Savaşlar ve yoksulluk Irak’ta çocuk işçiliğini artırıyor

Haydar Karar, Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir marangoz atölyesinde çalışıyor (AFP)
Haydar Karar, Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir marangoz atölyesinde çalışıyor (AFP)
TT

Savaşlar ve yoksulluk Irak’ta çocuk işçiliğini artırıyor

Haydar Karar, Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir marangoz atölyesinde çalışıyor (AFP)
Haydar Karar, Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir marangoz atölyesinde çalışıyor (AFP)

Irak’ta art arda gelen savaşlar, birçok çocuğu yoksullukla nedeniyle çalışmaya zorladı.
Diğer birçok Iraklı çocuk gibi yoksulluk ve çatışmalar nedeniyle çalışmak zorunda kalan Haydar Karar (13), günde sekiz saatini bir marangoz dükkanını temizleyerek, zımpara yaparak ve malzemeleri taşıyarak geçiriyor.
8 yaşından beri başkent Bağda’ta marangoz amcasının yanında çalışan Haydar, “Kavga yüzünden okuldan atıldım. Okul beni geri almak istemedi. Ailem de geleceğimi inşa etmem ve ilerde rahat evlenebilmem için çalışmaya başlamama karar verdi” dedi.
Haydar, anne ve babasının ayrılmasına yol açan aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle kız kardeşiyle birlikte başka bir amcasının evinde yaşıyor.
Haydar’ın 25 bin dinarın (20 dolar) altındaki haftalığı, hem kendisi, hem de kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılıyor.
Irak’taki çocuklar, nargile kafelerde, kuaför salonlarında, tamircilerde çırak olarak çalışıyor, çöp topluyor, araba camlarını yıkıyor ve yol kenarlarında kağıt mendil satıyor.
Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, Irak’ın muazzam petrol zenginliğine rağmen, nüfusunun üçte biri yoksulluk çekiyor.
Irak, onlarca yıldır savaşlara ve mezhepsel çatışmalara tanık oldu, ardından DEAŞ’a karşı savaş çok sayıda nüfusunun yerinden edilmesine yol açtı.
Bugün güvenlik durumunun istikrarına rağmen, kurumlarının çoğunu vuran ve kamu parasını yağmalayan yolsuzluk yaşanırken, hükümet politikaları bu belayı tamamen önlemeyi henüz başaramadı.
Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Dairesi yetkilisi Hasan Abdussaheb AFP’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Özellikle DEAŞ tarafından işgal edilen vilayetlerde meydana gelen savaşlar, çatışmalar ve yerinden edilmeler nedeniyle çocuk işçiliği sürekli artıyor. Bu koşullar çocuk işçiliğini artırmaya yardımcı oldu. Çünkü evin geçimini sağlayamayan birçok ailemiz var, bu nedenle çocuklar çalışmak zorunda kaldı.”
15 yaşından küçüklerin çalışmasının kanunen yasak olduğunu söyleyen Abdussaheb, bu yasayı ihlal edenlerin para ve altı ayı geçebilecek bir süre hapis cezası ile cezalandırıldığını belirtti.
Abdussaheb, 2017’de kurtarılmadan önce DEAŞ’ın kalesi olan Ninova, Kerkük’ün yanı sıra Bağdat’ta çocuk işçiliğinde artış olduğunu söyledi.
Çalışma Bakanlığı, çocuk işçiliğini azaltmak için şu anda çok sayıda yoksul aileye aylık sosyal bakım maaşı veriyor. Bu maaş her çocuk için ortalama 125 bin dinarı (83 dolar) buluyor. Ancak bu yeterli olmuyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Irak sözcüsü Miguel Mateos Munoz, yoksulluk ve ekonomik eşitsizliğin ülkedeki çocuk işçiliğindeki artışa katkıda bulunan temel faktörler olduğunu söyledi.
Munoz, “Son yıllar, birçok çocuğu çocuk işçiliğine yönlendiren bir ortam yarattı” diyerek, UNICEF’in bu çocukları yoksulluktan kurtarmaya yardımcı olabilecek bir sosyal koruma sistemi oluşturmak için Bağdat hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’yle (IKBY) birlikte çalıştığını kaydetti.
UNICEF’in ayrıca çocukların işgücüne girmelerini 18 yaşına gelene kadar ertelemeleri için eğitim ve beceri geliştirmeye yönelik programlar geliştirmeye odaklandığını söyledi.
Uluslararası Kurtarma Komitesi (IRC) yardım grubu, 2022 sonlarında Irak’ta, özellikle savaşın harap ettiği Musul’da çocuk işçiliğinde endişe verici bir artış kaydetti.
IRC’nin 411 aile ve 265 çocukla yaptığı bir ankete göre, şehirdeki hanelerin yaklaşık yüzde 90’ında çalışan bir veya daha fazla çocuk var.
IRC, bu çocukların yaklaşık yüzde 75’inin çöp toplama ve inşaat gibi gayri resmi ve tehlikeli rollerde çalıştığını bildirdi.



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.