Libya, deniz sınırlarının çizilmesi konusunda Kahire'ye karşı gerilimi tırmandırıyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi Washington'daki Beyaz Saray yemeğine katıldı (Menfi’nin ofisi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi Washington'daki Beyaz Saray yemeğine katıldı (Menfi’nin ofisi)
TT

Libya, deniz sınırlarının çizilmesi konusunda Kahire'ye karşı gerilimi tırmandırıyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi Washington'daki Beyaz Saray yemeğine katıldı (Menfi’nin ofisi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi Washington'daki Beyaz Saray yemeğine katıldı (Menfi’nin ofisi)

Abdülhamid Dibeybe liderliğindeki geçici Libya Birlik Hükümeti, batı deniz sınırlarının tek taraflı olarak çizilmesi nedeniyle Mısır'a karşı muhalefetini tırmandırdı.
 Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy, birbirine rakip siyasi partilerin ülkedeki siyasi krize bir çözüm bulamaması halinde Temsilciler Meclisini baypas ederek alternatif mekanizmalar kullanabileceğini söyledi.
Libya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Dibeybe hükümeti Mısır hükümetini Akdeniz'de deniz sınırları konusunda müzakere etmeye çağırdı.
Bakanlık açıklamasında, "Mısır’ın batı deniz sınırlarını tek taraflı olarak çizmesi uluslararası hukuka göre haksız bir uuygulama" ifadelerine yer verdi.
Libya Dışişleri Bakanlığı açıklamasında iki komşu ülke arasındaki deniz sınırlarının çizilmesinin "her iki tarafın çıkarlarını garanti eden müzakereler yoluyla ve bir anlaşma yoluyla yapılması gerektiğini" ifade etti. Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'nin “Mısır'ın kardeşlik ve tarihi ilişkilerin ışığında Libya'da istikrarı sağlamak amacıyla gösterdiği büyük çabaları” övmesinden sadece bir gün sonra gelen bu açıklamaya Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan resmi bir yanıt gelmedi. Ancak Mısırlı bir kaynak, kimliğinin açıklanmaması şartıyla Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, "Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin ülkenin batı deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin imzaladığı karar, egemen bir karardır" dedi.
Mısırlı ulusal güvenlik uzmanı Muhammed Abdulvahid'e göre, Mısır'ın kararı "bilgeliğin zirvesindeydi ve doğru zamanda geldi."
Abdulvahid Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “İki ülke arasındaki kara sınır hattını ileriye doğru uzatmak, aynı zamanda deniz hatlarını belirlemektir. Mısır deniz sınırlarının koordinatlarını bilimsel bir şekilde belirledi. Bu nedenle, görev süresi sonra eren Dibeybe hükümetinin iddia ettiği gibi Libya deniz sınırlarının ihlali söz konusu değil. Dibeybe hükümeti herhangi bir bilimsel koordinattan bahsetmiyor. Libya uluslararası hukuk kuralları ve uluslararası anlaşmalar uyarınca kararı saklı tutma hakkına sahip. Ayrıca Mısır diğer ülkeler gibi ortak anlaşmalar yapmaktan imtina ediyor."
Mısır, Libya parlamentosu tarafından atanan Fethi Başağa liderliğindeki istikrar hükümetini tanıyor. Kahire “Dibeybe hükümeti” ile ilişkisini ise yasal süresinin dolması nedeniyle dondurdu.
Öte yandan dün Menfi’nin ofisinden yaptığı açıklamada, Ebu Ageila'nın Amerikan makamlarına iade edilmesine atıfta bulunarak, "Libya vatandaşının Libya devletinin yasal yargı yetkisi sınırları dışında herhangi bir tarafa teslim edilmesi süreci, siyasetten önce hukuken ele alınması gereken bir prosedürdür." ifadelerine yer verdi.
Ebu Agila'nın iadesiyle ilgili hukuki durumu netleştirmek için Cumhuriyet Savcısına bir yazı gönderdiğini söyleyen Menfi, Libya'nın egemenliği, yargının bağımsızlığı ve vatandaşlarının güvenliğinin asla vazgeçilemeyecek ilkeler olduğunu vurguladı.
 Libya Başkanlık Konseyi, Konsey Sözcüsü Necva Vehibe’nin ABD yetkililerini Ebu Agila'ı iade etmeye çağırdığı bir videoyu paylaşmış ancak bir süre sonra bu paylaşımını kaldırmıştı.
Dibeybe, “Libya'da teröre yer yoktur ve burada teröristlere özgürlük yoktur. Libya'nın gerçek egemenliği, ondan önceki uygulama ve maceraların neden olduğu terörizm damgasını kaldırmaktır. Özgür Libyalılar, hiçbir bahane ve gerekçeyle masum insanların öldürülmesini destekleyenleri kabul etmiyor. Libya terör suçlamasıyla ağır bedeller ödedi” dedi.
Menfi’ye göre, ABD-Afrika Zirvesi sırasında ABD Başkanı Joe Biden, ABD-Libya arasındaki ilişkiyi yöneten ve ulusal egemenlik ilkelerine ve ortak çıkarlara dayanan değişmezlere olan bağlılığını ve ülkesinin Libya'da istikrarı ve barışçıl güç devrini destekleme taahhüdünü ifade etti.
Öte yandan New York'taki Libya misyonundan bir kaynağın aktardığına göre, Menfi'nin Biden ile görüşmesi sadece 3 dakika sürdü ve bu durum iki taraf arasında herhangi bir ikili görüşme veya görüşme yapılmadığı tahminlerini doğurdu.
Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi ve BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Bathiliy de dün akşam BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu bir raporda Libya'daki siyasi çatışmayı Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih ve Danıştay Başkanı Halid el-Mişri'nin anlaşmazlığına hamletti. 



Meşruiyet kazanma ile iç ve dış zorluklar arasında yeni Suriye yönetimi

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Meşruiyet kazanma ile iç ve dış zorluklar arasında yeni Suriye yönetimi

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Reuters)

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'deki diplomatik hareketlilik her geçen gün artıyor; Arap ve yabancı heyetler yeni yönetimin yetkilileriyle görüşmek üzere Şam'a akın ediyor ve bu da yönetime bir tür meşruiyet kazandırıyor.

Dışişleri bakanları, diplomatlar ve üst düzey yetkililer Esed sonrası Suriye'ye farklı nedenler ve yönelimlerle gitmiş olsalar da bu ziyaretler mevcut yönetimin zımnen tanınması anlamına geliyor. Kuşkusuz bu yeni yönetime güç veriyor.

Gözlemciler, yeni yönetime meşruiyet kazandırmanın temellerini sağlamlaştırması için iyi bir fırsat olduğuna inanıyor. Bu fırsat, iktidarların devrildiği ve yeni yöneticileri tanımak yerine uluslararası örgütlere üyeliklerinin askıya alınması gibi cezalandırıcı tedbirlerin uygulandığı önceki birçok örnekte mevcut olmayabilir.

Ancak bazıları, Esed rejiminin uluslararası arenadaki etkili aktörlerin çoğu tarafından kabul görmemesini, benzer vakaların ele alınışındaki çifte standartla açıklayabilir. Diğer bir grup ise rejim değişikliğinin genellikle askeri hareketler tarafından gerçekleştirildiğini savunuyor. Suriye örneğindeki paradoks, Esed rejiminin başta Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) olmak üzere saflarında yabancıların da bulunduğu silahlı gruplar tarafından devrilmiş olmasıdır.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Sednaya Cezaevi’nden serbest bırakılan mahkumlar için düzenlenen kutlamaya katılan bir Suriyeli (Reuters)Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin ardından Sednaya Cezaevi’nden serbest bırakılan mahkumlar için düzenlenen kutlamaya katılan bir Suriyeli (Reuters)

Geçiş yönetiminin zorlukları

Esed rejiminin HTŞ tarafından ani bir şekilde devrilmesi, 13 yıllık iç savaşa ve onlarca yıllık baskıcı yönetime katlanan Suriyelileri sevince boğdu. Foreign Affairs dergisinde yayınlanan bir yazıda, geçiş yönetiminin karşılaşabileceği zorlukların altı çizildi.

Söz konusu yazıda şu ifadelere yer verildi: “Şam'da yeni bir hükümet şekillenirken hem Suriyeliler hem de yabancı gözlemciler bu hükümetin kapsayıcılığı ve temsili konusunda endişe duyuyor. Suriye'deki etnik ve dini gruplar arasındaki çözülmemiş gerginliklerin yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın ülkeyi birleştirme ve iktidarını sağlamlaştırma çabalarını engelleyebileceğine dair endişeler var.”

Foreign Affairs, ABD'nin yakın vadede yapacağı tercihlerin ‘yeni yönetimin otoritesini Suriye geneline yayma ve yeniden inşa etme kabiliyetini etkileyeceği’ değerlendirmesinde bulundu.

Yazının devamında, “Suriye'nin yeni liderlerine şüpheyle yaklaşmak için nedenler var. Bunlardan biri savaşın yıkıma uğrattığı ülkenin vahim durumu. Zira Suriyelilerin yüzde 70'inden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Suriye'nin gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) 2011'den bu yana 60 milyar dolardan 10 milyar dolara düştü. Yeniden yapılanmanın 400 milyar dolara mal olması bekleniyor” ifadeleri yer aldı.

Dergi, yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera'nın ‘yeni koşullara uyum sağlama becerisini de kanıtladığını’ belirtti. Yazıda, “2017'de Suriye'nin İdlib vilayetini ele geçirdikten sonra sıfırdan bir proto-devlet inşa etmeye başladı ve Suriye ulusal gündemini benimsemek için HTŞ’den çok sayıda yabancı savaşçıyı ülkelerine gönderdi. Önceki amaçlarını reddetti. Bu da HTŞ'nin sonunda Şam'a yürümesini sağladı. Eş-Şera ayrıca küçük Hıristiyan ve Dürzi topluluklarına da ulaştı... Kadınların eğitiminin önemi üzerine konuştu ve Batılı ülkelerle sivil toplum kuruluşlarından gelen insani yardımlara kapı açtı” denildi.

ABD’nin tutumu ve ‘birleşik bir devlet’

Washington yönetimi için belki de en önemli şey, ABD'nin Suriye'deki hedeflerine büyük ölçüde ulaşmış olmasıdır. Esed rejimi sona erdi, İran ve Rus güçleri Suriye'den çekildi. Suriye'deki değişimi özellikle İran için büyük bir kayıp olarak gören dergiye göre, “Suriye'de dost bir hükümetin kaybedilmesi büyük bir darbedir. Tahran, Lübnan'daki Hizbullah'a silah aktarmak için kullandığı ana güzergâhını kaybetti. Böylece Tahran yönetimi, ciddi şekilde zayıflattığı direniş eksenini yeniden inşa etme yolunu kaybetmiş oldu.”

Foreign Affairs, Washington'un tutumunu ve askeri varlığını sürdürme ihtiyacı duymamasını ya da başlangıçta Esed rejimini zayıflatmayı amaçlayan ezici yaptırımları açıklayabilecek nedenleri sıraladı. Dergi, Amerikan güçleri ve ABD tarafından desteklenen Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ'a ciddi zarar verdiğinden bahsetti.

Yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi, Humus'ta devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed yanlılarını gözaltına almak için düzenlenen operasyon sırasında tankların önünde yürüyor. (AP)Yeni güvenlik güçlerinin bir üyesi, Humus'ta devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed yanlılarını gözaltına almak için düzenlenen operasyon sırasında tankların önünde yürüyor. (AP)

Suriye'deki yeni yönetim yetkililerinin göreve gelmelerinin üzerinden birkaç hafta geçmeden aldıkları kararlar ve yaptıkları açıklamaların yarattığı endişe ve tartışmaların ortasında Amerikan dergisi, yeni Suriye ve komşuları için en iyi senaryonun, uzun vadede bölgesel istikrarı artıracak diplomatik anlaşmaları müzakere edebilecek birleşik ve uyumlu bir devletin kurulması olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Dergi, bunun alternatifinin ise zayıf, bölünmüş ve çatışmaya eğilimli bir Suriye olduğu uyarısında bulundu. Böyle bir sonuç bölgede uzun vadeli ve giderek daha maliyetli bir Amerikan askeri varlığını gerektirebilir. Şarku’l Avsat’ın Foreign Affairs’ten aktardığına göre bu durum Türkiye için de sorun yaratır. Irak'taki hassas inşa sürecini tehlikeye atar ve yeni bir Suriyeli göç dalgasına neden olur.

ABD, bu senaryodan kaçınmak için yeni Suriye hükümetine bir şans vermeli ve Şam'ın Suriye'nin kuzeydoğusundaki tarım ve petrol zengini vilayetlerin kontrolünü yeniden ele geçirmesine müsaade ederek güçlerini ülkeden çekmelidir. Ancak Washington'un öncelikle eş-Şera’nın DEAŞ'ı kontrol altında tutma kabiliyetine ve iradesine sahip olduğuna ve yeni hükümetin Suriye'deki Kürtlerin güvenliğini ve entegrasyonunu sağlayacağına, gerekirse bunu yapmak için Ankara'yla arasına mesafe koyacağına dair güvence vermesi gerekiyor.

Suriye Demokratik Güçleri (Reuters)Suriye Demokratik Güçleri (SDG) (Reuters)

Dergi, ABD'nin yaptırımları kaldırmasının ‘Suriye'ye yabancı yatırım yapılmasına ve hükümetin uluslararası bankacılık sistemine erişimine olanak sağlayacağını’ belirtti.

Analistlere göre eş-Şera ve yakınındaki isimler şimdi bu fırsatı değerlendirmeli ve tüm bileşenleri içinde barındıran yeni bir devlet inşa etmek için silahlı örgütlerin şemsiyesi altından çıktıklarını kanıtlamalılar. Ayrıca çatışan çıkarların Suriye'yi son birkaç yılda yaşadıklarından daha şiddetli olabilecek yeni bir sarmala sürüklemesine izin vermemeliler.