Goebbels'in izinde: 'Sosyal medya' çağında Rusya propagandası

Moskova medyası savaş için dış destek toplayamazken, kararlılık mesajları vermeye ve ülkesinin tutumunu savunan Zelenskiy, askeri yeşili kıyafetleriyle savaşın sembolü oldu

Putin, tüm gücüyle Nazi ideolojisine karşı savaştığını söylese de aynı güçle bu ideolojinin bazı mekanizmalarına tutunuyor / Fotoğraf: AFP
Putin, tüm gücüyle Nazi ideolojisine karşı savaştığını söylese de aynı güçle bu ideolojinin bazı mekanizmalarına tutunuyor / Fotoğraf: AFP
TT

Goebbels'in izinde: 'Sosyal medya' çağında Rusya propagandası

Putin, tüm gücüyle Nazi ideolojisine karşı savaştığını söylese de aynı güçle bu ideolojinin bazı mekanizmalarına tutunuyor / Fotoğraf: AFP
Putin, tüm gücüyle Nazi ideolojisine karşı savaştığını söylese de aynı güçle bu ideolojinin bazı mekanizmalarına tutunuyor / Fotoğraf: AFP

Hamide Ebu Humeyle 
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batı'yı Ukrayna topraklarında olup bitenlere karşı yanıltıcı bir propaganda yürütmekle suçlarken ABD ve Avrupa ülkelerinin medyayı Kiev'i destekleye yönlendirecek beceriye sahip olduklarına inandığını gözler önüne seriyor.  
Lavrov, tüm medya platformlarını, Rusya'nın, Ukrayna'da savaştığını söylediği neo-Nazi ideolojisine bağlı olarak gördüğü Ukraynalı yetkililerle 'aynı tutumu sergilemekle' suçladı.
Medya alanındaki savaşta Rusya'nın kültür ve bilgi teknolojisi bakanlıklarından daha etkili görünen Lavrov, Rusya'nın muhaliflerine karşı çeşitli suçlamalarda bulunurken Kremlin'in internet sitesinde, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sahada olup bitenlerle ilgili gerçeği resmi bakış açısıyla ortaya koyan belgesellerin yayımlanmasını organize etme kararını duyuran resmi bir mesaj yayımlandı.
Söz konusu belgesellerin, şubat ayı başlarında Rusya'daki sinemalarda gösterime girmesi gerekiyordu, ancak bazıları şimdiden orada burada Rusya ve Rusya yanlısı medya kuruluşlarınca yayınlanmaya başladı.
Gerekli etki yakalanamadığı için halkın daha geniş kesimlerine ulaşmak amacıyla yeni bir plan yapılmış gibi görünüyor
Peki Lavrov, Batı medyasının yaptığının 'seferberlik' anlamına geldiğini söylerken ülkesinin izlediği yeni plan neydi?
Yeni mesaj, Nazilikten arındırma ve neo-faşist ideolojinin yayılmasıyla mücadele gibi ifadelerden de yoksun değildi.
Putin, bir yandan tüm gücüyle Nazi ideolojisine karşı savaştığını söylerken diğer yandan aynı güçle bu ideolojinin bazı mekanizmalarına tutunuyor.
Bu mekanizmalardan belki de en öne çıkanı, savaş kararı için medya kuruluşlarına ve propaganda platformlarına verilen doğrudan talimatlarla medya ve propaganda seferberliği başlatmaktı.
Ayrıca talimatlara uymayanlara caydırıcı cezalar verileceği de bildirildi. Şimdi 2023 model yeni bir Goebbels üretiliyor?

Goebbels nostaljisi
Propaganda amaçlı bir takım girişimler olabilir ama bunlar asla İkinci Dünya Savaşı'ndaki gibi kolay olmayacaktır.
Nazi lideri Adolf Hitler, bu görevi, 1933-1945 yılları arasında Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Paul Joseph Goebbels'e emanet etti.
Goebbels'in propaganda çalışmaları, Alman ırkının üstünlüğünün öne çıkarılmasına, güçlü ve öncü bir imparatorluğun inşasına ve Yahudilere karşıtlığı ve onların yok edilmesi çağrısına dayanıyordu ve bu propagandayı yapmak için gazete, radyo ve tüm medya araçlarının yanı sıra sanatı kullandı.
Nispeten yeni bir araç olarak Nazi Almanya'sı tarafından yürütülen savaşın propaganda konularını işleyen ve Hitler'in hoşlanmadığı ne varsa ona saldıran filmler yapıldı.
Devletin girdiği savaşlar ve art arda kendisine yönelik dışarıdan yapılan düşmanlıklardan sonra halkın moralini yükseltmek için halka durmaksızın mesajlar tekrar edildi.
O dönemde siyasi propaganda, mücadelenin önemli bir koluydu. Nazi propagandasının kitlelerin duygularını ve ruhlarını etkilemeye ve amaçlarına hizmet etmek için duyguları manipüle etmeye dayalı olduğu Hitler'in kaleme aldığı 'Kavgam' adlı ünlü kitabında yer alanlar uygulandığında gözler önüne serildi.
Yani medyayı harekete geçirme fikri ve devletin başta milli duyguları etkileme sürecini daha erişilebilir ve kabul edilebilir kılan çoklu teknikleri içeren, hızlı ve kolay anlaşılır bir araç olarak filmler olmak üzere mevcut tüm platformları kullanarak kendi tarafındaki halkı harekete geçirme girişimi ilk kez Naziler tarafından kullanılmış bir yöntemdir.
Sovyetler Birliği de 1990'lı yılların başlarındaki çöküşünden önce bu şekilde yapılan propaganda yöntemini kullandı.
Şimdi yurtdışındaki bazı bürolarını kapatılan ve muhabirleriyle iş birliği yapmayan Rusya basını bu eski, ancak kendisi için yeni olan planda başarılı olabilecek mi?

Bir düşman ve rol model olarak Nazizm
Rusya uzmanı Dr. Nebil Rişvan, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik 'özel askeri operasyonun' gerekçesini halka açıklayan araçların yoğunlaştırılması gerektiğine dair ülkede verilen resmi talimatları, Hitler ve Goebbels'in İkinci Dünya Savaşı sırasında izledikleri propaganda politikasına benzetti.
Putin'in Ukrayna'da savaştığını söylediği Nazizm'in propaganda yöntemini benimsenmesiyle ortaya çıkan ikileme değinen Dr. Rişvan, Rusların savaş zamanlarında her şeyi mubah gördüklerinin altını çizdi.
Rusya'da resmi basın araçlarının sıkı bir şekilde kontrol altında olduğunu söyleyen Dr. Rişvan, mevcut durumu üçüncü bir dünya savaşına benzetiyor.
Rusya'nın propaganda konusunda başarılı olduğunu inkar etmeyen Dr. Rişvan, Putin'in vatandaşları arasındaki popülerliğinin artmasının bunu kanıtladığını, ancak dış politikada başarısız olduğunu belirtti.
Dr. Rişvan'a göre Moskova, örneğin yeni müttefikler kazanamazken kendisine karşı tarafsız olanları bile yanına çekmeyi başaramadı.
Dr. Rişvan, NATO ülkelerinin Rusya'ya karşı olmaları kaçınılmaz olsa da bir başka noktaya dikkat çekerek Rusya'nın halkın görüşlerini umursamadığı ve tek kaygısının hükümetlerden ve devletlerden resmi bir destek almak olduğunu vurguladı.
Dr. Rişvan'a göre Moskova, medya propagandasında Ukrayna'ya karşı halkın milli duygularıyla oynarken her zaman askeri operasyon kararı alınmasına neden olan verilere, istatistiklere ve tarihi faktörlere dayandı ve dolayısıyla insan hikayelerine, kurban sayılarına ve çektikleri acılara odaklanarak bu dosyayı iyi yönetmeyi başardı.

Zelenski nasıl başarılı oldu?
Dolayısıyla gözlemcilerin görüşlerine göre Rusya'nın özellikle dışarıya yönelik siyasi propagandasında, siyasi liderlerin yanı sıra, dünya halkları arasında hakim olan genel hoşnutsuzluk çerçevesinde Rus yetkililerin 'dokunulmaz' olan tarihten bir takım yöntemler ödünç almasına neden olan bir başarısızlık söz konusu.
Yaklaşık bir yıldır devam eden savaşın yansımaları, halkın geçim kaynaklarını doğrudan etkileyen ciddi ekonomik krizlere yol açmıştı.
Rusya halen, herkesin 'tam bir savaş' olarak nitelendirdiği, ancak Rus yetkililerin ve onların destekçilerinin düzeni yeniden sağlamayı ve Rusça konuşan insanları 'soykırımdan' korumayı hedeflediğini söyledikleri 'özel bir askeri operasyon' demekle yetindikleri savaşla ilgili tutumunun çok daha büyük bir yankı uyandırmasını umuyor. 
Rusya'nın savaşla ilgili dayatmaya çalıştığı isim bile dünyayı ikna etmeyi başaramadı.
Aynı şekilde Rusya'nın Ukrayna'nın NATO'ya üyeliğine karşı çıktığı ve Ukrayna'nın silahsızlandırılması gerektiğini söylediği açıklamalar da gölgede kaldı ve itaatsiz komşusuyla ilgili gerekçeleri pek taraftar bulamadı.
Medya savaşını iyi yönetmeyi başaran Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye yapılan yardımlarla Rus ordusu tükendi.
Rusya tarafından yapılan, Ukrayna'nın iktidarını ve büyük şehirleri kontrol etme arzusuna ilişkin söylemler hiç beklenmedik bir şekilde azaldı.
Zelenski, Avrupa hükümetlerinden destek alırken sosyetik ünlüler ve yıldızlar arasında kazandı. Büyük festivallerin ve ödül törenlerinin baş konuğu haline geldi.
Buralarda kararlılık mesajları vermeye ve ülkesinin tutumunu savunan Zelenski, askeri yeşili kıyafetleriyle savaşın sembolü oldu.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i 'savaş suçlusu' olarak nitelediği sözlerinin, Rusya'nın tutumuna karşı çıkan çoğu platformda benimsenmesinin ardından Rusya, medya savaşında kayıp vermeye devam etti.
ABD'nin eski Ukrayna ve Özbekistan Büyükelçisi, Atlantik Konseyi Avrasya Merkezi Kıdemli Direktörü John Herbst, National Interest dergisi tarafından yayımlanan açıklamasında, "Rusya Devlet Başkanı kendisini büyük bir ikileme soktu" dedi.
Rusya uzmanı Dr. Rişvan, bu değişimi, büyük bir siyasi potansiyele ve tarihi olarak büyük bir siyasi değere sahip olmayan bir ülke olmasına rağmen hiçbir siyasi analistin Ukrayna'nın bunca zaman kararlı bir şekilde dimdik durmasını beklemediğine işaret ederek açıkladı.
Dr. Rişvan, Putin'in halen 'inatla' ilerlemeye çalıştığını ve bu durumun büyük ekonomik kayıplara neden olduğunu söyledi.

Demir yumruk ama...
Mevcut koşulların Rusya'ya hizmet ettiği söylenemez. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki gibi meseleyi takip edenlerin olayı onlara tek bir bakış açısıyla aktaran tek bir araca dayandığı bir propaganda artık söz konusu değil.
Bilginin basit ve anında ulaşılabilir olduğu bir çağda yaşıyoruz. Örneğin, Rusya'nın resmi medya araçlarında çalışanlar arasındaki istifa dalgası, savaş çağrısı yapanların niyetleri hakkındaki şüphelere katkıda bulundu.
Rus devlet televizyonunda çalışan gazeteci Marina Ovsyannikova, istifa edenlerin en önde gelenlerinden biriydi.
Ovsyannikova, gece haberlerinin sunulduğu televizyon stüdyosuna elinde ülkesinin tutumuyla çelişen ve savaşın yanıltıcı siyasi propagandasını reddeden 'Savaşa hayır' yazılı dövizle girdi.
Bu olay sonrasında Rusya'nın devlet denetimindeki medya kuruluşlarında istifalar birbirini izlemeye başladı.
Farklı ülkelerde birkaç dilde yayın yapan Rus resmi haber ağı Russia Today (RT) bünyesinde çalışan Maria Baronova, Shadia Edwards-Dashti ve Frédéric Taddeï gibi ünlü isimler de istifalarını sundular. 
Bu istifaların yanı sıra Rus medyasının, Putin'e büyük bir sempati duyan ve onu arkadaşı olarak gören ABD'li oyuncu Stephen Seagal gibi şu ya da bu şekilde kamuoyunun önde gelenleri sayılan dünyaca ünlü isimlerin büyük bir bölümünün desteğini kaybetmesine yol açan sosyal medya platformlarına getirdiği kısıtlamalar mevcut durumu gözler önüne seriyor.
Birçok dünya yıldızı ve ünlü isim, Putin'in yaptıklarını kınayan düzensiz ama etkili bir karşı-medya kampanyası yürütürken Ukrayna halkına bağış için çağrılarda bulundu.

Rusya'da medyayı kim yönetiyor?
Rusya'da Ukrayna'ya yönelik askeri saldırıyla ilgili olarak medya birçok koldan yönetiliyor. Örneğin Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma, askeri operasyonun 'savaş' ya da 'işgal' olarak adlandırılması da dahil olmak üzere yetkililerin 'yanlış' olarak gördüğü bilgileri yayınlayanlar hakkında 15 yıla kadar hapis ve büyük para cezaları öngören bir yasayı onayladı.
Rusya Federal Bilgi Teknolojileri ve Kitle İletişim Denetleme Kurumu (Roskomnadzor), resmi açıklamalarla çelişen bilgiler paylaşan çok sayıda kuruluşuna karşı caydırıcı önlemler aldı.
Örneğin Radio Echo'ya, savaşın başlamasından sadece birkaç hafta sonra yayın yasağı getirildi. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) tarafından iki yıldan kısa bir süre önce yayımlanan bir rapora göre Rusya, basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 150'nci sırada yer alıyor. 
Rusya'da medya yönetiminin üst düzey siyasetçilere ve iktidarın önde gelen isimlerine bırakıldığı ortada. Burada en çok Dışişleri Bakanlığı duruma müdahil görünüyor.
Dışişleri Bakanı Lavrov, art arda açıklamalarda bulunurken Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, ülkesinin kültürel birikimine karşı bulduğu yorumlarla alay etmekten geri kalmıyor.
Zaharova daha birkaç gün önce yerel basına verdiği demeçte, Litvanya Kültür Bakanı Simonas Kairys'in savaşa ilişkin tutumu nedeniyle Rusya kültürünün engellenmesini talep etmesinin ardından Kairys'in böyle şeyler düşünmesinin engellenmesi gerektiğini söyleyerek onu 'kültürsüzlük bakanı' olarak nitelendirdi.
Rusya'nın tarihi, edebiyat ve müzik mirasının halen savaştan uzak, aşılmaz bir mesele olarak görülmesi dikkati çekiyor.
Savaşın başlarında bazı ilmi kuruluşlar, Rusya kültürüne ait ürünlerin öğretilmesinin yasaklanması çağrısında bulundu.
Ancak, Rus kültürünün yüksek ürünlerinin insanlığa ait olduğu düşüncesi daha baskındı.
Her ne kadar Rusya, savaşla birlikte başta Mariupol Şehir Tiyatrosu olmak üzere Ukrayna'nın müzelerini ve tiyatrolarını bombalayarak ülkenin kültürel başarılarının çoğunu yok etse de kültürel miras, ilk etapta bir ceza konusu olmamalı.

Bir biri ardına gelen krizler
Tüm bunlara karşın Rusya Kültür Bakanı Olga Lyubimova, savaş propagandasına uzak duruyor gibi görünüyor.
Rutin açıklamalar dışında adından neredeyse hiç bahsedilmiyor. Rusya Federasyonu Dijital Kalkınma, İletişim ve Kitle İletişim Bakanı Maksut Şadayev tarafından yapılan açıklamalarda da çoğunlukla ülkedeki durum ve yasaların uygulanma mekanizması hakkında bilgilerden bahsediliyor.
Şadayev, geçen yılın sonlarında Rusya'nın Ukrayna'daki askeri operasyonun başlamasından bu yana ülkeden kaçan ve bu alanlarda büyük bir açığa neden olan yaklaşık 100 bin teknisyeni kaybettiği şeklindeki sözleri de dahil olmak üzere medya politikalarını izlemekten çok uzak görünüyor.
Analistlere göre teknisyenlerin gitmelerinin nedeni, güvenlik durumunun istikrarsızlaşması e ayrıca ordunun yedek askerlere duyduğu ihtiyacın artması.
Ülke genelinde askerlik yapmak ve savaşa katılmak istemeyen birçok genç ülkeden ayrıldı. Bu durum, Rusya'nın istemediği diğer hikayelerin haberlere hakim olmasıyla karşı medya propagandasının gücüne güç katan başka bir mesele.
Bunlar arasında, Rusya adına Ukraynalılarla savaşan Wagner Grubu'nun paralı askerlerinin hareketleriyle ilgili hikayeler de yer alıyor.
Wagner'in savaşçı sayısında düşüş kaydedilirken Ukrayna, Rusya'yı düşmanlarını yok etmek için Wagner savaşçılarını kullanmakla suçluyor. 
 
 Independent Türkçe



Onuncu kez... Netanyahu hükümeti, yabancı basının Gazze'ye giriş yasağının uzatılmasını talep etti

Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)
Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)
TT

Onuncu kez... Netanyahu hükümeti, yabancı basının Gazze'ye giriş yasağının uzatılmasını talep etti

Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)
Filistinli sivil savunma personeli, cumartesi günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan bir evin enkazını kaldırarak Filistinli cesetleri arıyor (EPA)

İsrail hükümeti, uluslararası medyanın Gazze Şeridi'ne özgür ve bağımsız erişimine izin verilmesi için Yabancı Basın Birliği tarafından verilen dilekçeye yanıt verme süresinin uzatılması talebini dün Batı Kudüs'teki Yüksek Mahkemeye üst üste onuncu kez resmi olarak iletti.

Gazze savaşının başlangıcından bu yana, İsrail'deki Yabancı Muhabirler Birliği'ni ve yüzlerce uluslararası medya kuruluşunu temsil eden Tel Aviv'deki Yabancı Basın Birliği, saha gazetecilerini Gazze Şeridi'ne ve savaştan etkilenen diğer Filistin ve hatta İsrail bölgelerine getirmeye çalıştı; ancak İsrail yetkilileri, yabancı gazetecilerin yanı sıra İsrailli gazetecilerin de girişinin ordu tarafından düzenlenen ve sıkı askeri refakat ve yayınlanmadan önce gazetecilik materyallerinin askeri sansüre tabi tutulması zorunluluğunu içeren koşullar altında gerçekleştirilen sınırlı turlarla sınırlandırıldığı istisnai durumlar dışında, sürekli olarak reddetti.

Savaşın başlamasından birkaç ay sonra, dernek İsrail mahkemelerine başvurmak zorunda kaldı ve hükümetten gazetecilerin askeri refakat olmadan Gazze'ye bağımsız olarak girmelerine izin vermesini talep etti. Ancak mahkeme, askeri operasyonları gerekçe göstererek bu talebi reddetti.

Geçtiğimiz ağustos ayında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail baskınında öldürülen beş gazeteciden birinin naaşını taşıyanlar... (AFP)Geçtiğimiz ağustos ayında Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail baskınında öldürülen beş gazeteciden birinin naaşını taşıyanlar... (AFP)

Eylül 2024'te yeni bir dilekçe sunuldu ve bunun üzerine mahkeme hükümete gazetecilerin erişimine izin verecek bir plan sunması kararını verdi. Ancak hükümet, konuyu atlatmanın başka bir yolunu buldu ve mahkemeden kararın ertelenmesini ve daha fazla süre verilmesini defalarca talep etti.Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bunu şimdiye kadar 10 kez yaptı.

Mahkeme, ertelemeyi kabul ederek İsrail'i yatıştırmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Bu yaklaşım, İsrail politikasını bağımsız haberciliği engellemeye yönelik sistematik bir girişim olarak gören uluslararası medya çevrelerinde geniş çaplı öfkeye yol açtı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın arabuluculuğuyla sağlanan ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinin ardından eleştiriler yoğunlaştı ve yabancı basının erişim talebi daha da acil hale geldi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, konuyu yakın zamanda iki kez ele aldı. Fox News'e verdiği bir röportajda, orduya bu konuya "hazırlıklı olması" talimatı vereceğini söyledi.

İsrail Yabancı Basın Birliği, özellikle mahkemenin görünüşte "hoşgörülü" tavrından dolayı bu politikadan "derin hayal kırıklığı" duyduğunu ifade etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası bu yasağı "İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki suçları hakkındaki gerçeği gizleme politikasının ayrılmaz bir parçası" olarak görüyor.

Sendika başkanı Nasır Ebu Bekir'e göre, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de İsrail'in eliyle yaşananlar "tarihteki en büyük gazeteci katliamı"dır.

Açıklamasında, yaklaşık bin 500 Filistinli gazetecinin şu anda bombalamalar altında çalışmaya devam ettiğini, yüzlercesinin yaralandığını ve yaklaşık 200'ünün İsrail tarafından tutuklandığını, ayrıca birçok medya kuruluşunun da İsrail tarafından tahrip edildiğini belirtti.


Avustralya polisi, "Sydney saldırısı" failinin hastaneden cezaevine nakledildiğini duyurdu

Avustralya medyasında yayınlanan, Naveed Akram'ın Bondi Plajı saldırısı sırasındaki bir fotoğrafı
Avustralya medyasında yayınlanan, Naveed Akram'ın Bondi Plajı saldırısı sırasındaki bir fotoğrafı
TT

Avustralya polisi, "Sydney saldırısı" failinin hastaneden cezaevine nakledildiğini duyurdu

Avustralya medyasında yayınlanan, Naveed Akram'ın Bondi Plajı saldırısı sırasındaki bir fotoğrafı
Avustralya medyasında yayınlanan, Naveed Akram'ın Bondi Plajı saldırısı sırasındaki bir fotoğrafı

Avustralya polisi yaptığı açıklamada, geçen hafta Bondi'de yaşanan silahlı saldırının şüphelisinin bugün hastaneden cezaevine nakledildiğini duyurdu.

24 yaşındaki Naveed Akram, polis gözetimi altında hastanede tedavi görüyordu. Terörizm ve 15 cinayet işlemek de dahil olmak üzere çeşitli suçlardan yargılanıyor.

Sydney'deki Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olay yerinde kurbanlardan birinin cesedini inceleyen adli tıp uzmanları, (Arşiv-EPA)Sydney'deki Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olay yerinde kurbanlardan birinin cesedini inceleyen adli tıp uzmanları, (Arşiv-EPA)

Mahkeme belgelerine göre Avustralya polisi, saldırıyı gerçekleştirmekle suçlanan iki kişinin saldırı için Avustralya'nın kırsal kesiminde eğitim aldığını doğruladı.

Belgelerde ayrıca baba-oğul Sajid ve Naveed Akram'ın saldırıyı gerçekleştirmeden sadece birkaç gün önce Bondi Plajı'na keşif gezisi yaptıkları belirtildi.


Görevden alınan Güney Kore lideri, gençlerin gözdesi oldu

Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
TT

Görevden alınan Güney Kore lideri, gençlerin gözdesi oldu

Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)
Azil sürecinden bu yana Yoon için birçok destek gösterisi düzenlendi (AP)

Görevden azledilen eski Güney Kore lideri Yoon Suk-yeol, hükümet karşıtı sağcı gençlik hareketinin sembolüne dönüştü.

BBC'nin aktardığına göre Özgürlük Üniversitesi adlı gençlik hareketinin bu hafta düzenlediği gösteri büyük ilgi gördü.

24 yaşındaki Park Joon-young'un liderliğindeki örgütün Yoon'a destek gösterisine binlerce gencin katıldığı belirtiliyor.

Anayasa Mahkemesi, Yoon'un 3 Aralık 2024'teki sıkıyönetim ilanının yasalara aykırı olduğuna hükmederek görevden azline karar vermişti.

Bu ilandan kaynaklanan davada ayaklanmayla suçlanan Yoon, suçlu bulunursa idamla cezalandırılabilir.

Demokrasinin "devlet karşıtı" unsurlardan korunması için sıkıyönetim ilan ettiğini söyleyen Güney Koreli siyasetçiyse hiçbir zaman askeri yönetime geçmek gibi bir amacı olmadığını savunuyor. 

Özgürlük Üniversitesi'nin lideri Park, Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısına açıklamasında, ana muhalefetteki Halkın Gücü Partili (PPP) Yoon'un normalde gençler arasında popüler bir isim olmadığını söylüyor.

Ancak Yoon'un azil sürecinde, Demokratik Parti'yi (DPK) "gücü suiistimal etmek ve gençlik politikalarını yönelik bütçeleri kesmekle" eleştirmesinin, siyasetçinin bu konumunu değiştirdiğini belirtiyor.

DPK'li Devlet Başkanı Lee Jae-myung'un hükümetini "yolsuzlukla" suçlayan Park, Yoon'un tekrar ülkenin başına geçmesini istediklerini ifade ediyor.  

Özgürlük Üniversitesi hareketi, geçen yıl Yoon'un azil sürecine karşı çıkmak için ülke çapındaki kampüslerde örgütlenmişti. Örgüt, sosyal medya kampanyalarıyla mitinglerine binlerce katılımcı çekerek hızla büyüdü.

Hareketin düzenlediği protestolarda "Kore Korelilerindir" ve "Çin Komünist Partisi defol!" gibi pankartlara sıkça rastlanıyor. Özügrlük Üniversitesi, Güney Kore'de resmi bayram olarak kutlanan 3 Ekim Ulusal Kuruluş Günü'nde Çin karşıtı yürüyüş de düzenlemişti.

Gençlik hareketi ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ı destekleyen Amerika'yı Yeniden Harika Yap'ın (Make America Great Again/MAGA) sloganlarını da ödünç alıyor.

BBC'nin aktardığına göre Yoon'a destek mitinginde "Kore'yi Yeniden Harika Yap" yazılı dövizler yer aldı. Bunun yanı sıra "Hepimiz Charlie Kirk'üz" pankartları da dikkat çekti.

Muhafazakar aktivist Charlie Kirk, 10 Eylül'de Utah Valley Üniversitesi'nde katıldığı etkinlikte silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmişti. Gençler arasında çok popüler olan Kirk, muhafazakar fikirleri yaymak amacıyla kurduğu Turning Point USA'le tanınıyordu.

Independent Türkçe, BBC, Chosun