Kiev, savaşı kazanmak için Batı’dan tank istiyor

Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi: “Rusya ile herhangi bir müzakere, Rusya’nın topraklarımızdan çekilmesiyle sonuçlanmalı”

Oleksiy Makeev (DPA)
Oleksiy Makeev (DPA)
TT

Kiev, savaşı kazanmak için Batı’dan tank istiyor

Oleksiy Makeev (DPA)
Oleksiy Makeev (DPA)

Almanya hükümeti, Rusya’ya karşı mücadelesinde Ukrayna’yı farklı şekillerde destekliyor. Birçok destek aracına rağmen Ukrayna, özellikle askeri uzmanların dünyanın en iyi muharebe tankı olarak gördüğü Alman Leopard 2 olmak üzere batı tankları temin etme talebinde ısrarcı.
Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi Oleksiy Makeev, Alman Haber Ajansı’na (DPA) verdiği röportajda Ukrayna’nın Rusya savaşının başından beri bu tankları tedarik etme talebinin ardındaki nedeni açıkladı. Artık müzakere için zaman kalmadığını söyleyen Makeev, bu konuda hızlı karar alınması gerektiğini vurguladı. Büyükelçi, ülkesine hızla Leopard 2 tankları sağlaması için federal hükümete başvurdu. Makeev, Batılı müttefikler arasında Ukrayna’ya silah tedarikinin devamına ilişkin planlanan müzakereler öncesinde ‘Alman silahları ve tanklarının hayatta kalmak için gerekli’ olduğunu dile getirdi.
Ukrayna’nın Batılı müttefiklerinin savunma bakanlarının, gelecek cuma günü Almanya’nın batısındaki Renanya-Palatina eyaletindeki Ramstein ABD Hava Kuvvetleri Üssü’nde ‘Ukrayna’ya askeri desteğin devam etmesi’ hususunda istişarelerde bulunacağına dikkati çekti.
Birleşik Krallık, Ukrayna kuvvetlerine Challenger ana muharebe tanklarından bazılarını teslim etmeyi planlıyor. Aynı şekilde Polonya ve Finlandiya da Ukrayna’ya Leopard tankları tedarik etmek için anlaştıklarını açıkladı. Ancak Alman hükümeti bu konuda henüz bir tavır almış değil. Ayrıca henüz hiçbir ülke, Ukrayna’ya Batı yapımı tank tedarik etmedi.
Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi, Alman tanklarının ülkesi için önemli olduğunu vurguladı. ‘Leopard’ tankları olmadan Rusya tarafından işgal edilen diğer bölgelerin geri alınmasının mümkün olmayacağını söyleyen Oleksiy Makeev, bu tankların en önemli kurtuluş araçları arasında yer aldığını dile getirdi. Makeev, “Tartışmak için çok kısıtlı zamanımız var. Müttefiklerimizin de bunu anlamasını ve uygun şekilde hareket etmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Ukrayna Büyükelçisi, federal hükümetin tank tedariki konusunda uzun süredir tereddüt etmesine ilişkin açıklamasına ilişkin bir soruya yanıt olarak, Almanya hükümeti ile görüşmeleri kapalı kapılar ardında gerçekleştirmeyi tercih ettiklerini söyledi. Oleksiy Makeev, “Sadece Alman silahlarının ve Alman tanklarının hayatta kalmak için gerekli olduğunu söyleyebilirim. Almanya’nın ve Batı’nın yardımı olmadan Rus kuvvetlerini durduramazdık. Bu yüzden bu yardım için minnettarız. Dolayısıyla bu savaşı kazanmak için Batı yapımı silahlara güveniyoruz” dedi.
Savaş gemileri konularında ise Ukrayna Büyükelçisi, Rusya’nın Ukrayna limanlarını kapatmasına ve bu durumun Afrika ve Asya’daki ülkelere Ukrayna tahılı tedarik etmesini imkânsız hale getirmesine rağmen gemilerin, şu anda öncelikler listesinin başında yer almadığını belirtti.
Ukrayna’nın Berlin Büyükelçisi, müzakere olasılığına ilişkin olarak ise “Son 10 yılda Rusya ile müzakere etmeyi başaran ve bu süreçte toprak kaybetmeyen bir siyasetçi tanımıyorum. Barış görüşmelerine güvenenler tarafından somut bir teklif duymadım. Müzakere stratejisi ne olacak? Müzakerelere kimler katılabilir? Pazarlık önerisi nedir?” ifadelerini kullandı.
Makeev, “Başkanımız Vladimir Zelenskiy, birkaç ay önce barış müzakerelerinin şartlarını ve hedeflerini açıkça belirtmiş ve geçen Kasım ayında şu anda ortak aradığımız 10 maddelik bir plan sunmuştu. Tavrımız net; Barış müzakereleri, Rusya’nın Ukrayna’dan çekilmesine katkı sağlamalı, savaş suçluları mahkûm edilmeli, Rusya tüm kayıpların bedelini ödemeli ve hiçbir yeni Rus savaşı bir kez daha dünya barışının tehdit edememeli” dedi.
Büyükelçi, geri çekilmenin Kırım’ı da kapsayıp kapsamadığı sorusuna yanıt olarak “Tabii ki. Burası Ukrayna toprağı’ ifadeleriyle yanıt verdi.
Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaştan neredeyse 1 yıl sonra Almanya’nın Ukrayna’yı desteklemekte öncü bir rol üstlendiğine inanıp inanmadığına ilişkin bir soruya yanıt olarak Büyükelçi, “Evet, birçok şeyde. Avrupa Birliği (AB) içindeki askeri yardım ve mali yardım miktarına bakın. Ukrayna’ya tedarik edilen uzun silah listesine ve Almanya’nın 2022’de dünyanın yedi büyük sanayileşmiş ülkesinin başı olarak oynadığı role bakın. Bu liderlik rolü mevcuttur. Artık Almanya’nın tank konusunda da bu liderliği üstlenmesini bekliyoruz. Leopard 2, Ukrayna için en iyi tank” açıklamasında bulundu.
Ukrayna Devlet Başkanı’nın birkaç hafta önce Washington’a yaptığı ziyaret zemininde Makeev’e ‘Ülkesinin cumhurbaşkanının bu yıl Berlin’e geleceğini hayal edebiliyor mu?’ sorusu soruldu. Oleksiy Makeev, “Ukrayna Devlet Başkanı’nın yurtdışı seyahati bir istisnadır. Bu istisna, hak edilmelidir. Ukrayna’ya yapılan yardımda önemli bir ilerleme kaydedilmesiyle sonuçlanacaksa, devlet başkanımızın Berlin’e gelmeyi çok isteyeceğini biliyorum” dedi. Makeev, geçen Ekim ayında Berlin’de yaklaşık 8 yıldır bu görevi yürüten Andriy Melnyk’in yerine Ukrayna’nın Berlin büyükelçiliği görevine atandı.
Ülkesi için Almanya’dan askeri destek talep etme çabalarında azami baskıya güvenen Melnyk’in aksine, 26 yıldır diplomatik alanda görev yapan Makeev (46) bunun için şu sıralar klasik diplomatik çalışma biçimine dönmeye çalışıyor.



Rusya'nın “Suriye” Zorlukları

Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)
Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)
TT

Rusya'nın “Suriye” Zorlukları

Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)
Fotoğraf: Vladimir Putin ve Beşşar Esed (Reuters)

Refik Huri

Suriye Rusyası, Suriye'deki hava ve deniz üsleri meselesi ayarlanmış olsa bile konumunu ve rolünü sürdürme konusunda bir açmaz içinde.

Başkan Vladimir Putin için “Rusya Suriye'de kaybetmedi, hedeflerine ulaştı” demek kolay. Ancak geleceğe dair beklentiler ne olursa olsun gerçekleri göz ardı etmek zor. Putin'in 2015'te büyük bir askeri operasyonla kurtardığı rejim yıkıldı ve cumhurbaşkanı Moskova'ya kaçtı. Ardından her şey yıkılmaya yüz tuttu; İran mağlup oldu, Rusya'nın da başı dertte. Temel olarak, Rusya, Başkan Barack Obama’nın, Şam'ın Guta bölgesinde kimyasal silahlar kullanarak ABD'nin kırmızı çizgisini aşan Şam rejimine yönelik Paris ile planlanan saldırıdan geri adım atmadan önce askeri operasyonunu başlatmadı.

Obama'nın neden geri adım attığına dair açıklaması “felsefi”ydi; yardımcılarına “Bomba atmaya istekli olduğunuzu kanıtlamak için birine bomba atmak, güç kullanmanın en kötü nedenidir” demişti. Putin ise Lenin'in taktiğini uyguladı ve bu özetle şöyleydi: “Duvara yumuşak bir yumruk atın. Sertse geri çekilin, yumuşaksa daha sert vurun.”

İroniler şaşırtıcı. Masada, Rusya'nın önemli kazanımları karşılığında İran'ın Suriye'den çıkarılması konusunda Moskova'ya sunulan bir Amerikan anlaşması vardı. Ancak Ukrayna savaşı oyunu değiştirdi, çünkü Rusya Tahran'a ve onun ürettiği insansız hava araçlarına ve füzelere ihtiyaç duymaya başladı. İran'ın rolü coğrafyada büyük ölçüde genişledi, askeri ve güvenlik üslerinin yanı sıra Suriye'nin sosyal dokusuna da girdi.

Ve şimdi ikinci değişiklik gerçekleşti; Suriye rejiminin devrilmesi, Rusya'nın rolü olmadan İran’ı Suriye’den çıkardı ve neredeyse Moskova'yı da çıkaracak. Nitekim Avrupa Birliği, Dış Politika Şefi Kaja Kallas’ın açıklamaları ile Suriye'nin yeniden inşası, yardım sağlanması ve Heyet Tahrir el-Şam'ın terör örgütleri listesinden çıkarılmasının şartı olarak Rusya'nın Suriye'den çıkarılmasında ısrar ediyor.

Burada soru şu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dostu Putin'e yardım edecek mi, yoksa Türkiye'nin Atlantik'teki rolünü savunmaya mı dönecek? Suriye'nin yeni yöneticileri için iki Rus üssünün varlığını korumanın bedeli nedir? Cumhurbaşkanı Sedat'ın savaş arifesinde Sovyet güçlerini Mısır'dan sürme hamlesini yeni yöneticiler Putin'e karşı yapsaydı ne olurdu?

Her ne olursa olsun, Putin Suriye'de bir şeyler kaybediyor ve büyük oyunun Batı ve Atlantik ile oynandığı Ukrayna'da ise bir şeyler kazanıyor. Cumhurbaşkanı Hafız Esed'in, Moskova ile dostluk anlaşması imzalamaya zorlanmadan önce Rus filosunun Tartus Limanı’nda yalnızca yakıt ve su ikmali yapmasına izin verdiği biliniyor. Halefi Beşşar ise her yeri Ruslara ve İranlılara açtı. Ancak Rusya, hâlâ mevcut ve Libya, Cezayir, Irak, Mısır ve Sudan ile iyi ilişkileri olması nedeniyle Ortadoğu'yu kaybetmedi. Tartus Üssü’ndeki birlik ve silahlarını çekerse Bingazi Üssü bunlara ev sahipliği yapmaya hazır.

Putin Çin ve Kuzey Kore'nin desteğine güveniyor, hatta Ukrayna'nın bir kısmını işgal ettiği Rusya'nın Kursk bölgesinde savaşmaları için Kuzey Kore’nin askerlerini göndermesine ihtiyaç duyuyorsa, İran'a da hâlâ ihtiyaç var demektir. Şarku’l Avsat’ın  Majalla'dan aktardığı analize göre herkesin hesaba kattığı yeni gelişme, Başkan Donald Trump'ın İran'a karşı katı tavrı ve Putin ile iyi ilişkiler kurma arzusuyla Beyaz Saray'a dönmesi. Zira Moskova-Washington ilişkileri Başkan Joe Biden ile yaşanan yüzleşme sonrasında en tehlikeli noktaya ulaştı. İngiliz The Economist dergisinin belirttiği gibi, Putin ve Trump'ın ortak noktası, Avrupa siyasetini bölmeye yönelik isteklilikleridir. Putin Avrupa'yı bölmek, Trump ise Avrupa'yı ekonomik müzakerelerde zayıflatmak istediği için bu konuda istekli.

Trump'ın Ukrayna savaşını bir telefon görüşmesiyle sona erdirme yönündeki söylemi, Trumpvari bir “fantezi”den başka bir şey değil. Nitekim iş ciddiye bindiğinde Trump, “Ukrayna sorunu Ortadoğu sorunundan daha zor” dedi. Ayrıca Trump, İran'a karşı şu ana kadarki başkanların hepsinden daha azami baskı uygulamakta ısrar ediyor. The Economist'e göre İran'dan bölgesel hedeflerinden vazgeçmesini isteyecek, aksi takdirde İran'ın nükleer programına karşı İsrail ile askeri bir harekât ve belki de bir rejim değişikliği olasılığı ortaya çıkacak. Trump'ın tek isteğinin Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ile yaptığı gibi Dini Lider Hamaney ile bir fotoğraf vermek olduğunu düşünenler de var.

Johns Hopkins'ten Mara Karlin'e göre, “Ukrayna ve Ortadoğu'daki savaş, tüm kaynakların ve toplumların seferber edilmesi, devlet faaliyetleri yerine savaş meselelerine öncelik verilmesi yoluyla topyekûn bir savaşa doğru ilerliyor.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.