Tankların Ukrayna savaşındaki rolü

Geçtiğimiz Pazar günü Kiev'in eteklerinde imha edilmiş bir Rus tankının önünde duran bir adam (Reuters)
Geçtiğimiz Pazar günü Kiev'in eteklerinde imha edilmiş bir Rus tankının önünde duran bir adam (Reuters)
TT

Tankların Ukrayna savaşındaki rolü

Geçtiğimiz Pazar günü Kiev'in eteklerinde imha edilmiş bir Rus tankının önünde duran bir adam (Reuters)
Geçtiğimiz Pazar günü Kiev'in eteklerinde imha edilmiş bir Rus tankının önünde duran bir adam (Reuters)

Savaşın başlaması ile birlikte tanklar Kiev kapılarına düşerken, bazıları tank çağının sonunu ve anti-zırh silahlarının üstünlüğünü teorileştirdi. İkinci aşamada analizler, Hannibal gibi büyük askeri liderlerin Roma'ya karşı kullandıkları eski stratejileri hatırlamaya başladı. Ardından bu aşamayı özellikle de Cannae Muharebesi’nde bir mekâna demirleme süreci süreç takip etti. Başka bir yerden etrafının sarılması genellikle düşmanı zayıf durumda bırakır. Tam kuşatma sonrasında, imha süreci başlar. Rus kuvvetleri hem Severodontsk hem de Lısıçansk şehirlerinde bu yaklaşımı izledi. Bugün Bahmut şehrinde ve diğerlerinde de bu yöntem takip ediliyor. Bu stratejiye İngilizce ‘Cauldron- kazan’ denir. (“Önden bir saldırı ile düşmanı hareketsiz hale getirirken, kanatlardaki kuvvetler, düşmanın etrafında "kazan" adı verilen bir cep oluşturarak çift kuşatma uygulama taktiği.” ç.n)

İki takımın bazı ikilemleri ve güçlü yönleri
Ukrayna, kendi topraklarında savaşıyor. Aynı zamanda savaşın iç hatlarında, yani Rus kuvvetleriyle temas yayının içinde savaşıyor. Ukrayna bir ölüm kalım savaşı veriyor. Savaşının bir bütün olarak Batı'nın, özellikle ABD'nin Rusya'ya ve bu yolla dünya düzeninin yapısını değiştirmeye çalışan Çin'e karşı savaşı olduğunu biliyor. Ukrayna, Batı için çok önemli olduğunu biliyor; çünkü onun adına savaşıyor, bu nedenle Batı'dan çok sayıda silah talep ediyor.
Ancak Ukrayna, Rus kuvvetlerine karşı yürüttüğü herhangi bir savunma savaşının, özellikle insani boyutta kendisi için kaybedilmiş bir savaş olduğunu da biliyor. Ukrayna'daki her şehir savaşında Kiev, seçkin savaşçılarının çoğunu kaybediyor. Ukrayna, Batı'nın kendisine destek arama konusundaki herhangi bir tereddüdünün çöküşü anlamına geldiğini biliyor. ABD Kongresi'nde Cumhuriyetçiler lehine gerçekleşen değişiklikten duyduğu endişe bu yüzden.
Ukrayna tüm cephelerde savaşamayacağını biliyor, dolayısıyla önemli cephelere odaklanıyor. Bildiğiniz gibi ister bu savaşta, ister 2014'te Rus ordusunun işgal ettiği tüm toprakları, özellikle Kırım'ı kurtarmak mümkün değil. Öyleyse Ukrayna’nın zaferini belirleyecek formül nedir? Yani, Ukrayna ne zaman, hangi bir askeri başarıdan sonra müzakere masasına oturabilir?
Rusya’ya gelince Moskova, kara sınırlarına bitişik bir cephede savaşıyor. Aynı zamanda, Batı'nın henüz ihlal etmek veya tehdit etmek istemediği bir coğrafi derinliğe sahip. Rusya demografik derinliğin kendi lehine olduğunu biliyor, 40 milyona karşı 140 milyon insan. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'da Batı'ya karşı üst üste iki kez kaybedemeyeceğini biliyor. Bu mesele onun siyasi sonu, hatta Rusya'nın coğrafi ve etnik olarak parçalanması anlamına gelir. Savaştaki gaddarlığı bundan kaynaklanıyor.
Başkan Putin, Ukrayna'nın zayıf yönlerinin yanı sıra güçlü yanlarını da biliyor. Onlarca yıldır hem Sovyet hem de Rus şemsiyesi altındaydı. Putin'in ideolojisi bile Ukrayna diye bir şeyi tanımıyor.
Başkan Putin, büyük stratejik değere sahip hızlı askeri başarılar elde etmese bile zamanın kendi tarafında olduğunu biliyor. Ukrayna'nın kazanımlarını kemirme süreci, özellikle doğu Ukrayna'da tüm hızıyla devam ediyor. Rusya'nın operasyonel taktik başarısının bu şekilde devam etmesi büyük stratejik başarıların ortaya çıkmasına neden olabilir. Her halükarda Başkan Putin için zaferi belirleme formülünün şu olduğu söylenebilir:
“Daha önceki bir kararname ile ilhak ettiği dört bölgede tam kontrol; Donbass (Donetsk ve Luhansk), Herson, Zaporijya.”
Müzakerelere gitmeye hazırlanırken, maliyeti haklı çıkarmak için Rusya içindeki dört bölgenin tamamen ilhakını pazarlamak mümkün mü? Rusya içinde mümkün, peki ya Ukrayna ve Batı’da?

Ukrayna sahnesinde Batı tankları
Zamana karşı yarışta iki yaklaşım. Rus yaklaşımı, kuzeydoğuda, Harkiv çevresinde ve Svatov ve Kremina şehirlerinin ekseninde savunma yoluyla Ukrayna atılımını durdurmayı ve inisiyatifi yeniden kazanmayı amaçlıyor. Ayrıca, Herson bölgesindeki Dinyeper Nehri'nin doğu kıyısındaki savunmayı güçlendirdi. Zaporijya bölgesindeki taktik mevzileri, önce savunma için, ardından da tüm bölgeyi kontrol etmek için Rus saldırısının odak noktası olarak geliştirdi.
Öte yandan Ukrayna planı Batı tanklarını dört gözle bekliyor. Ayrıca hava savunmasından saha topçusuna, gerekli mühimmattan ABD’lilerin sürekli taktik soruşturmasına kadar askeri sistemin bir bütün olarak tamamlanmasını bekliyor. Ayrıca Rus planını ve ne zaman hazır olacağını bekliyor.
Tanklarla ilgili bir sonraki savaşın sonucunu belirleyen 3 şey var:
Ne kadar? Yani Ukrayna'ya teslim edilecek Batı tanklarının sayısı. Ukrayna 300 tank, 600 zırhlı araç ve personel taşıyıcı talep ediyor. Miktarına ek olarak, çeşitleri ve kaynakların farklılığı ve çokluğu.
Ne zaman? Bu tankların teslimat hızı. Teslimata coğrafi olarak en yakın olanlardan, yani Polonya, Almanya ve Avrupa'daki bazı NATO ülkelerinden başlamak mantıklıdır. Ancak kesin olan bir şey varsa o da tüm yükü Polonya'nın çekeceği.
Hazır mı? Tankların tek başına savaşmadığı biliniyor. Eğitimli bir ekibe ihtiyaç var. Birlikte çalışmak için: topçu, havacılık, deniz kuvvetleri, asker taşıyıcıları ve piyade, elbette ortak savaş ve savaş taktikleri eğitimi.
Ukrayna tarafında durum böyle. Ancak öyle görünüyor ki Başkan Putin, eski Sovyet lideri Joseph Stalin'in "Nicelik de bir niteliktir" sözlerine dayanıyor. Hazırlandığı savaşta niteliğin karşısına niceliği mi atacak? Mümkündür. Aslında Putin, 300 bin rezerv asker için çağrı sürecinden sonra bunu başlattı.
*Bu analiz, Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından yapıldı.



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.