Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Moskova-Erivan ilişkilerine nasıl yansıdı?

Erivan, Moskova liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) zirvesinin bildirisini imzalamayı reddediyor

Paşinyan (solda) Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) toplantısı için başkent Erivan’da Putin’i ağırlarken, zirve bildirisini imzalamayı reddederek Putin’i hiçe saydı (EPA)
Paşinyan (solda) Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) toplantısı için başkent Erivan’da Putin’i ağırlarken, zirve bildirisini imzalamayı reddederek Putin’i hiçe saydı (EPA)
TT

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Moskova-Erivan ilişkilerine nasıl yansıdı?

Paşinyan (solda) Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) toplantısı için başkent Erivan’da Putin’i ağırlarken, zirve bildirisini imzalamayı reddederek Putin’i hiçe saydı (EPA)
Paşinyan (solda) Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) toplantısı için başkent Erivan’da Putin’i ağırlarken, zirve bildirisini imzalamayı reddederek Putin’i hiçe saydı (EPA)

Ermenistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’nın Bağımsız Devletler Topluluğu’nu (BDT) güçlendirme yaklaşımını paylaşsa da -bu iki ülke, dört eski Sovyet devleti ile askeri bir ittifakın üyesi-, bu ilişki son zamanlarda olağandışı dalgalanmalar ışığında dikkatleri çekiyor.
Dünyanın birçok yerinde kolluk kuvvetleri görevlerinde bulunan, uluslararası siyaset ve ticaret alanında işletme yüksek lisans derecesine (MBA) sahip emekli Albay Wes Martin, ABD merkezli National Interest dergisi için bu konu ile ilgili kaleme aldığı bir yazıda, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın geçtiğimiz hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i hiçe saydığını vurgulayarak, Paşinyan’ın, Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) toplantısı için başkent Erivan’da Putin’i ağırlarken, zirve bildirisini imzalamayı reddettiğini belirtti. Martin yazısında, “Putin’den herhangi bir şekilde uzaklaşılması memnuniyetle karşılansa da, Ermenistan o halde neden Rusya’nın en büyük askeri konferansına ev sahipliği yaptı?” diye sordu.
CSTO’nun Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bir yansıması olduğunu vurgulayan Martin, tıpkı Batı ittifakı gibi CSTO’da da bir üyeye yapılan saldırının, altı üyeye -Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan- yapılmış bir saldırı olarak kabul edildiğini belirtti.
Ancak Martin, Moskova’da yer alan karar verme mekanizmasıyla CSTO’nun, Rusya’nın güç projeksiyonu için hükümetler arası bir araç olarak çalıştığını söyledi. Bu yılın başında hükümet karşıtı protestolar Rusya’nın Kazakistan’daki çıkarlarını tehdit ettiğinde, muhalefeti bastırmak için ittifakın dört bir yanından binlerce askerin gönderildiğini kaydetti. Ancak Ermenistan, bu sonbaharda Azerbaycan sınırında yaşanan şiddet olayları sırasında toplu savunma maddesine başvurduğunda ittifakın sessiz kaldığını belirtti.
Martin’e göre Rusya Ukrayna’ya saplanmışken, kendi arka bahçesi olarak gördüğü yerlerdeki sorunlara fazla çaba harcayamaz. Ancak bu olay, Ermenistan’ın neden konferanstan ya da örgütten tamamen çekilmediği sorularını gündeme getirdi. İttifak temel yükümlülüğünü yerine getirmezken Ermenistan'ın, özellikle Batı'nın gözüne girmeye yönelik ısrarlı girişimleri göz önüne alındığında şu anda dışlanmış olan Rusya’ya ev sahipliği yapmaktan pek bir kazancı yok gibi görünüyor. CSTO üyesi Tacikistan bile, ekim ayında topraklarındaki tatbikatları aniden iptal etti.
Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemciler Ermenistan’ın başka seçeneği olmadığını, çünkü Moskova’nın Ukrayna’daki anlamsız savaşından sonra bile Rusya’nın yörüngesine direnemeyecek kadar küçük olduğunu savunuyor. Ermenistan, güvenliği için sadece görünüşte Moskova’ya bağımlı olabilir, ancak ekonomik olarak kesinlikle bağımlıdır diyebiliriz. Nitekim Rusya, Ermenistan’ın doğalgazının yüzde 85’ini ve buğdayının yüzde 99’unu sağlıyor. Ancak bu argüman, küçük ülkelerin ekonomik olarak zarar görecek olsalar bile genellikle ilkeli duruşlar sergilediğini göz ardı ediyor.
Litvanya, Rusya’ya olan bağımlılığından kurtulduktan 30 yıl sonra, Avrupa’nın en küçük ekonomilerinden biri olarak şimdi dünyanın en büyük ikinci ekonomisine karşı duruyor.
Litvanya, Çin’in Uygur azınlığına yönelik muamelesini alenen soykırım olarak nitelendirdi, Çin’in Orta ve Doğu Avrupa devletleriyle toplantılar için kullandığı sözde 17+1 grubundan çekildi ve bir Tayvan Temsilciliği açarak bunu yapan ilk Avrupa ülkesi oldu. Çok geçmeden bunu ağır bir ekonomik baskı izledi. Çin, Litvanya’dan yapılan ithalatın yanı sıra Litvanya menşeli parçaların kullanıldığı herhangi bir ürünün ithalatını da yasakladı. Bu ekonomik baskıdan sonra bile, Litvanya yine de ilkelerine bağlı kalmaya devam ediyor.
Bazıları Ermenistan sorununun küçük bir ülke olmakla ilgili olmadığını, ‘düşmanca bir çevrede’ yaşamakla ilgili olduğunu düşünüyor. Ermenistan bölgesinde ekonomik olarak izole edilmiş durumda. Azerbaycan ve Türkiye, yaklaşık 30 yıldan beri sınırlarını Ermenistan’a kapatmış durumda. Bu yüzden Ermenistan'ın çevresinin yüzde 80'inden fazlasının bağlantısı kesildi. 1994 yılında ateşkes ilan edildikten sonra Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesini işgal etmesi nedeniyle Ermenistan sınırları kapatıldı. Türkiye de müttefikine destek olmak için aynı şeyi yaptı. Ancak Ermenistan, komşularıyla ilişkilerini yeniden normalleştirecek ve Rusya bağımlılığından uzaklaşmasını sağlayacak bir barış anlaşmasının peşinde değildi. Bunu yapmak, Karabağ davasından beslenen milliyetçilik coşkusuna karşı hareket etmeyi ve uzun vadede vatandaşlarının yararına olacak pragmatik bir politika izlemeyi gerektirecekti.
Martin’e göre Rusya'ya dalkavukluk yapmasının suçu Ermenistan’ın düşman çevresi veya küçüklüğü değil, hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin mantığıdır. Yine de iki yönlü oynamak Ukrayna savaşı sonrası işe yaramıyor. Avrasya Ekonomik Birliği’nin (EAEU) Rusya ile birlikte bir üyesi olan Ermenistan, Avrupa Birliği’nin (AB) Moskova’ya yönelik yaptırımlarından yararlanmaya başladı. Ekim ayındaki verilerin Ermenistan’a buzdolabı, çamaşır makinesi vb. ithalatının önemli ölçüde arttığını ortaya koyması bir sürpriz oldu. Gerçek alıcının, yaptırım uygulanan ve ana teknolojileri elde etmek için elektronik cihazları yedek parça olarak kullanan Rus silah endüstrisi olduğuna dair haklı korkular var. Bundan önce bile, birçok kişi bu yıl Rusya’ya ihracatı yüzde 50 arttığında Ermenistan’ı Rusya için ‘yaptırımları delen’ bir ülke olarak görüyordu. Net verilerin olmaması, Ermenistan’ın Batı ürünlerini bir geçiş ücreti karşılığında yeniden ihraç ettiğini gösteriyor.
İki taraftaki bu ‘bekle ve oyna’ yaklaşımı, Ukrayna’nın işgalinden bu yana dünyanın büyük resim siyasetiyle uyuşmuyor. Ermenistan’ın Rusya’ya uygulanan yaptırımları delerek çıkar sağlamaya çalışırken, son CSTO toplantısında Putin’i hiçe sayması mert bir duruş olarak değerlendirilemez. Böyle bir duruş, yalnızca Putin’e, Ermenistan’ın güvenlik ittifakında kalırken sadakatinin çantada keklik gibi görülemeyeceğini göstermeye yarayabilir.
Özetle Martin’e göre, Ermenistan gerçekten Batı ile ittifak kurmak istiyorsa bunu göstermenin basit bir yolu var: CSTO’dan ayrılmak.



İstihbarat raporu: Kuzey Kore, eylül ayından bu yana Rusya'ya 5 bin asker gönderdi

Kuzey Kore askerleri (AFP)
Kuzey Kore askerleri (AFP)
TT

İstihbarat raporu: Kuzey Kore, eylül ayından bu yana Rusya'ya 5 bin asker gönderdi

Kuzey Kore askerleri (AFP)
Kuzey Kore askerleri (AFP)

Güney Koreli bir milletvekili dün bir istihbarat brifinginin ardından yaptığı açıklamada, Kuzey Kore'nin eylül ayından bu yana "altyapı yeniden inşa" çalışmalarına katılmak üzere Rusya'ya yaklaşık 5 bin asker gönderdiğini söyledi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Milletvekili Lee Sung-kwon, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Eylül ayından bu yana Rusya'ya aşamalı olarak yaklaşık 5 bin Kuzey Kore askeri konuşlandırıldı ve altyapı yeniden inşası için seferber edilmeleri bekleniyor" dedi.

Song-Kwon, "Ek kuvvetlerin konuşlandırılması için eğitim ve personel seçimine dair sürekli belirtiler var" ifadesini kullandı.

Milletvekiline göre, istihbarat teşkilatı ayrıca şu anda Rusya-Ukrayna sınırı yakınlarında yaklaşık 10 bin Kuzey Kore askerinin konuşlandırıldığını belirtti.

Kuzey Kore, 2024 sonu ile 2025 baharı arasında Rusya sınırındaki Kursk bölgesinin küçük bir bölümünde konuşlanmış Ukrayna güçlerini püskürtmek için binlerce asker sağlayarak, Rusya'nın savaş çabalarına aktif olarak katıldı.

Güney Kore istihbaratına göre, bu çatışmalarda yaklaşık 600 Kuzey Kore askeri hayatını kaybetti ve binlercesi de yaralandı.

Uzmanlar, Kuzey Kore'nin Moskova'dan önemli miktarda mali yardım, askeri teknoloji, gıda ve enerji desteği aldığını belirtiyor. Bu ülkeye, nükleer ve füze programları nedeniyle kendisine uygulanan uluslararası yaptırımları aşmak için değerli bir kaynak sağlıyor.

Seul, dün yaptığı açıklamada, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in pazartesi günü Koreler arası sınırı ziyaretinden bir saat önce Kuzey Kore'nin birkaç top mermisi ateşlediğini duyurdu.

Ancak Lee Sung-kwon'a göre Güney Kore istihbaratı, Kim Jong-un'un ABD ile diyaloğa açık olduğuna ve "koşullar uygun olduğunda temas kurmaya çalışacağına" inanıyor.

Güney Koreli milletvekili, Pyongyang'ın "gizlice ABD ile olası görüşmelere hazırlandığını" gösteren "birkaç gösterge" olduğunu ifade etti.

Pete Hegseth'in ziyareti, ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk döneminde üç kez görüştüğü Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'a yönelik bir dizi girişimin ardından geldi.

Ancak AFP'nin yakın zamanda görüştüğü analistler, Moskova ve Pekin ile ilişkileri sayesinde itibarı güçlenen Kim Jong Un'un Donald Trump ile görüşmeye pek de istekli olmadığını belirtti.


Macron, 2022'den beri İran'da tutuklu bulunan iki Fransız vatandaşının serbest bırakılacağını duyurdu

İran'da 3 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan Jack Barry ve Cecil Kohler, (AFP)
İran'da 3 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan Jack Barry ve Cecil Kohler, (AFP)
TT

Macron, 2022'den beri İran'da tutuklu bulunan iki Fransız vatandaşının serbest bırakılacağını duyurdu

İran'da 3 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan Jack Barry ve Cecil Kohler, (AFP)
İran'da 3 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan Jack Barry ve Cecil Kohler, (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İran'ın üç yıldan uzun süredir tutuklu bulunan iki Fransız vatandaşını serbest bıraktığını duyurdu. Macron, X platformunda yaptığı açıklamada, 2022'den beri tutuklu bulunan Cécile Kohler ve partneri Jacques Barry'nin "Evin Hapishanesi'nden serbest bırakıldığını ve Tahran'daki Fransız Büyükelçiliği'ne doğru yola çıktıklarını" belirtti.

Fransa Cumhurbaşkanı, bu adımı memnuniyetle karşılayarak, en kısa sürede Fransa'ya dönmelerini kolaylaştırmak için diyaloğun devam ettiğini belirtti. "Bu konuda yorulmadan çalışıyoruz" ifadesini kullandı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, France 24'e verdiği demeçte, Kohler ve Barry'nin Tahran'daki Fransız büyükelçiliğinde "güvende ve sağ salim" olduklarını ve "nihai tahliyelerini" beklediklerini söyledi.

İran Dışişleri Bakanlığı ise güvenlik suçlamalarıyla gözaltına alınan iki Fransız vatandaşının kefaletle serbest bırakıldığını ve gözetim altında tutulacağını açıkladı.

Köhler ve Parry, Mayıs 2022'de İran'ı ziyaret ettikleri sırada tutuklanmıştı. Fransa, tutuklanmalarını "haksız ve temelsiz" olarak nitelendirerek kınadı.

Kohler ve Parry'nin yakınları, kendilerinden gelen nadir bir telefon görüşmesinin ardından hissettikleri çaresizliği yakın zamanda anlattılar. İran medyası, geçen ay bir mahkemenin onları casusluk suçlamasıyla onlarca yıl hapis cezasına çarptırdığını bildirdi.

Tahran, geçen ay, haziran ayında gözaltına alınan Fransız-Alman uyruklu Lennart Monterrlos'u serbest bıraktı. Şu anda Fransa'da tutuklu bulunan İran uyruklu Mehdiye Esfandiyari'nin adı, Kohler ve Paryi'yi içeren olası bir tutuklu takası olarak yakın zamanda gündeme geldi.

Tahran, 22 Ekim'de Fransa'nın şubat ayında gözaltına alınan Esfandiyari'yi "şartlı olarak serbest bıraktığını" duyurdu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, eylül ayında Kohler ve Bari'nin Esfandiyari ile takas edilmesine yönelik anlaşmanın "son aşamasına" yaklaştığını duyurmuştu.

fghu
İranlı Mehdiye Esfandiari Fransa'da gözaltına alındı ​​(AFP)

ŞarkUl Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Paris savcılığı, Esfandiyari'nin Paris Ceza Mahkemesi kararıyla, savcının görüşüne aykırı olarak adli tahliye edildiğini doğruladı.

Adli kontrol altında, Esfandiyari'nin polis karakolunun gözetiminde olması gerekecek ve gelecek yılın başlarında yapılması planlanan duruşmasına kadar ülkeden ayrılması yasaklanacak. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, bakanlığın "bu İran vatandaşının serbest bırakılması ve ülkesine dönmesi için çabalarını sürdüreceğini" söyledi.  

Avukatı, müvekkilinin kendini savunmak için duruşmanın başlamasını "heyecanla beklediğini" belirterek, "Memnunuz; sonunda savunmasını hazırlayabilecek" diye ekledi.

Fransız yetkililer, şubat ayında İran uyruklu Mahdiye Esfandiyari'yi "sosyal medya aracılığıyla terörizmi kışkırtma" suçlamasıyla tutuklamıştı. Tahran, Esfandiyari'nin tutuklanmasını "keyfi" olarak nitelendiriyor. Tahran, 2018'den beri Fransa'da yaşayan Lyon Üniversitesi mezunu tercüman Esfandiyari'nin "haksız yere tutuklandığını" savunuyor. Avukatı Nebil Boudi, mahkemenin Esfandiyari'nin tutukluluk süresinin kendisine yöneltilen suçlamalarla karşılaştırıldığında "aşırı uzun" olduğunu tespit ettiğini belirtti. 

Fransa, İran'ı Viyana Sözleşmesi kapsamında tutuklulara konsolosluk erişimiyle ilgili yükümlülüklerini ihlal etmekle suçlayarak, davayı bu yılın başlarında Uluslararası Adalet Divanı'na taşımıştı. Ancak Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin değişim anlaşmasının yakın zamanda imzalanacağına ilişkin açıklamalarının ardından talebini geri çekti.

İran Devrim Muhafızları, son yıllarda çoğu casusluk ve güvenlik suçlamalarıyla karşı karşıya olan onlarca çifte vatandaş ve yabancıyı gözaltına aldı. Çifte vatandaşlığı tanımayan İran, bu tür tutuklamaları diplomatik çıkar sağlamak için kullandığını reddederken, insan hakları aktivistleri, İran'ın "rehine diplomasisi" olarak bilinen yöntemle diğer ülkeleri taviz vermeye zorlamak için çifte vatandaş ve yabancıları gözaltına aldığını iddia ediyor.


Demokratlar, Trump'a karşı bir darbeyle Virginia ve New Jersey'i kazandı

Virginia valisi seçilen Demokrat Abigail Spanberger (Arşiv- AFP)
Virginia valisi seçilen Demokrat Abigail Spanberger (Arşiv- AFP)
TT

Demokratlar, Trump'a karşı bir darbeyle Virginia ve New Jersey'i kazandı

Virginia valisi seçilen Demokrat Abigail Spanberger (Arşiv- AFP)
Virginia valisi seçilen Demokrat Abigail Spanberger (Arşiv- AFP)

Demokratlar Abigail Spanberger ve Mikie Sherrill, dün gece Donald Trump'ın ikinci başkanlık dönemine dair bir referandum olarak görülen seçim gecesinde sırasıyla Virginia ve New Jersey valiliğine seçildiler.

NBC News, CNN ve CBS News'in tahminlerine göre Spanberger, dün Virginia valisi seçildi. 46 yaşındaki eski CIA ajanı, son dört yıldır Cumhuriyetçi Glenn Youngkin'in liderliğinde olan Doğu Yakası eyaletinin ilk kadın valisi olma yolunda anketlerde önde gidiyordu.

Trump'ın federal çalışanları işten çıkarma konusundaki agresif politikasına karşı bir kale olarak konumlanan Spanberger, Trump döneminde Elon Musk başkanlığındaki Hükümet Verimliliği Bakanlığı tarafından işten çıkarılan binlerce federal çalışan için "ayakta duran bir vali" olma sözü verdi.

New Jersey'de, eski Donanma pilotu ve Demokrat Mikie Sherrill, çekişmeli bir yarışın ardından Cumhuriyetçi aday Jack Ciatarelli'yi rahatlıkla geride bırakarak favori aday oldu.