw, "Yani çözülmesi gereken bir sorunumuz yok" diye ekliyor:
"İnsanlar kökleşmiş alışkanlıklarıyla gayet rahatsa bazı yeni işlevleri kabullenmek için hiçbir nedenleri yok."

Daha önce denendi mi?
Daha önce, Snapchat'in ana şirketi Snap Inc. de benzer bir girişimde bulunmuştu. Şirket Snapcash adlı bir ödeme sistemini kullanıma sunmuş ama bu özelliği 2028'de sonlandırmıştı.

Olumsuz düşünmeyenler de var
Öte yandan, sektördeki herkes Musk'ın planlarına olumsuz bakmıyor. ABD merkezli yatırım şirketi Ark Invest'in kurucusu Cathie Wood, "Musk'ın işe ödeme sektöründe başladığını unutmayın... Şirketini PayPal'a satmıştı" diyor:
"O ve yakın dostu Jack Dorsey birlikte çalışırsa bence Twitter'ı süper uygulamaya dönüştürebilirler."
Wood, Twitter'ın gelecekte daha çok dijital bir cüzdana benzeyebileceğini belirterek, Dorsey'in fintech firması Square tarafından geliştirilen çevrimiçi ödeme uygulaması Cash App'i hatırlatıyor:
"Yani tüm bankacılık işlemlerinizi orada yapıyorsunuz, belki de Cash App'le düşündükleri bir şey vardır… Bence bunu başarabilirler."

Dorsey, Musk'ın Twitter'ı satın almasının en büyük destekçilerinden biriydi (AFP)

Kriptonun rolü olur mu?
Twitter'ın kripto paralarla entegre edilmesi ihtimali uzun süredir tartışılıyor. Birçok kişi de bu entegrasyonun platformu bir süper uygulamaya dönüştürmeye yardımcı olacağını savunuyor.
Twitter'ın kurucusu Dorsey de aralık ayında buradaki CEO'luk görevinden istifa ettiğini açıkladıktan hemen sonra dijital ödeme şirketi Square'in adını "Block" diye değiştirmişti.
Bu hamle, Dorsey'nin hayranlık duyduğu blok zinciri teknolojilesine referans olarak yorumlanmıştı.
Zira kripto paraların geleceğine dair iyimser açıklamalarda bulunan Dorsey, son birkaç aydır hem Twitter'ı hem de eski adıyla Square'i kripto paralarla entegre etmeye çabalıyordu.
Twitter'ın kendisi de Dorsey'nin istifasından bir ay önce kripto para birimlerini kullanmaya yönelik yeni yollar geliştirmek için Twitter Crypto adlı özel bir birim kurduğunu açıklamıştı.
Benzer şekilde Musk'ın da kripto para birimlerini desteklediği biliniyor. Hatta bir keresinde kriptonun itibari parayı yeneceğini söylediği bir tweet atarak büyük yankı uyandırmıştı.
Twitter yönetim kurulunun Musk'a açtığı dava sürecinde yayımlanan iç yazışmalarda, milyarderin ilk başta Twitter'ı blok zincirine yerleştirme olasılığını tartıştığı bile görülmüştü.
Bunun yanı sıra, Musk'ın sosyal medya şirketini satın alması için 500 milyon dolar yatırım yapan kripto borsası Binance, blok zinciriyle Twitter'a nasıl yardımcı olabileceğini araştırması için bir ekip kurduklarını açıklanmıştı.
Independent Türkçe, The Verge, Reuters, Business Insider, Economic Times, CBC, CNBC, Yahoo News



Beynin yaşlanmasında kritik rol oynayan bir protein bulundu

FTL1 proteini, beyin hücreleri arasındaki bağlantıları etkilyor (Pixabay)
FTL1 proteini, beyin hücreleri arasındaki bağlantıları etkilyor (Pixabay)
TT

Beynin yaşlanmasında kritik rol oynayan bir protein bulundu

FTL1 proteini, beyin hücreleri arasındaki bağlantıları etkilyor (Pixabay)
FTL1 proteini, beyin hücreleri arasındaki bağlantıları etkilyor (Pixabay)

Bilim insanları beynin yaşlanmasında kritik rol oynayan bir protein tespit etti. Bulgular, bilişsel gerilemenin yalnızca durdurulabileceğini değil, tersine çevrilebileceğini de gösteriyor.

Yaşlanma süreci özellikle beynin öğrenme ve hafızadan sorumlu bölgesi hipokampusta ciddi etkilere yol açıyor. Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklardaki bilişsel gerilemeler de bu bölgeyle bağlantılı. 

Kaliforniya Üniversitesi San Francisco kampüsünden araştırmacılar, demirle ilişkili bir proteinin bu gerilemede önemli bir payı olduğunu saptadı.

Bulguları hakemli dergi Nature Aging'de yayımlanan çalışmada yaşlı farelerin hipokampusunda FTL1 adlı bu proteinin daha fazla olduğu tespit edildi. Bu artışa paralel şekilde farelerin beyin hücreleri arasında daha az bağlantı vardı ve bilişsel becerileri de gerilemişti.

Araştırmacılar, genç farelerde FTL1 seviyelerini yapay olarak artırdığında, bu hayvanların beyinleri ve davranışları yaşlı farelerinkine benzemeye başladı.

FTL1'in artması beyindeki sinapsların bağlantı kurmasını zorlaştırırken, farelerin hafızası geriledi.

Hayvanların motor becerileri ve kaygı düzeylerinin etkilenmemesi, sözkonusu etkilerin hafıza ve sinaptik işlevlerle sınırlı kaldığına işaret ediyor.

Araştırmacılar yaşlı farelerin hipokampusundaki FTL1 miktarını azaltınca sinir hücreleri arasında daha fazla bağlantı kuruldu. Ayrıca fareler hafıza testlerinde de daha iyi performans gösterdi. Bilim insanları farelerin beyninin adeta gençleştiğini söylüyor.

FTL1 proteini, demir depolama ve metabolizmasında rol oynuyor. Yaşlandıkça bu metabolizmanın değişmesiyle FTL1 seviyeleri artıyor.

Yaşlanma karşıtı çalışmalar yürüten Andrew Steele, yer almadığı çalışma hakkında "Yaşlanmayı yönlendiren bir şey bulmak her zaman ilgi çekici bir şey ve beynimizi genç tutmak, yaşlandıkça sağlıklı ve aktif kalmanın en önemli unsurlarından biri" diyerek ekliyor: 

FTL1 bunda rol oynayan bir faktör gibi görünüyor.

Çalışmanın fareler üzerinde yürütülmesi gibi bazı sınırlılıkları var ve bulguların insanlar için de geçerli olup olmadığını anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

Ancak yeni çalışma,  FTL1 proteinini hedef alarak Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarla ilişkili bilişsel gerilemeyi tersine çevirme potansiyeli taşıyor. 

Independent Türkçe, BBC Science Focus, Science Daily, Nature Aging


İnsanların iki ayak üstünde yürümesini sağlayan iki evrimsel gelişme keşfedildi

İki ayak üzerinde yürümek, insanları (en sağda) diğer primatlardan ayıran temel özelliklerden biri (Wikimedia Commons)
İki ayak üzerinde yürümek, insanları (en sağda) diğer primatlardan ayıran temel özelliklerden biri (Wikimedia Commons)
TT

İnsanların iki ayak üstünde yürümesini sağlayan iki evrimsel gelişme keşfedildi

İki ayak üzerinde yürümek, insanları (en sağda) diğer primatlardan ayıran temel özelliklerden biri (Wikimedia Commons)
İki ayak üzerinde yürümek, insanları (en sağda) diğer primatlardan ayıran temel özelliklerden biri (Wikimedia Commons)

İnsanların evrimsel yolculuğunda, iki ayak üstünde yürümesini sağlayan iki önemli olay yaşandığı tespit edildi. 

İki ayak üstünde yürümek; alet ve silah kullanmaktan yiyecek toplamaya, sanat üretiminden bebek taşımaya kadar pek çok becerinin önünü açtı. Dik durmak, etrafı daha iyi gözlemlemeyi mümkün kılarken insanların gezegene yayılmasını da kolaylaştırdı.

Bu özellik aynı zamanda diğer primatlarda da görülmüyor. Genetik açıdan insanların en yakın akrabası olan şempanzeler zaman zaman iki ayak üzerinde yürüse de genellikle dört ayakları üzerinde hareket ediyor.

Bilim insanları dik yürümenin, pelvisteki en büyük kemik olan ilium sayesinde mümkün olduğunu uzun zamandır biliyor. Ancak bu kemiğin evrimi hakkında yeterince bilgi yoktu.

Harvard Üniversitesi'nden Dr. Terence Capellini ve ekibi, bu kemiğin gelişimini anlamak üzere kapsamlı bir çalışma yürüttü. İnsanlar ve diğer türlerden alınan örneklerle genetik değişimleri saptamaya çalıştılar.

Bilim insanları insan ve farenin yanı sıra diğer primatların embriyolarını inceleyerek iliumun nasıl evrimleştiğine dair fikir edindiler. 

Araştırmacılar fare ve diğer primatlarda benzer şekilde gelişen iliumun insanlarda tamamen farklı bir süreç izlediğini görünce şoke oldu. 

Ekip, insan embriyosunda her bir iliumun başlangıçta omurgaya paralel bir kıkırdak çubuğu olarak gelişeceğini ve ardından bu yöndeki büyümeyi bırakıp ileriye doğru genişleyeceğini düşünüyordu.

Ancak kemik, bir ucu göbeğe doğru öne, diğer ucu arkaya bakacak biçimde omurgaya dik bir çubuk halinde gelişmeye başlıyor. Daha sonra kıkırdak çubuk, iliumun nihai şekline dönüşürken yönünü koruyor.

Dr. Capellini, "Bu bizim için gerçekten çarpıcıydı" diyerek ekliyor: 

İnsan vücudunun hiçbir yerinde, insanların büyüme şeklini tamamen değiştirdiği bir yer yok.

Araştırmacılar ayrıca insan ve farelerdeki iliumun aynı genlerle geliştiğini ancak bu genlerin farklı şekilde çalıştığını da ortaya koydu.

Bu değişim sayesinde insanların, dik yürümek için gereken güçteki kasları destekleyen yeni bir tür pelvis geliştirmesinin mümkün olduğunu düşünüyorlar.

Bulguları hakemli dergi Nature'da yayımlanan çalışmaya göre insan pelvisi, bundan milyonlarca yıl sonra önemli bir değişim daha geçirdi. 

Bilim insanları iliumun, iskeletin geri kalanından yaklaşık 15 hafta sonra kıkırdaktan kemiğe geçtiğini keşfetti. Dr. Capellini, "Benzersiz, radikal bir değişim" ifadelerini kullanıyor.

Ekip bu değişimin yaklaşık 1 milyon yıl önce insan beyninin büyümesinden kaynaklandığını düşünüyor. İkinci yenilik, iliumun yeni şeklini korurken, kadınların büyük beyinli bebeklerin sığacağı kadar geniş bir doğum kanalına sahip olmasını da sağlamış görünüyor.

Dr. Capellini, "Bu değişiklikler olmasaydı, insanların yürümesi muhtemelen mümkün olmazdı ve sonraki beyin boyutu artışlarını hayal etmek zor olurdu" diyerek ekliyor:

İki ayak üzerinde yürümek, atalarımızın önce geniş alanlara, ardından tüm dünyaya yayılmasını sağladı.

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, Nature


65 yıl önce Selanik'te bulunan kafatasının sırrı nihayet çözüldü

Kafatası, Petralona Mağarası'nın duvarına yapışmış halde bulunmuştu (Nadina/Wikimedia Commons)
Kafatası, Petralona Mağarası'nın duvarına yapışmış halde bulunmuştu (Nadina/Wikimedia Commons)
TT

65 yıl önce Selanik'te bulunan kafatasının sırrı nihayet çözüldü

Kafatası, Petralona Mağarası'nın duvarına yapışmış halde bulunmuştu (Nadina/Wikimedia Commons)
Kafatası, Petralona Mağarası'nın duvarına yapışmış halde bulunmuştu (Nadina/Wikimedia Commons)

Yunanistan'da yaklaşık 60 yıl önce keşfedilen kafatası nihayet tarihlendi ve hangi türe ait olduğu belirlendi. Bilim insanları bu türün ne Homo sapiens (modern insanlar) ne de Neandertal olduğunu söylüyor.

1960'ta Selanik'teki Petralona Mağarası'nda duvara yapışmış halde bir kafatası bulunmuştu. Alt çenesi eksik olmasına karşın kafatasının Homo cinsine ait olduğu anlaşılıyordu ancak hangi insan türünden geldiği bir türlü belirlenemiyordu.

En çok öne çıkan teorilerse türün Homo sapiens veya Neandertal olduğu yönündeydi. Bazı araştırmalardaysa 200 bin ila 700 bin yıl önce yaşamış Homo heidelbergensis türüne ait olduğu öne sürülüyordu.

Ayrıca kalıntıları tarihleme çabaları da net sonuçlar vermiyordu. Bilim insanları kafatasını 170 bin ila 700 bin yıl gibi çok geniş bir zaman aralığına tarihliyordu.

Ancak Fransa'daki İnsan Paleontoloji Enstitüsü'nden araştırmacılar, etkileyici bir teknik kullanarak kalıntıların kaç yıllık olduğunu saptadı. Ayrıca kafatasının yüksek ihtimalle Homo heidelbergensis'e ait olduğunu buldular.

Araştırmacılar, mağaralardaki özel koşullardan yararlanarak uranyum-toryum tarihleme adlı bir yönteme başvurdu. Bu teknik mağaranın içindeki suyun kayaların içinden sızıp aşağıya damlası ve ilerlerken içindeki mineralleri biriktirmesine dayanıyor. Bu süreçte kayalarda, uranyum içeren ancak toryum içermeyen kalsit tortuları kalıyor. Zamanla buradaki uranyum, toryuma dönüşüyor.

Bilim insanları bu sayede bir örnekteki uranyumun toryuma oranına ve uranyumun bozunma hızına bakarak tortunun yaşını belirleyebiliyor.

Bulguları hakemli dergi Journal of Human Evolution'da yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bu tekniği kullanarak doğrudan kafatasının üzerindeki kalsiti tarihledi. Ayrıca mağara duvarındaki üç ayrı örneğin de yaşını hesapladılar. 

Araştırmacılar kafatasının muhtemelen 286 bin, en az 277 bin yıllık olduğu sonucuna vardı. Eğer kafatası en başından beri mağara duvarıyla doğrudan temas halindeyse 277 bin ila 539 bin, ancak daha sonra oraya bırakıldıysa 277 bin ila 410 bin yaşında olduğunu söylüyorlar.

Ekip makalede bulgular hakkında şöyle yazıyor:

Petralona kafatasının yaşını belirlemek olağanüstü önem taşıyor çünkü bu fosil Avrupa'daki insan evriminde kilit bir konuma sahip.

Kafatası morfolojik açıdan hem Homo sapiens hem de Neandertallerden daha ilkel bir gruba ait görünüyor. Yeni belirlenen yaş aralığına göre bu hominin, Orta Pleistosen döneminde Avrupa'daki erken Neandertal soylarıyla birlikte yaşamış olabilir.

Bilim insanları kafatasının bu dönemde yaşadığı bilinen Homo heidelbergensis'e ait olduğunu tahmin ediyor.

Bulgular daha önce Zambiya'nın Kabwe kentinde bulunan ve 299 bin yıl önceye tarihlenen kafatasıyla ilgili tahminlerle de uyuşuyor.

Londra Doğa Tarihi Müzesi'nden ve iki çalışmada da yer alan Chris Stringer, "Bu fosil Petralona fosiliyle yakından benzerlik gösteriyor ve ben ikisini de Homo heidelbergensis olarak sınıflandırıyorum" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Live Science, Archaeology News, Journal of Human Evolution