Sudan ve Çad’dan terörle mücadelede iş birliği mesajı

Sudan ve Çad, radikalizme karşı mücadele ve yerinden edilmiş sivilleri koruma konusunda uzlaştı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Çad Geçiş Konseyi Başkanı Muhammed İdris Debi İtno ile Encemine’de bir araya geldi (SUNA)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Çad Geçiş Konseyi Başkanı Muhammed İdris Debi İtno ile Encemine’de bir araya geldi (SUNA)
TT

Sudan ve Çad’dan terörle mücadelede iş birliği mesajı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Çad Geçiş Konseyi Başkanı Muhammed İdris Debi İtno ile Encemine’de bir araya geldi (SUNA)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Çad Geçiş Konseyi Başkanı Muhammed İdris Debi İtno ile Encemine’de bir araya geldi (SUNA)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Çad Geçiş Konseyi Başkanı Muhammed İdris Debi İtno ile Çad’ın başkenti Encemine’de bir görüşme gerçekleştirdi. İkili görüşmede Libya ve Orta Afrika’daki krizlerde yaşanan gelişmeler ele alındı.
Burhan’a Çad ziyaretinde, Sudan Dışişleri Bakan Vekili Ali es-Sadık, Genel İstihbarat Teşkilatı Başkanı Ahmed İbrahim Mufaddal ve Askeri İstihbarat Kurumu Başkanı Ahmed Muhammed Ali Sabir eşlik etti.
Bir günlük ziyaretin ardından iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından okunan ortak açıklamada, Burhan ve Debi’nin “Libya’daki güvenlik durumunun istikrarsızlaşmasından ve komşu ülkeler üzerinde istikrarsızlaşmaya neden olma tehlikesinden’ endişe duydukları belirtildi. Açıklamada, “İki liderin, terör gruplarının Sahel bölgesinde varlığını sürdürmesi ve Afrika kıtasında yayılmasından derin endişe duyduğu’ da ifade edildi. İki lider ayrıca ‘Sudan-Çad sınır bölgesinde giderek artan güvenlik sorunlarına karşı mücadele etmek için, mülteciler ve yerinden edilmiş kişilerin savunulması, güvenliklerinin sağlanması ve korunması ile ilgili çeşitli taraflar arasında doğrudan ve sürekli ilişkiler kurmanın yanı sıra Çad-Sudan ortak kuvvetlerinin operasyonel kapasitesinin güçlendirilmesinin önemini’ vurguladı.
Sudan ve Çad tarafları ‘iki ülkenin güvenlik servisleri arasında bilgi ve istihbarat alışverişinde bulunulması ve düzensiz göç ve silah kaçakçılığını kontrol altına almak için güçlü ve tutarlı önlemler alınması’ üzerinde fikir birliğine ulaştı.
Açıklamaya göre, iki lider Sudan-Çad ortak sınırındaki güvenlik gerilimlerini ele aldı ve bu yıl bitmeden önce Sınır Ötesi Güvenlik ve Kalkınma Forumu’nun Çad’ın Abeche şehrinde düzenlenmesine yönelik bir karar aldı. Ortak açıklamaya göre, Burhan ve Debi, Sudan, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti arasında, ortak sınırlarındaki güvenliği bozan sorunlara karşı mücadele etmek üzere ortak üçlü kuvveti hareketi başlattı.
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanlığı Medya Ofisi yaptığı bir açıklamada, Burhan ve Debi’nin ortak görüşmeler sırasında, Libya’da tarafların barışa ulaşmalarına yardımcı olmanın yanı sıra bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak için Orta Afrika’daki durum ile ilgili olarak yetkili kurumlar ile koordinasyon sağlama üzerinde anlaştıklarını belirtti.
Ülkesinin ortak ilgi alanına giren uluslararası ve bölgesel konularda Çad ile iş birliği yapma konusundaki isteğini dile getiren Burhan, Sudan-Çad ortak kuvvetlerinin deneyiminin geliştirilmesi ve Libya, Orta Afrika ve Güney Sudan’daki gelişmelerle ilgili olarak karşılıklı destek verilmesi çağrısında bulundu. Burhan ayrıca, Sudan’ın dini radikalizm, terör örgütleri, insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadelede Çad ile iş birliğine hazır olduğunu ifade etti.
Burhan ve Debi iki ülke arasındaki ortak sınırlardaki güvenlik durumunu ele alırken, topluluklar arasında çok sayıda can kaybına neden olan çatışmaların artmasından duydukları endişeyi de dile getirdiler.
Şarku’l Avsat’ın Sudan Haber Ajansı SUNA’dan aktardığı habere göre Burhan, hükümetin kurulması ve geçiş kurumlarının kurulmasıyla devam eden Çad diyaloğunun başarısından dolayı Debi’yi tebrik etti. Sudan’ın siyasi istikrara ve ulusal diyaloğun sonuçlarına ve Çad taraflar arasında gerçekleşen fikir birliğine verdiği desteği vurguladı.
Debi ise, ülkesinin 2020 yılı Ekim ayında Sudan hükümeti ile silahlı hareketler arasındaki Cuba Barış Anlaşması’nın garantörü olarak taahhüdünü vurguladı. Burhan’ı Encemine Uluslararası Havalimanı’na vardığı sırada Debi, hükümet üyeleri ve Encemine’deki Sudan büyükelçiliği personeli ile karşıladı. 20 Ocak’ta Burhan, Çad Devlet Başkanı’ndan kendisini Encemine’yi ziyaret etmeye davet eden yazılı bir mesaj aldı.
Sudan ve Çad 2009 yılında, iki ülke arasındaki sınır boyunca konuşlandırılmak üzere ortak askeri güçlerin oluşturulmasını öngören bir güvenlik ve askeri anlaşma imzalamıştı.
Burhan’ın Çad ziyareti, Hamideti lakaplı yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu’nun Sudan topraklarından başlayarak Orta Afrika’daki yönetimi değiştirmeye yönelik bir girişim olduğunu belirtmesinden bir aydan kısa bir süre sonra gerçekleşti. Daklu, iki ülke arasındaki sınırların tamamen kapatıldığını duyurarak iç ve dış taraflara suçlamalarda bulundu.
Ağustos ayında Hamideti’nin Çad ziyareti sırasında, Sudan sınırlarına giren silahlı Çadlı milisler tarafından Darfur bölgesinde 18 Sudanlı çoban (Cancavid) hayatını kaybetti.  Olay iki ülke arasında diplomatik bir krize neden oldu.



Nijerya'da bir İslami etkinliğe giden 28 kişi silahlı kişiler tarafından kaçırıldı

Nijerya askerleri (dağıtımda)
Nijerya askerleri (dağıtımda)
TT

Nijerya'da bir İslami etkinliğe giden 28 kişi silahlı kişiler tarafından kaçırıldı

Nijerya askerleri (dağıtımda)
Nijerya askerleri (dağıtımda)

Nijerya'nın merkezinde, İslami bir etkinliğe giden insanları taşıyan araca silahlı kişiler pusu kurarak aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 28 kişiyi kaçırdı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Birleşmiş Milletler için hazırlanan ve Ajans tarafından incelenen bir güvenlik raporunda ifadeler yer alıyor: "21 Aralık akşamı, silahlı kişiler, Plateau Eyaleti'nin Bechar bölgesindeki Zak köyü yakınlarında, Peygamberin doğum günü kutlaması için düzenlenen toplantıya giderken, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 28 kişiyi kaçırdı."

Bu olay, Nijerya'daki güvenlik durumunun kötüleştiğini gözler önüne seren, son haftalarda yaşanan toplu kaçırma olaylarının en yenisi.


Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
TT

Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)

Doğu Kongo’da yaklaşık 30 yıldır süren silahlı çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan ‘barış adımlarına’ rağmen çatışmaların devam etmesi, bölgede gerilimi bitirmeyi hedefleyen ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor.

Doğal kaynaklar açısından zengin ve Ruanda’ya komşu olan Doğu Kongo’da, yaklaşık otuz yıldır aralıksız silahlı çatışmalar yaşanıyor. Şiddet, Ruanda’nın desteğini aldığı belirtilen 23 Mart Hareketi’nin (M23) ocak ve şubat aylarında bölgenin iki ana kenti Goma ve Bukavu’yu ele geçirmesinin ardından arttı.

Uluslararası kuruluşlar Doğu Kongo’da artan şiddetin risklerine dikkat çekerken, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) yetkilileri perşembe günü yaptıkları açıklamada, ‘içinde bulunduğumuz aralık ayının çatışmalar açısından en şiddetli dönem’ olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar ise barış anlaşmalarının, bölgedeki tüm çatışma nedenlerini ele almadığı için başarı şansının belirsiz olduğunu ifade etti.

Taraflar arasında yürütülen bir dizi temas sonucunda, ABD Başkanı Donald Trump ile Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi, aralık ayı başında Washington’da bölgedeki barış ve ekonomik iş birliği ihtimalini güçlendirmeyi amaçlayan bir anlaşmaya imza attı. Washington’da Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasında imzalanan bu anlaşma, haziran ayında yine Washington’da varılan çerçeve mutabakatın yanı sıra, Kinşasa ile M23 arasında 15 Kasım’da Katar’da imzalanan ve 19 Temmuz’daki önceki anlaşmanın devamı niteliğindeki Doha çerçevesinin son halkası olarak değerlendiriliyor.

Buna rağmen Doğu Kongo’daki tablo kırılganlığını koruyor. Silahlı saldırıların sürmesi, istikrara yönelik somut adımların atılmasını engelliyor. Alman haber ajansı DPA’nın ICRC’nin Güney Kivu bölgesindeki bir yetkilisine dayandırdığı haberine göre, eyaletin farklı bölgelerinde devam eden çatışmalar can kayıplarına yol açtı ve binlerce aileyi yerinden etti.

ICRC, aralık ayının başından bu yana 100’den fazla sivilin ateşli silahla yaralanmaları nedeniyle örgütün desteklediği hastanelerde tedavi gördüğünü açıkladı. Reuters’ın Demokratik Kongo Cumhuriyeti Ordu Sözcüsü Sylvain Ekenge’ye dayandırdığı haberinde ise ‘ülkenin çatışmalardan etkilenen doğu kesiminde her gün çatışmalar yaşandığı’ belirtildi. Ekenge, “Kuzey Kivu ve Güney Kivu’da çatışma olmayan tek bir gün bile geçmiyor” dedi. Reuters’a konuşan yerel kaynaklar, Ruanda destekli M23 militanlarının, daha önce çekileceklerini açıklamalarına rağmen Doğu Kongo’daki Uvira kasabasından ayrılmadığını belirtti. Ayın başında M23, Kuzey Kivu eyaletinin başkenti Goma ile Bukavu’nun kontrolünü ele geçirmişti.

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, daha önce M23’ün Güney Kivu eyaletinde birçok noktaya düzenlediği ve sivillerin hayatını kaybetmesine yol açan saldırıları kınamıştı. Guterres, bu ay içinde yaptığı açıklamada, BM Güvenlik Konseyi’nin 2773 sayılı kararı doğrultusunda ‘derhal ve koşulsuz bir ateşkes’ çağrısında bulunmuş, artan şiddetin ‘krize kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları tehdit ettiğini ve daha geniş çaplı bir bölgesel savaş riskini artırdığını’ ifade etmişti.

BM Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz eylül ayında 2773 sayılı kararı oy birliğiyle kabul etti. BM Şartı’nın 7’nci Bölümü kapsamında alınan kararda, Ruanda ordusuna M23’e verdiği desteği sonlandırma ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti topraklarından ön koşulsuz ve derhal çekilme çağrısı yapıldı.

Afrika uzmanı Rami Zahdi, Doğu Kongo’daki barış anlaşmalarının, 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışmanın ana nedenlerini ele almaması nedeniyle başarı şansının belirsiz olduğunu belirtti. Zahdi, sorunun barış anlaşmalarının ötesinde daha derin boyutlara sahip olduğunu, bu metinlerin çatışmada yer alan diğer aktörleri ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla krize müdahil olan bölgesel ülkeleri dikkate almadığını söyledi. Doğu Kongo’da hâlen yer yer çatışmalar ve silahlı gerginliklerin sürdüğünü vurgulayan Zahdi, bu durumun barış anlaşmalarının başarı ihtimalini zayıflattığını kaydetti. Zahdi’ye göre krizin çözümü, çok uluslu güçlerden oluşacak bir BM misyonunun görevlendirilmesi ve barış anlaşmasının uygulanmasının sıkı şekilde denetlenmesini gerektiriyor.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Afrika çalışmaları araştırmacısı olan Salah Halil ise Doğu Kongo’nun karşı karşıya olduğu temel sorunlardan birinin, ‘dış aktörler adına savaşan çok sayıda silahlı grubun varlığı’ olduğunu ifade etti. Bölgenin, ideolojik farklılıklarına rağmen ekonomik çıkarlar etrafında birleşen silahlı hareketler arasında ittifaklara sahne olduğunu belirten Halil, çatışmaların sürmesinin Washington’da imzalanan barış anlaşmasını tehdit ettiğini söyledi. Halil, bölgedeki kırılganlık ortamında silahlı grupların doğal kaynaklardan faydalanma amacıyla yeniden harekete geçebileceği ve çatışmaların yeniden alevlenebileceği uyarısında bulundu.


Birleşmiş Milletler: Hızlı Destek Kuvvetleri katliamında en az 1000 kişi öldü

15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
TT

Birleşmiş Milletler: Hızlı Destek Kuvvetleri katliamında en az 1000 kişi öldü

15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).

Birleşmiş Milletler'in Perşembe dün yayınladığı bir raporda, geçen nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kuzey Darfur'daki iç göçmenler için kurulan Zemzem kampına düzenlediği saldırıda 1000'den fazla sivilin öldürüldüğü ve bunların yaklaşık üçte birinin yargısız infaza uğradığı belirtildi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) raporunda, 11-13 Nisan tarihleri ​​arasında gerçekleşen HDK saldırısında "katliamlar, tecavüz, diğer cinsel şiddet eylemleri, işkence ve kaçırma" olaylarının işlendiği ifade edildi. OHCHR, "en az 1013 sivilin öldürüldüğünü" vurguladı.

Bir diğer gelişmede, HDK dün Sudan'ın Nil Eyaleti'ndeki çeşitli şehirleri hedef alan büyük ölçekli bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenledi. Düzinelerce İHA’nın kullanıldığı saldırı, büyük bir elektrik santralini vurdu, iki kişinin ölümüne ve Sudan'ın büyük şehirlerinde yaygın elektrik kesintilerine neden oldu.

Askeri bir kaynak ve görgü tanıkları Şarku’l Avsat’a, Nil Eyaleti'ndeki Atbara, Ad-Damir ve Berber şehirlerine düzenlenen saldırıda yaklaşık 35 İHA’nın kullanıldığını bildirdi. İHA saldırısı, Atbara'daki el-Muqran elektrik santralindeki elektrik transformatörlerine önemli hasar verdi ve Hartum, Nil Nehri ve Kızıldeniz eyaletlerinde tamamen elektrik kesintisine yol açtı.