Hollanda ve Portekiz, Çin'den gelenlerden koronavirüs testi istiyor

Amsterdam sağlı çalışanları, Çin'den gelenlere Schiphol Havalimanı'nda "Kovid" testleri dağıtırken (AFP)
Amsterdam sağlı çalışanları, Çin'den gelenlere Schiphol Havalimanı'nda "Kovid" testleri dağıtırken (AFP)
TT

Hollanda ve Portekiz, Çin'den gelenlerden koronavirüs testi istiyor

Amsterdam sağlı çalışanları, Çin'den gelenlere Schiphol Havalimanı'nda "Kovid" testleri dağıtırken (AFP)
Amsterdam sağlı çalışanları, Çin'den gelenlere Schiphol Havalimanı'nda "Kovid" testleri dağıtırken (AFP)

Hollanda ve Portekiz hükümetleri, Çin'den gelen yolculara negatif koronavirüs (Kovid-19) testleri göstermesini zorunlu kılan ülkeler arasına katıldı.
Çin, üç yıldır tanık olmadığı bir enfeksiyon dalgasıyla karşı karşıya kalırken, bu hafta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri aldıkları bir karar neticesinde Çin’den gelen yolculardan Avrupa topraklarına vardıklarında uçuş öncesi yaptırılmış test sonuçlarını sunmalarını istiyor.
Hollanda Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, kararın AB ülkelerinin sağlık ve kriz yönetimi yetkililerinin 4 Ocak’ta ‘ortak tutum izlenmesi’ üzerinde anlaşmaları ve Kovid-19 testinin ‘güçlü şekilde teşvik edilmesi’ kararına göre alındığı belirtildi.
Hollanda hükümeti, Çin'den gelen ve Çin'e giden yolculardan tıbbi maske takmalarını şiddetle tavsiye ediyor. Bakanlık, mutasyonları belirlemek için ‘Çin'den gelen uçaklarda test yapma olasılığını’ araştırdığını belirtti.
Diğer yandan Portekiz Sağlık Bakanlığı dün akşam, Çin'den Portekiz'e gelen yolcuların uçağa binmeden önce negatif çıkan Kovid-19 test sonucu sunmaları gerekeceğini duyurdu. Açıklamada, yolculardan ve uçuş ekiplerinden de koruyucu maske takmalarının isteneceği aktarıldı.



Netanyahu: Savaş hedeflerine ulaşılana kadar savaşmaya devam edeceğiz

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
TT

Netanyahu: Savaş hedeflerine ulaşılana kadar savaşmaya devam edeceğiz

 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün (Pazar) yaptığı açıklamada, esirlerin serbest bırakılması karşılığında Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme taleplerini reddettiğini yineleyerek, bunun Hamas'ın iktidarda kalmasına ve İsrail için tehdit oluşturmasına yol açacağını söyledi.

Ülkesinin esirlerin serbest bırakılması karşılığında Gazze Şeridi'ndeki çatışmaları durdurmaya hazır olduğunu da sözlerine ekleyen Netanyahu, “Teslimiyet anlamına gelen koşulları kabul etmeyeceğiz ve savaşın hedeflerine ulaşılana kadar mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Diğer yandan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye bugün yaptığı açıklamada, Hamas’ın ‘saldırganlığı sona erdirecek, çekilmeyi garanti altına alacak ve ciddi bir esir takası anlaşması sağlayacak kapsamlı ve birbiriyle bağlantılı bir anlaşmaya varma konusunda istekli olduğunu’ söyledi. Heniyye yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu ‘saldırganlığın devamı için kalıcı gerekçeler icat etmekten, çatışma çemberini genişletmekten ve arabulucular ve çeşitli taraflar aracılığıyla sarf edilen çabaları sabote etmekten’ sorumlu tuttu.

Söz konusu açıklamalar, Hamas ile İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varılması ve esir takası için Kahire'de gerçekleşen görüşmelerin ikinci gününe girdiği bir sırada geldi.

Konuyla ilgili olarak Hamas'tan bir kaynak Alman haber ajansı DPA'ya yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun Mısır'ın başkenti Kahire'de devam eden ateşkes çabalarını engellemek için ‘yoğun çaba sarf ettiğini’ söyledi. Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan Hamaslı kaynak, “Verdiğimiz tüm tavizlere ve Gazze Şeridi'ndeki sükuneti olumlu bir ruhla ele almamıza rağmen Netanyahu, İsrail'deki pozisyonu ve siyasi koltuğu için korktuğundan halen bunu (ateşkesi) engellemekte ısrar ediyor. Netanyahu, iddia ettiği gibi kapsamlı bir zafer elde etmek için değil, kendisini İsrail'deki siyasi sürgünden korumak için her zaman vakit kazanmaya ve Gazze Şeridi'nde Filistin halkına karşı yürütülen şiddetli savaşı durdurmayı geciktirmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığına göre kaynak, Hamas'ın şu anda ateşkes, İsrail ordusunun çekilmesi, yerlerinden edilen Filistinlilerin geri dönüşü ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası başta olmak üzere İsrail ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın uygulanmasına ilişkin teknik hususları müzakere ettiğini kaydetti. Kaynağa göre Hamas, Gazze Şeridi'nin geleceğini belirleyecek konular ve bunlarla başa çıkma mekanizması hakkında pek çok soru aldı. Kaynak, “Kritik saatlerle karşı karşıyayız. Ancak top şu anda sadece kişisel çıkarlarıyla ilgilenen ve Gazze Şeridi'ndeki esirlerin kaderini umursamayan İsrail ve Başbakanı’nın sahasında” dedi.

Mısır, 2007'den bu yana Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas ile İsrail arasında yedi aydan fazla süren şiddetli savaşın ardından anlaşma görüşmelerini sürdürmek üzere dün (cumartesi) Kahire'ye gelen Hamas heyetine ev sahipliği yapıyor.


Bir güvenlik ihlalinin ardından Alman ordusunun binlerce toplantısına ilişkin bilgiler sızdırıldı

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (AFP)
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (AFP)
TT

Bir güvenlik ihlalinin ardından Alman ordusunun binlerce toplantısına ilişkin bilgiler sızdırıldı

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (AFP)
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (AFP)

Alman haber sitesi Zeit Online dün (Cumartesi), bir bilgi güvenliği ihlalinin Alman ordusunun Webex video konferans platformu üzerinden gerçekleştirdiği en az 6 bin toplantıya ilişkin bilgilere erişim sağlandığını bildirdi. Bu sızıntı, aynı araç üzerinden yapılan gizli bir askeri toplantıyla ilgili sızıntılardan iki ay sonra gerçekleşti.

Haber sitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, Alman ordusunun önemli toplantılarına Webex daveti gönderen kişinin isminin yanı sıra, saat ve tarih gibi diğer bilgilere de ulaşmak mümkün oluyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre site, Ukrayna tarafından talep edilen uzun menzilli Taurus füzeleri ya da ‘dijital savaş alanı’ gibi konularda bazıları gizli olmak üzere ‘6 binden fazla toplantının çevrimiçi olarak bulunabileceğini’ bildirdi.

Alman ordusunun 248 bin üyesinin sanal toplantı odaları, şifre koruması bile olmayan zayıf bir siber tasarım sayesinde kolayca tespit edilebiliyor.

Site, diğer şeylerin yanı sıra, Alman Hava Kuvvetleri Komutanı Ingo Gerhartz'ın dijital toplantı odasını da bulduğunu belirtti.

Gerhartz'ın adı Mart ayında üst düzey Alman subayları arasında geçen gizli bir görüşmenin sızdırılmasıyla gündeme gelmişti. Gerhartz, Webex'te gerekli şifreli hattı kullanmadığı iddia edilen askeri personel arasındaydı. Görüşmenin Rus istihbarat servisleri tarafından dinlenmesi, Almanya'da bir skandala neden oldu ve ülkeyi müttefikleri karşısında utanç verici bir duruma soktu.

Zeit Online'a göre Alman ordusu güvenlik ihlalinden ancak gazetecilerin soruları üzerine haberdar oldu.

Bir Alman ordusu sözcüsü AFP'ye yaptığı açıklamada, ordunun Webex üzerinden yaptığı video konferanslarda bir güvenlik açığı tespit edildiğini, ancak açığın 24 saat içinde giderildiğini bildirdi.


Siyasi ve özel hesaplar yapılırken Hamas neden şimdi ateşkes istiyor?

Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

Siyasi ve özel hesaplar yapılırken Hamas neden şimdi ateşkes istiyor?

Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)
Refah'ta İsrail bombardımanını sonrası meydana gelen hasarı inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail ile Hamas Hareketi arasındaki müzakerelerde haftalar süren çıkmazın ardından bu kez hem İsrail hem de Hamas'ın verdiği tavizlerle tünelin ucunda bir ışık belirdi. Mısır’ın başkenti Kahire’deki müzakereler dün yeniden başlarken Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Hamas Hareketi’nin görüşmelere olumlu bir ruhla devam edeceğini vurguladı.

xdfvbtr
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine düzenlediği saldırıların ardından yükselen dumanlar (AFP)

Heniyye'nin İstanbul ziyareti sırasında diğer Filistinli gruplarla yapılan toplantılarda ilk kez açık bir şekilde gerçekleşen temasların ardından gelişen bu tutumdan Hamas Hareketi’nin bu kez ‘ulusal bir şemsiye’ altında olmasını istediği daha ciddi bir anlaşmaya varmak istediği anlaşılıyor. Ancak bu olumlu dönüşüm, “Bu gerçek mi? Neden şimdi?” gibi Hamas'ın tutumundaki değişikliklerle ilgili bazı soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.

Değişikliklerin teyit edilmesi

Hamas'a yakın haber ajansları son dakikada söylem değişikliğine giderken, İstanbul’daki toplantılara katılan İslami Cihad Hareketi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) liderleriyle yapılan röportajları yayınladılar. Direniş güçlerinin sahadaki duruşu ve kararlılığının yanı sıra Gazzelilerin taleplerine ulaşmak için sürdürülen müzakerelerine övgüde bulundular.

cdfb
Gazze’de Filistinli grupların liderlerinin katıldığı bir toplantıya katılan İsmail Heniyye ve Yahya Sinvar (Arşiv - AFP)

Söz konusu yayın organlarından bazılarına göre FHKC’nin siyasi bürosunun bir üyesi, İsrail'in 7 Ekim saldırısından bu yana peşinde olduğu Gazze Şeridi'ndeki Hamas liderinin son toplantılarında Filistinli grupların siyasi liderleriyle temas kurduğunu söyledi. Yakında bir anlaşmaya varılacağına işaret eden medya organları, bunun İslami Cihad Hareketi ve FHKC gibi diğer grupların da katıldığı bir anlaşma olduğunu duyurmaya başladılar.

Anlaşmanın tanıtımı

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas içindeki kaynaklar, yakında bir anlamaya varılmasının beklendiğini söylediler. Hamas'a yakınlığıyla bilinen analistler de anlaşmayı desteklemeye başladılar. Bu analistlerden biri olan ve Sinvar'a yakınlığıyla bilinen İyad İbrahim el-Kara, perşembe günü sosyal medya hesabından, “Yedi aydır devam eden savaşın ve Netanyahu'nun bir anlaşmaya varma konusundaki uzlaşmazlığının ardından, bir tür ateşkese gitmeye daha yakın olabiliriz. Ancak çatışmalar dursa da savaş durmadı” diye yazdı. Kara, dün sabah yaptığı bir başka paylaşımda ise “Belirleyici saatler.. Şimdi top katleden ve yok eden işgalci israil’in sahasında. Ya Mısır kartını kabul edecek ya da savaşı uzatmaya devam edecek” dedi.

csdvr
İsrail iç istihbaratı Şin-Bet, İsrail Başbakanı Netanyahu’ya Gazze’deki Hamas lideri Yahya Sinvar’a suikast için 6 plan sundu (AP)

Peki Hamas neden şimdi değişti? İsrail'in Gazze'de 211 gün süren yıkıcı savaşının ardından Hamas'ın geçici de olsa bir ateşkes için daha da çaresiz hale geldiği açık. İsrail'in Gazze'de 211 gün süren yıkıcı savaşının ardından Hamas'ın istediği ‘zafere’ ulaşmak için geçici de olsa bir ateşkes konusunda umduğundan daha da çaresiz hale geldiği ortada.

Değişimin nedenleri

Hamas'ın gösterdiği esnekliğin aslında birkaç nedeni vardı. Bunlardan ilki, 2007 yılından beri Gazze Şeridi'ni kontrol eden Hamas’ın kendini her zamankinden daha yorgun hissetmeye başlamasıydı. Bu yüzden arabuluculardan ve ABD'den alacağı garantilerin İsrail'i savaşı tamamen durdurmaya ikna etmede başarılı olacağı umuduyla geçici de olsa bir ateşkese varılmasına ihtiyaç duyuyor.

İsrail, savaş sayesinde Hamas’ın ve askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları’nın sahip olduğu birçok imkanı yok etti. Bundan dolayı Hamas’ın içinde siyasi ve askeri düzeylerde ateşkes konusunda daha esnek davranılması gerektiği konusunda bir görüş birliği oluştu. İkinci neden, Hamas'ın yaşadığı derin mali kriz. Hükümet çalışanlarına sadece 200 dolar, örgütsel çalışanlarına 250 dolar ve Kassam Tugayları üyelerine 300 dolar gibi sınırlı mali ödemeler yapabiliyor.

Kassam Tugayları'nın üyelerinin bir mola verdirmelerini, yeniden organize olmalarını ve yeniden konuşlanmalarını sağlamak ve kayıp ve hasar durumlarını değerlendirmek istenmesi ise dile getirilmeyen bir başka neden.

sdfvrgb
Gazze Şeridi’nde İsrail ve Hamas arasında 6 ayı aşkın bir süredir devam eden savaşın ardından büyük bir kıtlık baş gösterdi (AP)

Bir diğer nedense Hamas’ın, devam eden bombardımanlar altında bazıları ölen, geriye kalanların ise can güvenliği için birçok kaynağa ihtiyaç duyulan İsrailli rehinelerin yükünden kurtulmak istemesi. Hamas, savaşı sona erdirecek ve daha fazla sayıda Filistinli mahkûmun serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşmaya varmak için en önemli koz olan İsrailli rehineleri kaybetme riskini almak istemiyor.

Daha da önemlisi, Hamas İsrail ordusunun dokunamadığı tek Kassam Tugayları birliğinin güvenliğini tehlikeye atacağı için Refah’a kara saldırısının gerçekleşmesini istemiyor. Bununla birlikte İsrail ordusunun Refah'a girmesi yaşanması beklenen katliamların yanı sıra Hamas liderlerine ve İsrailli rehinelere ulaşması anlamına da gelebilir.

Refah’a kara saldırısı

Hamas, İsrail’in Refah’a kara saldırısını ateşkesin şartlarından biri olarak öne sürüyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi analist Mustafa İbrahim, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Her iki tarafın da Mısır’ın son ateşkes önerisini kabul etmesinin nedeninin acil insani meseleler olduğu açık. Bununla birlikte ister Hamas ister İsrail tarafından olsun, tutumlardaki bu değişikliğin ardında kesinlikle siyasi hesaplar var. Zira Hamas karşı karşıya olduğu durum karşısında Katar’ın kendisine açtığı kucağı ve Gazze Şeridi'nin önemli bir komşusu olan Mısır'ı ve liderlerinin Gazze Şeridi'ne gidip gelmek için Mısır topraklarından geçiş kolaylığını kaybetmek istemiyor.”

İbrahim, sözlerine şöyle devam etti:

Hamas bunu yaparken de bazı konularda tarafsız da olsa kendisinden yana olan bazı önemli faktörleri kaybetti. Buna karşın İsrail, Binyamin Netanyahu hükümeti sürekli eleştirilirken ve Washington, Refah'ta Gazze Şeridi sakinlerinin acılarını arttırabilecek herhangi bir askeri operasyona karşı çıkarken ABD'nin desteğini daha fazla kaybetmek istemiyor.


Yurtdışındaki Ukraynalı erkekler tepkili: Peşimize düştüler

Kiev yönetimi, yeni seferberlik yasasının askere alım sürecini "daha adil hale getirdiğini" savunuyor (AFP)
Kiev yönetimi, yeni seferberlik yasasının askere alım sürecini "daha adil hale getirdiğini" savunuyor (AFP)
TT

Yurtdışındaki Ukraynalı erkekler tepkili: Peşimize düştüler

Kiev yönetimi, yeni seferberlik yasasının askere alım sürecini "daha adil hale getirdiğini" savunuyor (AFP)
Kiev yönetimi, yeni seferberlik yasasının askere alım sürecini "daha adil hale getirdiğini" savunuyor (AFP)

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), Kiev yönetiminin yurtdışında yaşayan askerlik çağındaki yurttaşlara getirdiği pasaport kısıtlamasının, Ukraynalı erkeklerden tepki topladığını yazdı. 

Haberde, uygulamanın yurtdışındaki Ukraynalı erkekler üzerinde "ülkelerine dönme baskısı oluşturduğu" belirtildi.

Soyadının paylaşılmasını istemeyen 42 yaşındaki Aleksandr, 24 Şubat 2022'de başlayan savaştan önce Avusturya'ya yerleştiğini belirterek şunları söyledi: 

Bunu 'Ne halt yerseniz yiyin' yaklaşımıyla yaptılar. Bize adeta 'Sizi artık yakalayacağız, sizi cezalandıracağız' diyorlar. En büyük korkum ölmek değil, savaşta esir düşüp işkence görmek.

Polonya'da yaşayan 38 yaşındaki Andriy de Kiev yönetiminin kararını eleştirerek "Sevdiğim ve değer verdiğim ülke, incinmiş bir ergen gibi davranıyor" dedi. 

Soyadının paylaşılmasını istemeyen Ukraynalı, "Devletim beni hain olarak görüyorsa bunu kabullenmem zor" ifadelerini kullandı. 

Sadece adını paylaşan Saveliy ise Ukrayna'nın içinde bulunduğu durumu anladığını söyledi. Birleşik Krallık'ta yaşayan 35 yaşındaki Ukraynalı, "Bu karar kısmen de olsa denge kurmakla ilgili. Ukrayna'daki erkeklerin bu şekilde yaşaması adil değil" dedi.

Ukrayna'da 10 Nisan'da parlamentoda düzenlenen oturumda sıkılaştırılmış seferberlik yasası 351 milletvekilinden 283'ünün oyuyla kabul edilmişti. 

Yasa kapsamında 18 ila 60 yaşındaki Ukraynalı erkeklerin her zaman yanlarında bir askerlik kayıt belgesi taşımaları zorunlu hale getirilmişti. Yurtdışında yaşayan ve bu belgeye sahip olmayan kişilerin yeni pasaport alamayacağı bildirilmişti. 

Söz konusu yaş aralığında askerlik hizmetinden sorumlu kişiler, sadece askerlik sicil bilgilerini güncellemeleri halinde Ukrayna'nın yabancı diplomatik kurumlarında konsolosluk hizmeti alabilecek. Yasa 18 Mayıs'ta yürürlüğe girecek.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, parlamentonun kabul ettiği seferberlik yaşının 27'den 25'e düşürülmesiyle ilgili yasayı da 2 Nisan'da onaylamıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, RT, AA


Kıyametle ilgili sohbetler giderek yaygınlaşıyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Kıyametle ilgili sohbetler giderek yaygınlaşıyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Yapay zeka, savaşlar, iklim krizi ve hastalıklara ilişkin korkular "kıyamet" hakkında daha sık konuşulmasına neden oluyor.

ABD'nin Vermont eyaletindeki Middlebury College'tan profesörler Erik Bleich ve Christopher Star'ın analizine göre, "ahir zaman" artık yaygın ama ürkütücü bir akşam yemeği sohbeti haline geldi.

Bleich ve Star, StudyFinds için yakın zamanda kaleme aldıkları makalede, öne çıkan 4 "kıyamet" konusunun medyadaki haberleştirilme eğilimlerini analiz etti: Nükleer savaş, hastalık, iklim değişikliği ve yapay zeka.

Araştırmacılar, medyada kıyametle ilgili tartışmaların "kamuoyuna hakim olan kaygılar için bir barometre" olarak kullanılabileceğini öne sürüyor.

Üç ABD yayınında (The New York Times, The Wall Street Journal ve The Washington Post) 1980'le 2023 arasında "kıyamet" veya "kıyametle ilgili" kelimelerinin geçtiği makaleler analiz edildi.

Din ve eğlence odaklı makaleler filtrelendi ve geriye 4 kıyamet endişesinden bir veya daha fazlasından bahseden 9 bin 380 makale kaldı: Nükleer savaş, hastalık, iklim değişikliği ve yapay zeka.

Eğilimler, sözkonusu dönem boyunca 4 konudan da bahseden makalelerde istikrarlı bir artış olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, en yaygın olarak bildirilen endişeler on yıllar boyunca değişiyor. Yapay zeka ilk kez 2023'te nükleer savaştan daha fazla kıyamet tartışmalarıyla bağlantılı olarak aktarıldı.

Bu analiz, başlıca endişenin nükleer savaş olduğu Soğuk Savaş'ın sona ermesinden, bunun hastalık ve iklim krizi tarafından geride bırakıldığı 1990'lara kadar endişelerin nasıl geliştiğini izliyor.

Makalede, "2000'lere gelindiğinde gazetelerin ilgisi doğrudan çevresel kaygılara yönelmişti ve 2010'larda bu yönelim daha da arttı" deniyor.

Koronavirüs pandemisinin başladığı 2020'de, "kıyamet" ve "kıyametle ilgili" kelimeleriyle bağlantılı olarak sağlık ve hastalığa atıfta bulunan makalelerde bir fırlama görüldü.

Profesörler, 2010'lara kıyasla 2020'lerde hastalığı kıyametle ilişkilendiren neredeyse üç kat daha fazla haber olduğunu belirtiyor.

Ayrıca, yapay zeka 2015'e kadar medyada neredeyse hiç yer almazken, "son teknolojik atılımların 2023'te ilk kez nükleer endişelerden daha fazla yapay zekaya değinen kıyamet makaleleri ürettiğini" belirtiyorlar.

Pew Araştırma Merkezi'nin 2022'de yaptığı bir anket, neredeyse her 10 ABD'li yetişkinden birinin insanlığın "ahir zamanda yaşadığına" inandığını ortaya koymuştu.

Bununla birlikte, bu anket ayrıca yüzde 58'inin bu inanca sahip olmadığını ve "üniversite mezunu olmayan Amerikalıların, üniversite mezunlarına göre insanlığın sonuna yaklaştığına inanma ihtimalinin daha yüksek olduğunu" belirtmişti.

Independent Türkçe


Macron: Brexit, Birleşik Krallık'ı yoksullaştırdı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Brexit'in Britanya'yı "yoksullaştırdığını" iddia etti (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Brexit'in Britanya'yı "yoksullaştırdığını" iddia etti (AP)
TT

Macron: Brexit, Birleşik Krallık'ı yoksullaştırdı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Brexit'in Britanya'yı "yoksullaştırdığını" iddia etti (AP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Brexit'in Britanya'yı "yoksullaştırdığını" iddia etti (AP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanual Macron, Brexit'in Birleşik Krallık'ı (BK) "yoksullaştırdığını" ve ülkenin göç sorunlarını çözmede başarısız olduğunu iddia etti.

Macron, The Economist'e, "Brexit, Birleşik Krallık'ı yoksullaştırdı" diye konuştu.

Brexit'in, BK'deki göç sorununu çözecek hiçbir etkisi olmadı. Buna rağmen bazıları bunun o kadar da kötü görünmediğini düşünüyor. Ama kimse bir şeylerin yanlış olduğunu söylemeye cesaret edemiyor. Dolayısıyla kimse hiçbir şeyin sorumluluğunu almıyor.

Britanya ve Fransa, Fransa'nın kuzey kıyılarından Manş Denizi'ni geçen göçmenlerin sayısını azaltmak amacıyla son birkaç yıldır birlikte çalışmak için çok çaba sarf ediyor.

Rishi Sunak, Ruanda önerisinin göçmenleri BK'ye gelmekten caydıracağını umarken, göçmenlerin denizi geçmesini engellemesi için Britanya'nın Fransa'ya üç yılda 500 milyon sterlin (yaklaşık 20 milyar TL) vereceğini de Mart 2023'te açıklamıştı.

Bu para Fransız sınır muhafızlarının yanı sıra güvenlik kameraları, drone'lar ve gece görüş dürbünlerinin finansmanına harcanacaktı.

Ancak The Independent'ın yaptığı son araştırmalar, Fransız sınır muhafızlarının aslında göçmenlerin BK'ye gitme kararlarını desteklediğini ortaya koymuştu.

Fransa kıyılarındaki bir Afgan mülteci "BK'ye gitmek zorundayım çünkü Fransa bizi kabul etmiyor" demişti.

En kötüsü de her birkaç haftada bir polis gelip çadırlarımızı, battaniyelerimizi, her şeyimizi yıkıyor ve sonra yağmur altında hiçbir şeyimiz kalmıyor. Sadece çalışmak ve güvenli bir yaşam sürmek istiyorum. Huzurlu bir yaşam istiyoruz, umarız BK'de buna sahip olabiliriz çünkü burada buna sahip değiliz. Neden her birkaç haftada bir çadırlarımızı sökmek gibi bitmek bilmeyen bir işkenceye maruz kalıyoruz?

Sunak'ın sözcüsüyse Macron'un yorumlarına karşılık vererek Britanya'nın yasadışı göçe karşı çıkmaya "öncülük ettiğini" söyledi:

Uzun süredir Brexit yanlısı olan Sunak'ın aynı fikirde olmayacağı açık. AB'den sınırlarımızı kontrol altına almak için ayrıldık ve bunu yaparken de suç çetelerinin işleyişini bozmak için ortaklığımızla öncülük ediyoruz. Ekonomi açısından, size geçmiş performansımızı göstereceğim. Britanya halihazırda Fransa'yı geride bırakarak dünyanın en büyük 4. ihracatçısı olmuş durumda.

Independent Türkçe


İsrail: Hamas savaşın durdurulmasında ısrar ederek anlaşmaya varılmasını engelliyor

Gazze sınırı yakınlarındaki İsrail askerleri (AFP)
Gazze sınırı yakınlarındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail: Hamas savaşın durdurulmasında ısrar ederek anlaşmaya varılmasını engelliyor

Gazze sınırı yakınlarındaki İsrail askerleri (AFP)
Gazze sınırı yakınlarındaki İsrail askerleri (AFP)

İsrailli bir yetkili dün (Cumartesi) AFP'ye yaptığı açıklamada, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme talebinde ısrar ederek ateşkes anlaşması olasılığını engellediğini söyledi.

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan yetkili, “İsrail'in bir esir takası anlaşması çerçevesinde savaşı sona erdirmeyi kabul ettiği ya da arabulucuların savaşın durmasını sağlamasına izin vereceği yönündeki bilgiler doğru değil. Şu ana kadar Hamas, savaşın sona erdirilmesi talebinden vazgeçmedi ve bunu yaparak Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından yaklaşık yedi ay sonra önerilen ateşkes konusunda bir anlaşmaya varılması olasılığını engelliyor” dedi.

Diğer yandan bir Hamas yetkilisi, dün Kahire'de arabulucularla (Mısır, Katar ve ABD) yapılan görüşmelerde ‘herhangi bir gelişmeye’ tanık olmadıklarını söyledi.

Medya organları dün sabah Washington'un Hamas'a bir ateşkes anlaşmasına varılması halinde İsrail'in ateşkesi kabul edeceğine dair güvence verdiğini bildirmişti.

Yaklaşık yedi aydır kanlı saldırılara ve çatışmalara sahne olan Gazze Şeridi'nde ateşkese varılması için arabulucular aylardır Hamas ve İsrail arasında dolaylı görüşmeler yürütüyor.

Ateşkesin çatışmaların durdurulmasını ve Hamas’ın 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nden İsrail'in güneyine düzenlediği ve savaşı tetikleyen eşi benzeri görülmemiş saldırı sırasında alınan esirler karşılığında Filistinli mahkumların serbest bırakılmasını içermesi bekleniyor.

Hamas Cuma günü Kahire'ye ‘olumlu bir ruh hali içinde’ gideceğini bildirmişti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Hamas, ‘saldırının tamamen durdurulması, işgal güçlerinin bölgeden çekilmesi, yerlerinden edilenlerin yurtlarına geri dönmesi, halkın rahatlatılması, yeniden inşanın başlaması ve ciddi bir takas anlaşmasının tamamlanması’ koşullarını sağlamaya ‘kararlı’ olduğunu vurguladı.

Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın son kalesi olarak gördüğü Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah kentine büyük bir saldırı başlatma kararlılığını defalarca yineledi ve hareketi ortadan kaldırmadan savaşı sona erdirmeyi reddetti.

Hamas bu açıklamaların ‘her türlü anlaşma ihtimalini sabote etmeye’ yönelik olduğunu belirtti.

Bu arada, aralarında esir yakınlarının da bulunduğu binlerce kişi dün akşam Tel Aviv'de Netanyahu hükümetinden esirlerin geri dönmesini sağlayacak bir ateşkes anlaşması imzalamasını talep eden bir gösteri düzenledi. Netanyahu'nun resminin bulunduğu bir pankartta “Her türlü anlaşmayı baltalayan sizsiniz” ifadesi yer aldı.


Batı Şeria'da İsrail ordusuyla çıkan çatışmada 3 Kassam üyesi hayatını kaybetti

İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)
İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)
TT

Batı Şeria'da İsrail ordusuyla çıkan çatışmada 3 Kassam üyesi hayatını kaybetti

İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)
İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi'nin orta kesiminde sınır yakınlarında düzenlenen bir askeri geçit törenine katıldı. (AFP)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Batı Şeria'nın Deyr el-Ğasun beldesinde İsrail ordusuyla yaşanan çatışmalarda Tulkerim'deki komutanı da dahil olmak üzere üç üyesinin öldürüldüğünü duyurdu.

Telegram üzerinden yapılan açıklamada, savaşçılarının öldürülene kadar ‘aralıksız 15 saatten fazla’ İsrail güçleriyle çatıştığı ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre, bir İsrail kuvvetinin Tulkerim'in kuzeyindeki Deyr el-Ğasun beldesine saldırmasının ardından altı Filistinli öldürüldü.

İsrail ordusu dün (Cumartesi) akşam erken saatlerde, İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) ve polisle ortak bir operasyon gerçekleştirdiğini ve Tulkerim'deki bir Hamas hücresini ‘etkisiz hale getirdiğini’ bildirdi.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, hücrenin bir İsrail yedek askerinin öldürülmesinden, diğer sivillerin yaralanmasından ve İsrail kasabalarına yönelik yakın saldırılar planlamaktan sorumlu olduğu belirtildi.

Ordu, önleyici olarak nitelediği operasyon sırasında militanların Deyr el-Ğasun beldesinde tespit edildiğini; dördünün öldürüldüğünü, beşincisinin ise gözaltına alınarak sorgulanmak üzere güvenlik birimlerine teslim edildiğini bildirdi.


New York Times: Türkiye'nin ticari ilişkileri durdurduğu İsrail daha da yalnızlaşıyor

The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)
The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)
TT

New York Times: Türkiye'nin ticari ilişkileri durdurduğu İsrail daha da yalnızlaşıyor

The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)
The Economist, konuyla ilgili haberinde "Dindar seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın İsrail meselesiyle ilgili yeterince sert davranmadığını düşünüyor" ifadesini kullanmıştı (Reuters)

Türkiye'nin Gazze savaşı nedeniyle İsrail'le ticareti tamamen durdurma kararı almasının yankıları sürüyor. 

Geçen ay 54 ürün grubunun bu ülkeye satışına kısıtlama getiren Ticaret Bakanlığı'ndan perşembe yapılan açıklamaya göre İsrail'le ticaret tamamen durduruldu. ABD'nin New York Times gazetesi de bugün konuyla alakalı olarak "Türkiye'nin ticari ilişkileri durdurduğu İsrail daha da yalnızlaşıyor" başlıklı bir haber yayımladı. 

Gazze savaşının uzamasıyla ABD, Birleşik Krallık ve Almanya gibi Tel Aviv yönetimine yakın ülkelerin dahi en azından söylemsel olarak araya mesafe koymaya çalıştığı vurgulandı.

Ankara'nın ticaretin sürdürülmesi için Gazze'de kalıcı ateşkes sağlanmasını ve bölgeye insani yardım ulaştırılmasını şart koştuğu hatırlatıldı. 

Diğer yandan İsrail'in uluslararası toplumun tüm uyarılarına rağmen Refah'a operasyon yapma sinyali verdiği de anımsatıldı. 

Ankara'nın geçen yıl İsrail'e 5,4 milyar dolarlık ihracat yaparken ithalat rakamının yalnızca 1,64 milyar dolar olmasına işaret edilerek Türkiye'nin bu ticarette kârlı olduğu belirtildi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için 2022'de adımlar atıldığı ancak bu umudun savaşla birlikte söndüğü yorumu yapıldı. 

Amerika kıtasına da bakılan haberde, Bolivya ve Belize'nin ardından Kolombiya'nın da İsrail'le diplomatik ilişkilerin kesileceğini duyurduğu ifade edildi. Şili ve Honduras'ın İsrail'deki büyükelçilerini geri çağırdığı hatırlatılırken Ürdün ve Bahreyn gibi Arap ülkelerinin de benzer adımlar attığının altı çizildi.  

Avrupa'daysa İspanya ve İrlanda gibi ülkeler, Filistin devletinin tanınması için çabalıyor.

Hamas'ın 7 Ekim'de düzenlediği ve 1200 kişinin öldüğü açıklanan Aksa Tufanı operasyonunun ardından patlak veren Gazze savaşında İsrail'in öldürdüğü kişi sayısı 34 bini aştı. Ölenlerin çoğu kadın veya çocuk.

Diğer yandan ateşkes için de görüşmeler sürüyor. Mısır medyası, Gazze Şeridi'nde ateşkes görüşmeleri için yola çıkan Hamas heyetinin başkent Kahire'ye ulaştığını bugün duyurdu.

Kahire el-İhbariye televizyon kanalı, Mısır güvenlik heyetinin birçok anlaşmazlık noktasında uzlaşma formülüne ulaştığını bildirdi.

Hamas Hareketi dün akşam yaptığı açıklamada, kendilerinden bir heyetin İsrail'le dolaylı görüşmelerin tamamlanması amacıyla cumartesi Kahire'ye gideceğini duyurmuştu.

Yine el-İhbariye televizyon kanalı, geçen pazartesi Hamas heyetinin görüşmelerin ardından Kahire'den ayrıldığını, Mısır'ın sunmuş olduğu ateşkes teklifini görüştükten sonra yazılı olarak iletmek üzere yeniden döneceğini ifade etmişti.
 

Independent Türkçe


Washington ile Tahran arasındaki yeni gizli görüşmeler Gazze'yi de kapsıyor mu?

Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)
Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)
TT

Washington ile Tahran arasındaki yeni gizli görüşmeler Gazze'yi de kapsıyor mu?

Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)
Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller verdi (Reuters)

Hüda Rauf

“Tahran Washington'u iki devletli çözümün yeniden canlandırılması için İsrail'e baskı yapmaya ikna edebilir mi?”

Bu dönemde, birçok haber İran ile ABD arasındaki doğrudan gizli görüşmelere ilişkin bilgiler paylaşıyor. Bu aralarındaki ikinci görüşme, ilki, Mayıs 2023'te Gazze Savaşı'ndan önce gerçekleşmişti. Şimdi ise İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşı sırasında ve İran ile İsrail arasındaki doğrudan askeri çatışma turunun ardından gerçekleşiyor.

Görüşmelerin Umman'daki birinci turunda, İran'ın uranyumu zenginleştirme faaliyetlerinde yüzde 60 oranını geçmemeyi, 5 İran-Amerikan vatandaşını serbest bırakmayı ve karşılığında dondurulan paralarının bir kısmını almayı kabul ettiği geçici anlaşmaya varılmıştı. Aynı şekilde Washington İran'a petrol alanına yönelik daha fazla yaptırım uygulamayacağına dair sinyaller vermişti.

Bu görüşmelerin aynı yılın Ekim ayında tamamlanması gerekiyordu, ancak Aksa Tufanı operasyonu ve İsrail'in bu operasyona bugüne kadar devam eden tepkisi sonrasında görüşmeler durdu.

Ocak 2024'te Kızıldeniz'de Husi saldırılarının başlaması ve Washington'un Tahran'dan saldırıların durdurulması talebinin ardından, iki taraf arasındaki iletişim yeniden başladı.

Şimdi Washington ile Tahran arasında doğrudan görüşmelere ilişkin paylaşılanlar ise daha büyük önem taşıyor, zira her zamanki gibi doğrudan ve gizli, ayrıca İsrail ile İran'ın birbirlerine yönelik karşılıklı saldırılarının ardından geldi ve aynı zamanda İran'ın nükleer dosyasını da ele alıyor.

Yani açıklanmamış görüşmelerle karşı karşıyayız ama bunlar İran'ın askeri gücünü gösterme, İran ile İsrail arasındaki angajman kurallarını değiştirme, yeni değişkenler gölgesinde her ikisinin caydırıcılık kapasitesini inşa etme, aralarındaki olası gerçek askeri operasyonları ve beklenen Amerikan ve Batı tepkisini simüle etmeye çalışma bağlamında geliyor.

Bu bağlam ışığında, görüşmelerin ve tartışılan dosyaların konularının Kızıldeniz'deki Husi saldırıları, İran'a bağlı milislerin rolü, Amerikan üslerinin hedef alınması veya İsrail'e saldırılarda bulunma, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun son raporuna göre İran'ın belirsizliğini koruyan nükleer kapasitesi gibi konuların yer alması beklenebilir. Dahası, bilhassa Kurum’un Direktörünün önümüzdeki günlerde Tahran'a yapacağı ziyaret, bir tür anlaşmanın gerçekleşeceği ve Direktörün de bunu açıklayacağı anlamına geliyor.

Ancak burada şunu da belirtmeden geçemeyiz; Tahran, Viyana görüşmelerinin Eylül 2021'de sona ermesinden bu yana nükleer belirsizlik politikası izleyerek, müfettiş sayısını azalttı ve uranyum zenginleştirme oranını yüzde 60’a yükseltti. Dahası, uluslararası toplumun İsrail'in Gazze'deki savaşı ile meşgul olduğu bir dönemde bu oranı daha da yükseltti. Dolayısıyla 2015’te imzalanan nükleer anlaşmasına göre İran'a yönelik kısıtlamaların 2025 yılında sona ermesinin planlandığı göz önüne alındığında, İran'ın nükleer kapasitesi konusunda eski anlaşmanın hiçbir işe yaramadığı, Tahran'ın statüsüne ilişkin yeni bir nükleer ve bölgesel gerçeklikle karşı karşıya bulunuyoruz.

Buradaki soru şu; Bilhassa Körfez ülkeleri ve Mısır gibi Arap ülkeleri; Gazze'deki durumun karmaşıklığından, Husilerin Kızıldeniz'deki saldırılarından ve deniz güvenliğinin bozulmasından asıl etkilenen ülkeler iken, İran ile ABD arasında geçici de olsa bir anlaşmaya varılmadan önce, Körfez ülkeleri gibi ilgili bölgesel taraflar varılan sonuçlara neden dahil edilmiyorlar?

Washington, gerilimleri yatıştırmak istiyorsa bölge ülkelerini dinledi mi? Washington ile Tahran arasındaki görüşmelerin gündeminde İsrail'e ateşkesi kabul etmesi ve uygulaması için baskı yapmak var mı? Tahran Washington'u iki devletli çözümün yeniden canlandırılması için İsrail'e baskı yapmaya ikna edebilir mi?

Yoksa aralarındaki görüşmeler ABD'nin, Tahran'ın yeni nükleer gücünü tanıması ve İran ile İsrail arasındaki ilişkinin kırmızı çizgilerinin belirlenmesi, İran'ın fonlarının bir kısmının serbest bırakılması, böylece Tahran’ın ABD seçim sezonunda sakin kalması ile mi sınırlı kalacak?

Bütün bu sorular, Joe Biden yönetiminin İran ile ilişkileri yönetme konusunda süregelen başarısızlığını ve İran’ın eylemlerine boyun eğdiğini, İran ile başa çıkmakta bölgesel güvenlik pahasına, İran ile tam bir ateşkesin aksine daha başarılı olan havuç ve sopa politikasını baltaladığını gösteriyor.

Bölge, Biden'ın vaat ettiği gibi daha kapsamlı ve daha geniş bir anlaşma vaatlerinin uygulanması yerine yalnızca İran, İsrail ve Washington arasındaki ilişkileri yönetmeye yönelik geçici, taktiksel anlaşmalarla karşı karşıya kaldı.

Bu nedenle bölge ülkeleri askeri ve güvenlik kapasitelerini geliştirmeye devam etmeli, çeşitli uluslararası güçlerle ittifaklarını çeşitlendirmeli ve yalnızca Amerikalı ortağa güvenmemeliler. Öte yandan Washington ile İran arasında doğrudan görüşmelerin yapılması, İran'ın Rusya ve Çin ile ilişkilerinin yetersiz olduğunu ve İran'a Washington ile iletişim kurmak konusunda isteksiz olmasını sağlayacak bir ekonomik getiri sağlamadığını açıkça ortaya koyuyor. Zira Washington ile iletişim kurmak, İran'ın arzuladığı bir hedef olarak kalacak ve Tahran, kendisi ile Washington arasındaki belirli ve hesaplanmış kurallara göre hareket etmeye devam edecek, bu kurallardan sapmayacaktır.