Etiyopya: Hükümet ile kilise arasındaki kriz sakinleştirme girişimlerine rağmen daha da kötüleşti

Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Patriği Abune Mathias (Reuters)
Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Patriği Abune Mathias (Reuters)
TT

Etiyopya: Hükümet ile kilise arasındaki kriz sakinleştirme girişimlerine rağmen daha da kötüleşti

Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Patriği Abune Mathias (Reuters)
Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Patriği Abune Mathias (Reuters)

Etiyopya, Oromo uyruğundan bir grup piskoposun ana kiliseden ayrılarak takipçilerini gösteri düzenlemeye çağırması ve hükümetin protestoları yasaklaması nedeniyle, hükümet ile Ortodoks Kilisesi arasında tırmanan gerilime tanık oluyor.
Uzmanlar, bu anlaşmazlığın sadece Başbakan Abiy Ahmed’in şahsıyla ilgili olmadığını, nedenlerinin eski ve köklü etnik ve dilsel kimlik çatışma olduğuna inanıyor.
Taraflar, gerilimin derhal azaltılması konusunda anlaşsalar bile, şu anda ‘anlaşmazlığın köklerini çözmenin zor olduğu’ düşünülüyor.
Oromo uyruklu bir grup piskoposun Etiyopya ana kilisesinden ayrılması ve kendi kiliselerini oluşturmasının ardından, ülkenin Oromia bölgesinde 4 Şubat’tan bu yana protestolar düzenleniyor.
Oromo Ortodoksa bağlı bazı din adamları, Abune Sawiros’u yeni kilisenin patriği olarak atayarak 26 ayrı piskopos görevlendirmesi yaptı.
Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Patriği Abune Mathias, yaşananları Ortodoks Kilisesi’ni yönetme meşruiyetine karşı bir darbe olarak değerlendirdi ve bunu, olaylar şiddetli çatışmaya dönüşmeden önce iki tarafın karşılıklı suçlamaları izledi.
Aralarındaki şiddetli protestoların ardından, internet gözlemcisi NetBlocks, Etiyopya’da sosyal medya platformlarına erişimin kısıtlandığını ortaya çıkardı.
NetBlocks yaptığı açıklamada Facebook, Messenger, TikTok ve Telegram’a erişimin ciddi şekilde kısıtlandığını bildirdi.
Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Sinodu (Kilise Meclisi) Cuma günü yaptığı açıklamada, Patrik ve Sinod üyelerinin de aralarında bulunduğu bir kilise heyetinin Başbakan Abiy Ahmed ile makamında görüştüğünü açıkladı.
Kilise, 4 Şubat’tan bu yana devam eden protestolarda en az 30 kişinin öldürüldüğünü açıklayarak, Pazar günü gösteri düzenlenmesi yönünde çağrıda bulundu.
Ayrıca, Oromo Protestan asıllı olan Başbakanı, Kilise’nin iç işlerine karışmakla suçlayarak, hükümetten ‘kilisenin adını kullanan yasadışı bir grupla yapılan gizli anlaşma’ için resmi bir özür dilemesini talep etti.
Patrik, kiliselerin her tarafını kaplayan karanlık nedeniyle, ‘dini fitne’ olarak adlandırdığı olayı önlemek için kilise üyelerini kiliselerde itikafa uymaya ve 3 gün oruç tutmaya çağırdı.
Etiyopya devleti, geleneksel olarak, nüfusun yüzde 40’ından fazlasının mensubu olduğu Ortodoks Kilisesi ile yakın bağlarını sürdürdü.
Ancak hükümet, planlanan protestoyu şiddeti önlemek için yasakladı. Kilise ise, protesto yasağının ‘kilisenin nihai yıkımının bir beyanı olduğunu’ vurguladı.
Etiyopya Ortodoks Tevhidi Kilisesi Patriği Abune Mathias, daha önce Addis Ababa hükümetini Tigray halkına karşı soykırım yapmakla suçlamıştı.
Tigray halkından olan Matthias, önceki konuşma girişimlerinin ‘bastırıldığını ve sansürlendiğini’ söyledi.
Muhalif rahipler ise, Ortodoks Kilisesi’ni kendi topraklarında anadillerinde kilise toplantıları düzenlememekle, ayrımcılık yapmakla, dilsel tahakküm uygulamakla ve uzlaşmazlıkla suçluyorlar.
Şarku’l Avsat’a konuşan Etiyopyalı basın kaynaklarına göre, Ortodoks Kilisesi’nin karar ve açıklamalarının ardından Peder Abune Sawiros bir açıklama yaptı.
Sawiros, “Ana kilise, güney bölgelerinin yanı sıra özellikle ülkenin en büyük bölgesinde, yerel dillerinde dua etmek ve milliyet ve etnik kökenlerin kültürünü özümsemek isteyen inananların taleplerine cevap verememiştir. Kilise, dil engeli nedeniyle takipçilerinin çoğunu kaybetti” dedi.
Peder Abune Sawiros, tek bir etnik grubun merkez kiliseye hakim olması nedeniyle kilisedeki durumdan duyduğu derin üzüntü ve endişeyi dile getirdi.
Kaynaklara göre Abiy Ahmed, dün ana Kilise liderliğiyle yaptığı görüşmenin ardından durumu geçici olarak yatıştırmayı başardı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Etiyopyalı yazar ve siyasi analist Musa Şeyho, konuya ilişkin şu yorumu yaptı;
“Peder Sawiros, Oromia bölgesinden piskoposluğunu yaptığı kilisede önemli bir şahsiyettir. Piskoposlukların 17 piskoposu Oromia’dan ve 9’u Oromia dışından olduğu için kilise içinde uzun süredir gözardı edilen hareketi temsil ediyor. Başbakanın durumu sakinleştirmedeki geçici başarısına ve muhtemelen ana Kilise tarafından çağrısı yapılan gösterinin iptal edilmesine rağmen, kriz hala devam ediyor. Bunu çözmek pek kolay değil. Çünkü, iki Oromo milleti ile kendisini kilisenin koruyucusu olarak gören Amhara milleti arasında ulusal ve etnik bir yönelim var.”
Afrika meseleleri konusunda Mısırlı bir uzman olan Amani et- Tavel ise, Etiyopya’nın tanık olduğu durumu ‘etnik bir bölünmeden kaynaklanan bir kilise bölünmesi’ olarak tanımladı.
Şarku’l Avsat’a açıklamaya yapan Tavel, “Etiyopya’nın kimlikler üzerindeki bölünmeleri ve çatışmaları aşan ulusal bütünleşmeyi sağlamadaki siyasi başarısızlığı, ülkeyi her zaman geren koşullarla tehdit ediyor. Mevcut anlaşmazlığın nedeni başbakan değil, derin ve tarihsel bir bölünmenin tezahürüdür” dedi.



Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile isyancılar arasında ateşkes anlaşması imzalandı

ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika işlerinden sorumlu danışmanı Massad Boulos, Doha'da imzalanan anlaşmanın ardından bir konuşma yaptı. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika işlerinden sorumlu danışmanı Massad Boulos, Doha'da imzalanan anlaşmanın ardından bir konuşma yaptı. (AFP)
TT

Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile isyancılar arasında ateşkes anlaşması imzalandı

ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika işlerinden sorumlu danışmanı Massad Boulos, Doha'da imzalanan anlaşmanın ardından bir konuşma yaptı. (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika işlerinden sorumlu danışmanı Massad Boulos, Doha'da imzalanan anlaşmanın ardından bir konuşma yaptı. (AFP)

Kongo Demokratik Cumhuriyeti hükümeti ve Ruanda destekli 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup bugün Doha'da bir barış anlaşması imzaladı.

Katar'ın başkentinde üç ay süren görüşmelerin ardından imzalanan ilkeler bildirgesinde, ‘tarafların kalıcı ateşkes taahhütlerini yerine getireceklerini taahhüt ettikleri’ belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre, nihai barış anlaşmasının en geç 18 Ağustos'ta imzalanması ve haziran ayında ABD'nin aracılık ettiği Kongo Demokratik Cumhuriyeti – Ruanda barış anlaşmasına uygun olması gerekiyor.

Bugünkü anlaşma, nihai bir barış anlaşmasının imzalanmasının ardından Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusunda devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesine yönelik bir yol haritası da içeriyordu.

Ruanda tarafından desteklenen M23, maden zengini doğu Kongo'nun kontrolü için savaşan 100'den fazla silahlı örgütün en önde geleni.

7 milyon insanın yerinden edildiği Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusundaki çatışmalar, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ‘dünyanın en karmaşık ve tehlikeli insani krizlerinden biri’ olarak tanımlanıyor.

Afrika Birliği (AfB) anlaşmanın imzalanmasını memnuniyetle karşıladı. AfB Komisyonu Başkanı Muhammed Ali Yusuf yaptığı açıklamada, “Bu büyük atılım, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusuna ve Büyük Göller bölgesine kalıcı barış, güvenlik ve istikrar getirme çabalarında önemli bir kilometre taşını işaret ediyor” dedi.