Britanyalı akademisyenden kilo vermenin kolay yolu

Uzmanlara göre kilo vermek için en iyi stratejilerin merkezinde sürdürülebilirlik var (Unsplash)
Uzmanlara göre kilo vermek için en iyi stratejilerin merkezinde sürdürülebilirlik var (Unsplash)
TT

Britanyalı akademisyenden kilo vermenin kolay yolu

Uzmanlara göre kilo vermek için en iyi stratejilerin merkezinde sürdürülebilirlik var (Unsplash)
Uzmanlara göre kilo vermek için en iyi stratejilerin merkezinde sürdürülebilirlik var (Unsplash)

Kilo vermek, en popüler yeni yıl kararlarından biri. Ancak ocak ayının sonuna gelmişken, çoğu kişi halen bu kararı hayata geçirememiş olabilir.
Zira birçok kişi için yaşam tarzında köklü değişiklikler yapmak ya da bu değişikliklere sadık kalmak epey zor olabiliyor.
Birleşik Krallık'taki Loughborough Üniversitesi Spor, Egzersiz ve Sağlık Bilimleri Fakültesi'nden Henrietta Graham ise, kilo vermek veya kilosunu korumak isteyenler için daha basit bir yöntem öneriyor.
"Bu konuda işe yarayabilecek strateji 'küçük değişiklik yaklaşımı'" diyen Graham, şöyle ekliyor:
"İşe küçük küçük başlamak uzun vadede en iyi sonucu verebilir."

"Büyük değişimlerin sürdürülmesi zor"
Graham, The Conversation'da kaleme aldığı yazıda küçük değişiklik yaklaşımı adını verdiği stratejiyi ayrıntılarıyla anlattı.
"Büyük değişikliklerin uzun vadede sürdürülmesi zor olabilir çünkü bunlar büyük motivasyon gerektirir. Motivasyon zamanla artıp azaldığı için büyük değişiklikleri sürdürmenin bu denli zor olmasına şaşmamalı" diyen akademisyene göre küçük değişiklik yaklaşımının yararlı olabileceği nokta da burası.
Bu strateji, gün içinde alınan ve/veya yakılan kaloriyi 100 veya 200 civarında azaltmayı içeriyor. Bu da gün içinde bir veya iki çikolatalı bisküviyi azaltmaya ya da 10-20 dakika yürümeye denk geliyor.
Graham, "Bu küçük değişikliklerin günlük yaşamınıza uyması daha kolay olabilir ve daha büyük değişikliklerin aksine, normal rutininizin dışında ek zaman ve çaba gerektirmez" ifadelerini kullanıyor.
Graham ve meslektaşları, küçük değişiklik stratejisini inceleyen 21 çalışmayı gözden geçirdi ve bulgularını birleştirdi.
Yaklaşımı uygulayan yetişkinlerin 14 aylık bir süre içinde farklı diyet tavsiyeleri alan kişilere kıyasla 1 kilogram daha az kazandığı görüldü.
Neler yapılabilir?
Bunun yanı sıra akademisyene göre, yaşam tarzında küçük değişiklikler yapmak isteyen kişilerin daha çok seçeneğe sahip olması da yaklaşımın başarıya ulaşmasını sağlıyor.
Graham, bu yaklaşımın nasıl uygulanabileceğini birkaç örnekle açıklıyor:
Yürüyün ve konuşun: İster iş arkadaşlarınızla bir telefon görüşmesi yapın, ister başka arkadaşlarınızla sohbet edin. Bu kısa görüşmeler sırasında 20-30 dakikalık yürüyüş yapmak 100 kalori yakmanızı sağlar.
Mola verin: Televizyonda çoğu reklam arası yaklaşık 2-3 dakika sürer. Bu zamanı biraz egzersiz yapmak için ayırın. Üç reklam arası içeren bir saatlik programda 100 kalori yakabilirsiniz.
Ek gıdalardan kaçının: Birçoğumuz peynir, tereyağı, mayonez ve ketçap gibi ek gıdaları yemeğe lezzet katmak için kullanıyor. Ancak bunlar düşünüldüğünden daha çok kalori içeriyor. Örneğin 30 gram mayonez (yaklaşık iki kaşık) 200 kaloriye yakın. Bunları kesmek uzun vadede büyük fark yaratabilir.
Kahvenizi sade alın: Latte, kapuçino ve sıcak çikolata gibi içecekler epey kalori içeriyor. Bunları da keserek 100-200 kalori azaltabilirsiniz. 
Independent Türkçe, Science Alert, The Conversation



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature