Suudi Arabistan’ın doğduğu yer: Diriye

Diriye: Kuruluşun başlangıç ​​noktası, zafer kalesi ve imparatorluklar için gerçek tehlike

Turaif Harabeleri  (John Philby – 1917)
Turaif Harabeleri  (John Philby – 1917)
TT

Suudi Arabistan’ın doğduğu yer: Diriye

Turaif Harabeleri  (John Philby – 1917)
Turaif Harabeleri  (John Philby – 1917)

Diriye, miladi beşinci yüzyılın ortalarında kurulan küçük bir beldeden şehir devletine dönüştü. ‘Şehir devleti’, Arap Yarımadası'nın ortasındaki Diriye ve Uyeyne ve bu ikisi dışında birçok güçlü ve müstahkem şehir için yaygın olan en uygun isimdir. Mütekaddimun coğrafyacıların el-Arud olarak adlandırdıkları sıradağları kesen vadi kıyısında Arap Yarımadası'nın ortasında uzanan ve Tuveyk Dağı olarak bilinen bir dağdır. Diriye, el-Ard Vadisi’ndeki geniş, verimli ve yerleşime uygun en iyi yerlerden birinde kuruludur.
Diriye, dört asırdır krallıklar ve imparatorluklar için bir tehditti. Rıhle ve buldan eserlerinin yanı sıra Osmanlı, İngiliz, İran belge ve arşivlerinde Diriye’den bahsedilmektedir. Arap Yarımadası'nda yükselen bir güç olarak ilk Suudi devletinde geniş yer bulmuştur. O dönemin önde gelen bazı liderlerini, “Eğer ona bir saldırı yapılmazsa, o zaman Diriye tüm krallıkları fethedecek” demeye sevk etti. O dönemde devletler ve güçler onunla savaştıktan sonra vahim olaylara maruz kalmış ve bu nedenle dış işgalcilerin etkisiyle yıkılmıştır.
Diriye, adını asırlar önce Kızıldeniz'den Basra Körfezi'ne uzanan kervan yolu üzerinde önemli bir durak olarak kaydetmiştir. Hanife Vadisi'nin nüfuz ettiği ve antik çağlardan beri camiler ve okullarla dolup taşan güzel taş evleriyle ünlüydü. Palmiye, şeftali ve incir ağaçlarının yanı sıra geniş buğday ve arpa tarlalarıyla çevriliydi. Ünü krallıklara ve diğer ülkelere ulaşan Irak safkan Arap atlarının yetiştirildiği alanlardan biri olarak kabul edildi.
Diriye olarak adlandırılması konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ancak bu ismi eski çağlardan günümüze kadar korumuştur. Aynı zamanda ‘el-Avca’ olarak da biliniyordu. İkinci adının anlamı üzerine tartışmalar yaşandı. Kral Selman bu konuda öne sürülen görüşleri, mekândan yola çıkarak el-Avca'nın Diriye olduğunu teyit ederek çözdü.

Suudi devletinin ilk başkenti olan Diriye, devletin kuruluşunun temeli için ilk temel yapı taşıydı. İmam Muhammed bin Suud ‘şehir devleti’nden ‘kapsamlı devlet’e geçiş olan üniter projesini buradan başlattı. Bu, tüm Arap Yarımadasını, çevresindeki uygarlığa ayak uydurabilecek niteliklere sahip istikrarlı bir siyasi şemsiye altında birleştirme çabasıydı.
En eski Necid şehirlerinden biri olan Diriye şehri, onu en güçlü bağımsız Necid emirliklerinden biri olana kadar inşa etmek ve kurmak için çok çalışan Mani' ibn Rabi'a el-Muraydi'nin kendisine devredilmesinden sonra H. 850 / M. 1446 yılında Hanife Vadisi kıyısında kurulmuştur. Muraydi, Arap Yarımadası'nın doğusundan batısına hac yolunun ve ticaretin güvence altına alınmasında da büyük rol oynadı. İlk Suudi devletinin kurucusu İmam Muhammed bin Suud H. 1139 / M. 1727'de iktidara gelene kadar Diriye şehrini bir dizi emir art arda yönetti.
Başlangıç, kendi imkanlarına güvenen ve iyi yönetim politikasına dayanan bir şehir devleti olan Diriye'den geldi. Böylece Arap Yarımadası'nın büyük bölümünü içine alacak bir devlet kurmak için en uygun şehir halini aldı. H. 12. / M. 18. yüzyılın ortalarında her alanda refah ve kalkınmaya tanık oldu.


Selva saraylarından biri (George Rendel – 1937)

Eğitim, değişime ulaşmanın en önemli nedenlerinden biri olduğundan, Suudi imamlar, alimleri ve ilim talebelerini çekmek için Diriye'yi bir merkez haline getirdiler. Turaif ve Bucairi bilim merkezleri, alimlerin ve kopya edenlerin ön saflarında yer aldı.
Camilerde, mescitlerde, âlimlerin evlerinde ve hatta pazarlarda kitaplar ve ilim halkaları yayıldı. Yazarlık, bilimsel ve kültürel hareket aktif hale geldi.
Ayrıca Diriye Suudi imamlarına biat eden ülke ve aşiretlerin heyetlerini ve devletin başkenti olması nedeniyle onun güç, statü ve önemini genişleten ve artıran göç ve istikrar hareketlerini de kapsıyordu. Diriye devletin siyasî, idarî ve askerî işlerinin idare edildiği yerdi.
Halkın yönetimle ilişkisi
İmam Muhammed bin Suud H. 1139 / M. 1727'de iktidara geldikten sonra Arap Yarımadası'nın şartlarını değiştirme kararlılığı gösterdi. Bu kararlılık yarımadanın kalbi olan, aynı şehrin insanları arasında siyasi bölünmeler ve büyük bir ayrışma yaşayan Necid'de birlik projesini başlattı. Bu siyasi bölünmeler birliği sağlamayı birleşmenin en zor aşamalarından biri haline getirdi. Ve bu uzun zaman aldı.
Kurucu İmam Muhammed bin Suud, kendisine ve yeni vizyonuna inanan güçlü bir halk ordusunun hazırlanmasını bizzat denetledikten sonra zaferler elde etmeyi başardı. Bu yüzden onları eğitti, para ve silahlarla finanse etti ve liderliğini kendisi devraldı. Çünkü bu ordu için büyük bir manevi destekti.
İmam, toplumun farklı kesimlerini birlik projesine ikna edebildi. Bu da halkı projeyi başarmak için birleşmeye ve desteğe sevk etti. İmam Muhammed bin Suud, Diriye'den kendisine bağlı ülke ve kabilelere birleşme sürecine katılmaları için davet gönderiyordu. Onlar da savaş yerine bir grup asker ve süvari göndererek görevlerini yerine getiriyorlardı.
Necid'in birleştirilmesinden sonra ülke ve kabile halklarından güçlü bir ordu hazırlamayı başaran İmam Abdülaziz bin Muhammed döneminde Arap Yarımadası'ndaki bölgelere yönelik birleştirme seferleri başlatıldı. H. 1210 / M. 1796 yılında birleştirebilecek duruma gelinceye kadar onları Ahsa bölgesine yönlendirdi. İmam Suud bin Abdülaziz döneminde devlet, H. 1220 / M. 1805'te Hicaz'ı ilhak ederek birlik projesiyle sonuçlanana kadar Arap Yarımadası'nın birçok bölgesini birleştirmeyi başardı. İlk Suudi devleti şemsiyesi altında, Arap Yarımadası halkı siyasi ve emniyet istikrarının, ekonomik ve bilimsel yaşamın refahının tadını yaşadı. Bu sayede halkın bilge yöneticileriyle ilişkilileri güçlü hale geldi. Bundan dolayı yöneticilerini ve ülkelerini savunmak için hayatlarını ve mallarını feda ettiler.
Halk, ilk Suudi devletinin sona ermesinden ve koşulların kuruluşundan önceki haline dönmesinden üzüntü duydu. Ancak yedi yıl sonra yeniden birleşerek H. 1240 / M. 1824 yılında Suudi Arabistan devletinin yeniden kurulmasında İmam Türki bin Abdullah'ı, yeniden birleşme sürecinde ise oğlu İmam Faysal bin Türki'yi desteklediler.
İkinci Suudi devletinin düşüşünden sonra yaşanan siyasi boşluk göz önüne alındığında Kral Abdülaziz H. 1319 / M. 1902 yılında Riyad'a dönerek orada kötüleşen şartlardan sonra devleti yeniden inşa etmeye ve modern, gelişmiş ülkeler saflarına yükseltmeye kararlıydı. Başkentte (Riyad) Suudi yönetimini yeniden ilan eder etmez ülkelerden ve aşiretlerden heyetler birleştirme sürecine katkılarını sunmak için ona biat ettiler ve desteklerini ifade ettiler. Nitekim Kral Abdülaziz H. 1351 / M. 1932'de Suudi Arabistan Krallığı'nın kurulduğunu ilan edene kadar Suudiler canlarını ve mallarını liderlerine ve vatanlarına hizmet için adadılar.
Kral Selman bin Abdülaziz'in direktifleri ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın doğrudan takibi ve denetimi altındaki mevcut Suudi liderliği, ilk Suudi devletinin kurulması için bir başlangıç ​​noktası olarak Diriye'yi rehabilite etmek, geliştirmek, tarihi ve kültürel mirasını korumak için bir proje ortaya koydu. Dünyanın en büyük kültürel miras projesi olarak kabul edilen proje, yerel, bölgesel ve uluslararası alanda ses getirdi. Diriye, Suudi Arabistan'ın dikkat çekici yerlerinden biri ve turistler için önemli bir destinasyon olacak.
Diriye böylece eski ihtişamını geri kazanacak. Hanife Vadisi kıyılarında ve görkemli Tuveyk Dağları arasında uzanan, ilk Suudi devletinin başkenti ve turizm açısından çekici bir şehir haline gelen küçük beldenin umut verici hikayesini dünyaya anlatacak.



Güney Kore Devlet Başkanı'ndan Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne mektup

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)
Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)
TT

Güney Kore Devlet Başkanı'ndan Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne mektup

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)
Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)

Suudi Arabistan Başbakanı Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdülaziz, Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung'dan ikili ilişkilere ilişkin bir mektup aldı.

Mektup, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın, dün Riyad'daki Bakanlık merkezinde Kore Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi ve Genelkurmay Başkanı Kang Hoon-sik ile yaptığı görüşme sırasında iletildi.

Görüşmede, iki ülke arasındaki ikili ilişkiler gözden geçirildi, ortak ilgi alanına giren bir dizi konu ele alındı.


Suudi Arabistan Trump-Muhammed bin Selman zirvesinden olağanüstü sonuçlar bekliyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)
TT

Suudi Arabistan Trump-Muhammed bin Selman zirvesinden olağanüstü sonuçlar bekliyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)

Suudi Arabistanlı iki analist, bölgesel değişiklikler ve Suudi Arabistan ile ABD'nin hedeflerinin ortasında Suudi Arabistan Başbakanı Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Washington ziyaretinin önemli sonuçlar doğuracağını öngördü. Analistlere göre ziyaret, iki ülke arasındaki doksan yıllık ilişkilerin tarihinde önemli bir döneme denk geliyor.

Zirvenin öne çıkan başlıkları arasında iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve daha geniş ufuklara taşınması, her iki tarafın da son dönemde aralarında yaptıkları sayısız görüşmelerin ardından gerçekleştirmeyi hedefledikleri iddialı dosyalar ve her iki tarafın da barışçıl çözümlerle ele alınmasının önemi konusunda mutabık kaldıkları bölgedeki krizler yer alıyor.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, Suudi Arabistan’dan üst düzey beş yetkili Washington'ı ziyaret ederek ABD'li yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi ve Beyaz Saray'da yapılacak Suudi Arabistan-ABD zirvesinin gündemini oluşturacak konuları ele aldı.

hyu7
Başkent Riyad'da dalgalanan Suudi Arabistan ve ABD bayrakları (AFP)

Suudi Arabistan yetkililerin Washington'a yaptığı ziyaretler ve ABD yönetiminin muadilleriyle yaptığı toplantılara Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Devlet Bakanı, Bakanlar Kurulu Üyesi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban, Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Abdullah es-Sevaha ve Kamu Yatırım Fonu (PIF) Başkanı Yasir er-Rumeyyan katıldı. Suudi Arabistanlı yetkililer ve Amerikalı mevkidaşları arasında yapılan toplantılarda, iki taraf arasındaki stratejik ortaklık, bölgesel ve uluslararası gelişmeler, karşılıklı çıkarlar ve bu konuların ele alınması için yapılan çabalar başta olmak üzere yapay zeka (AI) ve ileri teknolojiler alanlarında stratejik ortaklıkların güçlendirilmesi, ortak yatırımların artırılması, PIF’in yararlanabileceği fırsatların tartışılması ve iki ülke arasındaki ekonomik büyümenin teşvik edilmesi, ayrıca her iki ülkede sürdürülebilir kalkınma alanında yapılan son bölgesel ve küresel ekonomik gelişmeler ve çabalar gibi çeşitli konular görüşüldü.

s
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump'ın Suudi Arabistan'a yaptığı son ziyaret sırasında iki taraf arasındaki anlaşmaların imzalandığı törende tokalaşırken (Getty)

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede bu ziyaretin birçok boyutu olacağını ve bu boyutlar arasında siyasi boyutun ön plana çıkacağını söyledi. Ziyaret Filistin-İsrail çatışmasından Gazze’deki ateşkese, Suriye ve Sudan’daki istikrarın desteklenmesine ve diğer konulara kadar Ortadoğu'daki sayısız sorunun çözülmesi konusunda bitmek bilmeyen tartışmaların ortasında gerçekleşecek.

Bölgesel krizler

Riyad ile Washington arasındaki stratejik ortaklığın derinleştirilmesinin siyasi boyutunun gündemin önemli maddelerinden biri olacağını belirten Harbi, ayrıca Filistin meselesinin de gündemde olacağını ve ‘iki devletli çözüm’ yoluyla adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasının ve bir Filistin devletinin kurulmasının önemine dikkati çekti. Ortadoğu'da başta Suriye meselesi, Sudan'da devam eden savaş, Yemen sorunu ve Lübnan sorunu olmak üzere her iki taraf için stratejik öneme sahip tüm meselelerin masaya yatırılmasını bekleyen Harbi, daha geniş bir bağlamda, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın da aktif olarak ele alınacağını düşünüyor. Zira Harbi’ye göre Suudi Arabistan’ın bu yılın başlarında Suudi Arabistan'da düzenlenen Rusya-ABD ve Ukrayna-ABD toplantılarına ev sahipliği yapması da dahil olmak üzere geçmişte oynadığı arabuluculuk ve kolaylaştırıcı rol son derece önemli görülüyor.

t
F-35 uçağı (AP)

Riyad'ın bölgesel ve uluslararası ilişkilerini derinleştirebildiği ve olumlu tarafsızlık politikası izleyebildiği bir dönemde, bu ziyaretin zamanlaması Suudi Arabistan için büyük önem taşıyor. Harbi'ye göre bu olumlu tarafsızlık, Suudi Arabistan'ın uluslararası ve bölgesel değişiklikler çerçevesinde sadece bölgesel sorunların çözümünde değil, aynı zamanda küresel sorunların çözümünde de önemli bir rol oynamasını ve uluslararası sahnede keskin kutuplaşmaların yaşandığı bir ortamda güvenilir bir arabulucu olarak hareket etmesini sağlayacak.

Savunma ortaklığı

ABD meseleleri uzmanı siyasi analist Ahmed el-İbrahim de Munif el-Harbi ile aynı görüşteydi. Suudi Arabistan'ın hava, kara ve deniz kuvvetleri ile hava savunma sistemleri için ABD’den son olarak satın aldığı silahların Suudi Arabistan için büyük önem taşıdığını belirten İbrahim, her iki ülkenin bu alanda yüksek harcamalar yapması nedeniyle, ekonomik ilişkileri güçlendirme ve özellikle yapay zeka alanında olmak üzere Suudi Arabistan’ın ABD’deki doğrudan yatırımlarını ve ABD'nin Suudi Arabistan'daki doğrudan yatırımlarını genişletme konusunda karşılıklı bir talep olduğunun ve bunun ABD'nin küresel liderliği ve Suudi Arabistan'ın bölgesel liderliği çerçevesinde, ticareti artırmaya yönelik ikili çabalar ve konuşmacılar tarafından Suudi Arabistan’ın vizyonunun temel taşları olarak kabul edilen bazı stratejik boyutlar ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın mayıs ayında Riyad'a yaptığı ziyaret üzerine inşa edildiğinin altını çizdi.

dfg
ABD Başkanı Trump, 2017 yılında Suudi Arabistan’a yaptığı ilk ziyaret sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile çeşitli anlaşmalar imzalarken (AFP)

İbrahim, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede iki taraf arasındaki görüşmelerin, Filistin devletinin kurulması ve iki devletli çözüm konusunda Suudi Arabistan'ın birçok Arap, İslam ve diğer ülke tarafından paylaşılan tutumunu Washington'a ikna etmek için çeşitli siyasi müzakereler içermesinin beklendiğini söyledi. İbrahim’e göre bu ziyaret, uluslararası destek kazanan bu konunun mihenk taşı olabilir.

Bölgeyi şekillendirilmesine yansıyacak anlayışlar

ABD Başkanı Trump ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasındaki zirvenin sonuçlarının olağanüstü olabileceğini ve güvenlik, yatırım veya teknik ittifaklar gibi alanlarda önümüzdeki yıllarda bölgeye olumlu etki edecek önemli mutabakatları içerebileceğini düşünen İbrahim, Washington'daki bazı önemli çevrelerin bu ziyareti sadece ikili ilişkilerde atılmış bir adım olarak değil, tam bir başlangıç anı olarak gördüklerini belirtti. İbrahim’e göre bu ziyaret, Suudi Arabistan'ın artık dikkate alınması gereken bir güç olduğunu ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın geleneksel diplomasi bağlamında sadece bir ziyaretçi olarak değil, Ortadoğu'nun geleceğinin adamı olarak Washington'a gittiğini gösteriyor.


Trump-Veliaht Prens zirvesinden ne bekleniyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs 2025'te Riyad'a yaptığı ziyarette Suudi Arabistan Veliaht Prensi tarafından karşılandı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs 2025'te Riyad'a yaptığı ziyarette Suudi Arabistan Veliaht Prensi tarafından karşılandı (Reuters)
TT

Trump-Veliaht Prens zirvesinden ne bekleniyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs 2025'te Riyad'a yaptığı ziyarette Suudi Arabistan Veliaht Prensi tarafından karşılandı (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump’ın Mayıs 2025'te Riyad'a yaptığı ziyarette Suudi Arabistan Veliaht Prensi tarafından karşılandı (Reuters)

Suudi analistler bölgesel gelişmeler ve Suudi Arabistan ile ABD’nin beklentileri ışığında Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Washington ziyareti sonrası çıkacak sonuçların etkili olacağını belirtiyorlar.  Bu ziyaret, iki ülke arasındaki doksan yıllık ilişkilerin tarihinde önemli bir dönüm noktası olacak.

Zirvede öne çıkması beklenen başlıklar arasında ikili ilişkilerin güçlendirilmesi ve daha geniş bir çerçeveye taşınması yer alıyor. Taraflar, önceden yürütülen görüşmelerin ardından gerçekleştirilmesi planlanan geniş kapsamlı dosyaları ele almayı hedefliyor. Ayrıca bölgedeki krizlerin barışçıl çözümlerle ele alınması her iki taraf için öncelikli olacak.

df
Başkent Riyad'da Suudi Arabistan ve ABD bayrakları dalgalanıyor (AFP)

Geçtiğimiz haftalarda, Suudi yetkililer Washington’a giderek ABD’li yetkililerle bir dizi görüşme gerçekleştirdi ve zirvenin çerçevesini çizecek dosyaları görüştü. Washington’a yapılan ziyaretler kapsamında, Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Devlet Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban, Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Abdullah el-Sevaha ile Kamu Yatırım Fonu Başkanı Yasir Al-Rumayyan ABD tarafıyla stratejik ortaklık, bölgesel ve uluslararası gelişmeler, ortak ilgi alanları, ileri teknoloji ve yapay zekâ alanlarındaki iş birliği, ortak yatırımlar ve sürdürülebilir kalkınma gibi konuları ele aldı.

Bölgesel Krizler

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, bu ziyaretin birçok boyutu olacağını ve Filistin-İsrail çatışmasından Gazze'deki ateşkese, Suriye'deki istikrarın desteklenmesine ve Sudan birçok bölgesel meselenin ele alınacağını ifade etti.

frgt
Suudi Veliaht Prensi ve ABD Başkanı, Trump'ın Suudi Arabistan'a yaptığı son ziyaret sırasında iki taraf arasında anlaşmalar imzalandı (Getty)

Harbi’ye göre, Riyad-Washington stratejik ortaklığının derinleştirilmesi temel gündem maddesi olacak. Filistin meselesi, “iki devletli çözüm” ve Filistin devletinin kurulması gibi konular öne çıkacak. Ayrıca Suriye, Sudan, Yemen ve Lübnan gibi bölgesel krizler, Rusya-Ukrayna savaşı gibi küresel meseleler de görüşmelerde yer alacak. Harbi, Suudi Arabistan’ın tarafsız ve yapıcı rolünün, bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde önem kazandığını vurguladı.

Savunma Ortaklığı

ABD ilişkileri uzmanı Ahmed el-İbrahim, Suudi Arabistan’ın hava, kara ve deniz kuvvetleri ile hava savunma sistemleri için en modern Amerikan silahlarını almasının önemine değindi. Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi, yatırımların artırılması, özellikle yapay zekâ alanında iş birliği ve iki ülke arasında ticaret hacminin artırılması gibi başlıkların da zirvede ele alınacağını belirtti.

sd
F-35 uçağı (AP)

İbrahim, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki siyasi müzakerelerin Filistin dosyasını destekleyeceğini ve “iki devletli çözüm” yolunda önemli bir adım oluşturacağını ifade etti.

Bölgede etkileri olacak anlaşmalar

İbrahim, Trump-Muhammed bin Selman zirvesinden çıkacak sonuçların olağanüstü olabileceğini ve bölgede önümüzdeki yıllarda güvenlik, yatırım ve teknoloji alanlarında önemli etkiler yaratacağını kaydetti.

efrgt
Trump, 2017'de Suudi Arabistan Krallığı'na yaptığı ilk ziyaret sırasında Kral Selman ile anlaşmaları imzalarken çekilen bir  kare (AFP)

 Washington’daki yetkili çevreler, bu ziyareti sadece ikili ilişkiler açısından değil, Suudi Arabistan’ın bölgedeki gücünü ve Veliaht Prens’in “Ortadoğu’nun geleceğine yön veren bir lider” kimliğini yeniden teyit eden bir adım olarak görüyor.