Yaklaşık 14 bin Nijeryalı, denizlerindeki kirlilik yüzünden Shell'i mahkemeye verdi

"Çevresel yıkıma yol açtılar"

Lahey Bölge Mahkemesi'nde geçen yıl görülen duruşmada, Shell'in 2030'a kadar karbon salımını yüzde 45 azaltması gerektiğine karar verilmişti (Reuters)
Lahey Bölge Mahkemesi'nde geçen yıl görülen duruşmada, Shell'in 2030'a kadar karbon salımını yüzde 45 azaltması gerektiğine karar verilmişti (Reuters)
TT

Yaklaşık 14 bin Nijeryalı, denizlerindeki kirlilik yüzünden Shell'i mahkemeye verdi

Lahey Bölge Mahkemesi'nde geçen yıl görülen duruşmada, Shell'in 2030'a kadar karbon salımını yüzde 45 azaltması gerektiğine karar verilmişti (Reuters)
Lahey Bölge Mahkemesi'nde geçen yıl görülen duruşmada, Shell'in 2030'a kadar karbon salımını yüzde 45 azaltması gerektiğine karar verilmişti (Reuters)

Yaklaşık 14 bin Nijeryalı, Birleşik Krallık (BK) merkezli petrol devi Shell'e dava açtı.
Nijer deltası bölgesinde yaşayan Ogale ve Billie topluluklarından 13 bin 652 kişi ve kuruluş, BK'nin başkenti Londra'daki Yüksek Mahkeme'ye geçen hafta şikayette bulundu.
Aralarında kiliselerin ve okulların da yer aldığı davacılar, petrol devinden yarattığı çevre kirliliğini temizlemesini istedi.
Nijeryalılar, kirlilik nedeniyle balıkçılık ve tarımla uğraşamadıklarını savunarak, Shell'den tazminat da talep etti. Davacıların ne kadar tazminat istediği paylaşılmadı.
2022'deki kâr oranının rekor kırarak 39,9 milyar dolara ulaştığını duyuran petrol deviyse petrol sızıntılarını temizlemelerine yönelik talebin yasal dayanağı olmadığını savundu.
Firma, söz konusu sızıntıların çoğunun bölgedeki organize suç örgütleri tarafından boru hatlarından gizlice petrol çekilmesinden kaynaklandığını öne sürerek, bunun sonucunda oluşan kirlilikten sorumlu tutulamayacaklarını iddia etti.
Ayrıca Shell, ülkede faaliyet gösteren alt şirketi Shell Petroleum Development Company of Nigeria'nın faaliyetlerinden sorumlu olmadıklarını da ileri sürdü.
BK'nin önde gelen gazetelerinden Guardian'ın haberinde, tarımla geçinen Ogale'de 40 bin kişinin, balıkçılıkla uğraşan Billie'deyse 13 bin kişinin yaşadığı aktarıldı.
Şikayette, bu toplulukların içme suyu kaynaklarının da çevre kirliliğinden etkilendiğine, petrol sızıntısı nedeniyle tarım alanlarının kullanılmaz hale geldiğine ve deniz canlılarının öldüğüne dikkat çekildi.
Nijeryalıları temsil eden avukat Daniel Leader, "Bu dava, petrol ve doğalgaz şirketlerinin sorumluluklarına dair önemli soruları gündeme getiriyor" dedi. Leader, Shell'in onlarca yıldır yürüttüğü faaliyetlerle Nijer deltasında bir çevresel yıkım yarattığını da vurguladı.
Shell tarafından yapılan açıklamadaysa şirketin, petrol hatlarına düzenlenen sabotajları önlemek için Nijeryalı yetkililerle çalıştığı ifade edildi. Firma ayrıca kendi sorumluluklarında olan bölgelerde gerekli temizlikleri yaptığını da ileri sürdü.
Öte yandan Nijeryalılar, Shell'e 2004-2007'de meydana gelen petrol sızıntıları nedeniyle 2021'de de dava açmıştı.
Lahey'deki mahkemenin Nijeryalıları haklı bulması üzerine şirket, Aralık 2022'de davacılara 15 milyon euro tazminat ödemişti.
Independent Türkçe, Guardian, CNN



Uluslararası Ceza Mahkemesi el Faşir'deki olayları soruşturuyor

Darfur bölgesinde Tavila kasabasındaki bir kampta el Faşir'den yerinden edilen kadınlar ve çocuklar dün (AP)
Darfur bölgesinde Tavila kasabasındaki bir kampta el Faşir'den yerinden edilen kadınlar ve çocuklar dün (AP)
TT

Uluslararası Ceza Mahkemesi el Faşir'deki olayları soruşturuyor

Darfur bölgesinde Tavila kasabasındaki bir kampta el Faşir'den yerinden edilen kadınlar ve çocuklar dün (AP)
Darfur bölgesinde Tavila kasabasındaki bir kampta el Faşir'den yerinden edilen kadınlar ve çocuklar dün (AP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcıları dün, Sudan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Batı Sudan'ın Darfur bölgesindeki son ordu kalesi olan el Faşir'in kontrolünü ele geçirmesinin ardından, bazıları savaş suçu teşkil edebilecek toplu katliam ve tecavüz iddialarına ilişkin kanıt topladıklarını açıkladı.

UCM, BM Güvenlik Konseyi'nin 2023'te başlayan iç savaştan çok önce, davayı ilk kez gündeme getirdiği 2005 yılından bu yana Darfur'da işlenen soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suç iddialarını araştırıyor.

Savcıların yaptıkları açıklamada, "Devam eden soruşturma kapsamında, ofisimiz el Faşir'deki iddia edilen suçlarla ilgili olarak gelecekteki kovuşturmalarda kullanılmak üzere ilgili delilleri korumak ve toplamak amacıyla acil adımlar atıyor" denildi. Uzmanlar ise bildirilen şiddetin Darfur'daki önceki olayların izlerini taşıdığını ifade etti.


Trump: Nijerya'daki Hristiyanlar 'varoluşsal bir tehdit' ile karşı karşıya

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

Trump: Nijerya'daki Hristiyanlar 'varoluşsal bir tehdit' ile karşı karşıya

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün sağcı siyasi müttefiklerinin "Hristiyanlara yönelik soykırım" iddialarını desteklemesi üzerine, Nijerya'daki Hristiyanların "varoluşsal bir tehdit" ile karşı karşıya olduğu konusunda uyardı.

Son aylarda, Nijerya'daki "Hristiyan soykırımı" ve "zulüm" hakkındaki sosyal medya paylaşımları, ABD ve Avrupa'daki aşırı sağcılar arasında yankı buldu.

Afrika'nın en kalabalık ülkesi, uzmanların hem Hristiyanların hem de Müslümanların ayrım gözetmeksizin öldürülmesine yol açtığını söylediği çatışmalarla boğuşuyor.

Ancak Trump'a göre, "Hristiyanlık Nijerya'da varoluşsal bir tehditle karşı karşıya."

Cumhuriyetçi başkan, Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda, iddialarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadan, "binlerce Hristiyan öldürülüyor ve bu toplu katliamdan aşırılık yanlıları sorumlu" ifadelerini kullandı.

Trump, Nijerya'yı Dışişleri Bakanlığı'nın "din özgürlüğünü ciddi şekilde ihlal eden" ülkeler için kullandığı "özellikle endişe verici ülke" olarak nitelendirdiğini de ifade etti.

Nijerya, çoğunluğu Müslüman olan kuzey ve çoğunluğu Hristiyan olan güney arasında neredeyse eşit olarak bölünmüştür.

Kuzeydoğu, 15 yıldan uzun süredir Boko Haram'ın elinde şiddet olaylarına maruz kalmış, bu da 40 binden fazla kişinin ölümüne ve iki milyon kişinin yerinden edilmesine yol açmıştır.

Kuzeybatıda, "haydut" olarak bilinen çeteler köylere baskın düzenleyerek bölge sakinlerini öldürüp kaçırmaktadır.

Orta Nijerya ayrıca, çoğunluğu Müslüman olan çobanlar ile Hristiyan çiftçiler arasında sık sık çatışmalara sahne olmaktadır. Bu da şiddete dini bir boyut kazandırmaktadır. Ancak uzmanlar, toprak anlaşmazlıklarının temel olarak nüfus artışından kaynaklandığını belirtmekteler.

Trump'ın Arap ve Afrika işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ekim ayı ortasında, "Boko Haram ve DEAŞ, Hristiyanlardan daha fazla Müslüman öldürüyor" demişti.

Şarku’l Avsat’ın ACLED Kriz İzleme Merkezi'nden aktardığına göre veriler, 2020-2025 yılları arasında Hristiyanları hedef alan en az 389 şiddet olayı yaşandığını ve bunlardan en az 318'inin öldüğünü gösteriyor.

Aynı dönemde Müslümanlara yönelik 197 şiddet saldırısı, 400'den fazla kişinin ölümüne yol açtı.

Trump'ın açıklamaları, lobi gruplarının Nijeryalı ayrılıkçıların davasını aktif olarak desteklediği bir dönemde geldi.

Yabancı lobi şirketlerini düzenleyen kurallar kapsamında yayınlanan belgelere göre sürgündeki Biafra Cumhuriyeti hükümetini temsil eden Moran Global Strategies, mart ayında ABD Kongre üyelerine Nijerya'daki "Hristiyanlara yönelik zulüm" konusunda uyarıda bulunan bir mektup yazdı.

Biafra, 1967'de bağımsızlığını ilan eden ve 1970'e kadar süren kanlı bir iç savaşı başlatan, doğu Nijerya'da kısa ömürlü bir ayrılıkçı devletin adıydı.


Yemen, Husilere gelişmiş kimyasal sevkiyatını engelledi

Husilere askeri amaçlı kaçırılan kimyasal sevkiyatının bir kısmı (hükümet medyası)
Husilere askeri amaçlı kaçırılan kimyasal sevkiyatının bir kısmı (hükümet medyası)
TT

Yemen, Husilere gelişmiş kimyasal sevkiyatını engelledi

Husilere askeri amaçlı kaçırılan kimyasal sevkiyatının bir kısmı (hükümet medyası)
Husilere askeri amaçlı kaçırılan kimyasal sevkiyatının bir kısmı (hükümet medyası)

Yemen Ulusal Direniş Güçleri, Donanma, İstihbarat Birimi ve Sahil Güvenlik ile iş birliği yaparak, Bab el-Mendeb Boğazı'ndaki Husilere gelişmiş kimyasal ve askeri teçhizat sevkiyatını engelledi.

Isıya dayanıklılık ve füze ve insansız hava aracı (İHA) yapılarının yalıtımında kullanılan "fenol + formaldehit" adlı bir polimer bileşiğinden 24 varil ve radar izlerini azaltmak için kullanılan türevleri ele geçirdiler. Ayrıca, koruyucu giysiler, maskeler ve diğer askeri teçhizata da el koydular; bu gelişme, Husi kontrolündeki bölgelerde askeri üretim atölyelerinin varlığını gösteriyor.

Yemen askeri medyası, ortak bir devriyenin, İran Devrim Muhafızları tarafından işletilen kaçakçılık şebekeleriyle bağlantılı olduğundan şüphelenilen ahşap bir tekne hakkında kesin istihbarat aldığını bildirdi. Devriye, tekneyi durdurdu ve kargonun inceleme ve soruşturulması için güvenli bir yere çekti.

Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, operasyonun "İran'ın Yemen'deki projesine bir darbe daha" olduğunu ve Devrim Muhafızları'nın bölge güvenliğini tehdit eden askeri teçhizat kaçakçılığına karıştığının kanıtı olduğunu belirtti.