İran, Batı’ya yaptırımlarla karşılık verme tehdidinde bulundu

Abdullahiyan: Avrupa'nın duygusal davranışları pahalıya patlayacak olumsuz sonuçlara neden olacak.

Batı’nın yaptırımları dün Tahran'daki Fransız Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteri ile kınandı. (Tesnim)
Batı’nın yaptırımları dün Tahran'daki Fransız Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteri ile kınandı. (Tesnim)
TT

İran, Batı’ya yaptırımlarla karşılık verme tehdidinde bulundu

Batı’nın yaptırımları dün Tahran'daki Fransız Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteri ile kınandı. (Tesnim)
Batı’nın yaptırımları dün Tahran'daki Fransız Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteri ile kınandı. (Tesnim)

Avrupa ve ABD’nin Devrim Muhafızları Ordusu’nu (DMO), İran’daki rejim karşıtı protestolara yönelik ‘acımasız’ baskı kampanyasını ve İran’ın Rusya’ya silahlı insansız hava aracı (SİHA) göndermesiyle doğrudan bağlantılı olan kişi ve kuruluşları hedef alan yaptırımları hedef alan adımları İran Dışişleri Bakanlığı’nın tepkisine neden oldu. Bakanlık, Batı’nın adımlarını sert bir şekilde eleştirerek Avrupalı yetkililere benzer yaptırımlar uygulamakla tehdit etti. Avrupa Birliği (AB), başta DMO liderleri olmak üzere 37 İranlı kişi ve kuruluşa yaptırım uyguladı. Listedekileri, insan hakları ihlallerinden ve Ahlak Polisi tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitiren Mahsa Amini adlı genç kızın ölümünün ardından patlak veren protestolara yönelik baskılardan sorumlu tuttu.
ABD ve İngiltere de DMO oluşumlarına yeni yaptırımlar uyguladı. Bu durum, Batı'nın İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerindeyaşanan bozulmanın boyutlarını gözler önüne seriyor. Mal varlıklarının dondurulması ve seyahat yasakları da dahil olmak üzere kara listeye alınan İranlı yetkililerin ve kuruluşların sayısı, protestoların patlak vermesinden bu yana 50'ye yükseldi.

Tahran'daki İngiliz Büyükelçiliği önüne dün DMO’ya destek için pankart asıldı.(Telegram)
Washington, İran'a açık bir mesaj göndererek Avrupalı müttefiklerine katıldı ve ‘barışçıl protestoları bastırmaya karışanlara’ yaptırım uygulamaya karar verdi. DMO komutanları, DMO Kooperatif Vakfı yetkilileri ve İstihbarat ve Güvenlik Bakan Yardımcısı Nasır Raşidi’nin de yer aldığı 10 kişilik bir liste yayınladı.
Söz konusu yaptırımlar, Avrupa Parlamentosu'nun geçen perşembe AB’yi DMO’yu terör örgütleri listesine almaya çağıran, bağlayıcı olmayan bir kararı kabul etmesinin ardından geldi.
ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley, Twitter hesabından konuya ilişkin yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Bugün İngiltere, AB ve ABD'nin koordineli yaptırımları, İran rejimi tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlalleri karşısında müttefiklerimiz ve ortaklarımızla yürüttüğümüz yakın koordinasyonumuzun en yeni örneğidir.”
Malley, Twitter’da İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly’in “İngiltere ve ortaklarımız bu yaptırımlar aracılığıyla, en kötü insan hakları ihlallerinin faillerinin sığınacak hiçbir yeri olmayacağına dair açık bir mesaj göndermiş oldu” ifadelerini kullandığı bir gönderisini de tekrar paylaştı.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, ABD’nin tutumunu eleştirerek şunları söyledi:
“Beyaz Saray insan haklarından söz edecek bir konumda değil. Afganistan, Irak, Yemen, Filistin ve Suriye'de iki milyona yakın insanın katledilmesi, Ukrayna'da savaşın körüklenmesi ve barışın engellenmesi ABD müdahalelerinin bir sonucudur.”
Abdullahiyan, ABD’li yetkililere hitaben “İkiyüzlülüğünüze son verin. İran halkı, kurtların dışı güzelleştirilmiş ama içi çürük olan dişlerini iyi tanıyor” dedi.
Abdullahiyan daha sonra, dün, Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada da ‘Avrupa'da duygusal davranışların pahalıya patlayacak olumsuz sonuçları olacağı’ uyarısında bulunarak “Avrupa Parlamentosu’nun müdahaleci ve alışılmışın dışındaki kararını kınıyorum” dedi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani’nin açıklaması da şöyle oldu:
“AB ve İngiliz rejiminin adımı, İran gerçekliğini doğru anlamaktan aciz olduklarını ve İslam Cumhuriyeti'nin gücü karşısındaki kafa karışıklıklarını gösteriyor. Tahran, bu tür başarısız politikalara karşılık verme hakkını saklı tutuyor ve yakında AB ve İngiltere'de insan haklarını ihlal edenlere ve terörü destekleyenlere karşı yeni yaptırım listesini açıklayacak.”
AFP’nin aktardığına göre Kenani sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa ve İngiltere'nin İran İslami Şura Meclisi’nin milletvekillerine ve İran'ın adli, askeri ve kültürel yetkililerine uyguladığı son yaptırımlar, tüm girişimlere ve külfetli maliyetlere rağmen İran'ın güvenliğini bozma çabalarının aldığı son utanç verici yenilgi karşısındaki acizliklerinin, hayal kırıklıklarının ve öfkelerinin bir göstergesidir. Yaptırımların İran halkının dış müdahale ve komplolarla başa çıkma kararlılığını etkilemeyeceğini elbette çok iyi biliyorlar.”
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Tahran'daki Avrupa büyükelçilikleri önünde DMO’yu destekleyen afişlerin asılı olduğu fotoğraflar sosyal medyada paylaşıldı. Altın madalya resminin olduğu afişte hem Farsça hem de İngilizce olarak ‘Halkın Gururu’ ifadesi yer aldı.
Bu ayın başlarında DMO’nun yaptırım listesine alınması önerileri ve İran içinden ve dışından İranlı ressamların katılımıyla ülkedeki protestoların bastırılması konulu bir karikatür yarışması düzenleyen Fransız dergisi Charlie Hebdo’da İran Dini Lideri Ali Hamaney ile alay eden karikatürlerin yayınlanması nedeniyle Tahran’daki İngiltere, Fransa ve Almanya büyükelçiliklerinin duvarları, iktidar destekçileri tarafından yazılan düşmanca sloganlar için adeta bir tuvale dönüşmüştü. Bunun üzerine ilgili büyükelçiler, duvarlar için ortak bir denetim gezisi düzenlemişlerdi.
Avrupa ve İngiltere'nin son hamlesi, başta İranlı yetkililerin protestoları ele alış şekli ve Batı'nın Tahran'ı Ukrayna savaşında Rusya'ya askeri destek sağlamakla suçlaması olmak üzere çeşitli meseleler yüzünden Tahran ile Avrupalılar arasında yükselen tansiyonun bir parçası olarak geldi.
Yeni yaptırımlar, İran Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı General Kiyumers Haydari’yi de hedef aldı. DMO Operasyon Komutan Yardımcısı General Abbas Nilfuruşan ve kriz zamanlarında başkent Tahran ve çevresinin güvenliğinden sorumlu Sarallah Karargahı Komutan Yardımcısı Hüseyin Necat, yaptırımların DMO’dan hedef aldığı en önemli iki lider oldu. DMO’nun Kum, Kirmanşah ve İsfahan’daki komutanlarına ek olarak, Besic Güçleri Eski Komutan Yardımcısı General Salar Abnuş ve Batı Bölgesi Komutan Yardımcısı Kuruş Asyabani de yaptırımlardan nasibini alan isimlerden oldu. Aynı şekilde yaptırım listesinde Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Kasım Rezai, Spor ve Gençlik Bakanı Hamid Seccadi, Emri bi'l-Maruf Komitesi Genel Sekreteri Muhammed Galbeyegani ve İran Başsavcı Yardımcısı Ahmed Fazelyan da var.
İran İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı (HRANA), İranlı yetkililerin protestoları bastırmak için başlattığı baskı kampanyasında 71'i çocuk 525 kişinin öldürüldüğünü ve İran güvenlik ve askeri teşkilatından da 68 kişinin öldüğünü bildirdi. HRANA, protestoların kasıp kavurduğu 164 şehir ve 144 üniversitede 19 bin 571 kişinin gözaltına alındığı tahmininde bulundu.
İran yargısı, protestolarla ilgili saldırılarla bağlantılı 18 kişi hakkında idam cezası verdiğini ve bunlardan dördünün infazının gerçekleştiğini duyurdu. İnsan hakları örgütleri yaklaşık 109 kişinin idam cezası ile sonuçlanabilecek suçlamalarla karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulundu.
Başta Washington, Londra ve AB olmak üzere birçok Batılı taraf bu protestoları desteklediklerini ifade ettiler. Buna karşılık İranlı yetkililer Batılı güçleri ayaklanmalarda parmakları olmakla suçladı.
AB daha önce de gösterilerin bastırılmasıyla bağlantılı 60'tan fazla İranlı yetkili ve kuruluşa mal varlıklarının dondurulması ve vize verilmesinin yasaklanması da dahil olmak üzere çeşitli yaptırımlar uygulamıştı. Londra ve Berlin de benzer adımlar atmıştı.
İran daha önce bu tür adımlara, Batılı şahıs ve kuruluşları, İran'ı ziyaret etmelerini yasaklamak ve topraklarında sahip oldukları her türlü mal varlığını dondurmak da dahil olmak üzere yaptırımlar listesine alarak yanıt vermişti.
Tahran geçtiğimiz aralık ayında, Avrupalılar tarafından uygulanan 'hukuksuz yaptırımlara' yanıt olarak İngiliz iç istihbarat servisi MI5, İngiliz askeri yetkilileri ve Alman politikacılara karşı yaptırımlar uygulama kararı almıştı.
Washington'ın Amini'nin ölümünü izleyen protestolar ile bağlantılı olarak Tahran'a yaptırım uygulamasının ardından İran ekim ayında, ülkede ‘şiddet ve kaosu’ teşvik ettikleri gerekçesiyle CIA da dahil olmak üzere ABD'li şahıs ve kuruluşlara yaptırımlar uygulamıştı. Tahran geçtiğimiz günlerde AB’nin DMO’yu terör örgütleri listesine alması halinde Avrupa gemilerinin Hürmüz Boğazı'ndaki hareketlerini kısıtlamak, Avrupa ordularını terör örgütleri listesine dahil etmek, bölgedeki Avrupalı askeri personeli hedef almak ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan (NPT) çekilmek de dahil olmak üzere çeşitli seçeneklere başvurmakla tehdit etmişti.



Hamas: Halil el-Hayye Doha saldırısında hayatını kaybeden oğlunun cenaze namazını kıldırdı

Halil el Hayye (Arşiv- AFP)
Halil el Hayye (Arşiv- AFP)
TT

Hamas: Halil el-Hayye Doha saldırısında hayatını kaybeden oğlunun cenaze namazını kıldırdı

Halil el Hayye (Arşiv- AFP)
Halil el Hayye (Arşiv- AFP)

Hamas dün akşam yaptığı açıklamada, baş müzakerecisi Halil el-Hayye'nin salı günü Katar'da hareket liderlerinin toplantısını hedef alan İsrail saldırısından sağ kurtulduğunu doğruladı. El-Hayye, "Katar'daki özel güvenlik düzenlemelerinin ardından" oğlunun ve saldırının diğer kurbanlarının cenazesine katıldı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Hamas'tan yapılan açıklamada, "Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri Dr. Halil el-Hayye, şehit olan oğlu Hammam ve Doha'daki hain suikast girişiminin şehitleri için cenaze namazını kıldırdı" denildi.

Hamas, el-Hayye'nın hayatta olduğuna dair herhangi bir fotoğraf veya kanıt sunmadı. Harekete yakın kaynaklar, el-Hayye'nin İsrail'in hedef aldığı binada bulunan liderler arasında olduğunu belirtti.

İsrail saldırısında beş Hamas üyesi ve bir Katar güvenlik görevlisi öldü.


BM'nin ezici desteği "iki devletli çözümü" pekiştiriyor

BM Genel Kurulu toplantısının sonunda New York'ta yapılan "New York Deklarasyonu" oylamasının sonuçları açıklandı (AFP)
BM Genel Kurulu toplantısının sonunda New York'ta yapılan "New York Deklarasyonu" oylamasının sonuçları açıklandı (AFP)
TT

BM'nin ezici desteği "iki devletli çözümü" pekiştiriyor

BM Genel Kurulu toplantısının sonunda New York'ta yapılan "New York Deklarasyonu" oylamasının sonuçları açıklandı (AFP)
BM Genel Kurulu toplantısının sonunda New York'ta yapılan "New York Deklarasyonu" oylamasının sonuçları açıklandı (AFP)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, dün Suudi Arabistan Krallığı ve Fransa'nın himayesinde düzenlenen "Filistin Sorununun Barışçıl Çözümü ve İki Devletli Çözüme İlişkin Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans" sonucunda ortaya çıkan "New York Deklarasyonu"nu büyük çoğunlukla onayladı.

BM Genel Kurulu'nun onayı, 142 lehte ve sadece 10 aleyhte oy çoğunluğuyla alındı ve iki devletli çözüme açık bir uluslararası ivme kazandırdı. Kararın giriş bölümünde, Genel Kurul'un "Ortadoğu'da adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışa ulaşmayı" hedeflediği belirtiliyor. Bu hedef, "Filistin sorununun barışçıl çözümüne ve iki devletli çözümün uygulanmasına yönelik acil ve geri dönüşü olmayan bir yol haritası çizecek eylem odaklı bir sonuç belgesi"nin kabulü yoluyla gerçekleştirilecek.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, kararı memnuniyetle karşılayarak kararın, "Filistin halkının bağımsız bir devlet kurma meşru hakkını elde ettiği barışçıl bir geleceğe doğru ilerleme arzusu konusunda uluslararası mutabakatı teyit ettiği" belirtildi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 22 Eylül'de New York'ta düzenlenecek 80. Genel Kurul yıllık oturumu kapsamında düzenlenecek iki devletli çözüm konferansında, Fransa ve Suudi Arabistan'ın uluslararası ortaklarıyla birlikte bu barış planını gerçeğe dönüştürmek için çalışacaklarını ifade etti.


Mısır-İsrail ilişkileri gerginleşiyor ancak arabuluculuk çalışmaları devam ediyor

Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
TT

Mısır-İsrail ilişkileri gerginleşiyor ancak arabuluculuk çalışmaları devam ediyor

Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)

Mısır-İsrail ilişkileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Doha'daki Filistin hareketinin genel merkezine düzenlenen saldırının ardından, Hamas ve diğer Filistinli grupların liderlerini barındıran bölge ülkelerine yönelik uyarılarını sertleştirmesiyle yeni bir gerginlik aşamasına girdi.

Bölgenin en büyük ve en güçlü ordularından birine sahip olan Mısır, bu tehdide, İsrail'in topraklarına saldırması halinde "korkunç sonuçlar" doğuracağı konusunda Washington'a uyarıda bulunarak yanıt verdi. Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu gelişmeler, iki ülke arasındaki çatışmanın sonucuyla ilgili artan bir gerginlik ve beklentiyi ortaya koyuyor. Uzmanlar, Netanyahu'nun "Mısır'ı hedef almaya cesaret edemediğini, çünkü sert bir şekilde yanıt verecek kadar caydırıcı güce sahip olduğunu" vurguladılar.

Kahire'nin bölgedeki nüfuzu ve Katar saldırısının ardından müzakereleri yeniden başlatabilecek tek ülke olması ve Washington'ın İsrail saldırısına ilişkin belirsiz tutumu göz önüne alındığında, Mısır'ın arabuluculuğunun Gazze'deki savaşı durdurma iradesiyle devam edeceğine inanıyorlar.

CNN dün Mısırlı bir yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Mısır, ABD'ye, bu hafta Doha'yı hedef alan baskınlar gibi İsrail'in Mısır topraklarında yapacağı herhangi bir operasyonun ciddi sonuçları olacağına dair mesaj gönderdi.”

Bu tutum, Mısır'ın resmi istihbarat teşkilatı başkanı Diaa Rashwan'ın birkaç gün önce Netanyahu'ya “El-Aris ile Tel Aviv arasındaki mesafe çok uzak değil” şeklinde yaptığı uyarıya benziyor ve İsrail başbakanının çarşamba günü yaptığı tehditler devamı niteliğinde.

Netanyahu, özellikle Hamas'tan Filistinli liderlerin sık sık toplantılarına ev sahipliği yapan Mısır'dan bahsetmeden, "Katar'a ve teröristleri barındıran tüm ülkelere şunu söylüyorum: Ya onları sınır dışı edin ya da adalete teslim edin. Eğer siz yapmazsanız, biz teslim edeceğiz" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre İsrail'in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in salı günü Doha'da gerçekleştirdiği saldırıda herhangi bir hedefi ıskalaması durumunda, bir dahaki sefere tekrar vuracağı konusunda uyardı ve Hamas üyelerinin "her yerde, her zaman" hedef listesinde olduğunu vurguladı.

Eylül ayının başından bu yana, İsrail'in Mısır ve Gazze arasındaki Refah sınır kapısının Filistin tarafını yaklaşık bir yıldır işgal etmesinden ardından Netanyahu ile Mısır arasındaki gerginlik yeniden alevlendi. İsrail Başbakanı, Kahire'ye gaz akışını kesmekle tehdit edince, Diaa Rashwan televizyonda yaptığı bir dizi açıklamada "bunu yapamayacağını ve kaybedenin kendisi olacağını " söyleyerek Filistinlilerin geri dönüşü için sınır kapılarını açmaya çağırdı ve “El Arish ile Tel Aviv arasındaki mesafenin çok uzak olmadığını” hatırlatarak uyardı.

Kuzey Sina Valisi Tümgeneral Halid Megawer, geçtiğimiz ağustos ayında Refah sınır kapısı önünde, Mısır ile İsrail arasında Refah sınır kapısında askeri harekat olup olmayacağına ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, “Mısır sınırına yaklaşan herkes, bilinenler için olduğu kadar bilinmeyenler için de kendinden başka kimseyi suçlayamaz” ifadelerini kullandı.

Gerilim artıyor

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Rokha Ahmed Hassan, Netanyahu'nun ABD'nin sonsuz desteği nedeniyle tehditlere başvurmakta olduğunu düşünüyor. İsrail Gazze'deki savaşı durdurana, Gazze'den çekilene, yardımların girişine izin verene ve Filistin halkının kendi devletini kurma hakkını tanıyana kadar İsrail'e yaptırım uygulayacak bir mekanizma oluşturmak için birleşik bir Arap uluslararası tepkisine ihtiyaç olduğunu savunuyor.

Suriye sınırının Filistin tarafını ve Philadelphia (Selahaddin) Koridoru'nu işgal etmesinden ve İsrail'in Filistinlileri Mısır'a göç ettirme konusundaki ısrarından beri Mısır ile İsrail arasında yoğun bir gerginlik yaşandığını vurguladı. Bu gerginlik, Netanyahu'nun Kahire'ye yönelik gaz ve diğer konulardaki provokasyonlarıyla daha da artıyor. Hassan, İsrail'in caydırıcılık gücüne sahip oldukları için Türkiye ve Mısır'a saldırmaya cesaret edemediğini ifade etti.

Askeri stratejist Tümgeneral Semir Ferec, İsrail'in sonuçlarını bildiği için bu söylemi Mısır'a yöneltemeyeceği veya buna göre hareket edemeyeceği görüşünde. Netanyahu Mısır'a yaklaşamaz ve bunu çok iyi biliyor. Mısır'ın batısında 44 ülkenin katılımıyla düzenlenen Bright Star askeri tatbikatlarındaki yetenekleri, İsrail'e açık bir mesaj gönderiyor. Ferec, bu İsrail retoriğinin Netanyahu'nun krizlerinden kaçmak için yaptığı bir girişim olduğunu ve daha çok iç tüketime yönelik olduğunu belirtiyor.

Netanyahu'nun yarattığı gerilimin, Rafah geçişinin Filistin tarafının işgali, Philadelphia ekseninin işgali ve barış anlaşmasının ihlali sonrasında bir yıldan fazla süredir artmakta olduğunu ve Mısır'ın güvenliğini koruyabilecek kapasiteye sahip olduğunu vurguluyor.

Doha'ya yapılan saldırının Gazze'deki savaşla ilgili arabuluculuk çabalarına etkisiyle ilgili olarak, Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Diaa Rashwan çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, “İsrail'in Doha'ya yaptığı saldırıya ve Kahire'nin saldırıyı reddetme konusunda Katar ile tam dayanışma içinde olmasına rağmen, arabuluculuk ve müzakere Mısır ve Katar'ın Filistin davasına hizmet etmek için vazgeçmeyeceği bir görevdir” ifadelerini kullandı.

Hamas'ın salı akşamı yaptığı açıklamaya göre saldırıda beş Hamas üyesi öldürüldü. Bunlar arasında, hareketin Gazze lideri ve baş müzakerecisi Halil el-Hayye'nin oğlu Hamam da vardı. Hamam, hareketin üst düzey yetkilileriyle birlikte Gazze'de ateşkes önerisini görüşürken öldürüldü. Katar, bir güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Katar ve ABD ile arabuluculuk çabalarına öncülük eden Mısır, “İsrail işgal güçlerinin bugün Katar Devleti'ne karşı gerçekleştirdiği saldırgan eylem, Katar'ın başkenti Doha'da ateşkes anlaşmasına varmanın yollarını müzakere etmek üzere toplanan Filistinli liderlerin toplantısını hedef aldı” açıklamasında bulundu. Mısır, bunun “Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için arabuluculuk çabalarında önemli bir rol oynayan Katar'ın egemenliğine doğrudan bir saldırıdır ve sükunet sağlanması için uluslararası çabaları baltaladığını" vurguladı.

Saldırı, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Herkes rehinelerin eve dönmesini ve bu savaşın sona ermesini istiyor. İsrailliler şartlarımı kabul etti ve Hamas'ın da onları kabul etme zamanı geldi" açıklamasından iki gün sonra gerçekleşti.

Büyükelçi Rokha, Mısır'ın arabuluculuğunu sürdüreceğini ve bölgedeki ilişkileri, nüfuzu ve hareketleriyle bu yolu izleyebileceğini vurguladı. Özellikle Washington'ın açıkça kınamadığı saldırının ardından, tüm gözler krizi ve savaşı sona erdirmek için belirleyici bir faktör olarak Mısırlı arabulucuya çevrilmiş durumda.

Ferec, Mısır'ın Filistin davasını korumak ve savaşı sona erdirmek için arabuluculukta kalmaya devam edeceğini değerlendiriyor. İsrail'in Doha saldırısının ardından Mısır'ın daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ve bu sorumluluktan vazgeçmeyeceğini belirtiyor.