Türkiye’de SDG’ye yönelik operasyon söylemi arttı Kobani’de endişe hakim

Ankara, Suriye sınırında ‘terör koridoru’ kurulmasına izin vermeyeceğini açıkladı.

Salı günü Lazkiye kırsalında rejim güçlerinin mevzilerindeki bir çatışma noktasında Suriyeli bir grubun savaşçıları (DPA)
Salı günü Lazkiye kırsalında rejim güçlerinin mevzilerindeki bir çatışma noktasında Suriyeli bir grubun savaşçıları (DPA)
TT

Türkiye’de SDG’ye yönelik operasyon söylemi arttı Kobani’de endişe hakim

Salı günü Lazkiye kırsalında rejim güçlerinin mevzilerindeki bir çatışma noktasında Suriyeli bir grubun savaşçıları (DPA)
Salı günü Lazkiye kırsalında rejim güçlerinin mevzilerindeki bir çatışma noktasında Suriyeli bir grubun savaşçıları (DPA)

Washington’un bir kez daha Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki her türlü askeri hamlesini reddettiğini açıklamasına rağmen son günlerde Ankara’da olası bir operasyona ilişkin açıklamalar yapıldı. Bu çerçevede Mazlum Abdi’nin gelecek Şubat ayında Türkiye’nin Ayn el-Arab’a (Kobani) askeri harekat başlatmasını beklediği bir dönemde Türk kuvvetleri, Suriye’nin kuzeyindeki Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) mevzilerine yönelik saldırılarını artırdı.
Türk kuvvetleri, 18 Ocak’ta el-Muallak ve Sayda köyleri, Ayn İsa kasabası ve Halep- Lazkiye M4 Uluslararası Karayolu’ndaki SDG mevzilerini top atışlarıyla bombaladı. Türkiye’ye ait insansız hava araçları (İHA) ayrıca, Haseke’nin kuzeyinde SDG’ye ait bir askeri aracı hedef aldı. Saldırı, 3 gün içerisinde türünün ikinci ve bu Ocak ayının başından bu yana yedinci saldırısı oldu. Yerel kaynaklar, Haseke’nin kuzeyindeki el-Kahtaniye- el-Cevadiye yolu üzerindeki Maşuk köyü yakınlarındaki saldırının ölüm ve yaralanmalarla sonuçlandığını söyledi. Pazartesi sabahı da Türkiye’ye ait bir İHA, Haseke’nin kuzeyindeki Amuda bölgesinde bulunan Tel Mozan köyü yakınlarında bir SDG askeri aracını hedef aldı.
Türkiye’nin saldırılarındaki artışla birlikte SDG, güçlerinin sayısını artırdığını ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki farklı üslerde ABD güçleriyle birlikte güvenliğin sağlandığını duyurdu. ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon da Haseke’ye yeni takviye kuvvetler gönderdi.
SDG Lideri Mazlum Abdi, Türkiye’nin önümüzdeki ay Ayn el-Arab (Kobani) şehrini hedef alan bir askeri operasyon gerçekleştirmesini beklerken, Ankara ile Şam arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik Rus çabalarının da başarısız olduğunu söyledi. Abdi, ABD medyasına verdiği bir röportajda, SDG’nin Türklerin mevzilerine askeri operasyon düzenleme tehditlerini ciddiye aldığını dile getirdi.
Abdi, Türkiye’nin askeri operasyon tehdidini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Haziran ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri yaklaşırken Türkiye’deki katı milliyetçilerin desteğini seferber etmeye çalışmasından kaynaklandığını söyledi.
Abdi, ABD’nin Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik tehditlerine ilişkin tutumunun net olduğunu ve herhangi bir askeri operasyonu reddettiğini belirtti. Ancak Türkiye’nin tehditlerini sürdürmesinin, ABD’nin çabalarının yeterli olmadığının ve daha fazlasını yapmaları gerektiğinin bir göstergesi olduğunu dile getiren Mazlum Abdi, “Barış istiyoruz ama saldırıya uğrarsak var gücümüzle savaşırız ve sonuna kadar direnmekte kararlıyız” ifadesini, tüm tarafların dikkate alması gerektiğini vurguladı. Abdi, Türkiye ile barışçıl ilişkiler arzularına ve ne şimdi ne de gelecekte ona karşı düşmanca niyetlerin bulunmadığına dikkati çekerek, Ankara’nın iddia ettiği gibi SDG ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki Özerk Yönetim’in Türkiye ve ulusal güvenliği için herhangi bir tehdit oluşturduğunu reddetti.
Abdi, Türkiye ile askeri ve diplomatik alanda görüşmeler yaptıklarını söylerken, Türkiye hükümeti 2015 yılında PKK ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile yürüttüğü  iç barış sürecini sonlandırarak PKK’ya karşı mücadeleyi yeniden başlatmaya karar vermesiyle, SDG politikasını değiştirdiğini ifade etti.
Ankara, Suriye’nin kuzeyindeki SDG mevzilerini hedef alan bir askeri operasyon başlatma tehdidini yeniden gündeme getirdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 18 Ocak’ta yaptığı açıklamada Türkiye’nin güney sınırında ‘terör koridoru’ kurulmasına izin vermeyeceğini söyledi. Bu koridorun siyasi bir varlığa dönüşmesinin Suriye’yi bölünmeye itebileceği uyarısında bulunan Akar, bunun sadece Türkiye’ye değil tüm bölgeye zarar vereceğini dile getirdi.
Akar, ABD’ye bir kez daha PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak gördüğü SDG’nin en büyük bileşeni olan Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile işbirliğine son vermesi çağrısında bulundu.
Aynı şekilde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geçen salı akşamı İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, ülkesinin sınırlarında bir PKK varlığı kurulmasına izin vermeyeceğini söyledi. PKK ve YPG’nin Türkiye, Suriye ve İran için tehdit oluşturduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, ABD ve Rusya’nın Ekim 2019’da Suriye’nin kuzeydoğusundaki SDG mevzilerine yönelik Barış Pınarı askeri operasyonunu durdurmak için Ankara ile imzaladığı iki mutabakat kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediklerini söyledi. Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin güvenliğini korumak için gerekeni yapmasına kimsenin itiraz etme hakkı olmadığını vurguladı.
Çavuşoğlu’nun Türkiye- ABD Stratejik Mekanizması ikinci toplantısına katılmak üzere 18 Ocak’ta başladığı Washington ziyaretinde ABD’li yetkililerle görüşeceği konular arasında Suriye meselesi, ABD’nin SDG’ye desteği ve rejimle yakınlaşma konuları da yer alacak.
Türkiye cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, geçen hafta Suriye’nin kuzeyindeki SDG mevzilerini hedef alan bir kara harekatının Ankara’nın masasında hâlâ bir seçenek olduğunu belirtti. Kalın, Türkiye’nin 2019’daki son Suriye operasyonunun ardından, ‘Rusya ve ABD tarafından vaat edilen güvenlik garantilerinin tutulmadığının’ ve YPG’nin  söz verildiği gibi sınırdan 30 km geriye çekilmediğinin altını çizdi.
Öte yandan ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Tuğgeneral Patrick Ryder, geçen salı günü ülkesi ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde herhangi bir askeri operasyonu desteklemediğini yineledi. Ryder, herhangi bir kara saldırısının bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracağını ve DEAŞ’ı hezimete uğratma görevini etkileyeceğini yineledi.
Salı günü Fırat’ın doğusundaki Özerk Yönetim, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki sivilleri ve hizmet tesislerini hedef alan saldırılarının durdurulması gerektiğini vurguladı.
Temsilcilerinin General Alexander Ellux başkanlığındaki bir Rus heyet ile bir araya geldiği görüşmede SDG, Rus tarafının Doğu Fırat bölgesine yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Rus heyet ise Moksova’nın Suriye’nin kuzey ve doğusundaki gerilimi azaltma çabalarını sürdürdüğünü ifade etti.
Ankara ve Şam arasında yakınlaşma sağlama amaçlı Rus çabaları hakkında ise SDG Komutanı Mazlum Abdi, “Rusya, Suriye’deki sorunları Türkiye ve Suriye rejimi arasında müzakere yolu açarak çözmeye çalışıyor. Bu tür girişimlerin başarılı olabileceğini düşünmüyorum” dedi. Rejimin, başta Türk güçlerinin Suriye’nin kuzeyinden geri çekilmesi ve Ankara’nın muhalif gruplara desteğini kesilmesi olan şartlarından vazgeçmeyeceğine dikkati çeken Abdi, “Rejim, Türkiye’nin Suriye Özerk Yönetimi’ne karşı mücadelede işbirliği yapma taleplerine de, bunu yapacak imkanların olmaması ve koşulların bu tür planlar için elverişli olmaması nedeniyle yanıt vermeyecek” dedi.
Türkiye, son günlerde kontrolü altındaki bölgelere ve Halep’te kendisine bağlı ‘Suriye Milli Ordusu’ gruplarına askeri takviye göndermeye ve üsler kurmaya yeniden başladı. Ayrıca İdlib’deki çatışmasızlık alanlarında Zaviye Dağı’na bağlı Balyun kasabasındaki kuvvetleri için bir üssün yakınında bir helikopter pisti kurdu.
Aynı şekilde Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusundaki rejim güçleri ve SDG mevzilerine yönelik saldırılarda tırmanış devam etti. Ayrıca Rusya’nın arabuluculuğunda Suriye rejimi ile normalleşme görüşmelerinde bir yavaşlama olduğu görüldü.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Türkiye destekli Milli Ordu’nun, köyde yeni bir Türk askeri üssü inşa etmek amacıyla çarşamba sabahı erken saatlerde Afrin’in Raco kırsalına bağlı Atmana köyü halkına ‘300 zeytin ağacı dikilmiş bir araziden çıkmaları için’ 72 saat mühlet verdiğini iddia etti.
SOHR, arazi sahibine baskı yapmak için sivil polisin çağrıldığına, ancak köylülerin bunu reddettiğine dikkat çekti. Türk yetkililer, para karşılığında arazinin mülkiyetinden vazgeçerek veya onlara alternatif bir arazi vererek tatmin etmek için halktan Raco’daki ortaokulda bulunan karargahlarına gitmelerini istedi. Ancak halk, bunu kabul etmedi. Bu çerçevede Milli Ordu grupları, vatandaşları tehdit ederken, ne pahasına olursa olsun askeri üssün kurulmasının tamamlanacağına dikkati çekti.



SDG lideri Şarku’l Avsat’a konuştu: Türkiye arabuluculuğa yanıt vermiyor… Kobani felaket tehdidi altında

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)
TT

SDG lideri Şarku’l Avsat’a konuştu: Türkiye arabuluculuğa yanıt vermiyor… Kobani felaket tehdidi altında

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi (Şarku'l Avsat)

Türkiye tarafından terör örgütü olarak görülen ve ana omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi, Ahmed eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) ile doğrudan siyasi müzakereler yapılmamasına rağmen, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’nun ikinci gününden bu yana Askeri Operasyonlar Dairesi ile sahada koordinasyon sağlandığını açıkladı. Abdi, SDG'nin yeni Suriye ordusuna entegre olmaya hazır olduğunu, ancak bunun için müzakereler yoluyla ‘uygun bir formül’ üzerinde anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Abdi, ‘Suriye'nin birleşik bir ülke olarak kalması’ gerektiğini, ancak siyasi sistemin şeklinin belirlenmesinin ‘Suriye halkının iradesine ve anayasal tartışmalara bağlı olduğunu’ vurguladı.

Abdi, Türk askeri hareketliliğinin devam etmesi halinde Kobani kentinin bir ‘felaketle’ karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu. SDG, arabulucular aracılığıyla Ankara'ya silahtan arındırılmış bölge önerisinde bulunmuş olsa da Ankara şu ana kadar buna yanıt vermedi.

Abdi, kendi ifadesiyle ‘Suriye'nin ilerleyebilmesi ve yeniden inşa edilebilmesi için bir barış ve güvenlik dönemine’ ulaşılması amacıyla, acil olarak tam ve doğrudan diyalog çağrısında bulundu. Ayrıca sınır güvenliği sorumluluğunu Şam'daki yeni yetkililere devretmeye ‘prensipte’ hazır olduğunu ifade etti.

İşte Şarku’l Avsat’ın SDG Lideri Mazlum Abdi ile yaptığı röportajın tam metni;

* Suriyeli muhalif grupların 27 Aralık 2024 tarihinden önceki hareketleri hakkında bilginiz var mıydı? Esed rejiminin on gün içinde devrilmesini bekliyor muydunuz?

- Suriyeli muhalif grupların eski Suriye rejimine karşı bir askerî harekât başlatacağına dair bilgiler vardı ve bu bekleniyordu. Ancak beklenmeyen şey Suriye ordusunun hızla çökmesi, direniş göstermemesi ve Suriye devrimi boyunca onu destekleyen müttefikleri tarafından yalnız bırakılmasıydı. İnanıyorum ki, bu süreçte neler olduğu ve perde arkasında neler yaşandığı gelecekte ortaya çıkacak.

* On gün süren çatışmalar sırasında HTŞ ile herhangi bir koordinasyon ya da iletişim var mıydı?

- HTŞ'nin Saldırganlığı Caydırma Operasyonu başlamadan önce herhangi bir koordinasyon yoktu. Ancak operasyonun ikinci gününde Halep'in bazı mahallelerinde güçlerimiz arasındaki çatışmaları önlemek ve ayrıca Türkiye destekli gruplar tarafından saldırıya uğrayan Tel Rıfat bölgesindeki kamplardan yerinden edilmiş insanları tahliye etmek için aramızda saha koordinasyonu vardı ve bu saha koordinasyonu halen devam ediyor.

(foto altı) SDG Lideri Mazlum Abdi, Suriye'nin yeni siyasi sisteminin şeklini anayasa tartışmalarının belirleyeceğini ifade etti. (Şarku’l Avsat)

* Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Devletin şekli ve siyasi sistemi konusunda HTŞ ile müzakerelerde yer alıyor musunuz?

- HTŞ ile henüz doğrudan müzakerelerde bulunmadık. Ancak Suriye'nin, ülkenin farklı kimliğinin anayasal olarak korunduğu ve Kürt halkı da dahil olmak üzere Suriye halkının tüm bileşenlerinin haklarının korunduğu, ademi merkeziyetçi, çoğulcu ve demokratik bir devlet olması gerektiğine inanıyoruz.

Biz Suriye'nin bölünmesini istemiyoruz. Ülkeyi yönetecek hükümetin kurulmasında ve bu hükümete katılmada üzerimize düşen rolü oynamaya hazırız. Suriye’de çok fazla kan döküldü. Bugün acilen, Suriye'nin ilerleyebilmesi ve yeniden inşa edilebilmesi için barış ve güvenlik dönemine ulaşılması amacıyla, tam ve doğrudan bir diyalog çağrısında bulunuyoruz.

* Kürtlerin arzuladığı federal ya da konfederal bir Suriye mi?

- Suriye'nin bir bütün olarak kalması her şeyden önemlidir. Çok tartışılacağına inandığımız hükümet şekli, Suriye halkının iradesine ve anayasa tartışmalarına bağlıdır.

* Özerk Yönetim bölgelerinin kaderi konusunda bir müzakere olursa SDG'nin şartları nelerdir?

- Bunlara koşul demek istemiyoruz ama realitenin dayattığı ve dikkate alınması gereken şeyler var. Öncelik, başta Türkiye ve müttefiklerinin SDG'ye yönelik saldırıları olmak üzere Suriye topraklarının tamamında askeri operasyonların durdurulmasıdır ki, böylece Suriyeliler olarak ülkemizin geleceğini yabancı müdahalesi ya da vesayeti olmadan kendi aramızda tartışabilelim. Özerk Yönetim bölgeleri Suriye bölgeleridir ve temsilcilerinin bir rol ve söz sahibi olması ve geleceğin inşasında yer alması gerekir.

Ülkenin kaynaklarına gelince, bunların mülkiyeti tüm Suriye halkına aittir. Beşşar Esed rejimi tarafından ötekileştirilen bölgelerin durumu da göz önünde bulundurularak, kaynakların devlet tarafından tüm Suriyelilerin yararına, adil ve eşit bir şekilde dağıtıldığı, herkes için istikrar ve refahın sağlandığı bir geleceğe bağlıyız.

* Şam'daki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera tüm Suriyeli gruplara silahsızlanma çağrısında bulundu ve büyük çoğunluğu bunu kabul etti. SDG'nin bu konudaki tutumu nedir?

- Gelecekteki Suriye, ülkeyi ve Suriye vatandaşlarını savunan tek bir ulusal orduya sahip olmalıdır. Bunun gerçekleşmesi ve bu konunun nasıl uygulanacağına dair bir formüle ulaşmak için doğrudan görüşmelere ihtiyaç vardır. SDG silahları, deneyimleri ve güçleriyle bu ulusal orduya entegre edilecektir.

* Kürtlerin Ayn el-Arap (Kobani) kentiyle ilgili korkuları artıyor. Kentin akıbeti ne olacak? SDG'nin kente yönelik olası bir saldırı planı nedir?

- Türkiye destekli grupların Kobani'ye saldırı tehdidi halen çok yüksek. ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’dan ortaklarımızla birlikte oradaki durumu yatıştırmak için çalışıyoruz. Bu nedenle Türkiye'nin iddia ettiği korkuları yatıştırmak için silahtan arındırılmış bir bölge önerdik. Ancak Türkiye bu arabuluculuğa henüz yanıt vermedi ve Türk askeri yığınağı devam ediyor. Aslında Kobani'ye yönelik saldırı bir felaket olur ve bölgenin istikrarı için büyük bir tehdit oluşturur ki biz bunu istemiyoruz.

* Suriye'nin Türkiye sınırına komşu bölgelerinin statüsü konusunda, Ankara ile doğrudan ya da dolaylı temaslar ya da müzakereler var mı?

- Türkiye ile temaslar, ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’da bulunan ortaklarımız aracılığıyla yürütüldüğü için dolaylıdır. Biz Türkiye'nin endişelerini gidermek için doğrudan müzakereler yapılmasını istiyoruz. Ancak şu ana kadar Türkiye, bizim hazır olmamıza rağmen, bu tür müzakerelere hazır olduğunu göstermedi.

* Bölgesel ve uluslararası güçler sürekli olarak PKK'dan ayrılmanızı talep ediyor. Ülkeleri ve uluslararası tarafları meşgul eden bu taleplerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

- SDG'nin PKK ile örgütsel bir bağı olmadığını daha önce söylemiştik. Bazı üyeleri, DEAŞ'a karşı savaşımızda bize katıldı ve bizimle birlikte savaştı. Ancak askeri operasyonlar durur durmaz ve bunu yapmak için uygun bir mekanizma bulunur bulunmaz uzaklaştırılacaklar. Kuzey ve Doğu Suriye'de karar her zaman halkın elinde olmuştur ve öyle kalacaktır. Bu korkuların hiçbir haklı gerekçesi yoktur.

* Özerk Yönetim bölgelerinde birleşik bir siyasi cephenin olmamasına ilişkin Kürtlerin endişeleri var. Bölgelerinizdeki diğer Kürt güçlerle nasıl ilişki kuruyorsunuz?

- Özerk Yönetim bölgeleri sadece Kürtleri kapsamıyor. Kendilerini doğru bir şekilde temsil edebilmeleri için görüşlerini birleştirmeye çalıştığımız Kürtler de dahil olmak üzere, bu bölgelerde yaşayan tüm bileşenler arasında üzerinde anlaşılmış bir vizyona sahip olmak tercih edilir.

* SDG Suriyeli Peşmergelerin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesinden Suriye'ye dönmesine izin verecek mi?

- Suriye ulusal ordusunun kurulmasından, grupların silahsızlandırılmasından ve bu orduya entegre edilmesinden bahsediyoruz. Eğer Roj Peşmergeleri yurt dışından anavatanlarına dönerlerse, bu anavatanlarının inşasına katkıda bulunmak için doğal bir adımdır.

* DEAŞ'ın Suriye topraklarında yarattığı tehlikeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

- DEAŞ ile mücadele Suriye halkı ve bölge için bir önceliktir. SDG, DEAŞ'a karşı operasyonlarda Şam'daki yeni hükümetle birlikte çalışmaya ve terörle mücadele sorumluluklarını paylaşmaya hazırdır.

Komşularımızın güvenliğini sağlamaya kararlıyız, çünkü Suriye onların güvenliği ve istikrarı için bir tehdit oluşturmayacaktır. Suriyeli olmayan hiçbir aktörün Suriye'nin veya komşularının güvenliğini tehdit etmemesini sağlayacak tedbirlerin geliştirilmesi için merkezi hükümetle birlikte çalışmaya hazırız. Üzerinde mutabık kalınacak bir formül uyarınca, sınır kontrol sorumluluklarını Şam'daki yetkililere sorunsuz bir şekilde devretmeye prensipte hazırız.

* Mazlum Abdi Şam'ı ziyaret etmeyi planlıyor mu?

- Elbette. Şam bizim başkentimiz ve koşullar uygun olduğunda ziyaret edeceğiz.