Dünyanın en eski kotu 114 bin dolara satıldı

Reno’daki müzayedede satılan kot şortlar (AP)
Reno’daki müzayedede satılan kot şortlar (AP)
TT

Dünyanın en eski kotu 114 bin dolara satıldı

Reno’daki müzayedede satılan kot şortlar (AP)
Reno’daki müzayedede satılan kot şortlar (AP)

ABD’nin Nevada eyaletindeki Reno'da düzenlenen bir müzayedede, 1857’de batan gemi enkazında bulunan dünyanın bilinen en eski kot pantolonu 114 bin dolara satıldı.
Şarku’l Avsat’ın BBC’den aktardığı habere göre, müzayede yetkilileri beş düğmeli pantolonun bir madenciye ait olduğunu düşünüyor.
Yetkililer, pantolonun Orta Amerika’dan ABD’nin doğu kıyısına yolcu taşıyan “Altın gemisi” olarak bilinen geminin enkazındaki bir bagajda bulunduğunu söyledi.
Eylül 1857’de batan gemideki 578 yolcu ve mürettebattan 425’i öldü.

Yolcularla birlikte tahminen 21 ton altın sikke ve eser de battı. Batık ilk olarak 1988'de keşfedildi.
Müzayede 3 Aralık'ta Reno'da yapıldı. Eşyaları satışa çıkaran California Gold Marketing Group yöneticisi Dwight Manley, “Bu madenci pantolonu Ay'daki ilk bayrağa benziyor, tarihi bir anı simgeliyor” ifadelerini kullandı.
Hiç kimsenin beş düğmeli eski bir kot pantolon bulmadığına dikkat çekti. Müzayede yetkilileri, pantolonu satın alan kişinin kimliğini belirtmedi.
Bu satış, 1880'lerden kaldığı düşünülen ve Batı ABD'deki bir madende bulunan kot pantolonun ABD'nin New Mexico eyaletindeki küçük bir kasabadaki müzayedede 87 bin dolara satılmasından iki ay sonra geldi.



Uzmanlar uyardı: Yaşlanmaya ilgili yaygın bir varsayım yanlış olabilir

Yeni bir çalışma yaşlanmanın, iltihaplanmanın nedeni olmayabileceğini öne sürdü (Unsplash)
Yeni bir çalışma yaşlanmanın, iltihaplanmanın nedeni olmayabileceğini öne sürdü (Unsplash)
TT

Uzmanlar uyardı: Yaşlanmaya ilgili yaygın bir varsayım yanlış olabilir

Yeni bir çalışma yaşlanmanın, iltihaplanmanın nedeni olmayabileceğini öne sürdü (Unsplash)
Yeni bir çalışma yaşlanmanın, iltihaplanmanın nedeni olmayabileceğini öne sürdü (Unsplash)

Yeni bir çalışma, vücudun yaşlanmaya verdiği doğal tepkiye dair uzun süredir kabul gören bir inanışın yanlış olabileceğini öne sürüyor.

Yaşa bağlı iltihaplanma (inflammaging), ilerleyen yaşla birlikte gelişen kronik, düşük dereceli bir iltihaplanma şeklidir. İltihaplanma vücudu yaralanma veya enfeksiyona karşı korur.

Kronik iltihaplanmanın yaşlanma sürecini hızlandırdığı ve Alzheimer hastalığı, artrit, kanser, kalp hastalığı ve Tip 2 diyabet gibi çeşitli sağlık sorunlarına katkıda bulunduğu düşünülüyor.

Araştırmacılar çoğu yaşlı kişinin yaşlandıkça iltihaplanmadan muzdarip olacağına uzun zamandır inanıyor.

Ancak bu hafta Nature Aging'de yayımlanan çalışma, sanayileşmemiş bölgelerdeki insanların kentsel bölgelerdekilerden farklı şekilde iltihaplanma deneyimlediğini ve bunun arkasında başka bir neden olabileceğini tespit etti.

Araştırmacılar, Bolivya Amazonları'ndan Tsimane ve Malezya Yarımadası'ndan Orang Asli olmak üzere sanayileşmemiş iki yerli nüfusun yaşantısını İtalya ve Singapur'dan iki grupla karşılaştırdı. 4 gruptan 18 ila 95 yaşındaki yaklaşık 2 bin 800 yetişkinden alınan kan örneklerini karşılaştırdılar.

Kronik enflamasyonun net bir şekilde yaşlanmayla bağlantılı olmayabileceğini, bunun yerine beslenme biçimi, yaşam tarzı ve çevresel faktörlerin önceden  sanılandan daha büyük rol oynadığını buldular.

Çalışma ayrıca sanayileşmemiş gruplardaki iltihaplanmanın, katılımcılar yaşlandıkça artmadığını da gösterdi.

Columbia Üniversitesi'nde çevre sağlığı bilimleri doçenti ve çalışmanın ortak yazarı Alan Cohen bulguların, iltihaplanmanın "şu anda anladığımızdan daha karmaşık" olduğuna işaret ettiğini söylüyor.

The Independent'a konuşan Cohen, "Tsimane ve Orang Asli tüm bu yönlerden bizden farklı" diyor. 

Çalışmamızın anlamı, daha aktif olmamız gerektiğini söylemekten ziyade biyolojiyi iyi anladığımız ve onu hher yönüyle kontrol edebileceğimiz düşüncesine meydan okumak. Yani bu bir uyarıdır: Özellikle iltihaplanmayı azaltmak için belirli gıdaları tüketmekten ve haftalık popüler sağlık trendlerini takip etmekten kaçının.

Öte yandan diğer uzmanlar bu çalışmadan yola çıkarak kesin yargılara varmadan önce bir uyarıda bulunuyor.

Yale Yaşlanma Araştırmaları Merkezi Direktörü Vishwa Deep Dixit, New York Times'a yaptığı açıklamada kirliliğe daha az maruz kalan kişilerde kronik hastalık oranlarının daha düşük çıkmasının şaşırtıcı olmadığını belirtiyor. Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden farmakoloji alanında öğretim üyesi olan Bimal Desai ise bulguların değerli tartışmalara yol açması gerektiğini ancak "yaşa bağlı iltihaplanma anlatısını baştan yazmadan önce" daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu ekliyor.

Independent Türkçe